Perşembe Mayıs 2, 2024

M. Yeşilçalı’dan İsviçre yerel ulusal basına ve Kamuoyuna

  

ATİK aktivistlerine yonelik operasyon ve tutuklamalar sonrasında, devletler eliyle yerli ve ulusal basın çeşitli biçimlerde “terörist” yakalandı. Vb bilgilerle kamuoyunu bilinçli bir şekilde yönlendirilmeye çalışılmıştır. Bu yanlış ve doğru olmayan, basında yer alan bilgilere ilişkin, İsviçre’de tutuklu bulunan Mehmet Yeşilçalı, Basın ve Kamuoyuna bir açıklama yaparak düzeltilmesini talep etmiştir.

İSVİÇRE YEREL ULUSAL BASIN’A VE KAMUOYUNA

Bir süre önce isviçre basınından La Liberte, Radyo Fribourg, 20 Minute vb. Medya organlarında “İsviçre de bir Türk terrorist yakalandı” biçiminde bir haber yayınladınız. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve etik olmayan bu haber veriş tarzınıza ilişkin, zorunlu cevap vermek hakkını kullanarak sizlere yazıyorum.

1) Gazete ve haberciliğin en önemli evrensel ilkelerinden birisi; doğru ve tarafsız haber yaparak, gerçekleri olduğu gibi kamuoyuna sunmaktır.

2) 129/b maddesinden benim tutuklanmamı talep eden Almanya yargısı nezdinde hakkımda açılmış zorlama bir soruşturma söz konusudur. Siz basın kurumlarının İsviçre Kamuoyuna yayınladığınız biçimi ile benim “ Terörist” olup olmadığım, beni yargılamak isteyen Almanya Mahkemesi karşısında dahi, böylesine kesin bir karara varmamıştır.

3) Durumumdaki şu anki gerçeklik buyken siz basın kurumları hangi somut kanıt ve belgeye dayanarak beni “ Terörist” ilan ediyorsunuz? Bunu açıklar mısınız?

Şayet elinizde somut bir belge ve kanıt var ise bunu Kamuoyuna da açıklamanızı talep ediyorum. Yayınladığınız haber de ismimin geçmemesi yaptığınız şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyor.

4) Objektif habercilik yaparak “ Terörist” haberleri yayınlamak istiyorsanız, başınızı kaldırıp çevrenizde neler olup bittiğine bakmanız yeterli olacaktır. Son bir kaç yıldır Avrupa’nın bir çok ülkesinden ( Özellikle de Almanya) binlerce insan İŞİD isimli barbarlar ordusuna katıldı. Halen’ de katılmaya devam ediyorlar. Bu binlerce insanın İŞİD’ e katılmak kararını hemen öyle bir günde almadıkları sizce de açıktır. Lakin, nerelerde, nasıl ve kimler tarafından öncesinde örgütlenerek hazırlandı bu insanlar.?

5) Son bir kaç yıldır Irak ve Suriye’de yaşlı, çocuk, genç ve kadın demeden tüm insanları vahşice katleden, kadınlara tecavüz ederek onları köle gibi alıp satan, doğaya, tarihe ve kendi dışındaki digger inançlara düşman olan bu barbarlar ordusu’na Türk Devleti’nin her türlü destek ve yardımı sunduğu bilinmektedir. Dünya’nın önde gelen bir çok medya organında’da somutlanarak yayınlandı bunlar.

6) Demokrasi hak ve özgürlüklere düşman olan Türk Devleti, Avrupa ülkelerindeki camilerde, Kuran kurslarında , Türk Lokalleri, Türk cemiyetleri vb. yerlerde Konsolosluk, Diyanet İşleri Başkanlığı gizli Polis ve sivil örgütleriyle yıllardır bu çalışmaları yapmaktadır.

7) Irak ve Suriye’de yaşanan tüm vahşet ve barbarlığın oluşmasında önemli bir aktör olan Türk Devleti’nin bugün Avrupa’da yaşayan ve sayıları milyonları aşan Türk ve İslam kökenli kendi vatandaşları içerisinde de “cihat’çı “militanlar örgütlemeyeceği ve onlara yardım ve destek sunmayacağını hiç kimse iddia edemez.

8) Şayet doğru ve objektif habercilik yapmak iddiasında iseniz, tüm bunları araştırın ve yazınız. O zaman gerçek teröristin kim ve kimler olduğu açığa çıkacaktır.

9) Ben, sekiz yıl Türkiye’de hapiste alıkonulan, Türk Devleti’nin her çeşit psikolojik ve fiziki işkencelerine uğramış Politik bir insanım. Kasım 2007 tarihinden itibaren eşim ve iki çocuğumla birlikte İsviçre’de yaşamaktayım.

10) Otuz yıldan beridir Avrupa’da kökleşmiş, yasal ve demokratik bir zeminde çeşitli çalışmalar yapan, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)’in bir mensubuyum.

a) Faşist Türk Devleti’nin işçi ve emekçilere karşı, baskı ve hak gasplarına ilişkin ezilenlerin yanında olmak.

b) Hapishanelerdeki Politik Tutsaklar ve onların aileleri ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak için, dönem dönem Avrupa çapında geceler, konserler, toplantılar organize etmek.

c) Kürt ulusu ve digger milliyet ve inançlara yönelik Türk Devleti’nin geliştirdiği inkar, imha ve katliamlara karşı durmak.

d) İŞİD zulümünden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve oldukça zor koşullarda yaşayan Süryani ve Ezidi Kürtler ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak.

e) Faşist Türk Devleti’ninalçakça gerçekleştirdiği Ermeni sotkırımına ilişkin Avrupa’da her dönem seminer, konferans, panel ve toplantılar organize ederek, Türk Devleti’nin soykırımcı yüzünü teşhir etmek.

f) Bu dönem Türkiye’deki genel seçimlerde yer alan Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin Türkiye ve Avrupa’da yaptığı seçim çalışmaları içerisinde aktif olarak yer almak.

Tüm bu çalışmalar benimde bir mensubu olduğum ATİK’in Avrupa’da yaptığı çalışmaların sadece bir bölümüdür. ATİK’in yaptığı, tüm çalışmalar meşru, doğru ve haklı çalışmalardır. Tüm bu çalışmaları doğru görüyor ve sahipleniyorum.

11) Türk Devleti kendisine muhalif olan her kesimi hemen terörist ilan etmektedir. ATİK’in yaptığı bu çalışmalar Türk Devleti’ni son derece rahatsız etmektedir. Bu nedenle uzun bir dönemden beridir ATİK’in sesini kısmak ve bizleri susturmak istemektedir. Bunun için, sürekli bizlere tehditler savurmakta ve Avrupa’daki bir çok devlet ile temaslarda bulunarak bizlerin “Terörist” olduğunu ve Türkiyeye iade edilmemizi istemektedir.

12) Bizler ilişkin yıllardır yaptığı bu girişimlerin bir sonucu olarak, bugün  Almanya Devleti ile anlaştığı görülmektedir.

13) Almanya ile karşılıklı bir şeyler alıp-vermek üzerine uzlaşarak anlaştığı belli olan Türk Devleti, Almanya’nın eli ile bu operasyon Türk Devleti’nin dezenformasyona dayalı bilgileri üzerinden gerçekleşen, siyasal bir linç operasyonudur.

14) İsviçre’de “Terörist yakalandı” biçiminde kamuoyuna verdiğiniz bir insanın, yani benim gerçekliğim bunlardır. Bu konuda ‘da her türlü inceleme ve araştırmayı yapabilirsiniz.

Sonuç olarak; Siz basın mensupları objektif habercilik ve basının etik evrensel değerlerine bağlı olduğunuzu söylüyorsanız, yayınladığınız yanlış habere ilişkin cevap hakkımı içeren bu mektubumu yayınlamanızı talep ediyorum.

İyi çalışmalar.

Mehmet Yeşilçalı

Prison de Fribourg

     
49129

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar