Çarşamba Mayıs 8, 2024

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Komutan Martager’i, ne kapitalist sistem teslim alabildi ne de Türk faşizmi yenebildi. Avrupa’nın merkezinde Fransa’da herkesin görmek, yaşamak istediği Paris’te ne gözünü sistem içi yaşama dikti ne de mülteci yaşamın kültürüne teslim oldu.

Gençlik yıllarında spor yaşamının zirvesine tırmandı. Türkiye vücut geliştirmede birinci, dünya sıralamasında beşinci seçildi. Spor yaşamının en üst zirvesine tırmanıp alkışlar alırken bile bir an olsun mütevaziliğinden vazgeçmedi. İdeallerinden taviz vermedi. Spor ve gerilla mücadelesinde yükseldiği her zirveye, nasırlı elleri ve çıplak ayaklarıyla tırmandı. Ne Paris’te Yılmaz Güney’in yakın koruması olurken ne de DAİŞ faşistlerine kök söktürürken gösteriş düşkünlüğüne kapılmadı. Görünmezlik içinde hep Fakir yaşadı. Ve Martager gibi kahramanca savaştı.

Ele avuca sığmayan, sisteme pabuç olmayan komutan Martager, Hayastan’da- Karabağ’da mücadele yürütürken Kurdistan halkının özgürlük ve onur davasından kendini ayırmadı. Tıpkı Monte Melkonyan gibi “Eğer Ermeni soykırımına gerçek anlamda son vermek, Hayastan’da özgürce yaşamak istiyorsak, mutlaka Kürtlerin özgürlük savaşımında aktif olarak yer almalı saf tutmalıyız” derdi. Halkının özgürlük ve kurtuluşunu Kürtlerin, işçilerin, kadınların, Alevilerin ortak kurtuluş savaşımında gördü. Sadece görmekle, anlamakla yetinmedi aynı zamanda yürekten hissedip, savaşımın en ön sıralarında saf tuttu.

Komutan Nubar Ozanyan dediklerini yapan, yaptıklarını savunan, devrime yürekten inanan dürüst bir devrimcilik yaptı. Bundandır ki Kurdistan topraklarında TC ve DAİŞ faşizmine karşı savaşmak onun için onur oldu. Onun en anlamlı yaşam felsefesi özgürlük için savaşmak oldu. Ne yaşamın zorlukları altında ezildi. Ne de savaşın engellerinden yıldı. Ermeni soykırım hikayeleri ve anılarıyla ayakkabısız ve ceketsiz büyümüş bir genç, zorluklar karşısında pes eder mi? Engeller önünde teslim olur mu? Zirvelere tırmanırken silahının kabzasını asla bırakmadı. İstanbul-Kumkapı’da çöktü çökecek yoksul evini, dedesinin anlattığı soykırım hikayelerini asla unutmadı. Bundandır ki herkesten ve her şeyden daha fazla bağlandı özgürlük ve kurtuluş ideallerine. Bundandır ki herkesten güçlü sarıldı silaha ve gerilla savaşına.

Halkların acılarını yüreğinde hisseden, sevdalarına bağlı kalan Komutan, kurtuluşa giden yolun gerilla savaşı olduğunu asla aklından çıkarmadı. Ne İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ne Misak Manuşyan’ı, Maryam Çilingiryan’ı ne de Mazlum Doğan ve Komutan Kemal Pir’i unuttu. Kemal Pir’in “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar sevdik” sözünü yıllar önce Paris zindanlarında göğsünü Alman faşizmin kurşunlarına siper eden Misak Manuşyan tarafından da haykırıldığını öğrenirken büyük bir mutluluk duymuştu. Soykırımı, sürgün acılarını yaşamış yetim bir Ermeni gencin haykırışlarıyla Kurdistan’ın özgürlüğü için canını feda eden Türkiyeli bir devrimcinin sözlerinin birbirinden haberleri olmadan dokunmasının ne kadar anlamlı olduğunu öğrenince yürüdüğü devrim yoluna daha fazla tutundu.

Komutan Nubar Ozanyan Hayastan’da, Dersim’de, Amed’de, Kamışlo’da, Serekaniye’de sayısız anı bırakarak ayrıldı devrimci dünyamızdan.

Nerede bir demir, nerede bir patlayıcı, savaş anısı varsa, nerede ele avuca sığmayan çocukluk ve gerilla pratikleri varsa oralardan mutlaka Nubar Ozanyan geçmiştir. Mutlaka düşmana öfkenin, halka sevginin, yoldaşına bağlılığın ve devrime hesapsız hizmetin adı yazılmıştır.

Komutan MARTAGER, Ermeni halkı içinde fedai ruhunu canlandıran, büyüten bir gerilla duruşudur. Hayastan’dan Kurdistan’a dek hayalleri peşinden soluksuz koşmanın ismidir. Kardeşlik köprüsünde yaptıkları kadar yaşattıklarıyla özgürlüğü hissettirendir. Güneş batarken, özgürlük için ölmeye yemin edenler sabahın ilk şafağında özgür olur. Özgürlük için yemin eden Martager, sabahın şafağında özgür oldu. Devrim, kafa tutup genç bir dünya yaratmaksa, bunu en iyi yapan Martager oldu. Anısına büyük saygıyla…

1645

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar