Perşembe Mayıs 30, 2024

Partizan: Halk Cephesi’ni Özeleştiri Vermeye Davet Ediyoruz!

"Devrimci, Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza;

Halk Cephesi’ni Özeleştiri Vermeye Davet Ediyoruz!

29 Temmuz günü, İstanbul Nurtepe’de başlayan, işçi ve emekçilerin yoğun olarak yaşadığı, devrimci çalışmaların adresi durumundaki diğer emekçi mahallelere yayılan şiddet sarmalı halk içerisindeki sorunların çözümünde benimsenen siyaset ve politika yapma tarzına, örgütsel reflekslere ilişkin daha güçlü bir sorgulayışı, tartışmayı ve tavır almayı zorunlu hale getirmiştir.

Nurtepe’de Halk Cephesi'nin, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim kampanyası için stant açmak isteyen Özgür Demokratik Alevi Derneği üyelerine ve HDP’lilere “stant açamayacaklarını” söylemesiyle, devamında kurulan standın dağıtılıp seçim broşürlerinin yakılmasıyla çatışmaların fitili ateşlenmişti.

Gelişmelere dair tarafların sorumluluğuna ve çatışmaların boyutlanmasındaki rolüne ilişkin bir açıklama yayınlamış, devrimci, yurtsever güçler arasındaki şiddete son verme, ortak düşmana karşı mücadeleyi büyütme çağrısı (Devrimci, Yurtsever Güçler Arasındaki Şiddete Son Verilmeli, Ortak Düşmana Karşı Mücadele Büyütülmelidir! 02. 08. 2014) yaparak sürece bakışımızı ortaya koymuştuk.

Halk Cephesi’nde bir çizgi ve örgütsel refleks haline gelmiş siyaset yasakçılığı, sistematik tarzda, ilerici, devrimci ve yurtsever güçlere yönelik saldırılar bugüne değin defalarca yaşanmıştır. Nurtepe’de yaşanan da bu çizginin bir devamıdır.

Son yaşanan gelişmelerin bilançosu tarafların “yasakçı” ve "intikamcı” yaklaşımlarının sonucu ortaya çıkan atmosfer içinde, yaşanan ölümle ve hayati tehlikesi süren yaralanmalarla ağır olmuş, halk içerisinde güvensizliğe ve moral bozukluğuna yol açmıştır.

Çatışmaların büyümesinde, yurtsever güçlerin (özellikle YDG-H) Halk Cephesi’ne ait kurumlara yönelik misilleme eylemlerinin etkisi olduğu açıktır. Eleştirilerimizin bir yanı da yurtsever güçlere yöneliktir. Ancak bununla birlikte yurtsever güçler, çatışmanın ilk anındaki gerginliği kısa sürede geride bırakmış, diyalog kanallarını zorlamış, soğukkanlı bir tutum izlemiş ve sorunu gündemlerinden kurumsal düzeyde çıkarmıştır.

Ne var ki aynı durum Halk Cephesi için geçerli değildir. Halk Cephesi’nin bu süre içindeki yaklaşımı “kitlemizi tutamıyoruz” tavrından öte kurumsal bir politika yapış tarzının, devrimci, ilerici, yurtsever güçlere yönelik yaklaşımın bir sonucudur ve hala da –özelliklede- yayınları aracılığıyla devam etmektedir.

Halk Cephesi’nin şiddetini; devrimci, ilerici güçlerin faaliyetçilerine taşıması, bu noktadaki hoyratlığı ve sorumsuzluğu ortadadır.

Bu bağlamda, sadece Nurtepe’de yaşama geçirdiği pratiğin oldukça “verimli” olduğunu teslim etmek gerekir. Selahattin Demirtaş standına yönelik saldırıyla Nurtepe’de çıkış yapan yasakçı pratik, vitesin büyütüldüğünü göstermektedir.

Halk Cephesi’nin gerginliğin başladığı ve birçok mahalleye yayıldığı andan bugüne değin sürdürdüğü yaklaşım, gerçeklerin çarpıtılması, manipüle edilmesi ve en tehlikelisi de yurtsever harekete ve devrimcilere yönelik kara çalmanın rutinleşmesidir.

Halk Cephesi Halkımız Arasında Şovenizmi Beslemektedir!

Halk Cephesi, bu yaklaşımıyla adeta ateşin üzerine benzin dökmekte, yurtsever harekete karşı Alevi halkını arkasına alma bakkal hesabıyla tehlikeli sularda kulaç atmaktadır.

Siyaset yasakçısı tavrıyla bahsini ettiğimiz sorunlara kaynaklık eden Halk Cephesi, benmerkezci ve sorunlu yaklaşımıyla; devrimci, yurtsever güçlerle arasındaki mesafeyi açmakta, emekçi yığınlar arasında, başta şovenizm olmak üzere birliği parçalayacak geri duyguları büyütmektedir.

Halk Cephesi, Alevi inancından emekçileri arkasına alma adına Kürt halkımızla arasındaki mesafeyi açmakta aynı zamanda Kürt halkı nezdinde devrimcilerin prestijine de zarar vermektedir.

Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan, emekçi yığınların sömürü ve zulme  karşı birliğini ve mücadelesini parçalamak; yığınlar arasında şovenizm marifetiyle kalın duvarlar çekmek, egemen sınıfların geçmişten bugüne uygulaya geldiği bir politikadır. Bu yanıyla Halk Cephesi, emekçi yığınların hücrelerine zerk edilen şovenizmi beslemekte ve geliştirmektedir. Oysa devrimci ve ilericilerin yapması gereken, faşist diktatörlüğe karşı halkımızın mücadelesini geliştirirken, onları yakınlaştırmak yani safları sıklaştırmak olmalıdır.

Gezi İsyanı’nın öğreticiliğinde düşmana karşı barikatlarda omuz omuza dayanışmayı büyütmenin deneyimleri hafızalarımızda tazeyken devrimci, yurtsever güçler arasında çatışmayı geliştirecek “yasakçı” pratiğin sahibi olmak, yığınların özlem ve taleplerinden, barikatlardaki mücadelesinden bir şey anlamamak, birliğine, dayanışmaya ve sınıf mücadelesine zarar vermektir.

Bu nedenledir ki iflah olmaz bir aşamaya ulaşmış bu çizgi sahiplerinin, emekçi mahalleleri devrimcilerden arındırma saldırısına, mahalleleri ve oralarda yaşayan işçi ve emekçileri kendi otoritesi altında bir mülk olarak gören sorunlu yaklaşımına tavır almak zorunlu hale gelmiştir.

Halk Cephesi’nin, “yasakçı” ve manipülatif politika yapma tarzı, halk içindeki sorunların çözümünde şiddeti araçsallaştıran devrimci duruştan yoksun; devrimci, ilerici güçleri doğrudan hedef alan saldırgan pratiği ve tüm bu yaklaşımları karşısındaki ciddiyetsiz, umursamaz tutumu nedeniyle siyasal ve sosyal tüm ilişkilerimizi kestiğimizi, halkımıza ve tüm devrimci demokratik ilerici ve yurtsever kamuoyuna duyuruyoruz.

Halk Cephesi’ni halkımıza ve devrimci demokratik, yurtsever kamuoyuna, ailelerimize özeleştiri vermeye davet ediyoruz.

PARTİZAN

88283

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Düzen İçi Sol’culuk;Özgür Yıldız

Her toplumsal yapı kendi karşıtını da içinde taşır. “Sol”da, kapitalist sistemin karşıtı olarak ortaya çıktı ve gerçek kimliğini Komünist Manifesto’nun yayınlanmasıyla buldu. Bu süreçten sonra işçi sınıfı, kendisi için bir sınıf olarak burjuvazisinin karşısına, ütopik olmayan gerçek sosyalizm alternatifiyle çıktı. Elbette, burjuvazi boş durmadı. “Sol” hareketi reforme etme yollarını seçti. Proudhon, Bernstein ve Kautsky kadar sol”u reformizme etmenin teroik zeminlerini hazırladı.

Milliyetçi Enternasyonalizm

Bir kavramın, bugünün üretim ilişkileri içerisinde neyi ifade etmeye çalıştığını bilince çıkarabilmek için O kavramın, ilk ortaya çıktığından bugüne geçirdiği evrimı, hangi sınıfta ortaya çıktığını, hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını, diğer bir deyişle hikayesini incelemek en etkili yöntemlerden biridir, çünki kavramların ifade edildiği dillerde sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak gelişen, gerileyen canlı organizmalardır, bir kavram ilk çıktığı dönemde „olumlu“yu „iyi“ yi, „doğru“ yu işaret ederken sonraki dönemlerde karşıtına dönüşerek „olumsuz“ u, „kötü“ yü, „yanlış“ ı işaret edebilme

BATI BAĞIMLISI TÜRK BURJUVAZİSİ YÖN MÜ DEĞİŞTİRİYOR?

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra, darbenin arkasından tartışılan konulardan birisi de; “Türkiye eksen mi değiştiriyor?”

AKP-Erdoğan çevresine ve yandaş medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında ise, darbenin arkasındaki ABD ve AB istenmiyor. ABD ve AB medyasına bakıldığında ise Erdoğan'ın artık istenmediği gerçeği vardır.

Trabzon / Maçka'da Partizanlar; Tamer Çilingir

’’(…)
Maçka bir noktadır Türkiye haritasında,
Osmanlı’nın vergi defterlerinde geçer adı,
önemsizdir yağı, bol yumurtası, peyniri,
bir de delice balı vardır ilkçağlardan beri,
saray mutfağında bilinir
Maçka`yı, Maçkalıyı bundan öte tarih ne bilir? (…)’’ der İsmet Zeki Eyüboğlu bir şiirinde.

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır.

Emperyalizm yaşlanıyor. Yaşasın Halk Savaşı

Uzun süredir yazamıyorum. Bunun temel sebebi okuma, araştırma ve inceleme yapıyor olmam. Bir yandan günlük ekmek mücadelesi, bir yandan ev içi sorumluluklar, ara molalar, bilgiyi fazlalıklarından arındırma ve süzme. Marx, Engels, Lenin, Mao’nun Türkçe eserleri bitti gece üçlere dörtlere yol alırken. Arada çerez niyetine Orhan Hançerlioğlu’nun düşünce tarihi, ve yüzlerce sayfa, tez… Sabah altı buçukta kalk borusu sonrası, martı çığlıklarına zincirlerimin sesi karışıyor. İş yerine ulaşım için gereken bir saatlik süreyi de boşuna harcamak olmazdı.

TKP/ML : Ne sois pas du côte du conflit des cliques fascistes mais du côte de la Guerre Populaire – (sur la tentative de Coup d’Etat)

Aux turques, aux kurdes et aux travailleurs de différentes nationalités,

M.Oruçoğlu’nda boy veren anarşizan ve revizyonist karakterli kimi görüşler üzerine kısa bir değerlendirme ; Halil Gündoğan

Bilenler bilir Sayın Oruçoğlu Halkın Günlüğü gazetesinde “Antagonizma” ismiyle tanımlamayı tercih ettiği köşesinde çeşitli konular/meselelere dair görüş ve düşünsel eğilimlerini paylaşır okuruyla.

Demokrasi, OHAL'le Değil Demokratik Halk İktidarıyla Gelecek!

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

Faşist Diktatörlük halkla bir kez daha dalga geçmeyi tercih etti. Ve bir kez daha kendi içindeki kapışmayı halka fatura etmekten bir saniye bile tereddüt etmedi.

UYU EY „YİǦİT“ HALK ;Hasan Hayri Aslan

UYU EY YIGIT HALK

UYRUKEN ÖLÜM ACI VERMEZ İNSANA
UYU SEN!...

Atlar ve katırlar kişniyerek tepişiyorlar… Zavallı, yoksul çaresiz halklar ayaklar altında. Onları peygamber belleyen katiller gariban erlerden birinin kellesini kesiyor kameralar önünde. Katiller karanlık yüzlü, kara sakallı pis birer mahluk, öteki kellesiz gariban cesedin başında kurt işareti yapıyor, ağzı kulaklarında. Kurtların, çakalların, yılanların işgali altında memleket!

Durum iyidir !Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

15 Temmuz akşamı faşist klikler arasında iktidara hâkim olma kavgası yeni bir boyut kazandı. Hâkim sınıflar arasında süregelen çelişkinin özü uzlaşmaz bir çelişkidir. Bu uluslar arası emperyalist devletlerin sermaye egemenlik savaşının bir parçasıdır. Faşist klikler arası darbe girişimleri, çatışmalar, öldürmeler, idamlar vb. yeni bir şey değildir. Bu yüzyıllık TC tarihine bakıldığında çokça görülür. Tarih, Ermenilere, Kürtlere, Araplara, Alevilere vb. yapılan soykırımla, katliam ve akıl almaz işkence, zulümle doludur. İttihat ve Terakki’den günümüze bu böyle oldu.

Sayfalar