Pazartesi Mayıs 20, 2024

Partizan : Yüreğimiz Soma’da! Yas değil isyan!

MANİSA’NIN SOMA İLÇESİ’NDE YÜKSELEN ÇIĞLIKLAR VE 

YÜZLERCE MADENCİ CENAZESİ…

 

Aralarında, Berkin Elvan gibi 15 yaşındaki işçi çocuk Kemal’in de cesedi, kara bir torbada…

16 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan işçi Fatih, yaralı haline bakmadan kendisi gibi emekçi olan sağlıkçılara soruyor: “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin”…

Diğer yanda ise elinde bir kamera ile şaklabanlığa soyunan bir başbakan…

“Twittera dikkat” diyerek sosyal medyada “kışkırtıcılık” yapıldığını ve bu yüzden sosyal medyaya yasak gelinebileceği uyarısını yapan bir Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı…

“Karbonmonoksit ölümü, tatlı bir ölümdür” diyen bir profesör bozuntusu…

“En yüksek tedbirler alınmasına karşın nasıl böyle bir kaza olduğunu” anlamadığını açıklayan ve bir süre sonra da internet sitesini ulaşıma kapatan bir şirket…

İşte böyle bir ülkedeyiz. İşçi ve emekçilerin hayatının 3-5 kuruşa nasıl feda edildiğinin kanıtı olan bir yer burası… Aynı anda yüzlerce işçinin ölebileceği ve bu yüzden tek bir yetkilinin bile vicdanının sesini dinleyerek” istifa etmeyebileceği bir ülke!

 

Yüreğimiz Soma’da!

On binlerce insan Soma’da bir ümit ile bekliyor. Binlerce insan yola çıktı, Soma’ya ilerliyor! Hayat bir kez daha durdu, toprağın altından yeryüzüne hayat taşımaya çalışanlar için…

Temel amacı, patronları ve sermayelerini korumak olan bu devletin yetkilileri, üzerinde oynadıkları resmi yaşamını yitiren işçi sayısını 201 olarak açıkladıklarında bile katliamın boyutları kanımızı donduruyor. Oysa gerçek, bunun kat kat üzerinde… Soma’daki tüm hastanelerin morgları dolu… Kapasitesi 300 civarı olan soğuk hava deposuna artık cenazeler sığmıyor. Çıkarılan yeni işçi cenazeleri, çevre il ve ilçelerin morguna taşınıyor!

Daha acısı, toprağın altında hala yüzlerce işçi var…

 

Yas değil isyan!

Tek amacı daha fazla kâr olan patronlar ve onların kârını en rahat şekilde sağlamasının teminatı olan TC devleti ise, medyası aracılığıyla gerçeği saklamanın, katliamın boyutlarını yok saymanın derdindeler! Özelleştirdikleri, taşeronlaştırdıkları madenlerin sonuçlarını ve suçlarını örtme peşindeler! İşçi-emekçileri örgütsüzlüğe, insanlık dışı ve güvencesiz çalışma koşullarına nasıl mahkum ettiklerini gizleme derdindeler!

Ama hayır, muktedirlerin gücü bu çığlıkların üzerini örtmeye yetmeyecek! Çatırdayan her maden duvarı, onların üzerine yıkılacak! Her cenaze, hesabı sorulacak bir çentik olarak hanelerine yazılacak! Hesabını soracağız! Hepsinin tek tek…

Yas tutmayacağız, isyan ediyoruz! Ağıt yakmayacağız, sokağa, hesap sormaya çıkıyoruz!

 

Partizan

94119

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Sayfalar