Cuma Mayıs 3, 2024

Patriyarkal sistemin kadınlara yönelik her türlü saldırısı politiktir! Korkmuyoruz/Susmuyoruz!

Kadınların rengi, dili, inancı, yaşadığı coğrafya ne olursa olsun, maruz kaldıkları her türlü şiddetin kaynağı bugün olduğu gibi, her dönem patriyarkal sistem olmuştur. Egemenler kendi çıkarları gereği, kadının toplumsal görevini anne/ eş olarak sınırlayıp, yaşamın her alanında kadının emeğini ve bedenini en katmerlisinden sömürüp kârlarını katlarken, aynı zamanda kadın üzerinden korkutulmuş/ susturulmuş/ biat eden bir toplum yaratmaya da çalışmaktadırlar. Kapitalizm ve patriyarka birbirini besleyen dinamikler olup, kadın bedeni ve emeği üzerinden şiddeti toplumsal yaşamın her alanında tekrar tekrar üreterek kendi varlığını korur.

Kadınlar patriarkal kapitalist sistemi kökten dinamitleyecek güce sahipler

Egemenler, belirlenen sınırları kabul etmeyen, insanca yaşanabilecek bir dünya yaratma mücadelesinde yerini alıp patriyarkaya ve kapitalist sisteme kafa tutan kadınları, en büyük tehlike olarak gördükleri için zorbalıkta sınır tanımıyorlar… Çünkü biliyorlar ki; kadınlar kontrolden çıkarsa, toplumu kontrol altına almak mümkün olmayacaktır ve bu kadınlar, egemenlerin iktidarını kökten dinamitleyecek argümanlara ve güce sahiptir.

25 Kasım; Mirabel Kardeşlerin Mücadeleci Kadınlara Armağanıdır

Mirabel kardeşler de, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı boyun eğmeyi değil, mücadeleyi seçmişlerdi. Her zorbalığa rağmen yıldıramadıkları Mirabel kardeşler, 25 Kasım 1960 günü, Trijillo’nun kolluk güçleri tarafından tecavüz edilerek ve dövülerek hunharca katledildiler.. 1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda; 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edildi. 35 yıldır tüm dünyada kadınlar, her 25 Kasım’da sokağa çıkarak kadına yönelik her türlü şiddete, patriyarkal sisteme, homofobiye, eşitsizliğe, emperyalist savaşlara, ırkçılığa karşı öfkelerini haykırıyorlar.

Patriyarkal sistem mücadeleci örgütlü kadınları hedef haline getiriyor.

Emperyalistler, Ortadoğu başta olmak üzere, dünyanın birçok coğrafyasını kan gölüne çevirirken, milyonlarca insan evsiz/ barksız/ geleceksiz bırakılarak göç yollarına sürükleniyor. Savaş alanlarında, göç yollarında, göç ettikleri ülkelerde taciz, tecavüz de dahil her türden şiddete açık hale getirilerek, en fazla çocuklar ve kadınlar madur edilmekte. Dünya genelinde işsizlik, yoksulluk sürekli tırmandırılırken, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, şiddet ve katliamlar kanayan yara olmaya devam etmekte.

Tüm bu yaptırımlara karşı patriyarkaya ve kapitalist sisteme baş kaldıran, onurlu yaşamdan yana olan, kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çalışan kadınlar ise, dünyanın bütün coğrafyalarında egemenlerin hedefi haline gelerek ya katledilmekte ya da yıllarca tutsak edilmekteler. 1,5 yıldır Bayern hapishanelerinde tutsak edilen 10 ATİK aktivistinden biri olan Dr. Banu Büyükavcı, 2016’nın Nisan ayından beri Zürih Hapishanesi’nde tutsak tutulan İspanyol gazeteci Nekane Txapartegi son sürecin örnekleridir.

Türkiye ve T.Kürdistanı’nda ise; TC devletinin günümüz temsilcileri R.T.Erdoğan, şürekası AKP ve çeteleri, devrimci, demokrat, ilerici, kadın, genç, LGBTİ, Alevi, Kürt, Ermeni vb. muhalif tüm kesimlere karşı olan faşizan saldırılarını, 15 Temmuz “darbe girişimi” seneryosu, OHAL ve KHK larla meşrulaştırdılar… Özgür basın ve muhalif TV kanalları kapatılırken, gazeticilere ve akademisyenlere yönelik tutuklama furyası ile topluma ayar çekme, gözdağı verme politikalarını genişlettiler. Tüm zorbalıklarına rağmen direnişleri bastıramayınca, milyonlarca halkın özgür iradesiyle seçilmiş HDP belediye başkanları ve milletvekillerini tutuklayarak saldırılarını zirveye taşıdılar. Bu saldırı genelde Kürt halkına, ilerici, devrimci muhalif kesimin demokrasi mücadelesine yönelik gerçekleştirilmiş bir saldırı olmakla birlikte, özel olarak kadınların mücadelesine yönelik bir saldırıdır. Çünkü milyonlarca kadın seçmenin oyunu alan HDP, aynı zamanda bir kadın partisidir.

25 Kasım’da Kadınlar, Verilen Mesajlara Yanıt Veriyorlar;

Türkiye ve T.Kürdistanı’ndaki kadın gazeteci ve akademisyenlere, HDP Kadın vekillerine, Almanya’da Dr. Banu Büyükavcı’ya, İspanya ve İsviçre’de İspanyol gazeteci Nekane Txapartegi’ye yönelik saldırılarla biz kadınlara gönderilen mesajı okumamız istenmektedir. Bizler de bu mesajlara, 25 Kasım’da alanlarda daha güçlü bir şekilde yerimizi alarak kendi dilimizden cevap veriyoruz. Alanlardaki gücümüz ve öfkemiz yanıtımızdır!

  • Jin, Jiyan, Azadî!
  • Katliamlarınız, Tutuklamalarınız, Şiddet Yöntemlerinizin Hiçbiri Zılgıtlarımızı Bastıramıyacak!
  • Yaşasın Enternasyonal Kadın Mücadelesi!
45258

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

"Güleç yüzlü yiğit komünist şehit düştü" Osman Oğuz

Kapkara, zapzayıf bir adamdı, dışarıdan bakınca. Ama koca cüsseli olanı bile öyle bir sarardı ki karşılaştığında… Hani, “Ne çelikten irade kardeşim!” dersin ya bazılarına, öyle biri işte. Dosta candan güler, gülmek diye buna denir; düşmana ser verir, sır vermez.

İslamcı faşist diktatörlüğün korkusu

Adı resmileşmemiş, ama fiiliyatta TC artık islamcı faşist bir diktatörlüktür. Egemen sınıflar arasında bu konuda bir anlaşmazlık var. Ancak, gelişmeler bunun resmi bir hal alacağıdır.

Mussolini, Hitler ve Franco, faşizmi açıktan savundukları gibi, Erdoğan ve arkasındaki sermaye ise, açıktan “islamcı” bir iktidarı savunuyorlar. Meclis Başkanları bunu açıktan dile getirdiği, Erdoğan ve diğerleri ise teyit etti. Teyit etmelerine de gerek yok, 14 yıllık savunu ve uygulamaları islamcılığı bütünüyle yerleştirmek ve Suudi Arabistan benzeri Selefi iktidar kurmaktır.

79-ԵՐՈՐԴ ՏԱՐԵԼԻՑԻՆ ԱՆԻԾՈՒՄ ԵՆՔ ՏԵՐՍԻՄԻ ՑԵՂԱՍՊԱՆՈՒԹՅՈՒՆԸ:

79.YILINDA DERSİM TERTELESİNİ LANETLİYORUZ !

Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani, Alevi, Ezidi halklarına mensup farklı etnik ve inanç sahibi toplulukların bir arada yaşadığı coğrafyamızda yüzyıllardır hiçbir zaman kan, gözyaşı ve acı eksik olmamıştır. Zulüm, bugün bile mazlum halkların kanları ile sulanan topraklarda en koyu ve vahşi şekilde devam etmektedir.

Parti biziz /Halil Ahmet

Belki biz olmayacagiz ama bu celik aldigi suyu asla unutmayacak,Ibrahim kaypakkaya.

Sorunlari cözme tarzimiz olaylara olgulara bakis tarzimiz ve bunlar arasindaki iliskiyi ele alisimiz nasil olmalidir.

Dogaldirki yazinin basligindanda anlasilacagi gibi parti biziz .Biz partiyiz ve dogal olarak partinin ele alinisi ve degerlendirilmesi parti onderligi ve cizgisinden bagimsiz olarak ele alinip degerlendirilemez.

Faşizme Karşı Direniş, Serhildan!

Faşist Kemalist Diktatörlük başta Kürt ulusu olmak üzere parolası mücadele ve direniş olan tüm halk kesimlerine azgınca saldırmaya devam ediyor. Hâkim sınıf kliği AKP sistemli baskı ve sömürü politikasına, katliam, gözaltı ve tutuklama terörüne geride bıraktığımız iki seçimle (7 Haziran-1 Kasım) birlikte hız kazandırmış, Kürt ulusuna, işçi ve emekçilere, kadınlara, çocuklara, LGBTİ’lere, doğaya ve yaşama karşı teyakkuza geçerek yeni bir saldırı dalgası başlatmıştır.

" Devrimci cephe hareketi "üzerine

Kaypakkaya'dan günümüze 44 yıl geçti. Yaşadığımız devrimci deneyimler bizlere önemi azımsanmayacak kazanımlar bıraktı. Bu bizler için önemli miras bu mirası doğru özümsemeliyiz, kavramalıyız ki, gelecekte Halk Cephesi’ni kurma yolunda ufkumuz açık olsun. Gereksiz polemiklerden böylece kaçınmış olunur. Eğer ki mesele doğru kavranmaz, önemsenmez ve de olsun-bitsin mantığıyla hareket edilirse ciddi yaralar alınır.  "Kaş yapalım derken, göz çıkarmış "oluruz.

PARTİ VE KAYPAKKAYA ÇİZGİSİNE SAHİP ÇIK, TEORİK TEMELLERİNİ GÜÇLENDİR, ONU KAVRA ve GELİŞTİR

Partimizin kurucusu şahsında amaç ve araç, hedef ilişkisi bağlamında kuracağımız analiz-sentez ilişkisi bizim sorunu nasıl ele alacağımızla direk ilintilidir. Tarihsel olarak olaya baktığımızda İbrahim Kaypakkaya (İK) sıradan bir devrimci önder değildi. Onu komünist yapan doğrudan savunmuş olduğu ve yaptıklarıydı, yani teori ve pratik bütünlüğüdür.

Bir ikiye bölünür / Halil Ahmet

Herşey bir çelişkidir. Bu Maoist felsefi tanımdan yola çıkarak soruna bakarsak olayları ve olguları ve bunların arasındaki iç bağlantıları doğru bir şekilde kurabiliriz.

“Hareketin kendisi bir çelişkidir veya bir ikiye bölünür” Maoist felsefi yaklaşımını nasıl ele almalıyız? Başkan Mao’nun bu noktadaki ML’ye yaptığı katkılardan biri olarak felsefe alanında çelişki yasası olduğu gerçeği de herkes tarafından kabul edilmektedir.

“Bir ikiye bölünür ama asla iki birleşip bir olmaz. İkiyi bir yapmak revizyonistçe bir yaklaşımdır.” (Mao Zedung)

TKP/ML – TİKKO ROJAVA KOMUTANLIĞI: 24 Nisan devrimin zorlu ve onurlu yoludur!

Savunduğu devrim öğretisiyle burjuva-feodal devletin soluğunu kesen kıvılcımı-aleve, alevi tüm ülkeye yaymaya çalışırken sadece gerçeğin sesine ve gerçeğin izinde yürümeye çalışan Kaypakkaya yoldaş işçi sınıfının ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımızın önderi olmaya devam ediyor. Kaypakkaya yoldaşın devrim ve örgüt öğretisi, işçi sınıfının kazandığı ve sahip olduğu en ileri devrimci öğretidir. Ülkemizde hiçbir teori, hiçbir düşünce ve strateji Kaypakkaya yoldaşın ortaya koyduğu kurtuluş yolu kadar gerçekçi, uygulanabilir ve güvenilir değildir.

TKP/ML MK : 44.YILIMIZDA ŞAN OLSUN İHTİLALCİ PROLETER ÇİZGİMİZE!‏

“Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif…

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü…”

Yoldaşlar,

Partimiz TKP/ML kuruluşunun 44. Yılını kutluyor. Partimiz, Önderimiz İbrahim Kaypakkaya önderliğinde Şafak Revizyonizme karşı ideolojik-politik temelde örgütsel mücadelenin sonucu olarak 24 Nisan 1972’de tarih sahnesindeki yerini aldı.

Tarih Tanıktır: 24 Nisan’da Kaypakkaya Çizgisinin Doğuşuna

Yüzyılda Ülkemiz iki önemli tarihi zelzeleye tanıklık etti. 24 NİSAN. Öyle ki, her iki toplumsal olay tarihimizde silinmez ve silinmeyecek izler bıraktı. Hele ki bu silinmez tarihi olay aynı güne denk gelmişse - ki öyle- bir o kadar daha önemli ve de değerlidir. Tarihimizde bazı yaşanmışlıklar vadesi dolduğunda unutulur, tarih sahnesinde silinip giderler. Ve kendi kendini tasfiye ederler.

Sayfalar