Pazar Nisan 28, 2024

Patriyarkal sistemin kadınlara yönelik her türlü saldırısı politiktir! Korkmuyoruz/Susmuyoruz!

Kadınların rengi, dili, inancı, yaşadığı coğrafya ne olursa olsun, maruz kaldıkları her türlü şiddetin kaynağı bugün olduğu gibi, her dönem patriyarkal sistem olmuştur. Egemenler kendi çıkarları gereği, kadının toplumsal görevini anne/ eş olarak sınırlayıp, yaşamın her alanında kadının emeğini ve bedenini en katmerlisinden sömürüp kârlarını katlarken, aynı zamanda kadın üzerinden korkutulmuş/ susturulmuş/ biat eden bir toplum yaratmaya da çalışmaktadırlar. Kapitalizm ve patriyarka birbirini besleyen dinamikler olup, kadın bedeni ve emeği üzerinden şiddeti toplumsal yaşamın her alanında tekrar tekrar üreterek kendi varlığını korur.

Kadınlar patriarkal kapitalist sistemi kökten dinamitleyecek güce sahipler

Egemenler, belirlenen sınırları kabul etmeyen, insanca yaşanabilecek bir dünya yaratma mücadelesinde yerini alıp patriyarkaya ve kapitalist sisteme kafa tutan kadınları, en büyük tehlike olarak gördükleri için zorbalıkta sınır tanımıyorlar… Çünkü biliyorlar ki; kadınlar kontrolden çıkarsa, toplumu kontrol altına almak mümkün olmayacaktır ve bu kadınlar, egemenlerin iktidarını kökten dinamitleyecek argümanlara ve güce sahiptir.

25 Kasım; Mirabel Kardeşlerin Mücadeleci Kadınlara Armağanıdır

Mirabel kardeşler de, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı boyun eğmeyi değil, mücadeleyi seçmişlerdi. Her zorbalığa rağmen yıldıramadıkları Mirabel kardeşler, 25 Kasım 1960 günü, Trijillo’nun kolluk güçleri tarafından tecavüz edilerek ve dövülerek hunharca katledildiler.. 1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda; 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edildi. 35 yıldır tüm dünyada kadınlar, her 25 Kasım’da sokağa çıkarak kadına yönelik her türlü şiddete, patriyarkal sisteme, homofobiye, eşitsizliğe, emperyalist savaşlara, ırkçılığa karşı öfkelerini haykırıyorlar.

Patriyarkal sistem mücadeleci örgütlü kadınları hedef haline getiriyor.

Emperyalistler, Ortadoğu başta olmak üzere, dünyanın birçok coğrafyasını kan gölüne çevirirken, milyonlarca insan evsiz/ barksız/ geleceksiz bırakılarak göç yollarına sürükleniyor. Savaş alanlarında, göç yollarında, göç ettikleri ülkelerde taciz, tecavüz de dahil her türden şiddete açık hale getirilerek, en fazla çocuklar ve kadınlar madur edilmekte. Dünya genelinde işsizlik, yoksulluk sürekli tırmandırılırken, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, şiddet ve katliamlar kanayan yara olmaya devam etmekte.

Tüm bu yaptırımlara karşı patriyarkaya ve kapitalist sisteme baş kaldıran, onurlu yaşamdan yana olan, kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çalışan kadınlar ise, dünyanın bütün coğrafyalarında egemenlerin hedefi haline gelerek ya katledilmekte ya da yıllarca tutsak edilmekteler. 1,5 yıldır Bayern hapishanelerinde tutsak edilen 10 ATİK aktivistinden biri olan Dr. Banu Büyükavcı, 2016’nın Nisan ayından beri Zürih Hapishanesi’nde tutsak tutulan İspanyol gazeteci Nekane Txapartegi son sürecin örnekleridir.

Türkiye ve T.Kürdistanı’nda ise; TC devletinin günümüz temsilcileri R.T.Erdoğan, şürekası AKP ve çeteleri, devrimci, demokrat, ilerici, kadın, genç, LGBTİ, Alevi, Kürt, Ermeni vb. muhalif tüm kesimlere karşı olan faşizan saldırılarını, 15 Temmuz “darbe girişimi” seneryosu, OHAL ve KHK larla meşrulaştırdılar… Özgür basın ve muhalif TV kanalları kapatılırken, gazeticilere ve akademisyenlere yönelik tutuklama furyası ile topluma ayar çekme, gözdağı verme politikalarını genişlettiler. Tüm zorbalıklarına rağmen direnişleri bastıramayınca, milyonlarca halkın özgür iradesiyle seçilmiş HDP belediye başkanları ve milletvekillerini tutuklayarak saldırılarını zirveye taşıdılar. Bu saldırı genelde Kürt halkına, ilerici, devrimci muhalif kesimin demokrasi mücadelesine yönelik gerçekleştirilmiş bir saldırı olmakla birlikte, özel olarak kadınların mücadelesine yönelik bir saldırıdır. Çünkü milyonlarca kadın seçmenin oyunu alan HDP, aynı zamanda bir kadın partisidir.

25 Kasım’da Kadınlar, Verilen Mesajlara Yanıt Veriyorlar;

Türkiye ve T.Kürdistanı’ndaki kadın gazeteci ve akademisyenlere, HDP Kadın vekillerine, Almanya’da Dr. Banu Büyükavcı’ya, İspanya ve İsviçre’de İspanyol gazeteci Nekane Txapartegi’ye yönelik saldırılarla biz kadınlara gönderilen mesajı okumamız istenmektedir. Bizler de bu mesajlara, 25 Kasım’da alanlarda daha güçlü bir şekilde yerimizi alarak kendi dilimizden cevap veriyoruz. Alanlardaki gücümüz ve öfkemiz yanıtımızdır!

  • Jin, Jiyan, Azadî!
  • Katliamlarınız, Tutuklamalarınız, Şiddet Yöntemlerinizin Hiçbiri Zılgıtlarımızı Bastıramıyacak!
  • Yaşasın Enternasyonal Kadın Mücadelesi!
45236

“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”

“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]

 

“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.

“5N 1K değil miydi?” denecek olursa…  Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…

Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Olgularla gençlik ve gelecek(sizlik)[1]

 

“Gençliğe, yaşlılıktan çok hürmet etmeliyiz.”[2]

Søren Kiergegaard’ın, “Hayatı ileriye dönük yaşar, geriye dönük anlarız,” uyarısının altını çizerek ekleyelim: “Gençlik ve Gelecek(sizlik)” meselesi, sürdürülemez kapitalizm koşullarında çürümenin diyalektiğinden bağışık ele alınamaz.

“Çürümenin Diyalektiği”ne gelince onu da Hilmi Yavuz’un, ‘Yara Şiirleri’ndeki dizelerinden şöyle aktarabiliriz:

“her şey akıyor

her şey akıyor, panta rei ve irin

akıyor kalbimize, senin ve benim;

yazdıkları taş levha üstüne, kirle

Mücadele boyu bir yasam : Schafik Jorge Handal [*]

“Hayır, hiç yenilmedik, çekildik yalnız Ve şimdi olduğumuz yerde Ve ayaktayız Diyorlar ki elbette doğru Kim katılmak istemez onlara.”[1]

Kentin merkezindeki küçücük meydanda kurulan derme çatma kürsüden, çevresinden kendisine laf atanlara, soru soranlara söz yetiştirirken, esprileriyle çevresindekileri kahkahalara boğarken, ona “gerilla komutanı” demeye bin şahit isterdi. Ama öyleydi işte…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda - 2

 

Elimdeki egemenliği son kırıntısına kadar korumak, sürdürmek isteğini arzusunu daha da hırsla taşımaktayım.

Şimdi bazı hemcinslerim beni eleştirecekler, yargılayacaklar, belki de bu ne saçmalama, yolunu şaşırmış ya da olamaz diyecekler. Varsın desinler. Çünkü gerçekler görülmedikçe, kavranmadıkça bu sorunlarımız daha da artarak devam edecektir. İktidara karşı savaş halindeyken kendi iç dünyamızdaki benzer iktidar zaafını farkında olarak ya da olmayarak süregelen tutsaklık devam edecektir.

Yine ve yeniden geldik; BURADAYIZ![1]

“Durgunsa ya da suskunsa insan,

mutlak bir nedeni vardır.

Suskunluğa aldanma,

herşeyin bir zamanı var!”[2]

 

Zorbalığın zulmüyle insan(lar)ın yıldırılmaya, sömürülmeye çalışıldığı her yerde teslim alınamayanlar, diz çökmeyenler, başkaldıranlar hep vardı, var oldu, var olacaktır…

Ayakta alkışlanmayı hak eden Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) gerçeği bunu kanıtladı…

SÖYLEŞİ: Okuryazarlik üzerine[1]

“Bir yazarı okumak, yalnızca

neler söylediğini öğrenmek değildir;

onunla birlikte yollara düşmek,

onun eşliğinde yolculuğa çıkmaktır.”[2]

 

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-2



Yel Degirmenlerine Karsi Savasa Katil; Akima kapilma:Atomu Parcalayacagiz-2

DHF Cevresindeki arkadaslarin 'Cok Partili Sosyalizm' tartismalarina bir katki olarak yayinladigimiz makaleminizin ikinci kismini yayinliyoruz 

Bir kez daha, “Terör” mü?[1]

“Dünyayı fethetmek zorunda değiliz. Bize onu baştan yaratmak yeter.”[2]

Onlar düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür ![1]

“Ji bo bi çav li hev

nihêrtina bi mirovekî re,

divê ku ew meriv be.”[2]

 

Çoğunu tanıyorum; kucaklaştık; aynı ekmeği paylaşıp birlikte umutlandık…

İnebolu (Kastamonu) M Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Murat Kur, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ’ı…

Sincan (Ankara) F Tipi Kadın Hapishanesi’nden Evrim Konak’ı…

Elbistan (Maraş) E Tipi Hapishanesi’nden Tuğçe Özgül’ü…

Malatya E Tipi Hapishanesi’nden Ali Mükan’ı…

Kürkçüler (Adana) F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Emrah Kalkan, İsa Uğur Erdoğan ve Özer İnal’ı…

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...

Sayfalar