Cumartesi Mayıs 18, 2024

“Sosyal şovenizme karşı enternasyonalizmin savaşçısı oldu”(Ziya Ulusoy)

NUBAR: Enternasyonalist umut

ABD emperyalizminin bölgedeki işgalleri ve savaşları, gerici iç savaşları üreterek, bölge gerici devletlerinin milliyetçi ve dinsel savaşlarını destekleyerek, bölgeyi bitmeyecek savaşlara mahkum etti.

Bu, aynı zamanda Arap ve diğer halkların ayaklanmalarını, her türden gerici savaşlar girdabı içinde boğma stratejisiydi. 

Kapitalist emperyalizm, krizi sürdükçe, bu gerici savaşları sürdüreceğini ve yeniden paylaşımın felaketini de tırmandıracağını gösteriyor. 

Rojava Devrimi, gerici savaşlar yıkımına ve karanlığına karşı halkların umut ışığı oldu. 

Rojava Devrimi’nin ışık saçan özelliklerinden biri ulus ve inanç farkı gözetmeksizin halkları özgürlük içinde birleştirebilmesidir. Bu özelliğiyle enternasyonalist dayanışmayı kendisine çekebildi. Gerici boğazlaşmalar girdabından çıkış umudu oldu.

Nubar OZANYAN enternasyonalist savaşçı olarak bu umudun temsilcisidir. 

Nubar yoldaş, soykırıma uğratılan Ermeni halkımızdandı. Ermeni halkının soykırıma uğratıldığı topraklarda doğup büyüdü. Ermeni halkının acılarını öğrenerek büyüdü. Soykırımın yaratttığı travmayı yaşadı, şovenizmin Ermeni halkımıza sürdürdüğü düşmanlığın davranışlarına her gün maruz kaldı.

Bu ağır koşullara rağmen, Türk ırkçılığının etkisindeki Türk halkının kurtuluş mücadelesine katılmak çok zor olan birşey, yüce bir duygudur. Nubar çok zor olanı gerçekleştirdi, bu soylu enternasyonalist duyguyu ve onu yaratan komünizmi benimsedi. 

Nubar yoldaşın mücadele süreci, 1970’li yılların başında onlara önderlik eden Orhan BAKIR’ın öncülüğüdeki devrimci Ermeni gençlik grubunun kolektif mücadelesiydi. Bu grupta yeralanlar, Orhan Bakır yoldaşın önderliğinde başladıkları devrimci mücadelede Orhan, Hayrabet, Nubar, Manuel’i şehit vererek, bazıları önemli süreçlerde bazıları ise tüm süreçler boyunca devrimci mücadelede yerlerini aldılar. Hrant da bu grupla başladığı devrimci mücadelesini sonraki süreçte antifaşist bir güvercin olarak sürdürürken, devletin ve ırkçıların kontrgerilla cinayetiyle yaşamını yitirdi. Ermeniler için barış güvercini olmak bile katledilmekten kurtulmaya yetmedi. 

Ermeni şehit yoldaşları ancak daha dar devrimci çevreler anabildi. Türk halkının geniş kesimi bu duyguya hep uzak kaldı. Kürt halkı ise ancak ulusal özgürlük mücadelesini yükseltebildiği süreçte bilinç ve duygu değişimi yaşayabildi. 

Hrant’ın uğurlanışı, bir dönüm noktasıydı. Ermeni barış mücadelecisine sahiplenen vicdani isyandı. Aynı zamanda ırkçı faşizme karşı “Hepimiz Ermeniyiz” şiarıyla yüzbinlerin siyasi meydan okumasıydı. Böyle olduğu için de burjuva ırkçı devlet, Perinçek’ten Erdoğan’a ve Bahçeli’ye, hatta ırkçılığın sonradan görmesi HKP’ye kadar geniş çevreler, yeniden Ermeni düşmanlığını tırmandırdılar. Hrant’ın katline MİT’den Erdoğan’ın valisi Güler’e, Gülenci polis şeflerine uzanan katiller zinciri katılmıştı. Irkçılığa karşı başlayan “tehlikeyi”, bütün ırkçılar birleşerek ortadan kaldırmaya çalıştılar. 

Nubar yoldaş bütün bu süreçlerin tümünde, Orhan yoldaşın başlattığı devrimci yürüyüşü hayatının son anlarına değin enternasyonalist duygu ve komünizme inancın savaşçısı olarak yeraldı. Yalnızca son nefesine kadar mücadeleyi sürdürmekle kalmadı. Filistin’den Dersim’e ve Rojava’ya değin devrimci savaşçıydı. 

Sürecin değişik kritik dönemeçlerinde devrimcilerin değişik kuşakları öncü kahramanlıklarla dünü bugüne bugünü yarına bağladılar. Kimi zaman işkencelerde, kimi zaman zindan direnişleri ve ölüm oruçlarında, kimi zaman darağaçlarında, kimi zaman da devrimci savaşçı olarak... Nubar, sessiz, gösterisiz ve hesapsız, yoklukları takmayan devrimci savaşçı ve komutan oldu, birleşik devrimin enternasyonalist öncü kahramanları içinde yeraldı. 

Nubar yoldaş, Rojava Devrimi’ne ilişkin tartışmalarda da tereddütsüz enternasyonalist görüş ve tavrıyla bütün devrimcilere, bizlere, yürümemiz gereken yolu gösterdi. Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) içinde ve Rojava Devrimi’nde ısrar etti. Rojava Devrimi’ni küçümseten ve Kürt Özgürlük Hareketi’yle ittifaktan uzak duran inceltilmiş sosyal şovenizme karşı birleşik devrimin ve enternasyonalizmin savaşçısı ve komutanı oldu

Nubar yoldaşı, Rojava Devrimi’nin enternasyonalist kahramanlarını, komünizm mücadelesini ve proleter enternasyonalizmini yükselterek daima yaşatacağız. Bu onlara ilişkin yeminimiz olsun! 

 

Ziya Ulusoy

40657

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Adıyaman'dan Paris'e ,Bir Özgürlük Savaşçısı,Misak Manuşyan

1 Eylül 1906'da Adıyaman'da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Paralel Değil, Yolsuzluklar Yumağı‏;Erdal Yıldırım

17 Aralık tarihinde başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” örneğine uygun olarak Başbakan RTE ve AKP sözcüleri, yöneticileri operasyonu yıllardır kader birliği ettikleri, aynı kaptan yemek yedikleri, onlarca yıldır dava arkadaşlığı yaptıkları hizmet cemaati ve mensuplarını devlet içinde devlet, ya da güncel ifadeyle “paralel devlet”, “vatan haini”, “ajan”, “casus”, “dış mihraklar” olarak suçlamaya başladı..

19.ve 20.Yüzyılda tehçir ve soykırımlar üzerine;Hasan Aksu

İnsanın varlığından günümüze egemenlik savaşları hep var olmuştur.İrili ufaklı yürütülen savaşlarda  yüzlece ,binlerce  yizbinlerce ve milyonlarca insan katledilmiştir . Her savaş sonuçta yıkım ,felaket ,yoksulluk sürgün ,soy kırımı ve de katliamları beraberinde getirerek  kanlı yüzünü tarihimize açımasızça yazdırmıştır.İnsanlık geliştikçe  ,bilgi ve bilim dağarcığı  arttıkca  sanırızki savaşlar azalır,katliamlar artık olmaz, tehçir ve soy kırımları  bir daha  yaşanmaz,sonlanır.

Ankara Kapanından kurtulmak‏/Mahmut Alınak

Ey Kürtler, Aleviler, Araplar, Çerkesler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve ulusal hakları ellerinden alınan diğer halklar…

            Ey ezilen Türk halkı,

            Yoksullar, işsizler, emekçiler,

            Kadınlar, gençler

            Ve zindanlarda çürütülen mahpuslar,

Şehrin Işıkları

Şehrin gri havasından akşamın karanlığına yürüyorken, herkes, bir telaşla kaçan trenin arkasından koşar gibi, tempoyla, koşturuyor. Şehir o kadar hızlı akıyor ki; insanlar zamanın ve süreçlerinde aynı hızda aktığını zannediyor. Elleriyle dokundukları, gördükleri ve duydukları her şey bir sonraki gün biçim değiştiriyor, aldıkları kokular değişiyor. Gazeteler bir gün önce yazdıklarını ertesi gün hatırlatamıyorlar bile.

Kimliksizlik kimlik olmuş! Tahir Canan

Star Gazetesi İnternete yönelik baskıları savunmak için basın ahlak kurallarını hiçe sayarak basın yasasını hiç görmeyerek dilde kemik yok misali İnternet sansürüne karşı çıkanları porno savunmakla suçlamış. Kendi ilkesizliğini de ilke olarak lansa etmiş. Deyim yerinde ise ilkesizlik ilke olmuş, kimliksizlik de kimlik yerine geçmiş. Yalan dolanla hükümeti” yalama “ yalakalığı erdeme dönüşmüş! Halkı kandırmayı da meslek etmişler. Bunun adına da Gazetecilik denmiş! Gazeteciliğin kamusal görevini hükumetin, devletin ululuğu altına gömmeyi” meslek ilkesi”  kabul etmişler.

Yüce bir ölüm!/Agop Ekmekciyan

 24 Ocak 1988 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü I.Şube polisleri tarafından boş bir arsada kurşuna dizilerek öldürüldüğü vakit Manuel Demir henüz 25 yaşındaydı.  Genç yaşında ,inandığı dava uğruna düşüncelerinden taviz vermeyen,onurlu duruşu ile cellatları çılgına çeviren Manuel Demir hunharca öldürüldü.  Faşizmin azgınca terör estirdiği yıllarda tüm hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı,yurtsever,devrimci,komünistlerin  hapishanelere atıldığı 12 Eylül faşizminin kol gezdiği şartlarda devrimci mücadeleye ara vermeden,,çekinmeden devam etti.

Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) için 11 not/ Temel Demirer

normal tarihsel koşuldur.”[1]

i) Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) güzergâhı, “devrimin güncelliği” fikrine veda etmeyenler için şaşırtıcı olmadığı gibi, “beklenilmeyen” de değildi…

Bu bağlamda Kaan Arslanoğlu’nun, “Bu memleket adam olmaz”, “insanların üzerinde ölü toprağı var”, “insan doğuştan/genetik olarak itaatkârdır,”[2] türünden zırvalarını yerle yeksan eden Haziran Başkaldırısı, tarihsel bir yanıt oldu.

Akademisyen sorumlulugu /Sibel Özbudun

“En büyük bilgelik kendine egemen olabilmektir.”[2]

1. Entelektüel üretimin akademiye ve belli şablonlara sığdırılmaya çalışıldığı günümüzde, sizce akademi dışında entelektüel bir üretim zeminin oluşturulma imkânları nelerdir? Bu bağlamda Özgür Üniversite deneyimini nasıl değerlendirirsiniz?

Benzeşen Toplumları Talilde Unutulanlar / Ergün Aslan

Teori  proletarya köylünün yaşamsal mücadelesinin devrimcide akademik olarak  dile gelişidir.

Konuya girmeden önce, 

Kapitalizmin.., işverenin..  karşısında proletarya köylü olmanın nasıl bir şey demek olduğunu unuttuysan ...

Bu tuzsuz baharatsız sosyo - ekonomik yapı neymiş ya.

Her şeye deva.

Ülkenin sosyo-ekonomik yapısını, inşasını mı talil edecen; Katma  işin içine sömürgeciliği...,  sosyo - ekonomik yapının sınıflar  yüzerinde yol açtığı karekterliği.... tamam.

Umreye Giden Düşkünler/ Erdal Yıldırım

Gündemde AKP iktidarı Kültür Bakanlığınca organize edilen 100 Alevi kökenli ‘dede’nin önce Necef’e, Kerbelâ’ya ve sonra da umreye götürülmesi olayı var. Ve (ben de dahil) bir çok yazar çizer, kanaat önderi, kurum yöneticisi günlerdir bu konuda, konuşuyor, yazıp çiziyor ve ülkenin başkaca bunca önemli yaşamsal sorunuları varken, bu konu gündemde önemli bir yer tutuyor.

Sayfalar