Pazartesi Nisan 29, 2024

Tam sınıf bilinci

Proletaryanın devrim biliminde dikkatli bir okuma yapıldığında “Tam anlama-tam kopuş-tam çözüm-tam sınıf bilinci-tam demokrasi-tam özgürlük-tam hak eşitliği“ vb. kavramlara rastlanır. MLM, ekonomi-felsefe-bilimsel sosyalizm konularında kendi içinde bütünlüklü ve birbiriyle uyumlu olan dünya görüşüdür. Özgürlüğe kurtuluşa geleceğe ait tüm sorunlarda ve konularda kırıntı halinde parçalı, sınırlı hiçbir şeyi talep etmez, mücadele hedefine bunları koymaz. Sömürü ve zulümden “tam kurtuluş”, işçilere-köylülere-emekçilere “tam özgürlük”, ulusların-dillerin-inanç ve cinslerin “tam hak eşitliği” savunulur. Hiçbir teori, hiçbir ideoloji hiçbir öğreti, savunu ve iddiasında gerçekleşen pratiğinde toplumların-ülkelerin geleceğine ilişkin “anlama-çözme-bilinç-özgürlük-demokrasi-eşitliğe” dair konularda bu kadar ileri ve gelişkin düşünceler savunmaz. Proletaryanın devrim biliminin dışında hiçbir bilim ülkeleri-toplumları emperyalizme bağımlılık zincirinden sömürü ve zulme dayalı sistemden tam kurtuluşa tam özgürlüğe kavuşturamamıştır. Kavuşturamaz.

TAM KOPUŞ

“Tam özgürlük-tam demokrasi-tam hak eşitliğine” tam çözüme ulaşmak, varmak için gereken ilk eşik ilk adım “Tam kopuş ve Tam sınıf bilincidir.” Tam kopuşla tam sınıf bilinci arasında kopmaz diyalektik bağ ve güçlü ilişkiler vardır. Burjuva-feodal sistemden felsefi idealizmden, metafizik dünya görüşünden eski toplumun yaşam ve alışkanlıklarından tam kopuş sağlayamayan tam sınıf bilincine sahip olamaz. Eski toplumun yaşam ve alışkanlıklarına duyulan özlemin eskiye olan bağlılıkların kolay terk edilemeyeceği yalpalama ve sarsıntıların, kırılma ve gerilemelerin devam etme olasılıkların fazlaca olduğunu tam kopuşun kolay gerçekleşmediğini zorluklarla dolu mücadele gerektirdiğini yıllar önce gerek Lenin yoldaş gerekse başkan Mao vurgulamıştır. “İnsanların kafaları koşullar ve alışkanlıklarla sınırlanmaya yatkındır. Devrimciler bile her zaman kendilerini bundan kurtaramazlar.” (Mao, cilt 3)

“Küçük-burjuvazinin, eskiye, alışılmışa ve değişmeyene duyduğu büyük bağlılık karşısında, çok doğaldır ki, onların bir taraftan öbürüne kayışlarını kaçınılmaz olarak göreceğiz, yalpaladıklarını, değiştiklerini, kararsız olduklarını vb. göreceğiz.” (Lenin)

Gerilla savaşını sağlamlaştırıp geliştirme yaygınlaştırıp yükseltme mücadelesinde kafayı en çok yoran “kadro ve önderlik” meselesi olmuştur. Gerilla savaşı, kadro ve savaşçılardan yüksek taleplerde bulunur “amaca yüksek düzeyde bağlılık” , “adanmış devrimcilik” talep eder.  Eski toplumdan kopmak, devrime tam ve eksiksiz katılmak, adanmışlık ve canını severek vermek gibi ileri taleplerde bulunur. Bu niteliklere sahip olunmadan büyük fedakârlıklar yapılamaz. Sahip olunan can devrime sunulamaz.

“Tam kopuş” yıllara varan sürüp devam eden sınıf savaşımının ateşi içinde örsle çekiç arasında biçimlenerek elde edilir. Toplumu ve bireyi, kadro ve militanı kuşatan sarmalayan eski düşüncelerden ve geleneksel-yönetsel ve yaşamasal alışkanlıklardan kurtulma mücadelesinde en büyük savaşım militanın kendi içinde burjuvaziye karşı yürüttüğü savaşımdır. “Tam kopuş“ çok zaman militanın tek başına mücadelesiyle sağlanamaz. Militan örgütüyle, kitlelerin ve yoldaşların eleştirel gücüyle gerilla savaşının eğitsel çabasıyla burjuvaziyi alt etmeye çalışır ve tam kopuşu sağlar. Tam kopuş “örgüt-yoldaş-kitleler-gerilla savaşıyla” sağlanır. Örgütün ve yoldaşların çabası ve yardımı olmadan hiçbir şey bütünlüklü ve köklü başarılamaz.

Tam kopuş tam sınıf bilincinin ön kapısıdır. Bu ön kapı ne denli açık ve berrak olursa tam sınıf bilinci elde etmenin zemini güçlenir. Burjuva-feodal sistemden eski toplumdan her uzaklaşma proletaryanın devrim bilimine, sınıfsız toplum ideallerine, kitlelerin özgürlük ve kurtuluş amacına yakınlaşmayı getirir. Sınıf savaşımın gelişim yasaları göstermiş ve öğretmiştir ki parti temsilcileri yöneticileri ne kadar iyi olursa “bölüğün (örgütün) o kadar sağlam olduğunu ve önemli politik rol oynadığını göstermiştir.”

Kadro ve militanların yetiştirilip hazırlanmasında başlangıç nokta olarak “ideolojik ve siyasi eğitim”gelir. Ancak kadroları sağlamlaştıran, savaşın kendisidir. Savaşın kızgın ocağı ve örsünde halk savaşı stratejisine uygun olarak şekillenme esastır. Tüm kadrolar olmak üzere bütün militanların, komutan ve savaşçıların savaşa göre şekillenmesinde “tam kopuş-tam sınıf bilinci” önemli bir yerde durmaktadır.

Bununla birlikte yine unutmamak gerekir ki düşüncede esas olan devrimci çizgi ile bunun karşıtı olan burjuva çizgi arasında sürekli çelişki-çatışma ve karşı karşıya gelme durumu mevcuttur. Kadro ve militanların düşüncesinde her ikisi de vardır. Çünkü hiç kimse yüzde yüz devrimci-komünist değildir. Düşüncede iki çizgi (proletarya-burjuvazi) arasındaki mücadele sürekli olarak yürümektedir ve devrimci çizginin her zaman üstün, esas yön hale gelmesinin hedeflendiği bu mücadele içinde kadroların eğitilmesi kilit rol oynar. Amaçlanan budur. Ancak süreç her zaman böyle akıp ilerlemez.

Emperyalizmin, Türk hâkim sınıflarının ideolojik-politik-askeri saldırı ve baskıları karşısında burjuva-feodal sistemden, eski toplumdan kopamayan kararsız düşen, yalpalayan unsurlar parti içinde burjuvazinin temsilciliğini savunuculuğunu tasfiyecilik çizgisinde yapar. Örgüt içinde yalpalayan küçük burjuvalar, tasfiyeciliğin örgüt içindeki yıkıcı-bölücü temsilcisi olur.  Bugün proletarya partisi içinde bölücü-yıkıcı rolü oynayan darbeciler burjuva feodal sistemden, eski toplumdan tam kopuş sağlayamayan yalpalayan kararsız düşen küçük burjuva unsurlardır.

(Bir Partizan) 

42311

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Kanlı Maraş’ta kılıç artıkları - Mehmet Söğüt

1978’de kızıl kana boyanmıştı Maraş. Sebebini bilmedikleri bir kinle karşılaşmıştılar. Ellerinde kara ciltli Kuranlar vardı katillerin. Kimileri de cüppeliydi. Sarkık bıyıklardan kan damlıyordu. Tek bir ağızdan tekbir getiriyorlardı: Allah u Ekber.

Devrimci kadının görünmeyen emeği üzerine

Devrimci yaşamdaki cinsiyetçi ortam ve tutumlar kadının mücadeledeki emeğini ve varlığını görünmezleştiriyor. Her ne kadar toplumdaki durumla kıyaslamak doğru olmasa da yine de onun mücadeledeki gelişimini sekteye uğratacak kadar güçlüdür bu durum. Zira erkek egemen kültürün saflardaki uzantısı nitelik olarak toplumdakiyle aynıdır. Yani devrimci kadın da hemcinsleriyle benzer yükleri taşır. Sadece yüklerinin görünürlüğü biraz daha azalmıştır. Kadının bu yüklerinden kurtulması mücadeleye katılımını daha da artıracaktır. Bunun için cinsiyet ayrımcılığıyla sürekli bir mücadele şarttır.

Kuşlar bile tedirginken

“Tuşlarda acının nal sesleri

sevi ölüm kaçış çağrı

ve direniş tuşlarda

neredesiniz unuttuklarım

uçup giden sayısız kuş

bir mut kokusu getirdiniz odama

hoş geldiniz.”

Süleyman Okay

Soykırımın-şövenizmin panzehiri KAYPAKKAYA

Yüzyıl oldu, hâlâ kadim bir ulus olan, "Ermenilerin soykırıma uğrayıp uğramadığını" tartışıyor olmak, yaşadığımız utanca, bir utanç daha yüklemektedir. Hangi sebepten olursa olsun kendisiyle yüzleşmeyen, yaptığı soykırımı savunan, es geçen veyahut inkâr eden bir ulus ve bu ülkenin devrimcileri, sosyalistleri öncelikle kendileri özgür değildir. Adalet, eşitlik ve kardeşlikten bahsedemezler.Çünkü kendi pazara hâkim olma, egemenliklerini kurmak için, başka bir ulusu soykırıma uğratmış, bir buçuk milyon masum Ermeni sivil insanın ölümüne sebep olmuştur.

Korkunç Plan Kuzey Kürdleri Kurban mı Ediliyor – Dursun Ali Küçük

“Fermano bira-vahefermano
Fermano maho.
Dujmin amo sere ma
Cence pile makirkeno
Made xaîn xaîn nadano
EwroterteleserîKurdano-Kirmanciyano
Sere madevetelino, bira terteleo,
ProjeyaTırkano”

*TC  SÖMÜRGECİLİĞİNİN KORKUÇ PLANIYLA YÜZYÜZEYİZ

Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ne yaklaşımımız!

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) 12 Mart tarihinde ilan edildi. Bu gelişme Türkiye işçi sınıfı ve halkının demokrasi, özgürlük ve devrim mücadelesine sempati duyan, yanında yer alan ve mücadele içinde olan geniş kitleler tarafından ilgiyle karşılandı. Aynı “ilgi”nin hakim sınıflar cephesinde ve onların sözcüleri tarafından da gösterildiğini ifade etmeliyiz.

Doğu Perinçek'in dişine kan değdi

Önceki gün Ulusal Kanal iflah olmaz Halk düşmanları Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük'ün tartış malarına sahne oldu.Baştan sona hararetli geçen tartışmalardan sonra çıkan sonuç,ikisinin de gelenekçi,ittihatçı,ırkçı,faşist TC Devleti'ni savunan unsurlar olduğunu bizzat kendi ağızlarından duyduk ve dinledik.Şarlatan ikilinin bu kadar hararetli tartışmaları,aralarında ilkin nitel bir görüş ayrılığı gibi algılansa da,özleri aynıdır.Aralarındaki farklar niceldir.Yok birbirlerinden farkı ikisi de Osmanlı torunlarıdır.

Terörden ne anlıyoruz?

Terör amacı olmayan, hedefi belirsiz kör kurşun misali sivil toplumlara yapılan toplu katliam saldırılarıdır. Çoğunlukla sermaye gurupları tarafından finanse edilirler. Örgütlenmesini, eğitilmesini, silah ve mühimmat teminini sermaye devletleri yaparlar. Yeri ve zamanı geldiğinde bu devletler tarafından harekete geçirilip toplu katliamlara imza atarlar. Bu tür eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Emperyalist lojistik desteğe sahiptirler.

“Zaferi, halkın özgürlük savaşımına nasıl kazandırırız?”

Ayaklanma ve halk savaşı ateşten bir sanattır. Devrimci savaş sanatında gösterilmesi gereken hassasiyet bütün sanatlarda ortaya konandan daha ilerde ve gelişkin olmak zorundadır. Bu sanat bütün sanatlardan daha bir derinlik ve incelikle ele alınmak zorundadır. Çünkü savaşta yapılacak bir hata ağır bir kayıp ve büyük bir acıyla sonlanabilir. Devrimci savaş sanatında yapılacak ciddi bir hata bazen bütünü kaybetmeye götürebilir. Devrimci sanat yürek ve aklın en ileri temelde birleştirilmesi, karar vermeden önce üzerinde kırk kez düşünülüp, yoğunlaşılarak yürütülmesi gereken bir sanattır.

“Newroz coşkusuyla gözaltı, tutuklama ve yasakları hükümsüz kılalım”

“Devrimci, demokrat, ilerici güçleri pres operasyonlarıyla sindirmeye, korkutmaya, yıldırmaya yönelik hiçbir baskı politikası bugüne kadar başarıya ulaşamadı, bugünden sonra da başarılı olmayacak” şeklinde açıklama yapan Partizan açıklaması şu şekilde sürdürdü: “Faşist Kemalist Diktatörlüğün geleneksel olarak uyguladığı katliam politikaları devam ediyor. Bugün de başta Kürt ulusu olmak üzere azınlık milliyet ve inançlara, ezilen yoksul halka, işçi sınıfına, kadınlara, LGBTİ’lere yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikaları hız kesmeden devam ediyor.

Sedat'a….. Ihsan Feridun Berkin

Sen’inle 1977 yılında, kavurucu bir Ağustos gecesinde, İzmir Karabağlar’da bir gecekondu’da tanışmıştık. Sen, Ben ve bir arkadaş daha, el yapımı iptidai bir matbaa ile, sabaha kadar binlerce bildiri basmıştık. Bildirilerin mürekkepleri kuruyup, üst üste istifledikçe keyfimize diyecek yoktu doğrusu ; rotatif misali çalışıyordu körpe kollarımız ; rotatif ne kelime….ertesi günkü mitingde dağıtılacak binlerce bildiriyi, o gece sabaha kadar sadece biz üçümüz basacaktık.

Sayfalar