Pazartesi Mayıs 13, 2024

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:PKK’nin 43. Direniş Yılını Kutluyoruz!

Partiya Karkêran Kurdistan-PKK’nin (Kürdistan İşçi Partisi) 43. kuruluş yılını en içten devrimci duygularımızla selamlıyor, geliştirilen mücadelede, elde edilen kazanımlarda başarılarının devamını diliyoruz.

PKK, Kürt Ulusal Özgürlük mücadelesinin şüphesiz en ileri mevzisidir. Bu alanda yaratılan bunca değerlerin ve kazanımların yürütülen silahlı mücadelenin, gerilla mücadelesinin bir sonucu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Beş bin yıllık Kürt tarihini 43 yıllık mücadele tarihi boyunca yeniden yazmış, özgür Kürt kimliğini Kürdistan dağlarına kazımıştır. Dört parçaya ayrılmış bir Kürt ulusu gerçekliği ve özgürce ayrılma hakkının faşist gerici ve işbirlikçi devletlerce gasp edildiği, milli zulmün yaşatıldığı koşullarda PKK, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkının ve ulusal demokratik taleplerin mücadelesini başarıyla sürdürmüş, gelinen süreçte birçok alanda kazanımlar elde etmiştir.

Bugün Batı Kürdistan’da yaratılan Rojava Devrim kazanımlarının temeli, 43 yıllık kararlı ve örgütlü mücadelede yatmaktadır.

Rojava Devrimi ile, Kürdistan dağlarında özgürleşen Kürt kadını bu devrime rengini vermiş ve Ortadoğu coğrafyasında kadının geleceğini bölge halklarına göstermiştir. PKK’nin 43 yıllık mücadele kazanımlarının en önemlisi de Kürt kadınının kendi özgürlüğünü eline almasıdır. Bu aynı zamanda bölgedeki devrimci mücadele acısında önemli bir eşiktir.

Emperyalizm ve proleter devrimler çağında, PKK’nin Ortadoğu’da yarattığı bunca kazanıma ve değere rağmen Kürt ulusunun ulusal-demokratik talepleri tam anlamı ile karşılanmış değildir. Özellikle TC faşist devletinin Kürt ulusuna karşı yürüttüğü imha girişimleri yine gerillanın muazzam direnişi ile karşılanmaktadır. Rojava’ya yönelik saldırılar, yine başta Kürtler olmak üzere çeşitli milliyet ve halklardan Kuzey-Doğu Suriye halklarının direniş güçlerince karşılanmaktadır. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi Kürt ulusu açısından devrimci bir direniş cephesi anlamını taşımaktadır.

KDP’nin önderlik ettiği Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi’nin işbirlikçi ve ihanet politikasına rağmen Kürdistan’ın genelinde Kürt halkı seçimini esas olarak devrimci direnişten, PKK’den yana kullanmaktadır. Gerilla mücadelesi bu anlamda Kürt halkının kalbinde derin bir yer edinmiştir. Garê, Avaşîn, Behdinan, Heftenîn, Zap, Werxelê gibi Medya Savunma Alanlarının birçok yerinde işgalci TC güçlerini yenilgiye uğratmaktadır. TC’nin kimyasal silahlarına rağmen gerillanın mücadelesi kırılamamakta aksine faşist Türk ordusuna ağır darbeler indirmektedir. Yine TC’nin PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde 22 yıldır uyguladığı tecrit ve işkenceye rağmen Kürt Ulusal Özgürlük Mücadelesi durdurulamamıştır. Kürt ulusunun tüm demokratik örgütlenmelerine yönelik baskılara, tutuklamalara ve işkencelere rağmen sokaklardaki Kürt halkının haykırışını geriletememiştir.

Kürt Ulusal Özgürlük Mücadelesi aynı zamanda Türkiye’de yürütülen devrimci mücadelenin önemli bir parçası haline de gelmiştir. PKK, faşizme karşı birleşik mücadelenin, HBDH’ın oluşumunda ve geliştirilmesinde önemli bir yerde durmaktadır. Bugün TC faşizmi altında zulme uğrayan tüm ezilen kesimlerin kurtuluş umudu birleşik mücadelede yatmaktadır.

Emperyalistlerin ve bölgedeki en azılı işbirlikçisi olan faşist TC’nin önümüzdeki süreçte yeniden bölgeyi kana bulayacak pratikler sergileyecekleri bir sır değildir. Bu anlamda Kürt Ulusal Özgürlük Mücadelesi başta olmak üzere tüm devrimci-demokratik ve yurtsever kesimlerin birleşik mücadeleyi büyüteceklerine olan inancımızla, PKK’nin 44 yıllık ulusal özgürlük mücadelesini selamlıyoruz.

  • Yaşasın Kürt Ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı!
  • TC faşizmini yıkacak, Demokratik Halk İktidarını kuracağız!
  • Yaşasın Birleşik Mücadelemiz! Yaşasın HBDH!
  • İleri… Daha ileri…

TKP-ML

ORTADOĞU PARTİ KOMİTESİ

26 KASIM 2021

2464

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Sayfalar