Cumartesi Nisan 27, 2024

TKP/ML MK SB”“ROJAVA VE FİLİSTİN DEVRİMLERİ YAŞAYACAK, YAŞATACAĞIZ!

Emperyalist-kapitalist egemenliğin ölüm makineleri yine işbaşındadır. Ezilen halk ve ulusların isyan ve direnişlerini bastırmak, özgürlük ve kurtuluş mücadelelerini kanla boğmak için azgınca saldırıyorlar. Ortada “yeni” değil yinelenen bir durum var. Tekrarlanan bu saldırı ve katliamların başlıca nedeni; sistemlerinin her yerden delinmesi, en acımasız zorbalık rejimleri eliyle geliştirilen sömürü ve zulüm politikalarında “başarı” ve “istikrar” sağlama çabalarının boşa çıkmasıdır.

Emperyalist haydutlar, açık askeri işgaller dâhil her türlü yöntemle ve hep birlikte çullandıkları Ortadoğu’da dikiş tutturamamanın açmazıyla, en iyi bildikleri ve en çok güvendikleri yönteme başvuruyor, aşağılık uşakları ve beslemeleri eliyle kan döküyorlar. Ezilenlerin ilelebet ölüm uykusuna yatırıldığı düşünülen topraklarda patlayan ve kendi metropollerine sıçrama yapacak derecede “ürkütücü” mesajlar veren Arap halklarının isyanlarıyla atılan tohumların filizlenmesini engelleme adına girişilen bütün yıkma, yakma, yok etme operasyonları, yangının daha da büyümesinden başka bir sonuç vermeyecektir.

İsyan yangınları, devrimci atılımlarla taçlanıyor. Kartların yeniden karıldığı, elde cetvel haritaların yeniden çizildiği, rejimlerin zamanın ruhuna uygun biçimde yeni biçimlerde dizayn edilmeye çalışıldığı günümüzde; ismi “direniş”le özdeşleşen Filistin ve “alternatif bir düzen” modeliyle betonda yeşeren bir çiçek misali boy veren Rojava’nın aynı zaman diliminde ezilmeye ve boyun eğdirilmeye çalışılması, rastlantı değildir.

Çeşitli komplo senaryoları ve provokasyonlar bir yana, hangi örgüt önderliğinde olursa olsun onyıllardır en ağır işgal ve kölelik koşulları altında, Siyonist soykırım politikalarına karşı kesintisiz bir direniş yürüterek dünya halklarına bitimsiz bir moral enerji sunmaya devam eden Filistin halkı vardır ve bu kahramanca direniş kayıtsız şartsız desteklenmek zorundadır.

ABD ve hempalarının Afganistan, Irak ve bölgeye yönelik işgal ve saldırılarına karşı on yılı aşkın süredir direnen çeşitli ülke halklarının en büyük ilham kaynağı Filistin’in direniş ve intifada ruhu olmuştur. Barı Şeria ve Gazze’de kurulan açık hava hapishanesinde her türlü gıda ve ilaç ambargosu da uygulanarak diz çöktürülmeye çalışılan Filistin halkının boyun eğdirilemez direnişi, anti-emperyalist mücadelenin dünya çapında ilham ve güç kaynağıdır.

Nerede devrim, direniş ve isyan patlıyorsa, orada Filistin bayrağı ellerden düşmeyen bir sembol haline gelmiştir. Bir Filistin’e tahammül edemeyenlerin, özellikle de bölgede sistemden kopma iradesi gösteren başka örnekleri kabul etmesi düşünülemez. Türkiye’deki Kürt Ulusal Hareketi’nin kurtuluş mücadelesinin, onyıllardır sürdürdüğü savaş ve direnişin, Türk devletinin başrolü üstlendiği faşist ve gerici kamp tarafından imha ve tasfiye edilmeye çalışılması için büyük bir seferberlik ilan edilmesi boşuna değildir.

Bir süredir açık savaştan politik-diplomatik mecralara kaydırılarak devam ettirilen bu uğraş, Suriye’deki iç şavaş özgünlüğünde “erken doğum” yapan Rojava’yı da kapsamına alarak genişletilmiş bulunmaktadır. KDP gibi işbirlikçilerin yedeklendiği bu planda, Rojava’yı imha hesabının ihalesini de alan IŞİD isimli infaz şebekesi, Kobanê saldırısı ile hamlelerine hız vermiş bulunmaktadır. Önceki aylarda “yoklama” kabilinden gerçekleşen saldırıların, Musul operasyonuyla “rüştü” ispatlandırılan bu insan müsveddesi güruh tarafından bu kez “nihai” bir vuruş şeklinde yürütüldüğü görülmektedir.

Emperyalist ve faşistlerin planları bozulmak için vardır! Ezilen halk ve uluslar, tarih boyunca geliştirdikleri direniş, isyan ve devrimler ile bunu sayısız kez başarmıştır. Filistin ve Rojava devrimleri, halklarının iradesini topyekûn savaş ve direniş mevzisi haline getirdikleri için “yenilmez” bir kimlik kazanmışlardır. Her türlü kıyım, kırım ve zulüm, halkın özgürlük ve demokrasi tutkusuyla ördüğü direnme ve boyun eğmeme duvarına çarpacak, tuzla buz olup eriyecektir! Örgütlü halkın yenilmezliği ilkesinin mutlaklığı, Filistin ve Rojava örneklerinde kanıtlanmaya devam ediyor, bütün dünya şahittir ve şahit olacaktır ki yine kanıtlanacaktır!

Filistin ve Rojava devrimleri, Ortadoğu ve Türkiye halklarının demokratik halk devrimi ve sosyalizm mücadelelerinin “kopmaz” bağlara sahip parçalarıdır. Dünyanın bütün coğrafyalarındaki devrim ve halk demokrasisi ve sosyalizm kavgalarının dolaysız bağlar edindiği günümüz şartlarında, bölgemizdeki sürecin Türkiye’deki komünist, devrimci, demokrat güçlere aktif biçimde “müdahil” olma görevi yüklediği açıktır. Geneli, bölgeseli ve yereli bir potada toplayan görevimiz, proleter dünya devrimi yolunda atacağımız adımların etki gücü bakımından “tayin edici” bir yer edinmiştir.

Bu kapsamda, mutlak gerekli olan dayanışma, destek ve protesto eylemlerinin ötesinde, daha kapsamlı ve doğrudan bir katılım adına, savaşa ve direnişe pratik bir destek tavrı içerisinde olacağımızı ilan ediyor; bütün halk güçlerini bu perspektifle, Rojava ve Filistin’de emperyalistlere, gericilere ve faşistlere karşı yürütülen savaş ve direniş kampanyasında aktif rol almaya çağırıyoruz.

ROJAVA VE FİLİSTİN HALKLARININ DEVRİM VE DİRENİŞ ATEŞİ SÖNMEYECEK!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!

YAŞASIN EZİLEN HALK VE ULUSLARIN DEVRİM VE KURTULUŞ MÜCADELESİ!

HER YER TAKSİM, HER YER ROJAVA, HER YER FİLİSTİN!

HER YERDE İSYAN, HER YERDE İNTİFADA, HER YERDE SERHILDAN!

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

YAŞASIN PROLETER DÜNYA DEVRİMİ!

19 Temmuz 2014

TKP/ML MK SB

92732

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar