Pazar Mayıs 19, 2024

Yağma düzeninin suç ortakları adaleti getiremez! Gerçek adalet ezilenlerle gelecek!

Popüler deyimle ifade edersek; Türkiye’de siyaset sahnesi giderek ısınıyor ve öyle anlaşılıyor ki dengeleri sarsacak yeni gelişmelerin arifesindeyiz.

16 Nisan referandumuyla devletin temel organları arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi marifetiyle, düzenin yeniden yapılandırılması amaçlanıyordu. Ne var ki OHAL koşullarına, gözaltı, baskı ve türlü engellemelere; CHP’nin “istemem yan cebime koy” tavrına rağmen sandıktan “Hayır” sonucu çıktı. AKP/Saray hile ile sonuçları değiştirdiyse de yığınların büyük bir kesiminin bu yeni değişikliğe, hem de CHP’nin yancı sıfatıyla sürece verdiği desteğe rağmen “Hayır” dediği ortaya çıktı. 16 Nisan’da kitleler, AKP şahsında, faşizme yönelik birikmiş tepki ve öfkelerini dışa vurdu. Bunu gözaltı ve tutuklamalara karşın sokakta da dile getirmekten geri durmadı. 16 Nisan referandum sürecinin, geniş emekçi yığınların yaşama geçirilen politikalara karşı büyüttüğü tepkiyi açığa çıkaran belki de bardağı taşıran damla olduğunu söylemek yanlış olmaz. 16 Nisan, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, LGBTİ’lerin, emekçilerin ve de gençlerin AKP iktidarının uygulamalarına “artık yeter” deme noktasına geldiğini ve mücadele duygusunu bilediğini gösterdi.

Fırtına bulutları birikiyor

OHAL KHK’ları ile işten atılan, açığa alınan on binlerce akademisyen ve öğretmenin sesi olarak eyleme başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın direnişi, söz konusu birikmiş öfke ve tepkinin sokağa daha belirgin ve güçlü bir şekilde taşmasına, yansımasına vesile oldu. Kısa sürede ülkenin dört bir yanı, Nuriye ve Semih’le dayanışma eylemlerine, işe geri dönme talepli direnişlere sahne oldu. AKP iktidarının ikinci Gezi ve Tekel endişesi bu koşullarda ortaya çıktı. Direnişin adeta bir çığ etkisiyle büyüdüğünü gören, fark eden AKP, hemen önlem aldı ve Nuriye ve Semih’i tutukladı. Ne var ki direniş zindan koşullarında 100’lü günleri geride bırakmış durumda. İvmesi düştüyse de KHK’lara karşı mücadele ve dayanışma sokakta sürüyor. Şişecam işçilerinin, grevlerinin Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesine rağmen direnişten vazgeçmemelerini de, toplumsal muhalefetin moral ve motivasyonunu besleyen ve güçlendiren bir faktör olarak saymalı.

Denilebilir ki, R.T.Erdoğan/Sarayın gündeme getirdiği kıdem tazminatı ve zeytinliklerin yağmalanmasına yönelik saldırılardan kısmen ve şimdilik geri adım atmasında bahsini ettiğimiz birikmiş sinerjinin büyük bir fırtınayı tetiklemesinden duyulan korku belirleyici olmuştur. Görünen o ki, hâkim sınıflar, bir yandan işçi sınıfı ve emekçilere yönelik hak gaspları ve saldırılarını sürdürürken diğer yandan da her an patlayacak büyük bir öfke kasırgasından endişe duymaktadır. Zira, OHAL’le birlikte iyice ağırlaşan uygulamalarla bunun koşullarının ziyadesiyle oluşturulduğunun elbet onlarda farkında.

Müesses nizam dışında kalan CHP

Kitlelerin, OHAL koşulları altında da mücadeleyi sürdürme kararlılığının giderek arttığı, kitle hareketinin yeni koşulları da özümseyerek mücadele gücünü giderek bilediği söylenebilir. Kimi gelgitleri, geri çekilmeleri olsa da bundan sonra, toplumsal muhalefetin daha etkin ve güçlü hem de daha radikal çıkışlarla yol alacağını, temel yönelimin bu olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Hareket, OHAL’le birlikte maruz kaldığı kapsamlı saldırı dalgası karşısındaki şaşkınlığını ve geri çekilme sürecini atlatan bir rotaya girmiş görünüyor. Bunun işçi sınıfından geniş emekçi kitlelere, Kürtlerden Alevilere, kadınlardan LGBTİ’lere çok geniş bir yelpazede demokrasi ve özgürlük mücadelesinde pozitif etkilerini görmek olası.

CHP milletvekili Enis Berberoğlu’na MİT TIR’ları davasında 25 yıl ceza verilmesi ve apar topar tutuklanmasını bu arka plan içinde analiz etmek faydalı olacaktır. Her şeyden önce söylemek gerekir ki, Enis Berberoğlu’nun gazetecilik yaşamı, Hürriyet olmak üzere pek çok yerde; devrimci, ilerici ve yurtseverlere saldırı, infaz ve katliamları meşru kılmak, aklamakla geçmiştir. Sözgelimi, 8 Mart 1999’da Tokat’ta çıkan çatışmada ölümsüzleşen halk ordusu gerillası, namlu gibi bakan yeşil gözlü komutan Ayfer Celep’e yönelik bölge halkının sempati ve sevgisi Enis Berberoğlunu rahatsız etmiştir: “…Çünkü Türkiye Cumhuriyeti on altı yıllık Güneydoğu deneyimini, personel ve teçhizatla donatarak bölgeye yığmaya başladı. Bu güce boyun eğmeyenin yaşam şansı kalmadı.”( 19 Mart 1999-Hürriyet)

Gazetecilikten milletvekilliğine terfi eden Berberoğlu’nun tutuklanabilmesi milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması sonucu gerçekleşmiştir. Bu da CHP’nin onayıyla olmuştur. CHP, AKP’nin sınır ötesi operasyonlarına, Kürtlere yönelik vahşi katliamlarına “terörle mücadele” adı altında ortak olmuştur. İşçi sınıfı ve emekçilere yönelen kapsamlı saldırılara sessiz kalarak veya tepkileri meclis koridorlarına sıkıştırarak destek olmuştur!

CHP, bugün, o zaman HDP’ye karşı AKP ile birlikte kurduğu milliyetçi, ırkçı şer ittifakının kurbanı haline gelmiştir. Görünen o ki, Yenikapı’da 15 Temmuz ruhuna payanda olan, 16 Nisan referandumunda “komşular muhalefette görsün” tavrına rağmen CHP yeni müesses nizamın ortağı olmayı başaramamış, denklemin dışına itilmiş dahası bir anda kendini hedef tahtasında bulmuştur.

CHP, 16 Nisan sonuçlarına yönelik halkın tepkisini sokaktan çekerek, devletin devamlılığı adına AKP’ye can simidi olmuş yine de rakip kliğin gazabından kurtulamamıştır. CHP genel merkezi, dokunulmazlıklar konusunda aldığı kararla kendi ayağına sıktığı kurşunla bugün ciddi anlamda köşeye sıkışmış durumda. Bu hem yargı eliyle AKP iktidarının avucuna düşmek anlamında böyledir hem de kendi tabanı nezdinde teşhir olmak bağlamında.

CHP, kitle hareketine oynuyor!

Korkunç bir sömürü, milliyetçi ve şovenizmden muzdarip vahşi bir devlet terörü ile ayakta duran düzenin kaptan köşküne girmek mümkünse dümenin başına geçmek istemektedir CHP.

CHP’ye yön veren Kemalist-ulusalcı klik öyle anlaşılıyor ki, artık dişini göstermeye ve iktidara en azından kısa vadede ortak olmak adına daha etkin bir hatta yürümeye karar vermiştir. Toplumsal koşulların, iklimin sağladığı olanaklar ve kitlelerin AKP iktidarına yönelik öfkesiyle yelkenlerini şişirmeyi planlamaktadır. Diğer yandan HDP’nin siyasi soykırım operasyonlarıyla engellenmesi ve eş başkanlarının tutuklanmasıyla CHP’nin ana muhalefetin odağı haline getirilmeye çalışıldığı da açık!

Kemalist-ulusalcı klik, OHAL’le birlikte baskı altına alınan, her türlü hak ve özgürlükleri yok sayılan, engellenen emekçilerin bilincinde, fay hatlarında biriken enerjinin pekâlâ farkındadır. Yaşanan olası bir depremde, geniş emekçilerin enerjisini soğurmayı ve devletin bekasını korumayı amaçlamaktadır. CHP’nin kendi gerçekliği içinde radikal sayılabilecek böylesi bir eyleme yönelmesi, gelişebilecek olası sokak eylemlilikleri ve hak arama mücadelelerinde inisiyatif almak içindir. Nihayetinde CHP, bir düzen partisidir. Hem de AKP’den farklı olarak, TC devletinin üzerinde inşa edildiği, ona dayanak ve temel olan bir düzen partisi.

Yürüyüşe yönelik daha ilk günden R.T. Erdoğan’ın ve AKP kurmaylarının öfkesi, eylemden ciddi anlamda rahatsız olduklarını gösteriyor. Bunun Kılıçdaroğlu’nun sokağa çıkmasından ziyade, 16 Nisan hilesine karşı sokağa taşan “Hayır” iradesiyle buluşulmasından duyulduğu söylenebilir. CHP’nin bu yönelimi, “Hayır” iradesini ortaya koyan kitlenin sokağa daha fazla yönelmesi anlamında etkili olacaktır. Ki bu önemli bir gelişmedir.

Ne var ki aslolan geniş yığınların düzene karşı biriken ve gelişen öfkesinin yine bir başka düzen partisinin potasına akıtılmasına engel olmaktır. Bunun CHP’nin politikalarına angaje olmakla olmayacağı açıktır. Bu hamle, CHP’nin emekçi yığınların, sokağa dönük eğilimi gördüğünü anlatıyor. Öyleyse devrimci, ilerici ve yurtseverler de bağımsız, özgün politikalarıyla temel hak ve özgürlüklere yönelik taleplerini sokakta daha fazla dile getirmek için daha ısrarcı olmalıdır!

38542

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Bir Varmış Bir Yokmuş

Masal gibi başlayan destan gibi biten hikâyelerden ne kaldı zaman içinde bize. Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran. Homer İzmir de okuyor dizelerini amfiden. Aşil topuğundan vurulmasa ne olurdu? Helen Afrika Coğrafyasında yavuklusuyla yan yana yatsa da Truva’dan dehşet bir ceng kaldı bize. Tanrılar ve Tanrıçalar sevişiyor ırmak kenarlarında, Titanlar ne tarafa yana. Brahma Hintli dizimin kenarında günah çıkarsa, Çinli savaş ağalarının günahını hangi surları aşamaz? Yaşıyoruz işte Hallaç dan beri derimiz yüzüle yüzüle, destan ve hikayelerle uyutula uyutula.

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Rojava’dan bir Partizan “Aliboğazı-Rojava-Gentari direnişi bir uzlaşmazlık felsefesidir!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

TKP/ML Enternasyonal Büro YUNANİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST-LENİNİST ÖNDERLERİNDEN GRİGORİ KONSTANTİNEPOLİ YOLDAŞI KAYBETMENİN ACISINI YAŞIYORUZ

YKP/ML'nin önder kadrolarından, partimiz TKP/ML'nin onur üyesi Grigori yoldaşı 23 Ocak 2017 tarihinde kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz. Başta kardeş partimiz YKP/ML olmak üzere tüm Yunanistan halkına baş sağlığı mesajımızı gönderiyoruz.

TKP/ML Kadın Komitesi “Umudun öyküsünü yazıp özgürlüğü fethedenlere sözümüz…”

Ocak ayının devrim ve komünizm şehitlerini anma haftasına dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Umutsuzluğu umuda çeviren yoldaşlarımıza söz veriyoruz ki; faşist ablukayı, sömürü düzenini, cinsiyetçiliği, şovenizmi paramparça etmeden, düşmanı yere sermeden durmak yok!” dedi.

Doğru komutanlık

Her sınıf ideolojik anlayışına, amaçlarına ve hedeflerine göre sürece-dışına müdahale eder, yön verip şekillendirmeye biçimlendirip örgütlemeye çalışır. Sınıf bilinçli proleterler demokratik halk devrimi amacına uygun bir şekilde bilgi ve becerileriyle, emek ve çabalarıyla, örgütlü güçleriyle sürece müdahale eder. Küçük burjuva devrimcileri ise yetki ve mevkileriyle müdahale eder. Birincisi devrimcidir. Değiştirip-dönüştüren, devrimcileştirip-örgütleyen, düzeltip-düzenleyendir. İkincisi ise statükocudur, bürokrattır. Var olanı tekrar ederek, yaşatarak, devam ettirendir.

“Aliboğazı’ndan Rojava’ya direnişimiz sürüyor!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

“Sınıfsız toplum kurulana kadar kültür devrimleri gereklidir”

Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD) 1966 yılında sosyalist Çin’de ÇKP MK içindeki kapitalist yolculara karşı Mao Zedung’un bizzat önderlik ettiği büyük bir devrimdi. Sosyalizmi kurmuş ve bu yolda ilerleyen bir ülkede, Çin’de, Liu Şao-Çi’nin başını çektiği parti içindeki yeni burjuvaziye karşı, Mao’nun Ağustos 1966 tarihinde “Karargahı Bombalayın” şiarıyla başlayan o büyük devrim, revizyonistlerin parti içinde alaşağı edilmesiyle başarıya ulaşmıştı.

Kutup yıldızları…

“Ey rüzgar

Eğer kış geldiyse

İlkbahar çok uzakta olabilir mi?”

Yol

Düşünce tarihinde Ad Hominem(insana yönelme, işaret etme) denilen latince bir kavram vardır.gerçi latince olmasının halk nazarında bir halta yaradığı yoktur, bu yazıya konu olacak ülkemiz yarı akıllıları veya akıllı görünmeye çalışanları, halk tarafından anlaşılmamayı bir üstünlük belirtisi olarak gördüklerinden dolayı bu türden bolca latince kelimeler kullanırlar. Ancak bu fularlı, top sakallı, ressam şapkalı “akıllılara” cevap verirken bir halta yaramaktadır.

TKP/ML-GYDK:Halk savaşını sürdürme kararlılığımızın temsilcisi şehitlerimizin adları ve idealleri sonsuza dek yaşayacaktır!

Yoldaşlar; Çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçiler;

Sayfalar