Salı Mayıs 28, 2024

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...


Birakalim tartissinlar; fikir egsersizleridir. Leninde ilk once sosyalizmi oyle tarif etmisti...Ekim devriminden sonra secimler yapildi; Sosyalist devrimciler 1. parti..Bolsevikler 2. parti..Mensevikler 3.parti olmustu...kizil orduya,polise de karsiydi lenin...sonra ne oldu?...Hayattan cikti teori; bir zihinde sekillenen programa gore gitmedi...Leninizm dediginiz sey tam da budur zaten; hayattan cikan teoriyi esas almak; dogmatizmi degil..Lenini buyuk yapan da buydu; hayatla kendi programi catisitiginda, kendini degil hayati esas almak, marksizmi pratigin teorisi olarak kavramak!...Sinif programini hayata geciririken, sinif mucadelesinin ortaya cikarttigi yeni bicimleri asacak politikalar uretmek, ve programi dumduz, basmakalip degil; canli, sinif mucadelesinin pratigi icinde yaratici tarzda ele almak. Idealler ile gercekleri birlikte dusunmek.

 

Sinif mucadelesi her tarihsel asamada acik iki cizgi yaratir..Burjuvazi ve Proleterya....Normal donemlerde de bu iki cizgi vardir; ama fludur daha...Ancak devrimin kimi tepe asamalarinda bu iki cizgi, acik iki sinif savasi seklini alir;..ve oyle de oldu...Ic Savas ve isyanlar patlak verdi...iIk bastaki Paris Komunu esaslarina gore tarif edilen isci devleti..Savas Komunizmi devleti olarak orgutlenmek zorunda kaldi...


Beyaz ordu kuran isyancilara mensevizm-car-sol sosyalistler ve bir cok silahli isyanciya karsi mecburen kizil ordu kuruldu....Hayat ve Marksizm dialektigi boyle bir seydir...Ama ilginctir Burjuvaziye karsi devrime, devrimci siddete karsi cikan Mensevikler, isci iktidarina karsi Kadetler Partisi altinda, Car artiklarinin Beyaz Muhafizlarina katilmaktan ve ic savasta Bolseviklere karsi savasmaktan kacinmadilar...Burjuvaziye karsi demokrat olanlar, Proletryaya karsi o cok da karsi ciktilari devrimci siddeti, Karsi-Devrimci Siddet olarak uygulamaktan imtina etmediler....Ic savasta yenilen Mensevizm, geri ceklidi ve Stalin olur olmez Kruscev-Brejnev olarak tekrar geldi ve Bolsevik partiyi tepeden ele gecirdi....Kruscev 'Proleteryanin degil butun halkin partisi', 'Proleteryanin degil butun halkin devleti', 'devrimci siddet sadece burjuvaziyi guclendirir', 'emperyalizmle baris icinde yaris' tezleri olarak Mensevizmin Stalinin olumu sonrasi Partiyi ele gecirmesinden baska bir sey degildi...Ve Kruscevin bugunku uzantilari Putin, Gorbacov, Yeltsin, Aliyev de Sosyalizmde son noktayi koydular....Bugun cok partili sosyalizm tartismalarinin ozu aslinda Bolsevizm-Mensevizm ayrilmasinin gunumuzdeki bicimidir...Cok partili sistemi savunanalarin ozu Proleterya Diktatorlugune karsi olmak fikridir..Marksizmde Devrimci olani atmak, Marksizmi Mensevik tarzda yorumlayip, Marksi bir ekonomik el kitabi haline getiren gunumuz Post-Marksistlerin cizgisini Maoizmin saflarina sokmaya calisiyorlar.Bunu yaparken de Sosyalist Burokrasiye mucadele slogani altinda bunu yapiyorlar.


Evet sosyalist burokrasi sorunu vardir.Ancak;


Bizim cevabimiz var Sosyalist Burokrasiye karsi; Maoizmdir..Ama bunu sosyalizmin ilk insaa asamasina indirgersek bu trockizm olur..Bu tipiktir Trockizm icin..tek ulkede sosyalizm yasiyamaz inancidir arkasinda yatan...Ama gordukki sosyalist insaa yapilabildi..O asamaya kadar partiye kizil orduya,devrimci iktidara ihtiyac var...Ama Sosyalizmin ust asamasinda parti tanimi yeniden degisecektir...Tekrar Lenin ilk yapmak istedigi sekle donecegiz..Yani silahlanmis isci iktidarina, milis ordusuna...Ama iki farkli donemi Sosyalist Devrim, Sosyalist Insaa surecinin politikasi ile, Sosyaliszmin ust asamasinin politikasini birbirine karistirmak Revizyonizmdir...Parti, ordu,devlet Kapitalizmden Komunizme geciste, Kapitalizmden odunc aldigimiz ve bir donem icin zorunlu oldugumuz kurumlardir. Devrimci siddet yoksa Sosyalist mulkiyet dunyasini kuramazsiniz; Kapitalizmi tasfiye edemezsiniz...Bu acidan parti,ordu bir donem icin Proleteryanin hizmetinde olmak zorundadir...Iste mesele neyin ne zamana kadar ilerici-devrimci bir rol oynadigini, ne zamandan sonra artik gereksiz ve gerici-Burjuva bir rol haline geldigini dogru tespit etmektedir...Sosyalizmin ust asamasi artik yeni bir parti ve isci iktidari tanimi ve yeni bir ordu-milis ordusu tanimi yapacagimiz donemdir..Maoizm bunun cevabidir...Ama!...Sosyalist insanin politikasini ve sosyalist mulkiyet donusumu sonrasi Proleteryanin politikasini karistirirsaniz, demokrasi ve merkeziyetcilik silahlarini ters yuz edersiniz...

 

Demokratik Merkeziyetcilik varsa, KP varsa bu zaten hem burjuvazinin hem de proleteryanin varligi demektir...KP lerde demokrasi burjuvaziyi, merkeziyetcilik ise Proleteryayi temsil eder...Sosyalist insaanin son evresi, artik Leninin ilkbasta planladigi cizgiye geri donmek asamasidir..Paris Komunu tipi bir Proleter doneme....O asamaya kadar Proleterya Diktatorlugu sinif mucadelesinin asamalarina gore devrimci siddeti kaldirip atamaz....Ki Paris Komunu asmasinda bile sinif mucadelesi ve devrimci siddet bir butun olarak ortadan kallmiyacaktir, ama KP artik silahlanmis kir ve sehir Proleterlerin iktidarina donusecektir...Emperyalist kusatmaya karsi ise butun bir sinifin ordu haline getirilmesi, milis ordusuna donusmesi surecidir...Komunizm bir dunya sistemidir; dunyanin herhangi bir yerinde kapitalizm yasadigi surece geriye donusler tehlikesi her zaman olacak ve Komunizm silahlarini tasiyacaktir.

 

 

M-L-M tum dunyada Demokratik Devrimi gercek kilmak; Sosyalist Devrimi gercek kilmak; Sosyalist Insaayi gercek kilmakta sorunsuz-mukemmel,dogrulugu pratikte kanitlanmis tezlerdir..Hayata uygulanmis,sonuc vermis, dogrulugu pratikte pek cok kez kanitlanmisir...

 

Teorimizin Sosyalizmin ust asamasi, sosyalist insaanin gercek olmasindan sonraki kismi eksiktir; bu problemdir; cozulmesi gereken budur..

 

Trockizm, Liberalizm, Burjuvazi der ki 'teorinizin hepsi yanlisti, sinif teoriniz yanlisti; mesele budur.''...(!)

Bizde diyoruz ki dogrulugu kanitlanmis teorileri tartismak bile abestir. Bir teori gelip dayandigi en son noktanin yeniden uretilmesi ile asilir.

Bir atom fizikcisi, atomu parcalama deneyinde ilk basarisiz oldugunda, hemen ise 'yercekimi kanunu, suyun kaldirma kuvveti, matematik modellerinin kendisi, mukavemet-kuvvetler teorisi' vs vs tum fizik yasalari tartisilmalidir; bilim bir butun olarak yanlistir; tum bugune kadar bilime dair edindigimiz teorilerin hepsi yanlistir' diye yaklasmaz..

Yaklasirsa ona gulerler; mesele artik atomu parcalama asamasina kadar varmis bilimin seviyesi ile, atomu neden parcalayamadigimiza bir baska perspektifle yaklasma sorunu Bu NOKTADA analiz etme haline gelmistir.

Benim Maoizmim bu soruna cvp uretmektir...Devrim yapmakta,devrimi insaa etmekte, sosyalizmi insaa etmekte dogrulugu kanitlanmis bilim felsefelerini kaldirip atin diyen Trockizm, Liberalizm, Burjuvazi yalan soyluyor....

Burjuvazi kaldirin atin diyorsa zaten, ondan-MLM den korktugu icin 'kaldirip atin, meseleye tum bir MLM felsefe yanlistir gozuyle bakin' diyor...

Korkmasa, isine gelmese, oyle devam edin ey isciler derdi....

Bu durumda iki salaklik var..Ya bizi salak yerine koymaya calisan Burjuvazi ya da biz salagiz!....

Her sinif kendine akilli,dusmanina salaktir!

 

Proleterya Diktatorlugunu Savunmak Marksizmi Savunmaktir

Burjuva siniflarin kendiliginden bir aydin tavri ile komunizmi benimseyip, mulkiyet haklarindan vazgecegini dusunecek kadar saf degilseniz eger; burjuva mulkiyetin tasfiyesinde Proleterya Diktatorlugunun neden kacinilmaz oldugunu fikrine karsi durmak, hem Komunizm saflarindaymis gibi gorunmek, hem de burjuvazinin mulkiyet hakkini korumaktan baska birsey degildir....

Mensevizm ile Bolsevizm, Devrimci-Marksizm ile Revizyonizmin arasindaki temel ayrim budur.

Burjuvazinin uuslararasi planda post-marksizmi gelistirmek istemesinin nedeni de budur...Burjuvazi yeni Mensevizmi Post-Marksizm olarak gelistirmek istiyor.

Marksizmde Devrimci olani atmak, iktidar ve ekonomik duzeni degistirmek fikrini atmak, Marksi bir ekonomi el kitabi haline getirmeye calismaktir yeni Mesevizmin cizgisi olan Post-Marksizm.

Mensevikler teorik olarak soyalizme karsi degillerdi, onlar Devrimci Sosyalizme-Bolsevizme karsilardi.

Ayni Menseviklerin, burjuvaziye karsi bu kadar demokrat olan menseviklerin, daha sonra Kadetler partisi olarak, devrim sonrasi ic savasta Carin Beyaz Muhafizlarina katilmasi ve Isci Iktidarina karsi elde silah savas katilmalarindan ogrenin.

Mensevizm, Post-Marksizm burjuvazidir.

Marksist olmak icin sinif mucadelesini kabul etmek yetmez...Burjuvazide sinif mucadelesini kabul eder.

Marksist olmak sinif mucadelesinin kabulunu, Proleterya Diktatorlugunun-burjuva mulkiyet uzerinde zorla el koyma eyleminin kabulune kadar vardirmaktir.

Maoizm bu klasik kabulun, Sosyalist insaanin sonrasindaki donem icin de sinif mucadelesinin kabulu seviyesini yukselen yeni Proleter bilincin adidir...Sosyalist Burokrasi sorununu ele alacaksiniz bu seviyede ele alin.

Proleterya Diktatorlugunu Savunmayan, Marksist-Komunist Olamaz!

 

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/

 

97731

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Sayfalar