Perşembe Mayıs 2, 2024

Yol açan,yol gösteren...

İşçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin örgütlenme ve savaşma ihtiyacının olduğu yerde bir yönetme ve yürütme ihtiyacı var demektir. Bir yol göstericiliğe ihtiyaç var demektir. İşçi, kadın, gençlik vb. çalışmalarını, bir birimi, bir grubu, bir örgütü örgütlemek-yönetmek ya da bir harekete önderlik etmek kısaca devrimin parçalarda ve farklı alanlarında ve bir bütüne önderlik etmek gibi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya olunduğu bir gerçektir.

Yoksul yaşamın ve ölümün kefenini yırtmak için devrimci bir örgüt yaratmak ve onun sağlam, güvenilir, kalıcı önderliğini oluşturmak en zorlu görevdir. Devrimcilerin en büyük dersi önderliktir. En çok zorlanılan ders önderliktir. Bilgisine en çok ihtiyaç duyulan devrimi yönetmenin-örgütü yürütmenin sanıldığı ve düşünüldüğü kadar kolay olmadığını bilmek gerekir. En çok zorlanılan, en çok hata yapılan, en çok yetersiz kalınan konuların başında da önderlik konusu gelir. Bütün bunlardan dolayıdır ki önderlik, özgürlük ve kurtuluş savaşımında en zor ve en önemli derstir.

Önderlik, her gün, her an ancak bir an olsun asla vazgeçilmeden diyalektik materyalizmin eğitim atölyelerinde sürekli bir şekilde kendine çekidüzen vermektir. Sınıf savaşımının yasalarına göre eğitmek-eğitilmek, kalıba dökmek ve kalıba dökülmektir. Bütünlüklü ve kapsamlı olarak diyalektik materyalizm öğretisine sahip olmaya çalışmaktır. Derin bir çözümleme, etkili bir yürütme ve köklü bir değiştirme gücünü ve iradesini örgütleyebilmektir. Okunarak hemen öğrenilebilecek, birkaç pratik, birkaç yıllık devrimci çalışma içinde sahip olunacak, hemen elde edilebilecek bir mevzi olmadığını anlamak gerekir. Uzun yıllara dayalı sürekliliği sağlanmış bir mücadelenin ve her mücadelede elde edilen deney ve tecrübeler üzerinden manevi bir saygınlık elde edilen ciddi bir mevzidir. Güven ve tutarlılığın sonucu elde edilebilecek bir mevzidir. Görevleri hakkıyla ve layıkıyla yerine getirilmediğinde eleştiri öz eleştirinin ateşinde tekrar tekrar yanmayı göze almak demektir. Eleştirileri en çok üzerine alan, kendini düzeltme ve devrimcileştirmede en önde ve en çok örnek olması gerekendir. Önderlik konumunu, “apoletini” sürekli omzunda değil cebinde taşıyandır.

“Önderlik ne sabahtan akşama kadar tekrarlanan bir slogan ne de küstahça itaat istemek değildir” der Başkan Mao. Önderlik kurumun doğru politikasını yaratıcı bir şekilde uygulayan, devrimci çalışmalarda örnek olan, ikna, inandırma ve saygınlık gücüne dayanılan, güven duyulan, güven veren, görüşlerinde ve eyleminde tutarlılığıyla amacına yüksek düzeyde bağlı olandır. Yetki ve mevkisiyle değil fedakarlığı, çalışkanlığı, duruş ve yürüyüşüyle yol açıcı ve yol gösterendir. Devrimci savaşın en önünde, en ilerisinde, güven duyulması gereken yerde bir anıt gibidir. Ona bakılarak yapma-başarma-cesaret ve zafer gücü kazanılandır.

Kendini çelişkiye kapatmayan, diyalektik gelişme sürecinin tutucu ve reformcu yaklaşımlarla çarpıtılmasına fırsat vermeyen; doğala, yaşaması gerekenle gerekmeyeni ayırt etmeyi becerebilendir. Fikir ve eylem gücünü birlikte konuşturandır. Söz gücü ve eylem gücü yüksek olandır. Tutarlılığı, yaşam ve savaş ilkesi olarak benimseyendir. İçindeki ve dışındaki burjuva ve küçük burjuva düşünce ve alışkanlıklara karşı savaşmaktır. Özgürlük düşüne ve çabasına tutkuyla bağlı olandır. Planlı ve tecrübelidir. Planlama ve yürütme gücüdür.

Savaş, güzel duyguların yaşama geçirilmesidir. Özgürlüğe değişime tutku düzeyinde bağlılıktır. Nasıl yaşamak gerektiğini bilendir. Dönüştüren güçtür. En bitik yerde bir kaya parçası da olsa onda kök salmayı başarabilendir.

Her gün ve her an amacına yüksek bağlılıkla yürüme iradesini ortaya koyabilendir. Tek bir adımı bile amaçsız atmayandır. Yürünen her yol, yaklaşılan her emekçi, kurulan her insani ilişki amaca uygun olmak gibi bir yüksek sorumlulukla ele alınmalıdır. Önderlik her adımda her çalışmada başarıyı düşünen ve örgütleyendir. Ezilmiş, ayaklar altına alınmış, uçurum dibine yuvarlanmış, ölmüş bitmiş kişiliklerden kahraman yaratma beceri ve çabasını ortaya koyabilendir. Uyuyan, savaşma beceri ve yeteneğini gösteremeyen köleleştirilmiş bir sınıfı- bir halkı uyandırarak savaştırabilendir.

(Bir Partizan)

44024

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar