Pazartesi Nisan 29, 2024

“Zübük devrimci” dedikoducular üzerine

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bir devrimci durüst olmalı, yalan söylememeli. Düşündüklerini,eleştirilerini,yargılarını açık ve net söylemelidir. Kişilerin arkasında konuşmamalı, eleştirisi veya söyleyeceği birşeyler varsa  muhatabı olan kişilerin yüzüne söylemelidir. Geyik muhabbetlerini yaparken gizli , imalı ,deyim yerindeyse; “sinsice, hin’ce ” iğneleyici laflarla kişiler eleştirilmektedir. Ömrüm boyunca ne bir devrimciye şiddet uyguladım nede uygulayanlara müsade ettim. Her zaman ve her koşulda  karşılarında oldum, teşir ettim. Bazı dönemler bizim gelenekle  yol arkadaşlığı yapanların , hala takıtılı , kinci,kırk yıl önceye müzdarip sanal takıntı yapmalarını zavallı hallerinden anlıyorum.

Ama biz sizi iyi tanıyoruz,kırk yıldır bu geleneğe saldırıyor, Stalin düşmanlığı, Mao düşmanlığı , sosyalizm düşmanlığı yapıyorsunuz. Tamam “deli bizim delimiz de” deli deliliğini bilmezse , saldırganlaşır,şizofreni dünyasında hayali şato kurup , yalanı gerçekmiş gibi , meydanı boş bulmuş tellal vari bögürürse ona mutlaka  bir dakika dur diyen olacaktır.

Gerçeklerle alakası olmayan , bazan da devrimcilerin hatalarından yararlanarak dedikodu yapanlar ,devrimci mücadelede bir bedel ödememiştir. Bir nevi laf gezdirerek,gereksiz dedikodular üzerinden lafazanlık yapmaktadırlar. Kendilerini tatmin etmektedirler.Bunların  devrimciliği çerçiçiliğe benzemektedir. Moda devrimci  varlık sebepleridir. Veya , devrimciliğin şöyle bir kıyısından-köşesinden geçivermiştirler.Hayatları yalan -dolanla üzerine kurulmuştur ki; bu dedikoduları yapanların ezici çoğunluğu öyledir. Bunların çoğunluğu “ayaklı radyo “dur.Türkiyeden alır sanal dedikoduyu ,Avrupa’nın dört bir yana yayarlar. Avrupadan alır Türkiye nin dört bir yanına akıl almaz şekilde hızla yayar ve kendi yalanlarını gerçekmiş gibi başlarlar  savunmaya…Tek sermayeleri budur.

Bu tür insanlar gerçekten tehlikeli kişilerdir. “Kurt sisli havayı sever”miş,bu dedikodu ekibide aynen öyledir. Kulakları  öylesine delik ve duyarlıdır” ki,anında tilki gibi sinyali alırlar, umulmadık şekilde birbirine ulaştırma hünerine sahiptirler. Koku almada üstlerine yoktur. ortak özellikleri yalan, dedikodu , kara çalmadır, bu ortak özellik onları biraraya getiren temel etkendir.Hastalık derecesinde dedikoduyuseverler;”kimin ne yaptığını ,nerde ikamet ettiğini , ne işle uğraştığını ,hangi görüşleri savunduğunu, hangi kariyere, konuma dahil olduğunu” bilirler!… Öyleki , devrimci örgütlerin bilmediklerini “onlar bilirler”.Herbiri adeta “harcanmış telafisi mümkün olmayan  bir deha!…

Sürekli yakınırlar,” haksızlığa uğradıklarını,haklarının yendiğini ,ciddi bir birikime,donanıma sahip olduklarını,binlerce kitap okuduklarını,akademik kariyer ve entellektüel birikimlerinin devrim için kullanmalarına engel olunduğunu, ve daha  ne tür büyük hüner sahipleri olduklarını”söylenip dururlar.Profosyonel meslekleri , yalan söylemek, sanal kurgular üretmek, bilgi ve birikimlerini kötüye kullanmaktadır. En büyük erdemleriyse sahtakarlık olup bu sahtakarlık üzerine yalanlar üreterek Halkı devrimcilere karşı soğutmak, güvensizlik yaymak , devrimcileri desteklemekten vazgeçirmektir. Düşmanın devrimcilere karşı yapamadığı karalama görevini  bilinçli veya bilinçsizce bu zübük kişiler , guruplar bugün üstlenmiş durumdadır.   Bu yanlış anlayışlar aynı zamanda karşı devrime , faşizm’e hizmet etmektedirler. Birçok kere eleştirilerine karşın , aynı yanlış yolu sürdürmekte ısrarcı davranmaya devam ediyorlar. Bu tür ayrık otları hiçmi hiç tükenmeyecektir,temizlendikce yeniden boy verecekler karşımıza çıkacaklar,bunun bilinçinde olmak gerekiyor.

Bunlar kah” militan olurlar,kah dağlarda gerilla” olurlar,kah “parti kadrosu” olurlar,kah ta herhangi bir “partinin  MK üyesi,SB, üyesi “olurlar. Bazan da ,”gerilla komutanı olurlar”,yel değirmenlerine karşı büyükmü büyük savaşlar verdiklerini heryerde bağıra bağıra ifşa ederler… Böyük mü böyük gerilla muharrebelerine  girmişçesine böğüre böğüre  övünmekte, yalanlarına yalan katarak kendi inanmadıklarına , halkı inandırmaya çalışırlar. Bu tür kişilerin geçmişte hangi devrimci örgütte  yer aldıkları pek önemli değildir, bunlar dünyanın neresinde olursa olsunlar  bir şekilde birbirini buluyorlar. Aynı  hamurdan mayaları yoğrulduğundan karekterleri de aynı. Yeri gelir keskin devrimci olurlar,yeri gelir milliyetci olurlar,yeri gelir bölgecilik yaparlar. Bir bakarsın en bağnaz , katı kürt savunucusu , PKKci oluvermiş , diğer gün bakmışsın kürt düşmanı, PKK düşmanı oluvermiş. Bu zikzakları çizen kendileri değilmiş gibi , saman çöpü gibi suyüzüne çıkmayı da iyi bilmektedirler.Bir bakarsın başlamışlar din tacirliği,mezhep tellallığı yapmaya. Eğer ki dikiş tutturdu ve kendine bir çevre edindikleri zaman , başlarlar eski geldikleri mekanlara, yerlere  kara çalmaya. Bir zaman sonra buralarda da dikiş tutmayınca kendilerine yeni yer ve mekanlar aramaya başlarlar.

Oysaki,bu sahtakarların geçmişleride bugün gibi yalanla , sahtakarlıkla,gerçekle alakası olmayan davranış ve söylemlerle doludur. Atar tutarlar mangalda kül bırakmazlar,ama zoru görünce canları tatlıdır, köşeyi döner, ilk onlar sıvışırlar. Sırra kıdem basarlar. Karanlık,sisli havayı severler,fırsatcıdırlar.Sisli havalarda avcılığa soyunurlar Kurt olurlar,sorunları abartarak büyütür,çözülmez hale sokmayı hedeflerler. Bir nevi pravakatörlük yapmaktadırlar. Devrimciler ve halk arasında güvensizlik yaratmaya binbir hile ve entirikayla çaba harçarlar . Hertürlü naneyi yedikleri gibi su üstüne çıkmayı iyi becerirler. Masumiyet pozlarında hiçbirşeyde  haberleri yokmuş gibi pusuya yatarlar. Ne hikmetse gittikleri hiçbir yerde kalıcı olmaz,dikiş tutturamazlar. Bir tür şizofrenik hastalık bünyelerini kaplamıştır. Birgünü diğer güne uymaz.

Tek tek bireyleri yermede,kara çalmada , ardında dedikodu yapmada  kimse ellerine su dökemez. Yanyana gelindiğinde ise sanki “kırk yıllıkdostum”pozlarında  ikiyüzlülük yaparlar. Biz bunları iyi tanıyoruz.

Bunlar ençok’ta sanal alemde-medyada gezinmekte,yazmaktalar. Bazan ;” Orhan Bakır’ la,Cemil Oka'yla, Süleyman Cihan’la, İsmail Hanoğlu’yla faliyet yürüttüklerini, aynı organlarda yer aldıklarını edepsizce, utanmazca yüzümüze baka baka söyleme densizliğine düşmektedirler. Ve , “bilmem hangi eylemleri birlikte yaptıkları”yalanını sahtakarca yumurtlayı veriyorlar. Daha da ileri giderek yüzümüze baka baka , benim kim olduğumu bilmediği halde , benimle veya bizimle örgütsel çalışmalarda bulunduğunu, falanca kişiyi çok iyi tanıdığını yalanını yüzsüzce söyleyebilmekteler. Falanca kişinin ‘ben  olduğumu söylediğimizdeyse işi pişkinliğe vurarak geçiştirmeyi yeğlemekteler. Herbiri ayrı bir muzdarip hastalığa sahipler.
Hatta , karanlık emellerini gerçekleştirmek için  , faşizm tarafından katledilen yoldaşlarımızın,öldürülüşü üzerinde şaibeler yaratmaya çalışılmaktadırlar.. Bu tür ahlaksız,kişiler “çamur at izi kalsın”misali hayali sanaryolar kurmakta , halkımızı,devrimcileri kötülemektedirler. Devrimcilere ve komünistlere duydukları kini bu şekilde kusmayı deniyorlar. Bu tür kişiler içimizde birer ayrık otudur , kesinlikle , devrimcilik kisvesi altında  büyük zararlar halka vermekte,güvensizlik yaymaktadırlar. Bu tür kişiler her dönem tehlikeli ve zarar verici bir özellik taşırlar . Bunların bilinmesi,teşir , tecrit edilmesi  vede deşifre edilmesi devrimci bir zorunluluktur. Bu gibi unsurların ulu orta,yalan yanlış söylemlerine itibar edilmemeli,tolere 

Kısaca özetleyecek olursam ;

– Bunlar herşeyden önce kendilerine güvenmemekte, söylediklerine, yaptıklarına dahi inanmamaktadır. Kendi uydurdukları yalanlara kendileri inanmakta…

-Sürekli oynak ve değişkendirler,bir bakarsın Kemalist oluvermiş diğer gün sosyalist oluvermiş,bir diğer gün kürt ve Kürdistan  savunusunda kimse eline su dökemez,ertesi gün Kürt ve Kürdistan düşmanlığında onu tutan birini bulamazsınız. Herşeyde oynak ve çibiliyet bozukmu bozuktur.

-Aynı zamanda bu kişiler kendilerini de sevmektedir. Herzaman kendileriyle kavga halindedirler.

– Yalan,sanal kurgu,fantazi, karalama  profosyonel meslek olarak bunlar tesçillenmiş kişilerdir. Herşeyin kendileri başladığını, kendileri gidince herşeyin bittiğini …

– Bu unsurlar devrimin rant yiyicileridir, tükenen sermayelerini burjuva rantcılık üzerinden yürütmektedirler.

-En iyi dönemin kendi dönemi olduğunu,tektek harcandıklarını koro halinde söylenip dururlar.

-Birçoğunun yaşamı ve ahlakı duruşu rezilcedir. Haraç-mezat içki sofralarından eksik olmazlar. Devrimi ,devrimciliği içki masalarında o “entellektüel” marifetli tartışmalarıyla “yargılar”,derecelendirirler. Doğruyu yanlışı yanlızca bunlar bilirler!

Kültürel  erozyona uğrayan  bu tipler,renksiz bir kişiliğe sahiptir. Herşeyi bilen , her dalda yetkindir. Edebiyat , felsefe,ekonomi,Sosyoloji vb.bütün konularda en donanımlı ve konuya hakimdir. Kimseler ellerine su dökemez.

-Bu tür insanlar , devrim lafazanlığı yapmalarına karşın devrime zerre kadar inanmamakta, sahtekarlık yapmaktadırlar.

-Halkı sevmemekte , halkı aldatmakta , halkın malına zarar vermektedirler.

-Devrimci örgütlere güvensizlik yaymayı,kara çalmayı meslek edilmişlerdir.
– Bu unsurlarla heryönlü mücadele etmek , ideolojik olarak teşir etmek , devrimci bir görevidir.    

43383

Son Haberler

“Zübük devrimci” dedikoducular üzerine

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar