Cuma Eylül 20, 2024

En ‘büyük Kürd’ün fiyatı 6 bin euro – Hejarê Şamil

kaypakkaya-partizan
Uzatmayım Hejar Can, kanımız ucuz, zebil suyu; ama ne yazık ki anlayan yok. Milyonlar Apo peşinde. Apo ise devlet-mevlet istemez. Devlet baskı organı. Bin yıllık İslam kardeşiz, et ile tırnak gibiyiz diyor ve celladımız olan Mıstê Kor'u övüyor. Varsa eğer bir Tanrı, "Kürd'e akıl versin" demekten başka ne diyebiliriz ki bira can?..

 

Saddam orduları Kuveyt’e 2 Ağustos 1990’da girmişti, uluslar arası güçler Saddam’ı 17 Ocak’ta vurmaya başladı. Bu vuruşla Güneyimizde KURDİSTAN doğdu. 

2. Cihan Savaşı, 1 Eylül 1939’da başlamıştı, bu savaşın eseri olan Mehabad Kürd Cumhuriyeti 22 Ocak 1946’da ilan edildi.

Suriye savaşı 15 Mart 2011’de başlamış, Nisan’da ülke çapına yayılmıştı ama Kurdistan’ın Batısında 2014’ün 21 Ocak’ında muhtariyet ilan edildi.

Kuzey Kurdistanlıların yarısından fazlasının doğum tarihi Ocak.

PKK, Mayıs ayını ‘kahramanlık ayı’ ilan etmişti. Mayıs’ta bir şeyler olmuyor; kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz.

Ocak’ta bir şeyler oluyor. 

Mayıs, ‘kahramanlık ayı’ olabilir, ‘çözüm’ ayımız ise Ocak galiba.

Bu mündericattan sonra esas meseleye gelelim. 

KÜRDÜN DEĞERİ BEŞ KURUŞTUR

Hiçbir Kürd atıp tutmasın. Kürd siyasal lideri falan feşmekan. Türkün nezdinde ölüm fiyatınız 6 bin euro civarında. ‘Barış süreci mimarı’ MİT yetkilisinin; Ömer Güney’le Sakine mi olur, Remzi Kartal mı olur, topunun katlini 6 bin euroya anlaştığı belgelendi.

‘Kürd kanı beş para etmiyor, Hırant’yazımıza yuları başkalarının elinde olanlar tarafından ipe sapa gelmez tepkiler sıralanmıştı... 

Ömer Güney’e ait olduğu iddia edilen (ve neredeyse tüm uzman grupların ses Ömer’in dediği) ses kaydında Kürdün en büyüğünü öldürmek su içmek gibi rahat bir şey olarak anlatılır.

Katlin fiyatı ise 6 bin euro.

Rusya’da bir mafya babasının değil, etkili üyesinin katlini kaça sipariş ediyorlar, biliyor musunuz? En azından birkaç milyon dolara. Siz bir milyon deyin… İtalya’da bu işler 10 milyondan başlıyormuş.

Bir milyon hesabıyla PKK’nin en ‘diplomatik’ kurumunun başındaki Remzi Kartal’ın ölümü bir Rusya mafya üyesinin ölümünden 166 DEFA ucuzdur. Bir Almanya milletvekilinin katlini 10 milyon dolardan ucuza sipariş edemezsiniz. Bu hesapla ne üdüğü belirsiz bir Alman vekilin fiyatı Remzi Kartal’dan 1666 DEFA pahalıdır.

SAKİNE CANSIZ; ROMANTİK DEVRİMCİ

Sene 1999. Moskova’da Türk büyükelçiliğinin MİT bölümüne çalışan bir Kürd öğrenciyi deşifre ettik. Eski HEP milletvekillerinden birinin oğluydu! Büyükelçilikten kendini, babasını ve halkını satma karşılığında ayda 200 dolar para alıyormuş... Çocuğu alıkoyduk tabii ki. Babasını aradım. 100 bin dolar vereceksin, dedim!.. O yüz bin dolar, kışın ortasında Kurdistan dağlarında yırtık lastik ayakkabı ile dolaşan birisinin algısında ‘MEKAP’ ayakkabı olarak dağlara gidecekti tabii ki.

Türk MİT’ine çalışan bir HEP milletvekilinin oğlu! Başka ne yapacaksın? Öldüremezsin, zaten ‘öldürmek’ kitabımızda yok.   

O zaman Rusya sorumlusu olan Sakine Cansız hevalim az kalsın bizi ‘soruşturmalık’ edecekti. ‘Halka böyle davranamazsın’ demişti. Fazla detaya girmeyeyim, bizim avuçtaki 100 bin dolarımız suya düştü.

O zamanlar, bin bir zulümle satın aldığımız Mala Kurda’yı tamir ettirmek için para bulamıyorduk. Sakine, Avrupa’da (Hollanda galiba) oturan bir akrabasından 6 bin dolar (aynen 6 bin dolar) para temin etti ve o parayla Kürd evini tamir ettik. 

Ve Sakine’yi 6 bin euro karşılığında öldürdüler.

Bu 6 rakamının bir hikmeti olmalı…

Her rakamın bir anlamı var.

Direniş, sermayedir; mücadele kapitaldir ama pazarın yoksa, sermayen beş para etmez. 21. yy.da Özgürlük denen şeyin alınıp satılan bir şey olduğunu anlamak lazım.

2000’de Rusya Komünist Partisi'nin ne bileyim kaçıncı kongresine Sakine ile birlikte gitmiştik. Parti lideri Zuganov’u yakaladım. Sakine heyecanla bir şeyler anlatmış, ben de çevirmiştim. Kongre ortamı ya. Çevresinde yüz kişi dolaşan Zuganov’un son sözü şöyle olmuştu: “Bu sözümü çevirmenize gerek yok, Hejar Şamiloviç, bu kadını koruyun, böyleleri yüz yılda bir doğar”.

“HEPİMİZ SAKİNE’YİZ” DEMEYEN HİRANT’ÇILAR SAHTEKÂRDIR

Sakine’nin Kürde, Ermeniye, Türke, Kurdistan’a ve Türkiye’ye kazandırdığı, Hırant Dink’in kazandırdığından asla eksik değildir.

Sakine Cansız öldürülürken neden ‘Hepimiz Ermeniyiz, Hırant’ız’ diye bağıran Türkiye  ‘demokratları’, “Hepimiz Sakine’yiz, Hepimiz Kürd / Aleviyiz” diye sokaklara çıkmadılar?

Yarın, diğer gün Sakine çapında bir sunni Kürd yurtseveri öldürülse bile Kürdler dışında sokaklara bir buçuk insan çıkmayacaktır. Kürd kanının en fahiş fiyatı 6 bin euro da ondan.  Kuran’ına da, İncil’ine de, Tevrat’ına da! Yazılıp çizilenlere bakmayın, iş başa düşende başa taş düşer.   

6 bin euro’luk değer biçilenler için yüz binleri sokağa çıkaramazsınız.

Türkiye’nin Ermeni Hırant’ını Ermenistan’ın Kürd Sehidê Îbo’su ile ilk kez biz karşılaştırdık. Yeterli olmasa da, hatırı sayılır bir tepki gördü. Büyük balıkların karnında birbirini yiyen ‘küçük’ balıklara lanet olsun. Ve küçük balıklar birbirinin değerini bilecek…

Öyle büyük balıkların karnında atıp tutmakla olmuyor.

PKK'siz OLMAZ

Kürd kanı eskiden de ucuzdu. Öcalan’ın başlattığı hareketle Kürd kanı Kurdistan’ın Kuzeyinde para etmeye başladı. Öcalan kendisini beş kuruşluk ettikten sonra piyasadaki Kürd kanı da beş kuruş oldu. Piyasalar amansız; kimsenin gözyaşına bakmaz. Mesele bu.

“Kürd halkını Öcalan yaratmadı ki!” itirazı gelecek. Doğru.

Ama Öcalansı Türkiyevari ‘haşhaşilik’ virüsü Kürdün kanına öyle bir girmiş ki… Benim kanımda da var. Anti-virüs üretmek, virüsün türediği zamana denk zaman alacak.  

Baş suçlu Öcalan mı? Hayır! Öcalan olmasaydı ne olurdu? Aynı şey olurdu. Daha kötüsü de olabilirdi. Belki Kürd kanının fiyatı 1-3 bin euro’dan başlardı. Şimdi şükür 6 binden başlıyor.

Ama ‘Öcalan olmasaydı’ demekle olmuyor. Öcalan var, Öcalancılık da var ve en azından Kuzey Kurdistan yurtseverlik piyasasının yarısından fazlasını işgal etmiş durumda.

Verimsiz topraklardan ‘Öcalan’a rağmen’ taciz atışları atmak mı? Bu da bir varyant, versiyon. On yıl sonrasında ürünü toplanabilir belki.

Verimli PKK topraklarından ‘Öcalansız’ Kurdî güller, çiçekler daha çabuk yeşerebilir.

Seneye açılacak çiçekler para eder.

‘Ticari’ kafayla yazıyoruz bugün. Kar hırsı hepimizi deli etmiş.

TAMAMLARSINIZ…

PYD’nin Cenevre 2 tepkisi harikaydı. Uluslar arası şer toplantısının bir gün öncesi 21 Ocak’ta Muhtariyete benzer bir şeyin ilan edilmesi mükemmel bir adımdı. Üstelik 22 Ocak Kurdistan (Mahabad) Cumhuriyet’inin ilan edilişinin bir gün öncesinde. ‘Otonomi ilanı’nda KURDİSTAN vurgusu yok kadar zayıftı. Eleştiri konusu ama sorun değil; milletimiz ülkesinin adını zaten biliyor.

Yazının başlığı “En ‘büyük Kürd’ün fiyatı 6 bin euro”ydu. Başlıkla sonu denk getiremedim.

Tamamlarsınız… Toplumsal işbölümü diye bir şey var.

Hejarê Şamil

Hejare_shamil@hotmail.com

 

**

 

Bu yazınının iki eklemesi olacak. Değerli kekêm Riza Çolpon’un ve KP emektarı Fikret Yaşar’ın mektubu:

 

Merhaba Hejar Can!  

25-1-2014

Yazını gözyaşlarım arasında okudum. Özellikle iki neden için. Bir: Öldürülen, senin deyişinle yarım milyon değil, iki milyondan fazla barbar Türkün eliyle katledilen, Arap barbarlarının makaslarıyla kesilen yüz binlerce dile, koparılan ve kazıklara çakılan başlara ve bu yapılanlara tapan, birini dost, diğerini Tanrı bilen, ucuz kan sahiplerinin haline ağladım. Dımdım'a, Koçkiri'ye, Şêx Seîd'e, Zîlan'a, Mahabad'a, Dersim'e, 33 kurşun'a, Helebce'ye, Barzan-Enfal'a, Roboski'ye, otuz yıldan bu yanı öldürülen on binlerce gerillaya.

Evet kardeşim evet, zıbil gibi ucuz Kürd kanı. 1938'de benim akraba ve dayılarım sayılan iki kardeşin boyunlarına boyunduruk takılarak, arkalarına düven, çıplak ayaklarla kurumuş dikenli kengerler üstünde mesas ucundaki çivi ile vura-vura öldürdüler. ‘Kês’ dediğimiz kenger samanı kızıl kan oldu. Ya binlerce karnı deşilen hamile analarımız ve süngü ucuna takılan bebeklerimiz. Bunlar hep unutulmuş, Hejar can. Bu ucuz kan sahipleri hep celladına tapanlardır. İşte ben ve sen bu celladına tapan bir toplumun bireyleriyiz. Utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum ve ağlıyorum.

İkinci sebep: Merhum profesör Sehîdê İbo. Öldürülmeden bir-iki yıl önce - isteğim üzerine -  eşi Nazê ile gelip bana misafir oldular. Altı hafta kadar onları gezdirdim ve giderken havaalanında boynuma sarılarak ağlamaya başladı ve beni de ağlatırken, derin bir duyguyla - sanki ayan olmuş - "Kek Rıza şu anda yaşım 64. Eğer genç olsaydım kesinlikle Ermenistan'a dönmezdim" dedi ve gitti. Bir yıl sonra o acı haberi aldım. Şu anda eşi, kızı Mayana ve kocası, oğlu Aziz - O'da çocuk doktoru - buradalar. Benim yardımımla buraya geldiler. Anılarımdan o büyük insandan bahsettim. Toprağı bol, öldürenler kahrolsun" demekten başka ne diyebiliriz ki. Ermeniler Hamidiye Alayların intikamını alma peşindeler. Bana öyle geliyor.

Evet Hejar Can, radyo meselesi de aynen senin dediğin gibi. O radyo ikiye bölünmeden önce oradaydım. Ermeni ırkçılarının örgütledikleri alçak Şêx Hasan'ı o radyo binasında tanıdım. Merhum Amedê Gogê bana tanıştırdı, ama onun o alçaklığını bana anlatmadı. Onlar Eskerê Boyik'i fena dövmüşlerdi, hiç unutmam.

Uzatmayım Hejar Can, kanımız ucuz, zebil suyu; ama ne yazık ki anlayan yok. Milyonlar Apo peşinde. Apo ise devlet-mevlet istemez. Devlet baskı organı. Bin yıllık İslam kardeşiz, et ile tırnak gibiyiz diyor ve celladımız olan Mıstê Kor'u övüyor. Varsa eğer bir Tanrı, "Kürd'e akıl versin" demekten başka ne diyebiliriz ki bira can?..

Gözlerinden öperim.     

Rıza Çolpan, Sydney. 

 

**

Merhabalar.

Jesus edasıyla sadece sevgi, dostluk vb. gibi değerleri vitrine koyarak yazı yazmak, güzeldir, ama bazen Muhammed gibi sevgi ve şiddeti kullanarak dürmek de gerek...

Bu pencereden bakarken Hejar arkadaşın yazısı ("Kürd kanı beş para etmiyor, Hırant') dikkat çekici ve de düşündürücüdür. 

Zaten, yazıdan maksat da dikkat çekmek ve düşündürtmektir. 

Hejar arkadaşın alışık olduğumuz stili değildi belki, ama arada bir böyle değişik telden de çalmak gerekir. Zira alışık olduğumuz stilde yazı ve başlıklar fazla dikkat çekmiyor ve de ilgi görmüyor. Gelen tepkiler Hejar arkadaşın doğru yaptığını gösteriyor. 

Haa, denilebilir ki başlık daha iyi olabilirdi, içerik daha da zenginleştirilebilirdi. Doğru, ama biliyoruz ki  yazılan her yazı ve düşüncenin elbette daha iyi bir versiyonu olabilir, Nobel ödüllüsünden tutun aşka dair yazılanlarına kadar.

Mesela Hejar arkadaş, 1915 öncesi Rus Osmanlı savaşlarında, Ruslarla beraber harekete eden Ermenilerin Kurdistan’da yaptığı Kürd katliamını, Kürdlerin Serhad’tan Amed’e kadar nasıl sürüldüğünü  yazabilirdi. Ermenilerin de türkler gibi bu coğrafyaya sonradan geldiğini, türkler, araplar, Bizans, pers gibi istilacı olduğunu, Kürd yurdu üstünde hak iddia ettiğini de yazabilirdi…

Biz Kürdler, Makyavelli ve Halfi’nin dediği gibi gerçekten de kadim zamanda yaşadığımız uygarlıklardan dolayı diğer kavimlere nazaran ruhen daha da insanileşmişiz, uygarlaşmışız, zira tüm istila, talan, soykırım ve baskılara rağmen hala istilacılarımızı, cellatlarımızı sevebiliyoruz. Hala onlar incinmesin diye ne söyleyeceğimize dikkat ediyoruz...

Zamanınızı almamak için burada kesiyorum.

Kısacası, Hejar arkadaş, Kürdün mağduriyetini az yazmış, ama ellerine sağlık diyeceğim.

Yorumculardan Feyzi Açikgözün belirttiği gibi, -mağdur dediğimiz- beraber yaşadığımız halklar hayallerini bizim değerlerimiz üzerinde kuruyorlar.

Saflığa gerek yok.

Biz de hem sevmeli, hem de vurmalıyız.

Zira hayatın akışı böyle, yoksa hep altta kalan biz oluruz.

Selam ve sevgilerimle.

Fikret YAŞAR

5980