2 Temmuzda Tutuştu Bedenim (Nubar Ozanyan)
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-22/public/nubar_5.jpg?itok=xdgbI9pz)
Yüzünü dönme! Bak bana! Sivas’ta yanan bendim. Yazardım, sanatçıydım, bilge Aleviydim. Alınteriyle yaşayan onurlu bir emekçiydim. Bir gündüz vakti yaktılar bizi otel koridorlarında. Bir gündüz vakti yaktılar Sivas’ın ortasında.
Aklın, dinin; dinin de zulmün hizmetinde olduğu bir ülkede faşist devlet aklıyla benden öncekiler gibi katledildim.
1909’da Adana’da kiliselerde ve evlerde çığlık çığlığa kucağında çocuğuyla yanan Ermeni anneydim. 1919’larda mağaralara doldurulup yakılan Pontuslu kadın ve çocuklardım. 24 Nisan sabahı Urfa yakınlarında başı ezilen Ermeni aydındım. Cizre bodrumlarında yakılan Kürt emekçisi yurtseverdim. Bir akşam vakti zalimlerin arabasının arkasına bağlanarak sokak sokak gezdirilen Kürt devrimcisiydim. Hakkari’de kaybedilen Süryani idim. Karadeniz’in kara sularında boğdurulan, dara çekilen, işkencehanalerde bedeni parçalanan komünistlerdim. O katliamdan alıkonularak türlü cinsel işkenceye uğrayan ve katledilen Maria’ydım…
Bugün her zamandan daha fazla Sivas’ta yanan sanatçı, yazar, şair, kadın ve Aleviyim. Aradan bir asır-beş yıl, birkaç on yıl geçse de kabuk bağlamıyor yaralarımız. Zaman da azaltamıyor acılarımızı. Her gün daha fazla çoğalarak büyüyor ve dinmeyen öfkeye dönüşüyorlar.
Acılarımızın denizinde bir gün mutlaka boğacağız o zalimleri.
Bir asırdan çok fazla zaman geçse de ittihatçı-soykırımcı kemalist devlet ya bitmeyen suç pratikleriyle emekçilerin başını taşla ezer ya da başını önüne eğdirmek ister. Olmadı yakar, olmadı zindana tıkar, olmadı sürgün eder.
Kanla, baltayla, taşla, kılıçla, ateşle çizerler Kürtlerin, kadınların, işçi ve Alevilerin yaşamlarını. Kaderlerini Türkleştirme, günlerini yoksullaştırmayla sürerler saltanatlarını.
Yapılanları, yaşananları “ifade etmekten yoksun olunan ülkede” yaşıyoruz. Hemen her dönem Kürtlere, Alevilere, kadınlara yönelik katliamlarda “buna benzer şey görülmedi” tanımı sayfamızın başucu cümlesi olmaya devam ediyor. Çünkü bu topraklarda özgürlüğün kırıntısı bile yok. Çünkü bu topraklarda halklar hapishanesini halklar mezarlığına çevirmek için kemalist devlet bütün aklını kullanıyor. Kılıf değiştirmekten geri durmayan dizginsiz barbarlığın sahipleri, her tarafta kan iziyle dolaşmaya devam ediyorlar.
Oysa insan insanı yakar mı? İnsan, insan yanarken alkışlar mı? İnsan yanarken yanmayan kalır mı? Bu zulüm dünyasında, katliamları bol olan ülkede insana ait olan her şey zorla alınmaya, kirletilmeye, çürütülmeye çalışılıyor. Acılar artarak çoğalıyor. Çünkü İttihat Terakki’den bu yana soykırımcı Kemalist Cumhuriyet dönemi de dahil katillerin büyük çoğunluğu cezasını çekmedi. Adalet ve hukuk yerini bulmadı. Bu katliamlarla yüzleşilmedi.
Eğer acılar uzun zamanlara karşın yerini bulmuyorsa ayağa kalkıp birlikte mücadele etmekten başka bir yolumuzun olmadığını bilmek zorundayız. Eğer zulüm halen devam ediyorsa suç biraz da bizdedir. Eğer zulüm karşısında daha uzun zaman beklersek türküler, şairler, kadınlar, çocuklar, ağaçlar, atlar, kitaplar yanmaya devam edecektir. Her taraf yanık ve is kokusu olacaktır.
Çocukken yayamın (nenemin) anlattığı hikayelerden, Adana’da kiliselerde yanan Ermeni annelerin ağıtlarından bilirim yaşanan zulmü. 5 Nolu Amed Zindanlarında Ferhatların önümüze dökülen gözlerinden tanırım zulmün rengini. Karanlık koridorlara sinen yanık kokusundan tanırım düşmanlarımızı.
Bugün yanık bedenlerimiz özgürlüktür. Saz tutan ellerimiz direniştir. Kimse Kürtleri, Alevileri, kadınları yakarak kurşunlayarak, sürgüne yollayarak onlardan kurtulamaz. Çünkü kalbimiz devrimdir.
Sivas’ı unutmayacağız iki gözüm. Yanan Alevilerin, aydınların acısını asla…
Son Haberler
Sayfalar
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/turan_eser.jpg?itok=5V3Tiuie)
Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_icor.png?itok=hWadq6wl)
Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_1.jpg?itok=9_NF5F75)
Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/serdar_can_4.jpg?itok=2UmUW1--)
Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_kaypakkaya-partizan_6.jpg?itok=ik_rAEzH)
Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/pusula_0.jpg?itok=Ol3P7Si9)
Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/tek_adam.jpg?itok=BQPja1Qq)
Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/indir-780x470_2.png?itok=MWjFu_di)
Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/ergun1_22_0.jpg?itok=7geNrZRm)
Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/seriat_ve_kadin.jpg?itok=TWARLslJ)
Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_kaypakkaya-partizan_8.jpg?itok=fwTfQij3)
Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.