Çarşamba Aralık 4, 2024

ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...

"Sol Kal Sol Yaşa"

Sol tatile  gitmişken...

Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır  saldırılara maruz kalıyorken...

seçimlerle  siyaset yapmak istiyen  devrimcilerde proletaryaların her geçen  gün ağırlaşarak hissettiği  solcusuzluğa  karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...

fırsatta buyken... fırsatta buyken... 

yazın gitsin kız... yazın gitsin...

abrüst... falan filan...

sanat da diyin gitsin.

insana, masumiyete saygılı olan herkese...

sınırsız çay...

sınırsız örgütlenme...

Yeni demokrasi  köstekçiliği

Nolur.... nolur...

Senin hiç bir suçun yok.

Tek suçlu...

Tek suçlu...

Yeteri kadar kurgulanmamış örgütsel yaşayışımız.

Hi... hi... hi...

Hi... hi... hi...

Aşk bacayı sarmış... aşk bacayı sarmış...

İşin uzun hava lo, lo'su  da bitmiş, geriye de kısa havası  le, le'si kalmış.

Zaten belliydi de uzun zamandır beraber...

Yazık kız...

Eksik kız...

Her  ne kadar da....

devrimci ve proleter saflarda imamoğlu chp'ciliğinin fiileşmesi pastasın da...

pay alan tip'lilerin, dem'lilerin... ardında...

bize de yok mu... bize de yok mu... diyen büyük aşkının...

durup dururkende neden oylar imamoğlu'na dediğinin sorusunu da kendi kendine soramasa da...

burjuva hareketlerin kahramanlıklarla dolu "adlar"  tarihine sahip olmak istediklerinde habersiz kız... habersiz.

Umut işte kız... umut...

Yeni  demokrasi'nin verebileceği her şeyi kendisininde...

Umut o kadar melun o kadar da kötü bir şeydir ki her gün ve her gün yaklaşan veyahut da gerekçeleşen  emarelerini görmediğiniz de...

Hemi... hemi...

Sorun....

bir azınlık, bir proletarya, bir  lgbt... için...

azınlık, proletarya, lgbt...  düşmanı...  

jakoben kemalistlerin; tkp'lilerin, kesk'lilerin, disk'lilerin....

thpk'cilerin neler ifade ettiğini...

 

bu tür yapıların içerisindeki iyi insanlar yapılarının davranışlarını, asgari olarakta olsa da, düzeltmedikçe de...

bu yapılarla da dost olamayacaklarını...

hiç düşünmeden....

bu tür  yapıları demokratik mücadelelerin özneleri, asli unsurları olarakta görmeleri de değil ki

Veyahut  da...

Zamanında emperyalizm sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken ...

Sonra da çıkıpta emperyalizm sosyo ekonomik yapıyı değiştirir demeleri de değil.

Veyahut da...

gelişen kapitalizmi  ruhunda hissederek paris komüni'nin yenilmesine yol açan...

biz yoksul, perşan, aç susuz proletaryaların halini de görmeden....

esası, taliyi... sınıfsal çelişkileri ... ideolojileri...  falanı  filanı belirlemeleri de değil.

Veyahut da...

Şimdi ideolojilerini dünyanın her  yerinde ve kapitalizmin  her  evresinde  bulupta; ölümsüzleştirirlerken...

Zamanında da (1917 -1949 tarihinde) ideolojik farklılıklarını ortaya çıkaranın yaşadıkları sosyo ekonomik  yapı farklılıkları  içerisindeki  sadece ekonomik yapı farklılıklar olmadığını yaşadıkları sosyo yapı  farklılıkları da olduğunu ispatlayabilmek için kendilerini yırtmaları;

ideolojilerini de yaşanılan veya da yaşanılacak olan sosyo ekonomik yapılar  karşısında ölümleştirmeleri de değil.

Veyahut da....

Germe kendini  kız... germe... birazda gevşe...

Veyahut da....

Tüm  bu politikalarını, değişimlerini, disiplinsizliklerini... yerine getirirken...

biz proletaryalara da yaşattıklarıyla...

bir  çaylarını dahil  paylaşamaz hale biz proletaryaları  getirmeleriyle de.... değil

Dayandıkları... demokratik mücadalelerin "tek" özneleri olarak da gördükleri...

dar proletarya tabanlı yapılarla da ideolojileriyle de toplumda ve saflarda yol açtıkları kendiliğindencelik beklentisiyle de....

aşırı derecede bolşevizm zehirlenmesi...

-ne de maruz kalmaları da değil

Altmış, yetmiş, seksen, doksan....

sorun üstatların yazdıklarında da değil...

Asıl sorun...

en ufak...  en ufak...  dergiyi  bile kendimize yakın görmediğimiz insanlardan  başka kimseye ulaştırmayız dedikten sonra baktıkları aynalarda çıkıp aralarında dolaşan burjuvaları, reviyonistleri.... tasfiyecileri... de beğenmemeleri, kabul etmemeleri...

nereden  de çıktılar böyle.... demeleri...

Leylekler getirdi kız... leylekler...

4188

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

Sayfalar