Ağarlar ve Veli Küçükler dışarıda, Sarp Kuray zindanda

Devlet cezaevine kapattığı evlatlarıyla sulh yaptı ve hepsini salıverdi. Mehmet Ağarlar ve Veli Küçükler şimdi dışarıda ama Sarp Kuray yıllardır zindanda. Eli kanlı katiller ortalıkta cirit atıyor, Sarp Kuray ise F tipi zindanın çarmıhında çürütülüyor. Sadece Sarp Kuray değil, her siyasi görüşten binlerce siyasi tutsak yıllardır, on yıllardır mezar evlerinin karanlığında tutuluyorlar.
Sarp Kuray istese yurtdışından dönmez ve şimdi cezaevinde olmazdı. O, yiğitçe bir tavırla ülkesine döndü. Yaptığı şey kahramancadır; çok az insan yıllarca cezaevinde kalmayı göze alarak faşizmin hüküm sürdüğü cenderedeki ülkesine dönerdi. Sarp Kuraay yurtdışından gelmekle aslında gelecek kuşaklar için örnek bir fedakârlık sergiledi. Devlete, düzene, devletin en korkutucu kurumu olan cezaevine meydan okuyarak ülkesine ve halkına geldi. Gel gelelim biz sevgili Sarp Kuray'ın bu fedakârlığının bilincinde olmadık. Onun bu yiğitçe tavrı aslında tüm insanlığa, hepimize bir çağrı ve geleceğe yazılmış bir mektuptur, firavunlarla restleşmedir. Devlet işte bu nedenle onu mezar evinde çürütmeye devam ediyor.
Biz bu büyük insanı ne yazık ki yalnız bıraktık. Hepimizin ona bir özür borcu var.
Sarp Kuray bu sessizliği hiç hak etmiyor. O bugün bir gazeteye verdiği röportajda haklı olarak sitem ediyor ve "16 CHP'li milletvekili beni görmeye geldi, Ertuğrul Kürkçü'nün de gelmesi gerekmez miydi?" diyor.
Sevgili Sarp Kuray bilmiyor ki, Ertuğrul Kürkçü konuşmalarını, "Devrim, Öcalan, Kürdistan, gerilla…"gibi popüler kelimelerle süsleyerek muhalif kesimleri ve halkı düzeninin yedeğine sokmakla meşguldür. Milletvekilliğinin yolu Sarp Kuray'ın yattığı Sincan Cezaevi' inden değil İmralı'dan geçtiği için Abdullah Öcalan'ın adı Ertuğrul Kürkçü'nün dilinden düşmüyor. Ne cezaevleri, ne halk, hiç kimse bu siyaset cambazlarının umurunda değildir.
Şimdi de halkı cumhurbaşkanlığı seçimi yarışına sokacaklar. Oysaki cumhurbaşkanlığı seçimi halkın gerçek gündemi değildir. Sonuç ne olursa olsun kazanan adaylar ve düzen, kaybeden ise halk olacaktır.
Cezaevleri vicdanlarımızın hapsedildiği yerlerdir. Sarp Kuray ve binlerce siyasi tutsak, siyasetçilerin sahte demeçlerine terk edilemeyecek kadar değerlidirler. Onları o zindanlardan çekip almak boynumuzun borcudur. Yapılabilecek çok şey var. Yeter ki isteyelim. İstersek tutsakları o zindanlardan kurtarabiliriz.

Mahmut Alınak
Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.
alinakmahmut@hotmail.com
Son Haberler
Sayfalar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-
Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.
Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)
İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…
Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor.

Fakir (Nubar Ozanyan)
Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı
Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!
Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama
Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.
6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”
Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR.

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!
Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-
Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.