Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.
Eşit-özgür-adil bir yaşam arayışı Dersim halkının tarihinde, toprağında ve özünde hep vardır. Direniş tarihine, kadim toprağına ve özgürlük tutkusuna tutunan Heval Ali Haydar Dersim, yaşamı boyunca özgürlüğü hep zirvelerde aradı. Yolu zorlu, sonuçları değerli olan özgürlük yürüyüşünden, hakikati arayışından, özünü keşfetme çabasında hiç geri kalmadı. Ne dağlara olan sevdasından ne özgürlüğe olan tutkusundan ne de halkına olan derin bağlılığından vazgeçmedi.
Bundandır ki silah elde savaşmaktan bir an olsun geri durmadı. Dile kolay, 30 yıl durmaksızın savaşmak! Dile kolay, en değerli varlığı olan yaşamını gözünü bile kırpmadan inandığı özgürlük davasına adamak!
2006 yılını 2007 yılına bağlayan karlı kışın ilk günlerinde Dersim’in Batı-Cephe Komutanı Heval Ali Haydar’la tanıştım. Doğanın beyaza, her tarafın tek renge büründüğü bir günün ikinci yarısında tek başına Kuzey yamacına çıkarak, kış üslenim kampımızı ziyarete geldi. Buz kesen Dersim’in kışında yoldaşça sarılışı bize her şeyi unutturdu. Ne diz kapağına kadar ıslanan çorapları ne ısınacak bir parça ateşimizin olmayışı engelleyemedi yoldaşça sohbetimizi. Savaşçıların ilk karşılaşması aldırmadı soğuğa, kışa, borana…
Gerillaya katıldığı ilk günden itibaren yaşamı ve savaşımı ilginçliklerle doluydu. Pertek’te çobanlık yaparken karşılaşacağı gerilla grubuna katılma kararı alır. İçten, doğal gülümsemesiyle “Hevale Andok! Eğer ilk sizinkilerle karşılaşsaydım, size katılırdım. Önümden Apocular geçti. Onlara katıldım.” Birlikte gülüyoruz. Sıra dışı çocuk saflığında, savaş hikayelerini anlatıyor. Böyle bir komutanın korkularını anlatmasına bazen dinleyenler tarafından anlam verilmeyebilir. Ancak özgürlüğün ve devrimin savaşçıları her şeye anlam yükledikleri gibi Heval Ali Haydar’ın yılan korkusuna da devrimci anlam yüklemesini bilir.
Aliboğazı “Kuzey Yamacı”nı keşfeden bir gerilla komutanından bahsediyoruz. Uzaktan, dışarıdan bakılınca görünüşü ürkütücü, duruşu heybetli, tırmanışı mümkün olamayacak gibi gözüken bir dağ yamacından bahsediyoruz.
’38 Dersim Katliamı sürecinde halkın en güvenli sığınak yeri olmuştur, Aliboğazı’nın Kuzey Yamacı. Gerilla savaşının başlangıç yıllarından sonra yasaklı ve tehlikeli bölge statüsüne alınır. Uzun yıllar derin gizemliliğini, aşılması zor görüntüsünü korur. Bazı korkusuz ve oldukça hareketli çobanların dışında belki de kimsenin keşfedemeyeceği sırlarla dolu kalmaya devam eder.
Komutan Ali Haydar, çocukluk ve gençlik yıllarında çobanlık yaptığı dönemlerde edindiği doğayı tanıma beceresiyle gizemli yollar bulur. Derin mağaralarla dolu Kuzey Yamacını santim santim keşfeder. Ve o “ilk keşif” Heval Ali Haydar’ın özgürlük gerillalarına kazandırdığı en büyük kazanım olur.
Heval Ali Haydar, yılan korkusunu çocuk saflığında ve gerilla doğallığı içinde gülerek anlatır. Aynı şekilde düşman kuşatması altında tek başına kalarak karşı koyuşunu, Kobra’ların onu nasıl kayalıklar arasında sıkıştırdığını, saatlerce tek başına direnmek zorunda kaldığını da gülümseyerek anlatır.
Fazlasıyla çatışma ve direniş yaşamış bir komutan olduğunu başka arkadaşlar anlatmazsa anlatmak zordur. Her davranış ve her hareketinde içtenlik ve doğallık görülür. Etrafındaki yoldaşlarıyla şakalaşmaktan, onlara tatlı takılışlarından kimse rahatsız olmaz. Bilirler onun her bir yaklaşımı ve davranışında içtenlik vardır.
Uzun kış boyunca karşılaşamadık. Baharın ilk sıcaklığında, Newroz’un ilk ateşinde yeniden karşılaştık. Heval Ali Haydar Dersim, tüm gerillalar gibi severdi ateşi harlamayı. Yakılan ateş, küçük bir çukur açılıp, dört büyük taş kare ya da dikdörtgen şeklinde açılan çukura yerleştirilir. Adına “Çarber” denilen doğal gerilla sobasının tarihi eskilere dayanır. Çarber ateşi büyütülür, etrafında toplanan gerillalar derin bir sohbete, bazen anılara dalar.
Bu kadar zengin ve renkli yaşamını neden kaleme almadığını, neden yazmadığı sorulunca gülümseyerek yanıtsız bırakır. Çarber etrafındaki sohbet uzunca bir aradan sonra son bulur.
Karşılaşılan her hevalle mutlaka Ali Haydar’a selam yollanır. Sözlü, yazılı her selam gecikmeli de olsa varır adresine.
Dersim’in ilk gerilla komutanlarından biri olan Ali Haydar ismine layık yaşar ve savaşır Pertekli komutan! Bazen alınan-taşınan isme layık olunmaz. Ancak Komutan Heval Ali Haydar hem aldığı isme hem Dersim halkının direniş ve onurlu geleneğine layık yaşadı. Ve Dersim’in direniş geleneğini hakkıyla sürdürdü.
Yaşadığı toprakları elleriyle yeşertti. Savaştığı idealleri eylemiyle büyütmeyi bildi. Bütün ruhuyla yaşadığı toprakları anlamaya, özgürlüğü tanımaya ve devrimci değerlerine layık olmaya çalıştı.
Özgürlüğü kazanmayı esas alan, teslimiyeti ölüm kabul eden komutan Heval Ali Haydar Dersim ölümsüzdür.
Ali Haydar Yıldız’dan Ali Haydar Dersim’e tüm şehitlerin anısına saygı ve büyük minnetle…
Son Haberler
Sayfalar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-
Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.
Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)
İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…
Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor.

Fakir (Nubar Ozanyan)
Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı
Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!
Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama
Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.
6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”
Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR.

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!
Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-
Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.