Perşembe Aralık 12, 2024

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Üüüü.... üüüü.... hom... hom.. hom...

Belki de... belki de .... demirtaş'ıda serbest bırakırlar.

Üüüü.... üüüü.... hom... hom.. hom...

Ya... şöyle bir rahat da bırakmadılar ki....

Üüüü.... üüüü.... hom... hom.. hom...

Neymiş kuzum neymiş...

Proletaryalar silkilmeliymiş.

Neymiş kuzum neymiş...

Proletaryalar uyuşukluğu yüzerinde atmalıymış.

Neymiş kuzum neymiş...

Proletaryalar ayağa kalkmalıymış.

Neymiş kuzum neymiş...

Size ne canım.... size ne....

Size ne oluyor...

Sanki sizinle de aramız eskiden şahtı da şimdi şahbaz mı oldu.

Eskiden de... yayınlarınızı takip etmez, her gün ama her gün reyting rekorlar kırdırmaz.... gözlerimizde kan çanağına dönmezdi.... şimdi de...

Sonra.... sonra.... hemi... hemi .... kuzum....

Burjuva beklentilerimiz ve sonuçları sizi bu kadar alakar ediyordu da...

Seçimleri niye boykot ettiniz...

 Veyahut da...

En şoven kemalistler bile insanların tepkilerinde çekinerek göçmenlere, lgbt'lilere karşı... düşmanlıklarını demokratik çözüm maskeleriyle gizlemeye çalışırken....

sizler ise hiç bir şeyden çekinmeden dersim'deki çevrecilerden tutun memleketin her köşesindeki lgbt'lilere kadar herkesi.... ama herkesi... tehtit eden insanlarla sarmaş dolaş poz verirken....

 şimdi ne oldu da kuzum... ne oldu da... biz proletaryalarla bu kadar ilgili alakalı olmaya başladınız.

Yoksa... yoksa...

Parlamentizm yollarında kaç....

Etmeyin ağalar, etmeyin beyler...

Kıymayın.... biz proletaryalara... kıymayın....

Para kazanmanın başka yolları da....

Üüüü.... üüüü.... hom... hom.. hom...

Üüüü.... üüüü.... hom... hom.. hom...

Neyse... canım.... neyse...

Bu kadar dramatizm de yeter.

Bu kadar dramatizm de yeter.

Zaten şöyle bir rahat da bırakmadılar ki ....

Biz proletaryalar da şanımıza şöhretimize yakışır bir şekilde burjuva hayal kırıklıklarımızın, yenilgilerimizin ağıtlarını yakak, homurdanak, yasını tutak... hiç bir şey yapamıyorsakta hayata, her şeye karşı küserek hıncımızı alak.

Bunu bile biz proletaryalara çok görüyorlar..

Bunu bile biz proletaryalara çok görüyorlar..

Neymiş kuzum neymiş...

Toplumdaki çeşitli sınıfların varlığını bilen insanlar özgürlüğün, eşitliğin de yegane güvencesiymiş

Neymiş kuzum neymiş...

Toplumdaki çeşitli sınıfların varlığını bilen insanlar partinin birliğinin de yegane güvencesiymiş..

Neymiş kuzum neymiş...

Pööö...

Aşkın/özgürlüğün, eşitliğin, birliğin yegane ve yegane güvencesinin ne olduğunu bilmiyorsan sokaktaki çocukların bildiğini bilsen ne yazar.

Hemi... hemi... tüm bu olup bitenlerden sonra her şeyi... ama her şeyi bilsen de...

Aşk her şeyi......

5626

"Tarihte kalmış bir savaştan notlar ve dersler"*

1973'de Amerikan askerleri Vietnam'dan çekilirken, New York Times gazetesinin hükümete yakın yazarlarından Sulzberger şunları yazıyordu:" Birleşik Devletler savaşın kaybeden tarafı olarak görünüyor. Tarih kitapları bunu böyle yazmak zorunda… Biz savaşı Mekong Vadisi'nde (Vietnam'da) değil, Mississippi Vadisi'nde (Amerika'da) kaybettik. Birbiri ardından gelen Amerikan yönetimleri, ülke içindeki halktan asla kitlesel destek görmedi."

Tatava yapma, bas geç

Gündemle ilgili yazmak bana göre değil.

Aklım sırrım almıyor.

Delirecem.

Seçimler 30 Martta.

31 Mart ve ardında bazıları seçimlerde uğradığı hezeyanla  ... 

Seçimlere, örgütlenmeye .... yönelik iflah olmayan proletarya köylünün haline karşı kolektiflere sokağın, mücadelenin ve kavganın yıkıcı gücünü ( Bolşevikliği ) tavsiye ediyor. 

Kimileri de, Yetmez ama evetçilerin gezideki adı: Tatava yapma, bas geçciler, diyi veriyor.

Ve daha nice şeyler.

Ya kardeşim: Durun, hele.

Sizler  ne yazdığınızın farkında mısın ?

“İnsanlık için komünizmden başka yol var mı?” derdi o...

“İçinde bir tutam delilik olmayan hayat eksik bir hayattır.”[1]

Ataol Behramoğlu’nun, “… insan olmak/ çoğalabilmektir başkalarıyla/ İnsansın, birinin canı yanıyorken/ senin de canın yanıyorsa,” dizelerini anımsatan bir devrimci ruh daha ayrıldı aramızdan... Çocuksu, coşkulu, insan gibi insandı... 

Gerçek şudur ki Onun ölümüne inanmak zor, O az sonra kapımızı çalabilir…

Kolay mı? Can Yücel’in, “Bana Bir Varmış de!/ Bir Varmış Bir Yokmuş deme!/ İçime dokunuyor” şiirinin “Bir Varmış de” bölümünü gerçek kılmışlardandır Tuncel Kurtiz... 

TKP/ML- TİKKO Gerillalarından Bombalı Pankart

Yerel  kaynaklardan  öğrendiğimiz  bilgilere göre,  10 Nisan2014 günü TKP/ML’ye bağlı TİKKO gerillaları Ovacık’ta yol kapatma eylemi yaparak bombalı pankart astı.

Değişimlere Direnen İdeal İnadımı

Aradan otuz yıl geçmişti, ben daha ülkedeyken tanıdığım kadim bir dost diye bildiğim Hasan’a misafirliğe gitmiştim. Hal hatır faslından sonra kardeşi olan Hüseyin’in durumunu sormuştum. Aldığım cevap ise, ‘’Annesi ve babası bir olan bir ilişki içinde değiliz maalesef’’ olmuştu.

Çocukluğumdan beri anne ve babası bir diye bildiğim bu kadim dostumun söyledikleri kafamı epey karıştırmasına yetmişti bile. Hasan bana dönerek ‘’Yok yok zannettiğin gibi değil ya da düşündüğün anlamda baba veya annemiz bir değil anlamında söylemedim’’ diye tekrar aynı vurguyu yapmıştı.

Eleştirinin sefaleti

Halkın Günlüğü gazetesinin 16–28 Şubat 2014 tarihli 77 sayısında “Eleştirinin Eleştirisi!” başlıklı bir yazı yayımlandı.

Munzur’dan İstanbul'a Yaralı Kartal: Ali Uçar!

Yıl 1974 Haziran’ıydı. Seni İstanbul- Kazlıçeşme’de tanıdım. Daha çok gençtin, 16 yaşındaydın. Dersim-Ovacik Cakperi köyünde yoksul ama Munzur suyu kadar temiz bir Anne-Baba'dan gelmeydin. Okullar yaz tatiline girmiş sen ve abin Musa Uçar okul paranızı ve ailenize maddi yardımda bulunmak için Kazlıçeşme deri fabrikalarında çalışacaktınız. Okullar açıldığında ise geri Dersim’e dönerek eğitiminizi sürdürecektiniz. Ama öyle olmadı. Partimizle tanıştın. Eğitimini yarıda bıraktın. Zeytinburnu’nda işçi sınıfı içerisinde örgütlendin, örgütledin.

Sürecin hasasiyetine hasasiyetle cevap vermek gerekiyor

Yaklaşık 30 yıldan beridir Kürt halkının ulusal demokratik taleplerinin seslendirilmesini üstlenerek öncülük eden Kürt siyasal hareketin siyasal konumunda olan siyasal güçleri, son barış sürecinin heyecanıyla atağa kalktıklarından beri, ağızlarından hiç düşürmedikleri süreç ve bu sürecin ortaya koyduğu ‘’süreç çok hassastır’’ söylemidir. 

Yaşamı degistirmek için tüm renkleriyle örgütlenmek[1]

“İnsan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulmadığı müddetçe insan değildir.”[2]

Yaşamı, tüm renkleriyle, hep beraber, “11 Tez”in ısrarlı yaratıcı/ yıkıcılığıyla birlikte, el ele, omuz omuza örgütlemek insan olmanın ve kalmanın “olmazsa olmazı” olsa da, sürdürülemez kapitalizmin yıkım ve yoksulluk dünyasında hiç de kolay değildir…

KAPİTALİST VAHŞET

Seçim mi Devrim mi ?


Bu coğrafyada halklar düzenin yüz yıldır sahnelediği seçim oyununa katılmakla baltayı bilinçsizce hep kendi ayaklarına indirdiler. Bu 30 Mart yerel seçiminde de halk diğer seçimlerde olduğu gibi yine kendisine biçilen militan figüranlık rolünü oynadı. Yorucu bir seçim kampanyasını sırtlayarak Meclis partilerine pek çok belediye başkanlığı ve il meclis üyelikleri kazandırdı.

Sokaklar babam kokuyordu

Babamı hiç tanımadım, kokusunu da bilmem. Kulaklarımda çınlayan ne bir sesi ne de duvarımızda asılı bir resmi vardı. Olsaydı hep bakardım… Tam beş yaşındaydım. Bunların yokluğuyla bir gün sordum anneme. “Beni kaçırdı, köyden alıp getirdi buralara. Gerçi İzmir çok güzel ama…” dedi. Sustu, gözlerini tavana dikti, sonra da, “Benim için çoktan öldü baban,” dedi. ‘Benim için neden ölmedi?’ diye geçirdim aklımdan, hayıflandım. Biraz da gönül koydum. Babasızlık çok zormuş, insan büyüdükçe bunu daha iyi anlıyor. Örneğin sokaklarda hiç kavga etmedim, kavgadan kaçtım hep.

Sayfalar