Çarşamba Nisan 23, 2025

Avrupa’dan Ermeni Devrimciler:Şehit Nubar Ozanyan Taburu'nu selamlıyor kampanyayı destekliyoruz!

Rojava’da 2011’den beri devam eden karşı-devrimin güdümündeki azgın saldırılar günümüz koşullarında farklı boyutlarda da olsa devam ediyor. 2011’de TC, S. Arabistan, Ürdün, İsrail gibi ülke devletlerinin Suriye’ye saldırıları, 2012’de Rojava’yı da hedef almıştır. 12 Temmuz 2012’de Kürt Yüksek Komitesi kuruldu ve PYD önderliğinde YPG/YPJ güçleri üzerinden bu saldırılar göğüslendi. 24 Temmuz 2012’de iç asayişten sorumlu Asayiş Güçleri de oluşturuldu. Ve devamında Afrin, Kobane, Cizre’de oluşturulan kanton yönetimler üzerinden özerk Rojava yönetimi ilan edildi.

Ancak bu dönemler hiçbir direnişle karşılaşmadan Irak’a yerleşen DAİŞ çeteleri Suriye ve Rojava’ya da saldırdılar. Suriye’nin birçok bölgesine giren DAİŞ çetelerine karşı, 2014’te Rojava’da direniş gösterildi. DAİŞ ve El-Nusra tarafından işgal edilen Cizre Kantonu’ndaki Til Hemis ve Til Berak kasabaları kurtarıldı. Ancak DAİŞ’in esas saldırısı 15 Eylül 2014’te üç koldan Kobane’ye yapıldı. Amaç Kobane’ye girmek ve ardından Rojava’yı tümden ilhak etmekti. Ancak burada PYD önderliğinde YPG/YPJ tarafından devrimci savaşçıların da katılımı ile görkemli bir direniş gösterildi ve 26 Ocak 2015’te DAİŞ yenilgiye uğratıldı. Böylece Rojava’da oluşturulan özerk yönetim daha sağlam temeller üzerine oturtuldu.

Bu mücadele içinde Kürtler, Araplar, Süryaniler başta olmak üzere bölgede bulunan tüm milliyetlerden halklar yer aldılar. Bu güçler daha sonra Suriye Demokratik Güçlerini oluşturdular. Kuzey-Doğu Suriye’de devrim yapıldı ve özerk yönetime geçildi. Bunun sonucu yörede olan her halk askeri, meclis ve toplumsal alanda oluşturdukları örgütlenmelerini kendi öz savunmaları misyonuyla yürütmektedirler. Rojava’daki Ermeniler de bu yönetim ve mücadele içinde yer aldılar. Giderek Ermenilerle kurulan ilişkiler dahada geliştirildi ve daha örgütlü bir konumda yer aldılar. Bunun sonucu DAİŞ’e karşı mücadelede şehit düşen Nubar Ozanyan anısına Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Taburu kuruldu.

Şehit Nubar Ozanyan Taburu

Rojava Ermenileri mücadele içerisinde giderek daha örgütlü ve daha aktif olarak yer aldılar. Kürtler, Araplar, Süryaniler, Türkmenler gibi Ermeniler de Özerk Yönetim içerisinde kendi örgütlenmelerini oluşturdular. Bu örgütlenme Ermeni soykırımının 104. yılında oluşturuldu. Böylece Rojava Ermenileri tarafından Ş. Nubar Ozanyan Askeri Taburu ve Ermeni Sosyal Konseyi kuruldu. Ermenilerin kendi öz savunma taburu olan Ş. Nubar Ozanyan Taburu, Suriye Demokratik Konseyi ve Özerk Yönetimin öz savunması olan Suriye Demokratik Güçleri’nin bir parçası olarak örgütlenmiştir. Böylece Rojava’da yaşayan Ermeniler tarihlerinde askeri ve siyasi alanda ilk kez örgütlenmeye gitmişlerdir. Ve yine bu örgütlenme Rojava Ermenilerinin kendi tarihlerini, dillerini, kültürlerini de daha net belleklerine kazımalarını hedeflemektedir. Rojava’da Ş. Nubar Ozanyan Taburu Ermeniler açısından tarihsel bir görev üstlenmiş ve bu doğrultuda önemli pratik adımlar atılmıştır.

Nitekim günümüzde TC devleti tarafından desteklenen ve yönetilen DAİŞ, ÖSO ve SMO çetelerinin Rojava’da saldırılarına karşı verilen mücadelede Ermeniler de yer almaktadırlar. Geçmişte soykırıma uğramış, tehcire zorlanmış ve zoraki asimilasyona tabi tutulmuş Rojava Ermenileri, bir kez daha bu minvalde saldırılarla karşı karşıyadır. İkinci bir soykırım dayatmasına karşı Rojava Ermenileri, diğer Rojava halkları ile omuz omuza haklı ve meşru bir mücadele içindedirler. Aksi takdirde diğer Rojava halkları gibi Ermeniler de hedef alınacaklardır. Dolayısıyla Ermeniler Rojava Devrimi’ni savunmak ve yapılan saldırılara karşı hep birlikte topraklarını korumak zorundadırlar.

Ş. Nubar Ozanyan Taburu böylesi bir gerçekliğin sonucudur. Her örgütlenme gibi, Rojava Ermenilerinin de örgütlenmesi –Rojava’da yapılan saldırı, ilhak ve katliama karşı– bir ihtiyacın ürünüdür. DAİŞ, ÖSO gibi çetelerin ve arkalarındaki gerici güçlerin saldırılarına karşı -Rojava’daki örgütlenme ve mücadele- bu mevcut durumun sonucudur. Dolayısıyla Ş. Nubar Ozanyan Taburu diğer Rojava halklarıyla birlikte aynı mevzide yer almak zorundadır. Kimliklerini ve topraklarını korumak için Rojava Ermenilerinin askeri ve siyasi temsilcileri bu perspektifle hareket etmektedir. Ş. Nubar Ozanyan Öz Savunma Taburu bu tarihsel durum sonucu oluşmuştur.

Ve Mevcut Durum

Rojava’daki saldırıların ve baskıların ardında Rusya, ABD gibi emperyalist devletlerle birlikte TC Devleti de vardır. Her gerici güç Rojava’da verilen mücadeleyi kendi emelleri doğrultusunda yönetmek istemektedirler. Elbette ki Rojava halkı bu durumu göz önünde bulunduracak ve bu devletlere karşı kendi çıkarlarını koruyacaktır. ABD ve Rusya gibi devletler Rojava halkı karşısına daha çok politik minvalde çıkıyorlar. Onlarla mücadele ve ilişki daha çok politik arenada yürütülmektedir. Rojava halkı ne kadar kararlı ve birlikte hareket ederse ileride “barış içinde bir arada yaşama” ilkesine uygun haklı ve meşru kazanımlar elde edilecektir.

Ancak TC ve desteklediği çeteler politik arena dışında açıktan askeri saldırılar yönetmektedir. Rojava halkı TC’nin Osmanlı dürtüsüyle yaptığı saldırılar sonucu açıktan hedef alınmaktadır. Bunun sonucu Rojava’da TC’nin ve DAİŞ, ÖSO, SMO gibi çetelerin gerçekleştirdiği askeri saldırılar ile bazı yerler (Efrin, Serekaniye ve Gre Spi) ilhak edilmiştir. Bu saldırılar devam ediyor. Ama bu saldırılara karşı mücadele de devam ediyor.

Nitekim bu işgal ve saldırılar Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi topraklarında yaşayan Ermenileri de hedef alıyor. Bunun sonucu Ş. Nubar Ozanyan Ermeni Taburu da savunmasını yapıyor. Ermeniler 106 yıl önce yaşadıkları soykırımı tekrar yaşamamak için direniş ve mücadele içindedirler. Bu saldırılarla beraber Ermenilerin asimile edilmeleri, kültürel ve ulusal kimliklerinden arındırılmaları, dini olarak da Müslümanlaştırılmaları hedef alınıyor. Ancak kurulan Ş. Nubar Ozanyan Taburu Müslümanlaştırılmış Ermenilerle de ilişki kurmuş ve hakim sınıfların dini asimilasyonuna karşı da mücadele etmektedir. Nitekim Müslümanlaştırılmış, Araplaşmış ve Kürtleşmiş Ermenilerle de ilişkiler kurulmuştur. Bunun sonucu Ş. Nubar Ozanyan Taburu ve Ermeni Sosyal Konseyi tarafından dil ve kültürel kampanyalar da örgütlenmiş, yürütülmüş ve yürütülmektedir.

Görüldüğü gibi Rojava Ermenileri birbirine bağlı ikili mücadele yürütüyorlar. Bir taraftan işgal ve saldırılara karşı öz savunma verilirken, diğer taraftan ulusal kimliğin korunması mücadelesi yürütülmektedir. Bunun sonucu mücadeleden edindikleri tecrübelerle daha güçlü ve daha kitlesel bir mücadele yürütülmektedir. Öz savunma ve diğer milliyetlerden halklarla kurulan bağları daha fazla güçlendirmek, Rojava’da Ş. Nubar Ozanyan Taburu’nun önündeki asli görevleri oluşturmaktadır.

Nitekim Rojava’da bu doğrultuda kampanya açılmıştır.

Kampanyanın Amaçları Nelerdir?

Ş. Nubar Ozanyan Taburu tarafından açılan kampanya şöyledir:

“1. Ermeni halkının mücadelesi Rojava devriminden bağımsız değildir. Burada yaşayan Ermeniler de devrimi kucaklamak ve güçlendirmek için bu devrimi kendi cephelerinden de güçlendireceklerdir. Kampanyanın rolü, bu önemli çalışmayı desteklemek ve farkındalık yaratmaktır.

 2. Ş. Nubar Ozanyan Taburu, Rojava devrimini ve kendi halkını askeri olarak savunan öz savunma gücüdür. Bu anlamda Türk faşizmine ve desteklediği çetelere karşı cephede durmaktadır. Tabur, Ermenilerin ve dünyadaki müttefiklerinin siyasi, askeri ve mali desteğine ihtiyaç duyuyor.

 3.Ermeni Sosyal Konseyi, Kuzey-Doğu Suriye Ermeni halkının demokratik kitle örgütüdür. Soykırımdan sonra Müslüman olarak yaşayan ve Arap ya da Kürt olan Ermenilerin anadillerini öğrenmeleri ve tarihini bilmeleri gerekmektedir ve Konsey’in yaşayan bir kültürün geri getirilmesinde önemli bir yeri vardır. Hem Hıristiyan hem de Müslüman Ermeni halkını tek çatı altında örgütleme anlayışına, gözetimine ve yeteneğine sahiptir. Kendi halkını örgütlemeyi ve Rojava devriminin kazanımlarını yaygınlaştırmayı hedefliyor. Bu, varoluşun ve mücadelenin bakış açısıdır. Bu anlamda hem öz savunma hem de demokratik-kültürel kazanımlar güçlenecektir. Bu sosyal projeleri hayata geçirmek için Konsey’in Ermeni ve diğer demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve aktörlerinden uluslararası desteğe ihtiyacı vardır.”

Bizler Avrupa’da yaşayan Ermeniler olarak, Rojava’da Ş. Nubar Ozanyan Taburu ve Ermeni Sosyal Konseyi’nin başlatmış olduğu kampanyayı aktif olarak desteklediğimizi ifade ediyoruz. Önümüzdeki süreçte kampanyanın Avrupa’da örgütlenmesi için çalışmalar yürüteceğimizi ilan ediyoruz.

Avrupa’dan Ermeni Devrimciler

Ekim 2021

5850

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar