Cumartesi Nisan 19, 2025

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

TC devleti destekli Azeri faşistleri, saldırılarına her gün yenilerini ekleyerek devam ediyor. Daha birkaç gün önce Ermenistan-Azerbaycan sınırında İHA ve havan toplarıyla yapılan saldırı sonucu 4 Ermeni askeri yaşamını yitirdi. Azerbaycan, askeri teçhizat ve ilave personelini, sınır bölgesi olan Sotk köyü yönünde yığıyor. Yani yeni bir işgal hazırlığı yapıyor.

Saldırıların yoğunlaştığı Sotk köyü, altın maden yataklarının olduğu bir sınır bölgesidir. Önemli maden kaynaklarının olduğu bölge, Azeri oligarkların iştahını oldukça kabartmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan devleti, bu bölgeye yönelik askeri saldırılarını artırarak köy halkını sürekli korku içinde tutarak göçe zorlamaya çalışmaktadır. Biçilmiş otlar yakılmakta, küçük ve büyük baş hayvanlar çalınmakta, arazide çalışan köylülere ateş açılmaktadır. Köylerin evleri ve özellikle pencereleri hedef alınmaktadır.

Tek merkezli bir suç örgütü gibi çalışan, her türlü kötülüğü bir yöntem olarak meşru kabul eden Azeri oligarkları, Ermenistan’ı zorla hazırlıksız olduğu bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Tamamlanmayan, eksik kalan işgal ve soykırımı tamamlayarak geride küçük bir toprak parçasına mahkum edilmiş bir Ermenistan bırakmak istiyorlar.

Bir yandan Ermenistan topraklarının önemli bir bölümünü diğer yandan Karabağ topraklarını işgal edip koparmak isteyen bu saldırganlığın arkasında sadece Azeri oligarkları yoktur. Onlara her türlü askeri-teknik-personel-istihbarat-diplomatik desteği veren soykırımcı faşist TC devleti ve onun “başında” AKP-MHP faşist yönetimi vardır.

Karabağ’da yaşayan Ermeni halkı; açlık, ilaçsızlık, dermansızlık, yakıtsızlıkla göçe zorlanmaktadır. “Ermenisiz bir Karabağ” yaratma hayali Türk-Azeri faşistlerinin bir Turan projesidir. Bütün saldırılar, bu projenin bir parçasıdır.

Dünya ile bağlantısı kesilen bir ülkenin ilaçlarının bitmesine, benzin yokluğundan dolayı ambulansların çalışmamasına, hastaların kliniklere yaya olarak gitmek zorunda kalmasına ne demeliyiz? Süpermarketlerde rafların tümünün boş kalmasını, insanların sabah saatlerce ekmek kuyruğuna girip bir tek ekmek alamadan evlerine dönmelerini nasıl izah etmeliyiz? Yeterli gıda ve süt bulamamaktan kaynaklı hamile kadınların düşük yapmalarını nasıl anlatmalıyız?  Sahipleri bile aç iken sokaklarda başıboş, sahipsiz, yarı aç dolaşan köpek ve kedilerin halini kime söylemeliyiz?
“Batı”nın ve Rusya’nın gözleri önünde Ermeni halkı açlığa, dermansızlığa, yalnızlık ve çaresizliğe mahkum edilmiş durumdadır. Ezilenlerin özgürce kendi topraklarında yaşam hakları, umut ve hayalleri bu devletlerin çıkar çemberi içinde kaybedilmek istenmektedir. Ezilenin ezileni durumunda olan Karabağ Ermeni halkının beylere ve devletlere karşı olmaktan başka çaresi yoktur. Ülkesi için direnip, özgürlükleri için savaşan Kürt halkına daha fazla elini uzatmalı ve onunla birleşerek zalimlere karşı güçlü bir savaşım vermelidir. Özgürlük ve toprak önemlidir ancak bugün Ermeni halkı için umut daha da önemlidir.

4901

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar