Cumartesi Nisan 19, 2025

Bir Faşistin Düşündürdükleri

Kucucuk kucuk burjuvalarin kumkucuk beyinlerinin dunyasi...

Bayraksiz bir hayat, susuz bir col gibidir...ey ulu bayrak, haydi mutlu et bizi, bicare zavalli ruhumu yucelt, koyu yalnizigimi parcala, kendimi dunyanin en guclu kisisi gibi hissttir bana, ihtiyacim var sana...ne olur yalvariyorum sana...canim feda yoluna...

Bayrak bayrak soyle bana; bizden guclusu var mi dunyada??? Ezan, bayrak, kutsal devlet umacisi ile sinif sorunlarinin karartilmasina izin vermeyelim...
yillardir batidaki sinifsal-ekonomik-sosyal sorunlari ve mucadeleyi azgin bir soven kampanyalar zinciri ile orttuler; azgin bir sovenizm dalgasi yaratarak sinif iktidarlarini ve ekonomik duzeni korudular...yine aynisini yapiyorlar...bayraklari birakin, gizlenmeye calisilan gerceklere bakin...

 

Birseye inanmak isteyen bir insanla bilimi tartisamazsiniz...Bilim inanmaktan degil, suphecilikten dogar.


Marksin deyimi ile, ''bilime ciplak giriniz'' gercegi, bilimsel dusunmenin, saf gercegin, ya da saf gercege en yakin gercegin kesfinde olmazsa olmazdir.

Mantonuzu, onyargilarinizi, kuruntularinizi, inanclarinizi, duygularinizi birakmadan gireceginiz yer heryer olabilir, ama asla hakikatin ve bilimin dunyasi degil...

Dusunmek istiyorsaniz, inanmaktan vazgecin. Olgulara disardan, taraf olmadan bakin. Taraf olarak girdiginiz yerden sadece kendinizi kanitlamak cikar, gercegi kanitlamak degil...Ikisi arasindaki ayrim derin bir ayrimdir; cunku sonucta kimin kazanmak istedigine dayanir, kendi egonuzun mu, yoksa gercegin mi kazanmasina.....

Genc burjuvazi, feodalizmin bagrinda gelisen kendi uretim tarzinin hakimiyetini saglamak icin, 'esitlik, kardeslik, baris'' sloganlariyla jakopyenizme soyundu tarihte; donemi geregi ilericiydi, orta cag uretim tarzini tasfiye icin sokaklara dusmustu...
Ve tarihin o evresinde, kendi pazarina sahip cikma, kendi burjuva iktidarini ve onun kapitalist cikarlarini korumak icin vatan ve ulus kavramini gelistirdi...

Tum bir toplumun 'ulus' denilen tek bir butunden olustugu yalanina dayandi... Iscileri-koyluleri bu 'ulus' bayragi altinda-burjuvazinin iktidari altinda- birlik olmaya, 'yabanci uluslara mensup dusmanlar' karsisinda tek olmaya, birlik olmaya davet etti...Vatan ve ulus kavramlarini yasatmak icin ulusal bayraklari icat etti... 

Tum dunyayi, burjuvazinin cikarlari adina, farkli bayraklar altinda kumelenmis, ama tek bir gercege, kendi burjuva sinif cikarlarina hizmet icin, ulusal sinirlara-pazarlara boldu...Gecmiste imparatorlar icin yuruyen savaslar bu kez 'uluslar', 'vatanlar'', kutsal 'ulusal bayraklar' adina surdurulmeye devam etti....

Milliyetcilik, iste tamda kapitalizmin safaginda dogan bir burjuva ideolojisi olarak, kendini var eden kapitalizmin dogusuyla birlikte dogdu...Ama omru 50 yil bile surmeden, bu kez kapitalizmin tekelci asamasina gecmis, gericilesmis kapitalizm, ya da diger adiyla emperyalizme donusen kapitalizm olarak, bu kez milliyetciligin en buyuk dusmani haline gelen de yine burjuvaziydi...

Asiri kar hirsi, onu, kendi ideolojisi milliyetciligi atmaya, yerine kuresel salt sinif cikari olarak emperyalist bir barbara donustu...Milliyetcilik, bugun , onun sahibi burjuvazi tarafindan bile bir tarafa atilmis, ezilmeye calisilan bir ideolojidir...

Anti-emperyalizme donusen, ulusal bagimsizlikciliga donusen milliyetcilik, artik bir tehlikeydi kuresel burjuvazi icin; ve onu bogan yine kendisi oldu...Burjuvazi, bugun cikari nerseyse orda olan, salt ekonomik cikar icin ne din, ne ulus, ne milliyet, ne de herhangi bir ideoloji tanimayan ekonomik bir canavar orgutune donustu, ama aptal, aldatilmis, ya da aldatilmaya, kendini uc kurusa satmaya hazir yiginlari, yine bu kuresel cikar savaslarinda asker olarak kullanmak icin, yine de sahte milliyetcilige ihtiyac vardi, ve nitakim oyle de oldu.

Milliyetcilik ; Kapitalizmin-Burjuvazinin kendi sinif cikarlari gayesiyle toplumdan asker, bekci temin etmek icin, kucuk burjuvaziden ve Lumpen Proleteryadan kendine devsirme araci-ideolojsidir.

Milliyetcilik Lumpen Proleterlerin sadist ruhuna, kucuk burjuvazinin kompleksli, yalniz, caresiz, buyuk burjuva olma hayallerine bas vurur.

Onlari birlikte, ulus ailesi icinde buyuk ve ayrilmaz bir guc olduklarina inandirir.

Bu ofkeli, kucuk, sadist ruhlarda eksik olani, zayif olani arar Burjuvazi, ve onu bulur,iktidari icin kullanir.

Nazi ordulari bu kucuk burjuvalardan ve lumpen proleterden olusur. Milyonlarcasi akar sahte guc irmagina burjuvazinin. O kucuk askerler, buyuk burjuva ordusunun sersemletici ajitasyonunda bir cinayet makinelerine donusurler....Insanligi, kendi ulusu disinda herkesi katletmeye donusurler.

Aptallarin, sadistlerin, cinayet makinesi burjuva ordunun askerlerinin gormedikleri bir sey vardir oysa; bu ideolojinin ve onun silahlandirdigi milyonlarca kursun askerin burjuvazi icin hicbir onemi yoktur; gozunu kipmadan hepsini harcar kendi cikarlari icin....Ve fasizm ordusundan, onun savaslarindan geriye kalan; daha da zengin olmus burjuvalar ve fasist ordunun askerlerinin, Kizil Ordunun askerlerinin ve milyonlarca masum sivilin cesetleridir sadece.

Bir burjuva menfaat, onun milliyetci cagrilarina cevap veren milyonlarca sadist, aptal ve cinayet heveslilerinin tum bir hikayesi, ayni zamanda aptalligin sadistlikle harmanlanmis kanli bir tablosudur.

Milliyetcilik bugun sahibi burjuvazi tarafindan bile degersiz ilan edilmis bir ideoloji olmasina ragmen, yine de burva orduya asker toplama burosu olarak gundemdedir, belki de gundemde kalma tek gerekcesi budur; cunku ezilen uluslarda gelisen milliyetci hareketler bile cok gecmeden bu kuresel devasa emperyalizm panzeri karsisinda elleri havaya kaldirmaktan, ve sahte, gorunuste bir milliyetcilik, ama ozde yeni-somurgeci usaklar olmaktan oteye gidememektedir...

Evet, belki tuhaf ama, kelime anlamiyla milliyetci durusu, yani empertalist burjuvazi karsisinda dik durusu koruyabilecek tek sinif, yine milliyetciligin dusmani olan tek sinif; enternasyonalist proleteryadir...Emperyalizm caginda milliyetciligin gorevleri de bizim omuzlarimizda kalmistir...Cunku onu gerceklestirme gucunde bir burjuva-ulusal sinif cagimizda kalmamistir...Var olan ciliz ulusal burjuvaziyi de Neo-liberalizm oldurdu; katili ise biz isciler degil, yine emperyalist burjuvazidir.Milliyetcilik gunumuzde aclarin toklarin doyurdugu, onlara askerlik yaptigi yerdir.
Milliyetcilik cinayettir!26th November 2013,...http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/11/bir-fasistin-dusundurdukleri.html

 

97946

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

İbrahim Dinç

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar