Salı Aralık 3, 2024

Darbe'nin imitasyon ve fason hali...

Bu ya bir tiyatrodur ki ben öyle düşünüyorum;  ya da sinemanın gala gecesinden yalnızca bir sahnedir ki, düşünmek bile istemiyorum!

Soralım!

Kurumsallaşmak için siz, tez elden sizin olan kadroları sisteme yerleştirmek için ne yaparsınız? Siz iktidar olsanız ve bu iktidarının da uzun vadede tehlikede olduğunu görseniz, size miskali zerre kadar dahi muhalif olan en üstten en altta devleti var eden tüm kurumlardaki memurları tasfiyeye girişmez misiniz?  Peki, kaybedecek "vaktiniz yoksa", iktidarınızın tehlikede olduğu bir zamanda size karşı olan muhalifleri yavaş yavaş mı tasfiye edersiniz yoksa "kalkışma" gibi bir tiyatro, imitasyon ve fason bir darbe mi sahnelersiniz?

Son bir buçuk yıla bakarak süreci okumak gerek. Diyelim ki yaşananlar tiyatro değil de bir sinemadır!

Tamam biraz inandırıcı belki ama bu çok çok iyi bir senarist ve yönetmenin çektiği bir filmin başarısı gibidir ki, bilindiği üzre gişeler hep aynı olmaz. Yok! "Bu bir sinema filmi ve gala gecesinden de sadece bir sahne" ise belki kısa vadede çok kanlı bir süreç yaşanır ama filmi çekenler uzun vadede  kendi sonunu hızlandıracaktır.

Yine, ortada cemaatin adı olmasına karşın "sanı" olmayan Gülen: "Araştırın, sonuçları kabulümdür" dedi. Bunu da anlamak gerek.

Tamam belki cemaate selam vermiş bir kaç komutan gaza geldi. Sonra da gazını alamayanlar soluğu Yunanistan'da aldı. Ardından, önce tabanın kurşunlatılması, sonra tabana askerlerin linç ettirilmesi ve hatta başının kesilmesi bizlere çok inandırıcı geldi. Peki Şırnak'tan Edirne'ye binlerce askerin önceden hazırlanan isim listeleriyle gözaltına alınarak tutuklanması, hele hele binlerce danıştay, yargıtay, anayasa mahkemesi üyeleri, savcı ve hakimin açığa alınarak gözaltına alınması nasıl açıklanacak? Evet! Bu tezgah doğrusu pek akıllıca ama, hiç mi hiç zekice değil! 

Bu, Türk asker ve polisi yerine IŞİD elemanlarının Kürdistan'a yerleştirilme girişimidir.

Bu, AKP tabanına silah dağıtarak metropolü denetime alma girişimidir.

Doğru anlamak ve yorumlamak gerek! Ortada "başarısız" denilen bir darbe yok. Köprüyü kapatan ile açanlar aynı güçlerdir. 

Helikopterden AKP tabanını tarayanlar, F-16'larla devlet kurumlarını bombalayanlar ve tabana askeri linç ettiren ve hatta başını kestirenler aynı zihniyet ve güçlerdir. 

Kesinlikle MİT'in "gerekirse kendimize füze attırırız" sözünü unutmamak gerek.

Evet! Ortada kalkışma, darbe ve/veya darbeye teşebbüş yoktur. Sayın Öcalan'ın "çözüm gelişmezse darbe mekaniği devreye girer" sözünü iyi anlamak ve tüm yaşananları iyi bir gözden geçirmek gerek.

Bu sahnelenen tiyatro, dizi ve belki de bizlere yutturulmaya çalışılan bir sinemadır.

Bunun adı kalkışma ya da darbe değil, kendi kendisine hem imitasyon ve hem de fason darbe yaptırarak kendisini mağdur göstermedir. Anlamakta zorlanılan belki de bu sahte darbenin karışık ve karmaşıklığıdır.

Belki şu sorulabilir; "Ya iktidarın yüzündeki korku ve tabanın sokaktan ayrılmayarak belediye iş makinalarının garnizon, tugay ve jandarma komutanlına konuşlandırılması?

Bu sahtelik laboratuarda hazırlandığı için denetim gerekiyor. Bu bilimsel bir deney, yani gözlemcinin etkisi olmalı ki kontrolden çıkmasın! Yani Türkçesi, olabilme ihtimaline karşın gerçek bir darbeyi önlemektir. Çünkü, -her ne kadar CHP'den ses çıkmasa da- askerin onuru kırıldı. Onuru kırılan TSK da, birşeyler yapabilir! Denetim altında tutmak gerek, değil mi? 

Tabanın sokakta tutulması da gücünü anlamak ve yine tabanın Erdoğan'ın İsrail, Rusya ve Suriye politikalarındaki dönüşleri nedeniyle kendisine yönelik oluşan gazını almak ve yine tabanı sokakta tutarak iç savaşa hazılamaktan başka bir anlam taşımıyor.

Bunun adı herşey olabilir ama iktidara karşı bir darbe olamaz.

Tabanı silahlandırarak iç savaş da çıkarsalar, yaptıkları bu adı ve amacı belli olmayan imitasyon ve fason "şey" mutlak kendi ellerinde patlayacak. 

63480

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Sayfalar