Diyaletiğin dansı! H. GÜRER

“Diyaletiği anlamak,değişim/dönüşüm ve hareketin sürekliliğini,karşıtların birliğini ve çatışmasını anlamaktır!”
Her ömür kendi gençliğini soluyor. Kaç yaşında olduğunun önemi yoktur! Geçmişin anılarıyla nefes alır her düş. Geçmişin yaşanmışlığı karşısında, geleceğin belirsizliği ‘gece’dir! Oysa, gelecek geçmişin esaretinden kurtulmayı bekler. Umutsuz bir geleceğin gölgesinde kalan yaşamlara dönüştürüldü insanlık. Bu yüzden gelecekleri belirsizleştirildi, korkularla örüldü, umutları kötürümleştirildi, düşleri acıya boğuldu, hayal kurma yetileri yok edildi, gelecekleri ellerinden alındı! Geçmişle yaşamaya itildi insanlık. Geçmişle yaşasın, hayal kuramasın, geleceği hedefleyemesin diyeydi hepsi. Herkes önüne bakar oldu, gök yüzüne, yıldızlara bakmayı unuttu! Şimdi geçmişin ölü, solgun, donuk, anılarıyla oyalanıyor insanlık. Oysa aslolan gelecektir!
Yeni bir yıla daha giriyor insanlık. Girdiğimiz 2015 yılını fethetmek, insanlığın özgür, eşit, sömürüsüz ve savaşsız bir dünyada yaşaması için mücadele etmek, geleceği geçmişten koparıp almak gerekir. Zamanın üç boyutu vardır. Geçmiş, Şimdi/An ve Gelecek! Fethedilmesi ve yaşanılması gerekenlerşimdi’de/an’da ve gelecektedir!
2015 yılına dair, her yıl olduğu gibi, herkes gibi güzel ve umut dolu temenniler ve dilekler dilemeyeceğim. Yaşanmışlıklarımızdan çıkaracağımız derslerdende göreceğiz ki, iyi niyetli yaklaşımlar, temenni ve dilekler, ne yazık ki insanlık için her geçen gün kötüleşen yaşamın düzelmesi için yeterli gelmiyor. O halde yapılması gereken çok açık! Şimdi’yi/An’ı ve geleceği, yani yaşamı kazanmak için somut pratik adımlar atmak gerekiyor! Dünyanın bir ucunda bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın diğer ucunda bir kasırgaya yol açabilir. (Açar değil, açabilir!) Zira küçük etkiler büyük tepkimelere yol açar ve dalgalanma her seferinde artarak devam eder. ‘Herşey birbirine bağlıdır ve etkileşim halindedir’! Bu diyalektiğin altın kurallarından biridir. Bu küçücük de olsa bir olasılıktır. O halde yapılacak iş de bellidir. Bir kelebeğin kanat çırpışı olmak!..
2015 yılı, insanlığın özlem ve ihtiyaç duyduğu o Altınçağa dair attığı somut adımlar ve başarılarla dolu geçmesi umuduyla… Her yeni yıla, umut ekmeliyiz ki, yeşersin özlenen yaşam…
Yeni yılınız kutlu olsun!
Sersala we pîroz be!
Bonne année!
Son Haberler
Sayfalar

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML
Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-
K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.
Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol
Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…
İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)
Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.
Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!
Deprem yerkürenin doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?
Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik
1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.
2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...
Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....
İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....
Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL
Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…
İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)
Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)
Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”
Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.