Perşembe Kasım 7, 2024

Dünya Gezegeni Üzerinde Yaşayan Tüm Canlılar Ve İnsanlık İçin En Büyük Tehdit: Kapitalizm Virüsü

2019 Aralık başında tespit edilip, ama 2020 Ocak ayı başından beri en çok konuşulan konu, hiş şüphesiz, Çin’in Wuhan kentinde çıkıp dünyaya yayılan Korana virüsü. İnsanlık tarihi bir çok yaygın ve bulaşıcı hastalıklara maruz kaldı ve bir şekilde, bu tür virüslere karşı mücadele yöntemleri geliştirdi ve başarılı oldu.

Ancak, virüslerin bu kadar kısa sürede binlerce insana bulaşması ve hatta anında denebilecek bir süre içinde dünyaya yayılması, kapitalist toplumsal sistemle doğrudan bir ilişkisi vardır. Yani, virüslerin kısa zamanda yüzlerce hatta binlerce can alması, yine kapitalist soyguncu sistemle ilişkisi vardır.

Virüsler insanlık için, kapitalizm kadar korkutucu ve can alıcı olamaz. Ama kapitalizm daha gerçekci, daha büyük ve korkunç sonuçlar doğuran bir toplumsal sistemdir. Acil önlem alınması gereken, acilen yok edilmesi gereken en tehlikeli virüsler, mikrobik bulaşıcı virüsler değil, kapitalist toplumsal virüsün kendisidir.

Korona virüsünün Çin'de kısa zaman içinde  bu denli hızlı yayılması ve can alması, Çin emperyalist burjuvazisinin, halkın sağlığını değil, sermayenin çıkarını ve emperyalist emellerini esas almasındandır.

Mikrobik virüslerinlerin çok can alması, kapitalist devletlerin sömürü ve egemenlik analyışları ve uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Toplumun sağlığına ayrılan paralar ile silahlanmaya ayrılan paralar aynı değildir. Silahlanmaya daha büyük bütçeler ayrılmaktadır. Yine, bilimin ve teknolojinin gelşmesine karşın, insan sağlığına yönelik yatırımlar ise devede kulak kalır. Özellikle insan sağlığın ilaç tekellerinin elinde olduğu bir sistemde, tekeller, insanların sağlıklı değil, kontrollü bir şekilde sağlıksız olmasını ister. 

Örneğin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 2019 verilerine göre ilk on emperyalist ülkede kişi başına yıllık beş bin ABD doları harcama yapılırken, en yoksul son on ülkede ise bu rakam 30 ABD doları kadar. Dünyanın en zengin (dünya nüfusunun %20’si) ülkelerinin sağlık harcamaları toplam sağlık harcamalarının %80’ni oluştururken, dünyanın geri kalan nüfusun %80’i ise dünya sağlık harcamalarının %20’sini yapabiliyor. Dünya nüfusunun %20 isi ile %80’i arasındaki uçurum bu denli derin. Türk tekelci burjuva faşist hükümeti ise, 2020 yılı için bütçeden savunmaya (yani savaşa) %12,8 pay ayırdı. Bu işin görünen yanı. Bu pay içinde savaş için harcanan ve de harcanacak olanlar ise bu oranın yarısından fazladır.1

Kapitalist sistemin karakteri, insan sağlığına uygun değil, tersine, onu her yönden bozucu, fiziksel ve ruhsal yapısını tahrip edici ve hasta edici toplumsal ilişkilere sahiptir. İnsanların aç kalması, işsiz kalması, iş bulsa da aldığı ücretle geçinememesi, iş yerindeki baskılar, her gün işten atılma korkusu ve salt geçinmeyi düşünmesi, insan için en sağlıksız ortamdır. Ücretli kölelik sistemin geçerli olduğu ve özgürlükleri hemen hemen bütünüyle elinden alınmış toplumların sağlıklı olması söz konusu olamaz. 

“Dünyanın en zengin 8 kişinin serveti dünya nüfusunun yarısına eşit” ve dünya nüfusunun yarıya yakın bir bölümünün günde 2 ABD dolarının altında “kazandıran” bir toplumsal yapıda, daha insanlığın kendisi için daha büyük tehlike ne olabilir? En tehlikeli virüsün kendisi, bu durumu yaratan kapitalizmin ta kendisidir.

Ya da şöyle soralım: İnsan yaşamı için en büyük virüs kapitalizmden başkası olabilir mi?

SARS, MERS, Ebola, domuz gribi, kuş gribi ve daha adını sayamadığımız diğer hastalık yaratan virüslerin insan ve doğa kırımı ile kapitalizmin insan ve doğa kırımı bir ve aynı kefeye konabilir mi? Birinciler, ikincinin yanında ağıza alınmaz bile. 

Sadece 20 ve 21.yy ele alıp, kapitalist sistemin egemenlik ve kar hırsından kaynaklı savaşlarda öldürülenleri rakamlara vurursak, insanlığın yerleşik düzene geçtiği son 10-12 bin yıllık tarihinde bulaşıcı hastalıktan ölenlerin sayısından çok daha fazladır. Hatta, 1918 yılında ortaya çıkan İspanya Gribi’nden (20 milyon)2 ölenlerin sayısı da bu rakamın içindedir. 

Burada, İspanyol Gribi ile ilgili bir ayrıntıyı –bu ayrıntı-, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki nitelik farkını gösteren bir ayrıntıyı kısaca aktaralım.

İspanya gribi ortaya çıktığında -her zaman olduğu gibi- ölüm, bütün kapitalist ülkelerde daha çok yoksulları yakaladı. Ancak yeni kurulmuş olan SSCB, daha devrimin başında halk sağlığını esas aldığından ve özel mülkiyeti ortadan kaldırıp, eğitimi ve sağlığı parasız yaptığından, bu grip nedeniyle ölenlerin sayısı, gelişmiş emperyalist kapitalist ülkere nazaran çok az oldu. Nedeni, sosyalist bir sağlık sisteminin uygulanmasıydı. 

Kapitalizm virüsü, hayvanlardan ya da başka nedenlerle insanlara bullaşan salgın hastalıkları yok edemediği ve de önlem almadığı için insanların ölümüne neden olurken, kapitalizm aynı zamanda dünyayı, yani yerkürenin ekolojik dengesinide bozmuştur. Kapitalizm kendi krizi yanında bir de iklim krizi, ekolojik dengenin bozulması anlamında bir kriz yaratmıştır. Bu kriz, insanlığı ve diğer canlıların dünyada yaşayamaz hale getirmeye de başlamıştır. Uzak olmayan gelecek bir süreçte, gelecek kuşaklar çok büyük acılar çekecek ve kırımlar yaşayacaktır. Bu günümüz bilim insanlarının ortak öngörüsüdür.

Salgın hastalıkları ve doğanın katliamını bir kenara bırakıp, 21.yy’da kapitalist sistemin çıkardığı savaşlarda ölenleri rakamlara vurrusak, daha korkunç gerçekliklerle karşı karşıya kalırız. Ve virüsün en büyüğü ve tehlikelisi de ortaya çıkar.

Sermayenin, doğaya ve üzerinde yaşayan tüm canlılara verdiği zarar ve yıkım, kendi merkezileşmesi ve büyümesiyle orantılıdır. Bir tarafta sermaye büyürken, öbür yanda ise insan (işçi/emekçi) ve doğa yıkımı büyür.

Yemen’de son üç yılda, beş yaşın altında açlıktan 85 bin çocuk öldü (Save the Children).

Ayrıca, Irak’la ilgili şöyle bir gerçeklikte var: sadece 1990-2009 yılları arasında ambargo, ABD ve diğer emperyalistlerin işgal ve saldırıları sonucu toplamda 6 milyon insan yaşamını yitiriyor. Bu ölülerin yaklaşık iki milyonu, beş yaşın altındaki çocuklar. 2009’dan günümüze kadar ise iki milyonu aşkın savaş nedeniyle bir ölüm gerçekliği var Irak’ta. Suriye, Libya, Yemen, Afganistan’da ve bir çok Afrika ülkesinde süren savaşlarda ölenlerin (öldürülenlerin) sayısı ise belirsizdir. Kapitalizmin yarattığı toplumsal yıkım nedeniyle göç yollarında ölenleri, yitenleri ise buraya eklemek gerekiyor.

Son 20 yıl içinde Ortadoğu’da emperyalist işgal ve savaşlarda ölenlerin sayısı, kapitalizmin, insanlık ve doğa için ne denli tehlikeli bir nasıl bir virüs oluğuna tanıklık eder. 

Virüslerin insanlık sağlığını tehdit eder duruma gelmesi, yine kapitalist sistemin eseridir. Savaşlar, ırkçılık, yoksulluk, işsizlik, göçler, salgın hastalıklar, toplumsal dıştalanmalar, cinsiyetçilik bütünüyle kapitalizmin eseridir. Kapitalizm yaşamaya devam ettiği sürece bu toplumsal olgular gelişerek ve derişnleşerek devam edecektir.

Kapitalizm virüsü yıkılmadan doğa ve insan kurtulamayacaktır: İnsanlık, daha özelde ise işçi sınıfı ve emekçiler bir karar verecek: daha fazla ölüm ve yok olma mı, yoksa kapitalizmi yıkıp sosyalizmi kurarak, insanlıkla beraber gezegenin üzerinde yaşayan diğer canlıları kurtarmak mı? 13.02.2020

1 OECD 35 ülkenin 2018 yılı sağlık harcamalarının oranı yaklaşık 4 bin ABD doları. Türkiye’nin ise aynı yıl için kişi başına sağlık harcaması 1.227 ABD doları. Veriler; www.de.statista.com ‘a ait.

2 İspanyol gribinden ölenlerin sayısı bazı kaynaklarca tahmini olarak 75-100 milyon olarak gösteriliyor. Ölümlerin bu kadar çok olmasının esas nedeni, yine kapitalist sistemin sağlık politikası nedeniyle olmuştur. Kapitalist sistem, halk sağlığını değil, sermayenin büyümesine yönelik bir karaktere sahip olduğu için, bugünde basit hastalıklar nedeniyle binlerce insan ölebiliyor.

9307

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

ONLAR ÇALIP ÇIRPTIKÇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ![*]

“İktidar yolsuzlaştırır.Mutlak iktidar mutlaka yolsuzlaştırır.”[1]

XX. yüzyılın son onyıllarında, Dünya Bankası ve diğer ulusaşırı finans kurumları, özellikle “yükselen pazarlar” olarak kutsanan neo-liberal korsan devletlerdeki rüşvet ve yolsuzlukların maliyetinin, onlara dayattıkları “yapısal uyum programları”nın getirilerini asgarîleştirdiğini gördüğünden bu yana, “yolsuzluklar” başlığını, özellikle UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) gibi “şefkat” aygıtları eliyle gündeminde tutmakta. 

DEVLET, SİYASAL “SUÇ”, HUKUK(SUZLUK) VE TERÖR(İST)[1]

“İnsanın temel özgürlüğü, yaşamını daha iyi kılma özgürlüğüdür.”[

Hayatımızı doğrudan müdahale ederek, zorbaca biçimlendiren egemenlik kavramlarının pratiğine ilişkin söz etmeden önce, bu konuda “Şeytanın Avukatlığı”na soyunan ve egemen zorbalık karşısında bunu layığı ile yapan ve geçenlerde bizi bırakıp giden Jacques Vergès’i anmadan geçmemeliyim.

TKP/ML-MK-SB :Yeni isyan dalgalarıyla ileri!

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir habere göre yazılı bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Merkez Komitesi Siyasi Büro (TKP/ML MK SB)’nun açıklama metninin tamamını haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:

Yeni isyan dalgalarıyla esmek ve yıkmak için ileri!

Kürt, Türk Çeşitli Milliyetlerden Halkımıza,

TKP/ML MK'sinden Newroz açıklaması

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir habere göre yazılı bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Merkez Komitesi TKP/ML MK ’nin açıklama metninin tamamını haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:

Direnişi Büyütecek, Özgürlüğü Kazanacağız!

Newroz Piroz Be!

TKP/ML- TİKKO Gerillalarindan Berkin Elvan için misilleme eylemi

TKP/ML TİKKO  gerillaları polis fişeği nedeniyle yaşamını yitiren Berkin Elvan için misilleme eylemi yaptı.

TKP/ML TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı yaptığı yazılı açıklama ile eylemi duyurdu. Açıklamada, “14 Mart akşamı saat 19:30 da Dersimin Çemişgezek ilçesi Emniyet Müdürlüğüne yönelik gerillalarımızca Berkin Elvan'ın TC devleti tarafından katledilmesine yönelik bir misilleme eylemi gerçekleştirilmiştir. Emniyet Müdürlüğü hedefine yönelik gerçekleştirilen bu eylemimizin sonuçları netleştirilememiştir” denildi. 

Marksizmin Militan Savunucusu;Eleanor Marx (Tussy)

“Ben asla dua edemem, çünkü tanrı ölmüştür! Ben asla ağlayamam, çünkü göz yaşları kurumuştur! Ben asla umutlanamam, çünkü umutlar tükenmiştir!”[1]

Eleanor Marx’ın 116. ölüm yıl dönümü anısına...

  Ağıtlar acılıdır. Gidenin yerinin doldurulamayacağı anlatılır. Bazen ise, gitmemesi gereken gidenle birlikte her şeyin bitiği sanılır. Tussy öldüğünde de böyle yakılmıştı ağıtlar. 

Biz Teröristi Tanıyoruz /Erdal Yıldırım

Ülkemiz ekonomik, siyasal, sosyal olarak çok önemli tarihi ve zorlu bir süreçten geçiyor. Başta iktidarı elinde bulunduran AKP ve onun başındaki Recep Tayyip Erdoğan, çocukları ve ailesinin birçok bireyi, bazı Bakanlar, bakan çocuklarının, AKP’yle iç içe olan kimi odakların karıştığı yolsuzluk ve rüşvet sarmalı hergün biraz daha açığa çıkıyor. 

Seçimleri Boykot Et / Ergün Aslan

Bu sefer Dadaistler gibi tüm yazım kuralarını hiçe sayarak yazacam.

Ya.. Tayyib seçimleri kaybederse..

Biz proletarya köylüğün  mutluluğu bu kadar kısa sürmemeli yahu.

Toplumsal katmanın en aşağı tabakalarında olmak ( eğri, büğrü, doğrusunu yazmayı öğrenmeye çalışmadan yazmakta ) çok hoşuma    gidiyor.  

Hiç kimse gerçek yüzünü göstermekte bir an bile tereddüt etmiyor.

Güzel bayanların, Metroseksüel  beylerin dahil ne kadarda ağşalık sözleri söylüyebildiklerine şahit oluyorsunuz.

Eee. .. halde böyle olunca ....

Gaz bombalarına ve tomalara kilit vurmak

Polisin attığı gaz fişeğiyle öldürülen Berkin Elvan'ın sonsuzluğa uğurlanışından sonra, Gezi parkına karanfil bırakmak isteyen kitleye polisin gaz bombaları ve tomalarla saldırması artık bu meseleye bir çözüm bulunmasını zorunlu hale getirmiştir.

                Çözümün hükümetten gelmeyeceği ortadadır. Çünkü diğer ülke hükümetleri gibi AKP de halkın alanlara çıkmasından korkuyor. Alanların bir süre sonra devrim kalelerine dönüşerek hükümetleri alaşağı ettiğini görüyor ve biliyorlar.

Onlarla buradayiz;Onlarla dünyayi degistirecegiz!(*)

 

“Ölümseyerek bakıyor dünya,biz gülümseyelim.”[2]

Gerçeği haykırıp, çoğaltarak maddi güce dönüştürmek için buradayken; hepimizi yanyana getiren ilk şey acıdır.

Acılıyız! Kolay mı? Kardeşlerimizi katlettiler… Ali İsmail Korkmaz’ı, Ahmet Atakan’ı, Abdullah Cömert’i, Mehmet Ayvalıtaş’ı, Ethem Sarısülük’ü, Medeni Yıldırım’ı, Hasan Ferit Gedik’i bizden koparıp aldılar…

Gözümüzü çıkardılar; yaraladılar; zehirlediler halkı; Elvan Berkin ise hâlâ derin uykularda…

ԱՆԽԻՂՃՆԵՐ - Vicdansizlar

 

Türkiye,11 yıldır iktidarda bulunan AKP faşizminin, Gezi Parkı alanını halkın elinden alıp,temsil ettiği İslam burjuvazisinin denetimine sunup,rant sağlamasına karşı çıkan halkın şanlı mücadelesine tanık oldu.Doğayı,çevreyi ve yaşam alanlarını savunan halkın, kanla yazılan mücadelesi yeni bir dönemin artık başladığı sinyalini verdi.

Kitleler '' Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak '' sloganıyla AKP 'yi ve  başındaki RT Er doğan'ı tarihin çöplüğüne göndermeye kararlıydı.

Sayfalar