Salı Ocak 7, 2025

Fransa'da Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Anması Gerçekleştirildi!

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 41. Yılında “Mutlaktır Ülkemizde Devrim, Bir İşaret Fişeğidir Kaypakkaya” şiarıyla gerçekleştirilen gece etkinliklerinin sonuncusu, Fransa’nın Metz şehrinde gerçekleştirildi. Yaklaşık 30 yıldır devrimci etkinliklerin nadiren yapıldığı bölgede, böylesi bir etkinliğin yapılıyor olması kitleler açısından oldukça önemliydi. 500’ün üzerinde kitlenin katıldığı etkinlik, saat 14’te, 13 Mayıs’ta gerçekleşen Soma maden işçileri katliamı için hazırlanan sinevizyon gösterimiyle başladı. Sinevizyonun sonlanmasıyla, kitle “Soma’nın Katili Patron – Ağa Devleti!” sloganını haykırdı.

Gecenin açılış konuşmasında, komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın düşman tarafından hiçbir konuda boyun eğdirilmediğine vurgu yapılırken, “Ülkemiz  proletaryasının öncüsü olan partimiz TKP/ML, gücünü kitlelerden ve kurucumuz İbrahim Kaypakkaya’nın Marksist Leninist Maoist görüşlerinden almaktadır. Önderimiz Kaypakkaya yoldaş, bizlere özsuyunu enternasyonal proletaryanın ustalarından aldığı ve bu suda çelikleştirdiği Marksist – Leninist - Maoist bir güzergah bırakmıştır. Ne mutlu bizlere ki böyle bir komünist öndere sahip olmuşuz. Onun, partimizin kuruluşuna kaynaklık eden görüşlerinin doğruluğu, zamanın karşı konulmaz akışıyla her geçen gün daha fazla ispatlanmaktadır” denildi.

Yine açılış konuşmasında; seçimler, Kürt ulusal sorunu, Gezi İsyanı, Alevi halkına dönük saldırı politikaları gibi konular ekseninde ülkemizdeki gelişmelere ilişkin yapılan açıklamalarla birlikte, Proleterya Partisi’nin önünde büyük görevler olduğu ve bu görevleri yerine getirme güç ve kudretine sahip olduğu vurgulandı. Açılış konuşması, “Tükenmeyen Gücümüz, Partimizdir Öncümüz!” sloganıyla bitirildi. Kitle, açılış konuşmasını “Yaşasın Partimiz TKP/ML, Kızıl Ordu TİKKO, TMLGB!” sloganıyla selamladı.

Açılış konuşmasının ardından, saygı duruşu bölümüne geçildi. Saygı duruşuna davet sırasında, ülkemizde ve dünyada devrim, sosyalizm ve yüce komünizm davasında şehit düşenlerin isimleri, hazırlanan sinevizyon gösterimiyle birlikte sayılarak kitle saygı duruşuna davet edildi. Sunum ve saygı duruşu esnasında kitlenin coşkusu ve ilgisi yoğun oldu. Saygı duruşundan sonra kitle “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!” ve “Önderimiz İbrahim, İbrahim Kaypakkaya!” sloganlarını coşkulu bir şekilde attı.

Gecenin kültürel bölümünde ilk olarak sahneye Hasan Sağlam davet edildi. Zazaca ve Türkçe eserleriyle programını gerçekleştiren Sağlam, son olarak kitleyle beraber Çav Bella marşını Zazaca okuyarak programını sonlandırdı.

Etkinlik, Grup Haykırış’la devam etti. Partizan eserleriyle kitleyi coşkulandıran Grup Haykırış, katledilen Soma işçileri için “Maden Ocağı” parçasını kitleyle birlikte söyledi. Grup programını, 18 Mayıs’ı Unutmam marşıyla sonlandırdı.

Etkinliğe katılan BDP temsilcisi, sürece ilişkin çeşitli açıklamalarda bulunurken, konuşmasının ardından “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!” sloganı atıldı.

Etkinlikte sahne alan Pınar Aydınlar, İbrahim Kaypakkaya, Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Mehmet Demirdağ ve 2 Şubat 2011 tarihinde ölümsüzleşen 5 kızıl karanfili anarak programına başladı. Aydınlar’ın programı sırasında coşku yüksek noktalara erişirken, kitle tarafından sık sık sloganlar atıldı.

Etkinliğe, TKP/ML Merkez Komite, TKP/ML – TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği, Tüm Hapishanelerdeki TKP/ML Tutsakları, Partizan-Özgür Gelecek-Yeni Demokrat Gençlik’in sunduğu mesajların yanında Devrimci Halkın Birliği, Metz-Nancy Alevi Kültür Merkezleri, Kürt Halk Meclisi tarafından dayanışma mesajları sunuldu. Yine etkinliğimize RedHack – Merkez Komite tarafından “TKP/ML’ye yoldaşça selamlar” denilerek sonlandırılan mesaj, kitle tarafından coşkuyla karşılandı. 

Kültürel programın son bölümünde ise sahneyi Ciwan Haco aldı. Seslendirdiği Kürtçe eserlere kitle de katılım gösterdi.

Ciwan Haco’nun ardından etkinlik, “İbo Yaşıyor, TİKKO Savaşıyor! Yaşasın Partimiz TKP/ML! Halk Ordusu TİKKO, TMLGB!” sloganları haykırılarak sonlandırıldı.

100204

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Diktatör 'Reis' çıkış arıyor ..

Malum olduğu üzere T.C.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!

Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet

İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.

Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.

Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?

Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?

Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?

Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.

Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?

Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.

Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun! 

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)

Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.

İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir

Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.

Sayfalar