Halkların devrimci birliği

Emperyalizm bir yandan ranta dayalı sermayesini büyütürken diğer yandan ezilen dünya halklarının yaşamında büyük bir ağırlık olarak duran sefaletin yaratıcısı ve sorumlusudur. Dünyada var olan ve yaşanan köleliğin ve yoksulluğun yaratıcısı ve sürdürücüsü durumunda olan emperyalizm bütün faşist-gerici ulus devletlerle birlikte yaşatılan soykırım ve katliamlarında baş sorumludur. Emperyalistler ve yerli gerici faşist iktidarlar Ortadoğu’da ve ülkemizde ulusal-dinsel-mezhepsel çatışmaların düşmanlıkların yegane sorumlularıdır. Uluslar-halklar arasına kalın ve geçilmez çitler çeken, beyinleri ırkçılıkla kirleten şovenizmin de yaratıcısıdır. Şovenizm, çağımızın en büyük sosyal hastalıklarının başında gelmektedir. Geçilmesi zor ve varılması güç, yaklaşılması oldukça zor olan şovenizm uluslar-haklar arasında yıllara hatta yüzyıllara varan derin düşmanlıkların adıdır. Bugün Kürt-Türk ulusu ve halkları arasında keza Arap ve Kürt ulusu ve halkları arasında var olan ve yaratılan düşmanlıkların yegane yaratıcıları faşist ulus devletlerdir. Tartışmasız bir şekilde bunların başında faşist TC devleti gelmektedir.
Faşist AKP hükümeti başta ABD ve AB emperyalistlerle birleşen ve dönem dönem farklılaşan çıkarları temelinde Ortadoğu’da bölge halklarına karşı sürdürülen kanlı saldırılarda uluslararası ve bölgesel en kirli ittifaklar içerisindedir. Aynı biçimde ülkemizde de tüm halklarımıza karşı kanlı ve topyekün bir saldırıya geçmiş durumdadır. Aykırı ve muhalif hiçbir sese tahammül etmeyen özgürlüğe ait her değere acımasız devlet terörü, sokak infazları, kitlesel katliam ve yaygın tutuklamalarla ezmeye çalışmaktadır. Yüz yıldır yarattığı faşist gelenekten ve etki gücünden hiçbir şey kaybetmeden Kürt ulusuna karşı sürdürülen imha ve inkar politikasıyla yüzbinlik şehirleri tank ve top ateşiyle yerle bir ederek kitlesel soykırım uygulamaktadır. TC egemenlik sistemi içinde geleneksel ve “modern” tüm gerici ve faşist güçlerini arkasında toplayarak, tüm muhalefeti ezmek sindirmek susturmak istemektedir.
Faşist TC devleti bir yandan çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız üzerinde ağır baskı koşulları altında sömürüsünü devam ettirirken diğer taraftan devrimci durum ve devrimin olanaklarını hiç olmadığı kadar olgunlaştırmıştır. Bugün Ortadoğu’da ve ülkemizde devrim için fırsatlar her zamankinden daha fazladır. Devrimci durum, güven veren devrimci bir öncünün eksikliğini ye ihtiyacını yaşamaktadır.
Bugün gerek Rojava devrimini gerekse T. Kürdistanı’nda Kürt halkının özyönetim direnişlerini savunmak, sahiplenmek-sürdürmek demek halklarımızın devrim mücadelesini savunmak demektir. Aynı zamanda tüm ezilenlerin, emekçilerin, demokratların aydınların can güvenliğini ve özgür geleceğini savunmak demektir. Bugün Ortadoğu’da ve ülkemizde özgürlük değerlerini savunup ona sahip çıkmak demek, dünya halklarının özgürlüğünü ve geleceğini savunmak demektir.
Unutmamak gerekir ki; faşist sistem altında ülkemizde hiçbir toplumsal kesimin varlığı ve geleceği güvende değildir. Aleviler, demokrat kesimler, işçiler, emekçiler, yoksullar, tüm muhalif güçler saldırı altındadır. Bugün her alanda büyük bir kahramanlıkla direnen-savaşan Kürt halkı adına “Kürt öz yönetim direnişleri” dedikleri isyan kırılırsa, AKP daha azgın bir saldırganlıkla ve acımasızca Türkiye’deki tüm muhalefeti kanla bastıracaktır. Dolayısıyla Türkiye’deki tüm ilerici, devrimci güçlerin ve emekçi halkın geleceği Kürt halkının haklı ve onurlu direnişinin geleceği ile iç içe geçmiştir.
Bugün var olan ve yaşanan gelişmeler Türkiye ve T. Kürdistanı’nda tüm devrimci ve ilerici güçleri hiç olmadığı kadar birlikte-ortak mücadele yürütme ve örgütleme ihtiyacını ve olanaklarını ortaya çıkarmıştır. Faşist AKP hükümetine ve TC egemenlik sistemine karşı silahlı mücadele dahil tüm alanlarda ve tüm mücadele araç ve yöntemleriyle devrimi yükseltmek için güçlerimizi Halkların Birleşik Devrim Hareketi'nde birleştirmek gibi bir örgütlülüğe ihtiyaç vardır. Oluşan Birlik, “büyük bir sorumluluk altında yürümek göreviyle karşıya karşıyadır. Bu birlik sahiplenilerek, destek sunulmalı ve ileri taşınmalıdır.
Ortadoğu’da proleter devrimcilerin de yer aldığı devrimci güçler arasında oluşturulan devrimci bir ittifak olan direniş birliğinin temelleri atılmıştır. Adına “Birleşik Devrim Hareketi” denilen birlik, emperyalizme-kapitalizme, faşizme, şovenizme ve ırkçılığa karşı mücadele içinde demokratik ve özgür geleceği kazanmayı hedeflemektedir. Sistemle bütünleşen faşist AKP'nin toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını amaçlayan devrimci ittifakın yaratılma ve sürdürülme ihtiyacı yaşamsal düzeyde önemlidir. Devrimci ideal ve temeller üzerinde kurulan ve örgütlenmeye çalışılan bu birlik, sürecin ve gelişmelerin ihtiyacına yanıt olmayı amaçlayan mütevazı bir birliktir. Bu birliğe doğru yaklaşmak, gerçekliği ve ihtiyacı içinde anlamak ve bu kavrayışa uygun bir bilinçle örgütlülüğünü yaratmak devrimci bir görevdir.
AKP hükümeti, toplumla birlikte doğayı da imha etmektedir. Kadına ve gençliğe düşmandır. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde sömürüyü ağırlaştırıp, kölelik koşullarını dayatmaktadır. Tüm halk kesimleri üzerinde baskıcı ve katliamcıdır. Halkların Birleşik Devrim Hareketi, AKP hükümeti ve TC devletinin saldırısı altındaki tüm güçleri eğitip örgütlemeyi ve birleştirip mücadeleye seferber etmeyi esas alır.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum için, işçi sınıfı ve emekçilerin hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi için, özgür geleceğin kazanılması için mücadele eder.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırır.
Eğer önlenmezse mevcut durum kaçınılmaz olarak daha kanlı bir diktatörlüğe doğru gidecektir. Bu gidişi engelleyecek hiçbir düzen gücü ve kurumu kalmamıştır. Bu gidişi yalnızca ortak ve birleşik mücadele önleyebilir. Ya daha kanlı bir diktatörlük kurulacak ya da halklarımız örgütlenip silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanakları ile birlikte yerle bir edecektir.
(Rojava’dan bir Partizan)
Son Haberler
Sayfalar

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler
Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!
Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)
Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet
İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.
Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.
Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?
Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?
Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?
Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.
Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?
Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.
Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun!

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)
Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.
İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir
Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.