Kaçkınlara döneklere ağzı iyi laf yapan kurusıkı lafazanlara

1- Kitabın bol cümleli yerinden ve damarından konuşarak abartma denemesi:
Süreç öyle bir hal aldı ki dönek olup içinde bir şeyler kıpraşanın sadece ben olduğumu zannedecek saflıkta bakıyorken hayata, dan dun sesleri eşliğinde gürültünün göründüğünden daha büyük olduğunu gözlemledim. Toparlanma nidaları eşliğinde, apoletlerini bırakmış, kenara çekilmiş, görev bekleyen Amerikan askerleri havasında dolanan geçmişin soytarıları(tüm mücadele kaçkınları yani bizler), meydanı boş bulup at koşturmak için eyerlerini eşeklerin sırtına yerleştirmek için hazırlanıyorken böyle bir yazının taraflar için kendine gelme yazısı olmasını dilerim.
Dönülmez akşamın ufkundayım. Maoistlerlerle dirsek ve kol temasındayım, Haberler uçuşuyor, etkinlikler piknikler vs. yapılıyor. Oh ne güzel haberler, ne gaddar güzel… Eski ilişkilere ulaşılıyor. Oh ne gaddar güzel… Döneklerde kitabın ve bilginin karanlık yüzünden başlıyorlar konuşmaya, ağızları iyi laf yapıyor. Of ne gaddar! ca değil mi? İkiyüzlüce değil mi?
Geçmişin hizip klik ve bilumum ayrık otları ilan edilip(böyle olabilir yâda olmayabilirler) bugün yeniden toparlanmak adına eski savaşçılar, eski tüfekler, eski devrimciler oluverdiler. Bunun tespitinin ve açıklamasının nedenlerinin ve dayanaklarının öncelikli olarak içerde baştan aşağı bir tartışmasını yapmadan böyle bir adım atmak, mayına basmakla eşdeğerdir diye düşünmekteyim.
Benimde ağzım iyi laf yapıyor? Küçük burjuva yaşamın esnekliği ve kaypaklığını ev iş ve çevremde gizleyip, illegalite oportünizmine bulayıp proleter halkımızın yaşam alanlarında çok da güzel ajitasyon ve propaganda yapabilirim, hatta ve hatta geceleri yazılamaya ve bildiriye ve hatta ev ziyaretlerine çıkabilirim. Ara sıra gelip o evlerde gönül almak babında kalabilirim. Ancak ne ev hayatımdan ne de iş hayatımdan nede beni şekillendiren o küçük burjuva yaşamdan vazgeçebilirim. Eskiden işler böyle yürüyordu sanırım. Sadece hamallar ve eşekler her şeyi sırtlıyor, yapıyor, ölüyor, tutsak düşüyordu.(O zamanın eşşek ve hamallarından biride bendim.)
Benim gibi kaçkınlarda teori ve pratik bilgilerini, hikâyelerini sermaye yapıp pazarda çok da güzel bir tezgâh yapabilir aslında. Nede olsa gelenekten biriyim. Buna hakkım var değil mi? Bir özeleştiri verdim mi? Olay tamam demektir.
Dönüp bir semt, mahalle, okul, ilçe, il komitesinde görev alabilirim. O kadar emek verdik bedel ödedik!? Değil mi?
Bilgimizde var Allaha Şükür
İl komitesinden aşağı kurtarmaz aslında
Ama haydi ilçe olsun kabulümdür.
Ne dediniz zaten örgütlü çocuklar mı var?
Başlarına mı vereceksiniz.
Tabii yoldaş!
Ne demek körün aradığı bir göz Allah’ın verdiği iki göz ooh ne güzel,
Ne gaddar güzel toparlanıyoruz!
Eğer toparlanma denen şey yukarıda yazdığım kurgusal süreçteki gibi ise size kocaman bir ‘NAH TOPARLANIYORUZ’ demek zorundayım. Toparlanma denen şey küskünleri bir araya toplamak olmamalıdır. Küskünler ve kaçkınlar ancak hurdacıların depolarındaki çürümeye yüz tutmuş parçalara benzerler, geri dönüşümden geçirip işlevsellik kazanmaları için; hiçbir tercih ve hakları olmaksızın en alt seviyede en kızgın ve önemsiz gibi görünen işlerde ellerinde fırça duvara afiş yapıştıracaklarsa, gece elinde boya ile yazılamaya çıkacaklarsa, gözcülük yapacaklarsa, en zor görev ve sorumlulukların yerinde yani en altta olacak ve her görevi yaşına ve bilgisine bakmadan sorumlusunun ve komitesinin kararlarına uyacaksa evet her dönek her kaçkın geleneğin aktif bir üyesi olabilmelidir. Ancak kaldığı bıraktığı ya da daha ileri bir konumdan başlayacaksa(yeteneği var ya) bu çürümenin, hizipleşmenin, eski kokuşmuş iş ve pratiklerin tekrarlanmasına sebep olacaktır. Çalışan akıl ve el olmadıkça sadece çalışan akıl hep patron ya da ağa olarak kalacaktır. Doğruyu yapmak için çok şey bilmeye ihtiyaç yoktur. Sadece yapılan her iş halkın içinde açık yüreklilikle yapılmalı yönü hep ona dönük olup ondan gelip ona gitmelidir. Yani Kadroların genç ve tecrübesiz olması sorun değildir. Eğitilebilirler. Örgütlenebilirler. Ancak kaçkınları gencecik yeni savaşçıların başına cellat olarak atamayın. O gençler 40 yıllık geleneği kendi ayakları üzerine dikecek kudrete ve güce bilinçlerinde zaten sahipler. Eski tüfekler, aslında bir tıkaç olmaktan başka hiçbir şey olmayacaklardır. Çünkü onların hastalıklarını temizleyecek aygıt ve mekanizmalar hala oluşmadı oluşturulmadı. Yazıp çizdikleri kadarına müsaade edilmeli bilgi birikimlerinden faydalanılmalıdır. Ancak ve ancak asla kadro haline gelmelerine izin verilmemelidir.
2- küçük burjuva özgürlükçülüğü, dar, kolaycı, yüzeysel, bir şey olmazcı yaklaşım denemesi:
Süreç öyle bir hal aldı ki, iyi anlamda söylüyorum. Yanlış anlamayın. Toparlanıyoruz farkında mısınız? Eskiler bile görüşmek istiyorlar.
Bakın kadrolar genç ve tecrübesizler, bunların birikimlerinden faydalanılabiliriz. Tecrübeleri çok, yürekleri de biraz kararlı ise cacık bile olabilirler. Hele eskileri bir anlatışları var roman gibi hikâye gibi. Bak kelli felli adamlar olmuşlar hala yılmamışlar. Sırtımızı dönecek halimiz yok. Böyle bir süreçte çok faydalı olacaklardır. Gelsin özeleştiri versinler. Geçmiş geçmişte kaldı. Ne olacak onlarda böyle olmasını istemezdi. Ufak tefek hatalar çok büyütüldü canım. Aslında söylemlerinin çoğu doğruydu. Biz hiç mi hata yapmadık. Yapmayın canım. Okumuş teorik yönleri güçlü kişiler, gelsinler başlasınlar bıraktıkları yerlerden. Hatta biz onların gönüllerini etmeliyiz. Biraz yağ, biraz fırça, biraz da alttan aldık mı devrimi bir ömür’e sığdırırız.
3- Bana ne var, sana ne var! yaklaşımı denemesi:
Süreç öyle bir hal aldı ki, ne oluyoruz demeye kalmadı. Aslında iyiler onca emekleri var ama böyle şeylere gerek yok. Biz bize yeteriz.
-Hem bana ne var, yukardakiler daha iyi bilir. Onlar bilmeyecek te kim bilecek. Neden büyütüyorsun Tanerciğim. Bunu sorun ve gündem haline getirerek ne yapmak istiyorsun. Hem Sana ne var! İşine baksana. Buluttan nem kapıyorsun, Bizi de kendini de üzüyorsun. Boş ver, bu dünya fani, her şey gelip geçici…
-Ama be.
-Boş ver dedik ya!
-Ama bizde düşülen hatalara, bizim yaptığımız hatalara kimse düşmesin diye…
-Ne laf anlamaz adamsın be, oğlum bak git!
4- Eskimeyen bahaneler, eskiyen dönekler
-Geçmişte çok hata yapıldı çok.
-Şuradan bir ciğara
-Hüüüüüüpss, ciğerlerim bayram etti kirve.
-Hangisinden başlayım bilmiyorum… OF oof!
-Ayağımızı kaydırdılar(Takunya giyseydiniz.)
-Adam kayırdılar.(Menfaatin mi vardı da sustun)
-Hemşericilik ve bölgecilik çoğalmıştı(Bence Siirt fıstığı Antep fıstığından daha iyi, yoksa pahalı olmazdı)
-Kötü işlere bulaşanların olduğu(sen ne yaptın peçetemi tuttun)
-Seks konusunda sapıtanların olduğu(arkanı dönüp dinleyeceğine, kalkıp su döksen ayrılırlardı)
-Ama programa karşı çıkıyorlardı, yasalcı olacaktı bunlar, maoyu ve mayoyu red ediyorlardı.
-E’eee
Ne e’si biz canımızı koyduk meydane, siz yaşamadınız, çocuksunuz, siz kimsiniz bize hesap soruyorsunuz! Ne yaptınız ha! Ha! Ha!
Biz dındını dındını dındını dındındın
Biz zındırı zındırı zındırı zınzınzın
-Siz bu kadar şey olurken ne yapıyordunuz???
-Bizmi? Iııım , Iıım ımm,Küümm Küüm Küm.
KAÇTIK İŞTE BAŞKA NE YAPACAKTIK. Bizde mi güme gitseydik. Bak ne güzel aile kurmuşum, Bak işim eşim aşım tam, bak her istediğimi söyleyip yapabiliyorum bak. Bak kitapta okudum entelektüel de oldum. Bak ….
Buradan yaptığınız saptamalar idealizmdir. Her insan bildiği kadarını değil yapabildiği kadarını yapabilir. Yapabilirliğini belirleyen şey zaman, konum, bilgi ve beceri ile sınırlıdır.
Dostlar gerçek her zaman çıplaktır. Görecek kadar cesursanız doğru yerden doğru bakın. Kaçkınsanız kaçkınsınızdır, Dönekseniz öylesinizdir.. Küskünseniz sadece naz edersiniz. Maoizm öyle bir kordur ki söndüremezsiniz. Kendinize de benzetemezsiniz. Sizde soyunup Ganj nehrinde bedeninizi ve ruhunuzu yıkayıp dara çekin. Çünkü çıplakların en büyük silahı örtüsüz kılıfsız Marksizm Leninizm Maoizmdir. Birde buradan bakın.
Taner Özcan
Taner özcan
Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır
Son Haberler
Sayfalar

AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]
“Bilginin iktidarla ilişkisi
sadece uşaklıkla değil,
hakikâtle de ilgilidir.”[1]

Sürdürülemez Kapitalist Krizin Topoğrafyası[1]
Krizin içindeyiz.
Krizle sarsılıp, savruluyoruz.
Her gün, her an krizin “sonuçları”ndan etkileniyoruz.
Vs., vd’leri…
Bunlar böyleyken; hâlâ krizi “tartışıp”, “konuşuyoruz”.
“Hâlâ” dememek için sürdürülemez kapitalist krizin topoğrafyasını çıkarmak gerekiyor.

Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]
“Yükselen her şey düşecektir.”[1]
Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”

Alevilerin cennette zaten işi yok
TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’ diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER
Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları
BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri
“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks
İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN
“Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında//
Biz kırıldık daha da kırılırız/
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]
“ben hiç başlamamış bir dündeyim.
yağmur yağacak...
hiç başlamamış bir yarın çok var.
hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]
Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.
Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.