Perşembe Kasım 7, 2024

"Kaypakkaya'nın bayrağı asla yere düşmeyecek!"

Rojava: Proletarya Partisi’nin Kobanê sürecinin başından beri varlığını sürdürdüğü Rojava ve Suriye’de savaşçı öznelerle Rojava açılımını, Nubar Ozanyan’ı, HBDH’yi konuştuk. Sorularımıza TKP/ML TİKKO savaşçıları Mahir Bakırcıyan ve Misak Manuşyan cevap verdi:

– Kendinizden biraz bahseder misiniz? Sizi Rojava’ya getiren nedir?

Mahir Bakırcıyan: Rojava’ya görevli olarak gelmedim. Partimiz ile hiçbir ilişkim yoktu ilk geldiğim zamanlar. Gönüllü olarak katıldım. Katkı sunmak için geldim. İlk önce 2014’te Kobane’nin özgürleştirme hamlesinde YPG saflarına katıldım. Dünyanın her yerinden buraya savaşmaya gelen Enternasyonal Savaşçılar ile Enternasyonal Tabur’da kalırken Parti’yle tanıştım. Orhan yoldaş ile ilk defa burada karşılaştık. Orhan yoldaşın etkisiyle Parti’ye katıldım. Enternasyonal Tabur Komutanlığı’na ise BÖG, enternasyonal savaşçılar ve örgütlerin ortak kararı ile seçildim.

– Rojava Devrimi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Rojava devrimini sömürü, baskı ve zulüm altında kalmış bir ulusun devrimi olarak görüyorum. Emperyalizm ve yerli işbirlikçilerine vurulmuş bir darbe, kaldırılan isyan bayrağı olarak görüyorum. Bu devrim Ortadoğu’da birçok halkı, milliyeti kapsayıcı hale gelmiş olan bir devrimdir. Aynı zamanda kadınların ve ötekileştirilenlerin devrimidir. Bölgesel olarak da ilerici ve demokrat niteliğe sahiptir.

– Cephede hangi özgürleştirme hamlelerinde yer aldınız?

– Cephede savaş tecrübelerimiz oldu. Kobane, Hol, Mumbiç, Rakka köy ve şehir savaşlarına katıldık. Belli zamanlarda cephede nokta tuttuğumuz da oldu. Şehir, köy ve arazi savaşlarında tecrübelerimiz oldu. Bu tecrübelerimizi yoldaşlarımıza aktaracağız. Tecrübe aktarılmayıp bir kişide kaldığı zaman hiçbir anlamı yoktur çünkü.

– Partimizin Rojava açılımını nasıl görüyorsunuz?

– Partimizin Rojava açılımı önemli bir açılımdır. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kabul eden ilk örgüt olarak, burada bulunmamız gerekiyordu. Kürt ulusu ile dayanışmak, onlarla birlikte savaşmak bizim için bir görevdir. Bu görev önderimiz İbrahim yoldaşın bize vermiş olduğu bir görevdir. Rojava’yı görmezden gelmek ise şovenizmdir. Kendine MLM bilimini rehber eden herkes, buradaki gerçekliği görmek zorundadır. Partimizin Rojava açılımı bu anlamıyla devrimci bir açılımdır.

– Rojava Devrimi’ne katkı sunmuş bir Parti olarak şehidiniz, gazileriniz ve yaralı yoldaşlarınız bulunmaktadır. En son Komutan Nubar Ozanyan’ı şehit verdiniz. Ozanyan’ı en son nerede ve ne zaman gördün? Senin üzerinde ne gibi etkiler bıraktı?

– Orhan yoldaşı en son şehit düştüğü sabah gördüm. Onu anlatmak gerçekten kolay bir şey değil. Partimize, önderimize yürekten bağlı bir yoldaştı. O mütevazi emekçi ve fedakar bir yoldaştı. Ben daha önce böyle bir devrimci ile karşılaşmadım. Klasik komutan özelliklerine sahip olmayan bir komutandı. Gerçek öncü, önde yürüyen, talimatı ile değil, pratiği ile önderlik eden bir yoldaştı. Kendisini övmeyen, hiçbir şeye sahip olmayan bir komünistti. Tek bağımlılığı ideolojisi idi. Anlattığı gibi yaşayan bir yoldaştı.

– Parti Karargahında günlük yaşantınızı nasıl örgütlüyorsunuz?

– Karargahta Partimizin ilke ve politikaların uygun devrimci bir yaşam sürdürme çabası içindeyiz. Karargahta planlı ve düzenli olarak askeri ve ideolojik eğitim yapmaktayız. Günlük yaşamdan okumalar yapıp yoldaşlarla tartışmalar yürütüyoruz. Ayrıca cepheye giden yoldaşların görevleri ile yoğunlaşıyoruz.

“Parti okulu hayal olmaktan çıkmış, gerçeklik kazanmıştır”

– Ortadoğu, dolayısıyla Suriye Rojavası’nda neler oluyor?

Misak Manuşyan: Ortadoğu’da dengeler son 25 yıldır hızla altüst oldu. Olmaya devam etmektedir.

Tüm bu grift değişimleri yaşadığımız tarihsel süreçte Rojava’da devrimci güçlerin bir devrimine tanık oluyoruz. Elbette ki bu devrim ne sosyalist ne de bir komünist partinin önderlik ettiği demokratik halk devrimi niteliğine sahiptir. Henüz tamamlanmamış, fakat ciddi kazanımlar elde etmiş Rojava devrimine önderlik eden güç Kürt Ulusal Hareketidir. Bir yandan cephede, emperyalist devletlerin ve onların uşakları bölge devletlerinin yarattığı DAİŞ çeteleri ile savaşılıyorken diğer yandan kantonlarda devrimin cephe gerisini örgütlüme savaşını sürdürmekteler.

– Bu anlattığınız durum için şartlar elverişli diyebilir miyiz?

– Coğrafyada konjonktür, kelimenin her anlamı ile devrimcidir. Şartlar devrimler için alabildiğine elverişlidir. Nesnel şartlar, samimiyet ile devrim iddiası taşıyan tüm devrimci örgütler için muazzam olanaklar sunmaktadır.

– Partiniz bu durumun neresinde?

– Bugün böylesi bir tabloda Partimizin, Ortadoğu’ya, aradan geçen onca yıldan sonra yeniden ciddi adım atma çabasını, devrim iddiamızda büyük bir ileri adım, ciddi bir devrimci hamle ve tartışmasız, son yılların en nitelikli açılımı olarak değerlendiriyorum. Bölgedeki yoldaşlarımızın pratiklerinin partimizi HDBH bileşenleri içinde saygınlığı ve güvenilirliği tartışılmaz bir yere yükselttiğini söylemek mübalağa olmaz. Bölgedeki konumlanışımız, Partimizin ülkemizde belirlediği devrim stratejisine, her anlamda fevkalade imkanlarla çevrelenmiş pozisyona sahiptir.

– Partiniz içerisinden gelen darbe için ne diyeceksiniz?

– Bu girişim sonrası ortaya çıkan tablo görevlerimize yoğunlaşmamızı sekteye uğrattı; devrime seferber edilmesi gereken enerjimizi dağıttı, halk savaşına, gerilla savaşımımıza odaklanması gereken ilgimizi çok ciddi anlamda sekteye uğrattı. Bu elbette doğrudur! Ancak hiç kuşkumuz yoktur ki bu darbe bizleri daha da güçlü kılacak ve ayağa dikecektir. Ve iktidar mücadelemizde mevcut kadrolarımız ve potansiyel kadro adaylarımız için çelikleşmenin, iç düşmana karşı daima komünist uyanıklık ve dikkate sahip olmanın yaşamsal ders ve tecrübesi olacaktır.

– Son olarak vermek istediğiniz mesaj var  mı?

– Sevgili yoldaşlar; Bizler, Partimizin Ortadoğu Bölge Komitesi ve ordumuzun Rojava Komutanlığı içerisinde yer alan savaşçılar, savaşçı partililer olarak partimize ve tüm yoldaşlarımıza güveniyoruz. Bu zorlu sınavı da başarıyla geçeceğimizi biliyoruz. Sizler de bizlere inanın ve güvenin! Önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın inşa ettiği Partimizin, Ordumuzun ve gençlik örgütümüzün bayrağı asla yere düşmeyecektir! Böylesi tarihi/hayati bir kavşakta inancını hayatı ile bayraklaştıran Nubar Ozanyan yoldaşımızın efsaneleşen komutanlığını daha da yükseklere çıkartacağımıza and içtik! 

 
47548

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-

Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.

Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)

İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…

Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor. 

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Sayfalar