“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!”
IŞİD saldırılarına karşı destansı bir şekilde sürdürülen Kobanê direnişi destan yazmaya devam ediyor. Bu direniş sürerken; Dünyada ve Türkiye'de bu direnişi sahiplenmek için sokağa çıkan halka, olanca gücüyle saldıran TC onlarca insanı katletmeye devam ediyor. T. Kürdistanı başta olmak üzere, devlet baskısına boyun eğmeden sokaklara dökülen halkın direnişi sürerken; daha önce de direnişi büyütme çağrısı yapan Partizan, tüm güçlerine seferberlik çağrısında bulundu.
TC ve IŞİD başta olmak üzere, Kobanê'nin düşmanı olan tüm güçlere karşı süresiz direniş çağrısının yapıldığı açıklamayı sizlerle paylaşıyoruz.
“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!
ABD’nin başını çektiği emperyalistlerin ve bölge gericiliğinin katliam makinesi olarak sahaya sürdüğü IŞİD çetesinin Kobanê’ye yönelik saldırı ve kuşatması, YPG’nin kararlı ve fedakârca direnişi onlarca günü geride bırakmış, savaş Kobanê’nin mahalle ve sokaklarına ulaşan göğüs göğse bir çarpışmaya evirilmiştir. Kuşatmanın faşist Türk Devleti’nin Kürt sorununda genetiğine kodlanmış tarihsel bir düşmanlıkla “iş gördüğü” IŞİD çeteleriyle dört koldan ağır silahlarla sürdürülüyor olması nedeniyle büyük zorlukları ve güçlükleri göğüslemek için Kobanê, Rojava ve bölge halklarının geleceği açısından dayanışmayı, direnişi ve mücadeleyi daha etkin şekilde sürdürmemizi gerektiriyor.
Kürdistan’ın Suriye coğrafyasında ulusal demokratik hakları için direnenler; kuşatma ve saldırılara karşı kahramanca sürdürdükleri direnme savaşını, şimdiden tüm ezilenler adına kayıt altına almış bulunuyor. Kürt ulusal sorununda katliamdan, inkâr ve tasfiyeden başka bir seçeneğe açık olmayan faşist Türk Devleti’nin ve bölge gericiliğinin anladığı tek dil olan Kobanê direnişi; mücadelenin, savaş ve direnişin kaçınılmaz ve geçerli tek yol olduğunu gösteriyor. Kobanê; IŞİD kuşatmasıyla, tecrit ve ambargoyla “düşürülmeye”, işgal edilmeye çalışılırken; Türkiye Kürdistanı yeni katliamların, OHAL uygulamalarının ve her türlü halk düşmanlığında birleşenlerin kutsal ittifakının gereği saldırıların arenasına dönüştürülüyor.
“Faşist saldırganlığa karşı direnişi büyütelim”
Kobanê’de şiddetlenen saldırılar ve katliam karşısında Türkiye Kürdistanı’nda ve ülkenin birçok yerinde gelişen kitle eylemlerine aynı katliamcı histeriyle saldıran Faşist Türk Devleti onlarca insanı katlederek, azgınca saldırarak sindirmeye, Kobanê direnişinin sesini boğmaya çalışıyor.
Türk hâkim sınıflarının temsilcisi AKP hükümeti, meclisten çıkardığı savaş tezkeresi ve bölgenin insansızlaştırılması uygulamalarıyla IŞİD çetelerine sınırsız lojistik destek verirken; Kobanê direnişinin yenilgiye uğratılması için sınırda yoğun bir abluka kuruyor ve halk desteğini kesmeye çalışıyor.
Kobanê’de; kıyaslanamaz bir silah üstünlüğüne ve Türk devletinin desteğine dayanan IŞİD çetelerinin saldırılarına karşı, insanüstü bir fedakârlıkla ve savaşın ihtiyaç duyduğu her türlü olanaktan yoksun şekilde kahramanca bir direniş sürüyor. Kuşatma ve saldırıların kırılabilmesi, Kobanê’ye Kürdistan’ın diğer parçalarından gerekli desteğin sağlanabilmesi için, faşist abluka ve yasaklara karşı fiili ve meşru mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Kobanê direnişi; halkımızın, ilerici, devrimci demokrat ve antifaşist kesimlerin yurtsever halkımızın büyük duyarlılıkla daha fazla sahiplenmesine ihtiyaç duymaktadır. Devletin ve organize ettiği faşist saldırıları kitlesel ve örgütlü şekilde püskürtmenin yolu, direnişi boyutlandırmaktan geçmektedir. Ülkenin her yerinin ve sokağının Kobané’ye çevrilmesi, direnişin yaygınlaştırılması gerekmektedir.
“Süresiz direnişe çağırıyoruz”
Bunun için halkımızın ezilen, horlanan ve devrimden çıkarı bulunan tüm kesimlerini Ortadoğu’nun kadim halklarının yanında yer almaya; Kürt, Ezidi, Arap ve Süryanilerin kanına tüm vahşilikleriyle elini bulaştıranların yeni katliamlarına karşı süresiz direnişe geçmeye çağırıyoruz. İşçi ve emekçileri, sendikaları, halk gençliğini, kadınları, LGBTİ bireyleri, Alevileri, ezilen, horlanan ve sömürülen halk kesimlerini; Kobanê direnişinin yanında olmaya aktif direniş ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz.
Grev, boykot ve işgallere girişerek, kepenk ve kontak kapatarak, sıkıyönetimleri, sokağa çıkma yasaklarını tanımayarak yaşamı durdurma eylemleriyle ülkede ve uluslararası alanda ezilen halkların kanına susamış bu katliam şebekelerinin saldırılarına karşı direnişi boyutlandırmak, kamuoyu oluşturmak en acil görevlerimiz arasında bulunuyor. Bunun için tüm güçlerimizi; seferber olmaya, seferberlik ruhuyla Kobanê direnişinin ve halkımızın isyanına daha güçlü şekilde katılmaya çağırıyoruz.
Halkımızı; Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek isteyen bu katliam şebekeleri karşısında güçlü saflaşmalar örmeye ve örgütlenmeye ve aktif tavır almaya davet ediyoruz.
Rojava’da, Kobanê’de halkımızın özgürlüğü ve onuru için savaşarak ölümsüzleşenlerin yükselttiği bayrak ezilenlerin çektiği acıların isyan bayrağıdır.
Ölümsüzleşen şehitlerimizin önünde saygıyla eğilerek mücadelelerini sahiplendiğimizi ve yerlerini doldurarak kavgalarını yükselteceğimizi bir kez daha söylüyoruz.
Şehid Namirin!
Kobanê direnişini desteklemek için yaşamı durduralım!
Her yer Kobanê her yer serhildan!
PARTİZAN
Son Haberler
Sayfalar
Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...
Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.
Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.
Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.
Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?
Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.
Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.
Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.
Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...
Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.
Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.