Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! - Kadir Amaç

Bu çalışmayı Şengal’ın kurtuluşuna adıyorum. Postmodern pradigma beş bin yıllık insanlık tarihine ait tüm antikiteleri bir buldozer gibi ezip geçiyor. Özellikle son elli yıl içinde postmodern pradigma dijital bir dünya yaratma uğruna, insan gezegeni ve diğer gezegenler üzerinde zihinsel denemeler gerçekleştirerek, ontoloji ve kozmolioji yasaları üzerinde çok ciddi hasarlar meydana getirmiştir. Kuran-i Kerim, bu anlamda insanoğlunun taşkınlık yapma melekelerine sahip olduğunu söyler: "Hayır insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder" Bu anlamda siyasal İslam; IŞİD’in şahsında en az postmodern paradıgma kadar, insanlık ailesini ve Müslüman dünyasını tehdit altında tutuğunu söylemek mümkündur.
Bu anlamda F.Nietzsche’nin " modernite-modernizim adına neyi yuttunuzsa onu derhal kusunuz" ve Rousseau'un "İnsanın dini ne tapınaklardır, ne altarlar nede ayınlardır. İnsanın dini tamamen en üstün olan Allah’a içsel bir ibadet ve ahlak kurallarına sonsuza dek uymaktır." Sözleri bu anlamda oldukça değerlidir.
O vakit neden Müslümanlar dünyanın en problemli toplumu? Sorun Kuran-ı kerim'den mi kaynaklanıyor?
Sorun İslam peygamberi Muhammed'den mi kaynaklanıyor?
Sorun Sahabe ve Tabinden mi kaynaklanıyor?
Sorun mezhep ve meşreplerden mi kaynaklanıyor?
Sorun İslam teologlarından ve fikir adamlarından mı kaynaklanıyor?
Sorun siyasal İslamcı parti, örgüt ve cemaatlerden mi kaynaklanıyor?
Sorun nerden kaynaklanıyor?
O halde şurdan başlayalım: Evet bugünki İslam, uçkuruna ve midesine düşkün olan, hedonist ve komprodor sınıfı savunuyor. Bu dinin kozasını inşa eden ve kelebekleşmesini gerçekleştiren, modern çağın Bilal ve Ebuzerlerini murted ilan ediyor. Şehir hırsızlarını, ensesi kalın, karınları şişik mele ve mutref sınıfını kolluyor. Din cambazlarını, din dalkavuklarını, başlarını paraya koyan, kıçları havaya diken ve dört kadına tapan alçak lağım farelerini dinin sözcüsü yapıyor.
Oysaki orijinal kuran’ın ilk öğretisi ve orjinal islam peygamberin ilk tevhid ve adalet çağrısı, insan ve erdem merkezlidir. Sakif toplantısından hemen sonra Hz. Muhammed’e ihanet tertiplediler. Onun Peygamberlik öğretilerini tahrif ettiler. İktidar hırsları için cenazesini dört gün beklettiler. Sürgüne gönderdiği zalim insanları vali yaptılar. Biricik kızını hamile haliyle tekme tokat dövdüler. Torunlarını ve akrabalarını en vahşi yöntemle Kerbela’da katlettiler. Ardından Kürdistan topraklarını işgal ettiler. Kürd’ün ontolojik varlığını rıhtıma bağladılar, ruh ve gönül atlasını delik deşik ettiler.
Bugün ise Kürdistan topraklarının, işgal ve ganimet fetvasını verenlerin ardılları dünyanın gözleri önünde, Şengal’de Ezidi ve Kobané’de Müslüman Kürt milletinin kafalarını en vahşi yöntemlerle bedenlerinden ayırmaktadır.
Dolayısıyla bugün karşımıza çok sayıda uyduruk ve tahrif olmuş İslam türleri çıkmaktadır.
“İran İslam Cumhuriyeti” Kürt gençlerini vahşice uygar dünyanın gözleri önünde vinçlerde sallıyor, İslam ve Ehlibeyt’e karşı görevini yerine getirdiğini iddia ediyor. Müslüman dünyasında bir milyardan fazla insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesini verirken, İslam ve müslümanlığın hamisi olduğunu iddia eden ve bir varıl petrolü bir Coca-Cola’ya tahvil eden çöl bedevisi Arabistan, Katar ve Dubai dünyanın en güzel sahillerinde güneşlenmeyi ve dünyanın en güzel otellerinde sex partilerini düzenlemekte bir sakınca görmüyor.
İslamcı IŞİD teröristleri, tekbirler eşliğinde, Kobané ve Şengal’de yalınayaklı Kürt milletini en vahşi yöntemlerle katletmeyi cihat görüyor. Hamas, El-Kaide, Nusra ve Taliban kendini İslam’ın gerçek temsilcisi görüyor. Müslüman milletlerin akidesini ve tasavvur dünyasını Abdulvahap, Seyit Kutup, Mevdudi, Hasan El-Benna gibi, cahil kafalarla delik deşik ediyor ve onları şirk, cehalet, açlık ve sefalet çöplüğüne terk etmeyi “Emr-i bi’l ma'rûf” görüyor.
Öte yandan, Türk ve İran istikbarat birimleriyle birlikte hareket eden, Kürt yurtseverlerini ve dindarlarını domuz bağı yöntemiyle katleden; sonra Ezidi Kürtlere kafir, Dersim'li alevilere kafir, dindar ve demokrat yurtsever Kürtlere munafık, PKK'ye ve HDP'ye kafir diyen ve haşa kendisini de Allah’ın askeri ve partisi gören bir avuç Hizbuldomuz fırkası Kürdistan milletinin huzurunu kaçırıyor.
“Kurttan” ve “itten” türediğini söyleyen, şamanist ve paganist Türk devlet geleneği, Roboski, Cizre, Gever, Çolemerg, Silopi, Nusaybin, Silvan’da Kürt çocuklarını “ Size Türk –İslam gücünü göstereceğiz” naralarını savuruyor.
İkincisi; Türk İslamcı hareket hem Allah'a, hem Çankaya köşküne ve hem de paraya secde ediyor. Bunlar İslam kılıfına girmiş İslam hırsızı, Kürdistan hırsızı, şehir hırsızı, modern Uhud okçusu, modern Huneyn kaçkını, modern Sakif’in iktidar komplocusu. Bunlar bir yandan Allah, Kuran, Peygamber, Türk ve Kürt kardeşliğinden fantastik slogan atarken; diğer bir taraftan Türk devletinin Kürt milletine, Kürdistan davasına yaptığı her türlü tuğyanı meşru görüyor.
Kürdistan ülkesine “Güneydoğu Anadolu Bölgesi” diyor. Türk devletinin gücüne tapıyor, paraya tapıyor, kadına tapıyor, zevke tapıyor. Bunların müslümanlığı tıpkı Yezid’in müslümanlığı gibidir. Yezid şöyle demişti: “İçki İslam dininde haramsa, biz de Hristiyan dinine göre içeriz.
” İkinci Fasıl!
Gecenin ve gurbetin en zifiri yerinde gönlümü okşayan, ruhuma heyecan veren, ikbalimi yarınlara hazırlayan; Kürdistan'ın her estetik ve her irfani zerresi adeta beni mana, muhteva, manzara ve bağımsızlık iklimine taşıyor. öyleki, bana tarifi güç en tatlı ve en neşeli anlar yaşatıyor.
Bundan dolayı bütün dinlere, düşüncelere, toplumsal ve siyasal hadiselere Kürdistan zaviyesinden bakıyorum.
Çünkü Kürdistan ülkesinin, milletinin bağımsızlığı ve özgürlüğü burda sakladır.
Bu anlamda Çok sayıda çok çeşit adamla muhabbet ettim!
Çok sayıda çok çeşit deneyim gördüm!
Çok sayıda çok farklı kitap okudum!
Çok sayıda, fakir ve zengin adama misafir oldum!
Çok sayıda, Muhammed’e ve çok sayıda Marks’a tapan müritler gördüm!
Ve en son bazılarının yüzlerini, hallerini ve ikballerini Çankaya puthanesinde altıok’a secde ederken ve bazılarını ise, “meyhane” ve “kerhane” de eğlenirken gördüm! Bu anlamda, benim Fenâfillah’ım (ontolojik varlığım) ne Muhammed nede Marks’tır. Benim fenafillah’ım, Kürdistan ve insan sevgisidir!
Ben; Mezhep, meşrep, hadis, sahabe, tabin, cemaat ve devlet eksenli bir akide ve kültürden ırak ve firak dururum! Çünkü isimlerini saydığım bu fırkalar, Sevgili İslam Peygamberin evini ateşe verdi. Ardından, sevgili torunlarını ve bir avuç dostunu çarmıha gerdi. Bu kez o kanlı salyasıyla Kürdistan’ın, özgürlük ve adalet limanına barbarca saldırıya geçti. Velhasıl onu esir aldı, zülüm ve kölelik rıhtımına bağladı ve ardından tecavüz etti.
Bundan dolayı bu cahil, katil ve günahkar fırkanın hiç biriyle ilgilenmediğimi ve adam yerine koymadığımı belirtmek istiyorum. İkincisi, bu fırkayla mahkeme-i kübra’ya kadar İslam kardeşi olmayacağımı ve işgalci generalleri, sömürgeci valileri ve işkenceci polisleriyle birlikte kutsal Kürdistan topraklarından def olup gitmelerini istiyorum. Bu anlamda ben kendi dindarlığımı şöyle tarif ediyorum:
Benim İslami dünya görüşümün bir parçası ruhsal, bir parçası, irfani ve bir parçası da bilimseldir! İkincisi; ben cami, menkibe, abdest ve nikah hocası değilim! Ben; din bilimi, felsefe bilimi, sosyoloji bilimi, siyaset bilimi ve Kürdistan sevgisinin öğreticisiyim. Benim; yaratıcıyla, objeyle, subjeyle ve ahiret alemiyle ilişkimi belirleyen ne korkudur ne cehennemdir nede cennettir!
Böyle bir dindarlık ancak kölelere mahsustur! Benim yaratıcıyla ilişkimi belirleyen; akıl, sevgi ve estetiktir. Her feleği bu çemberde gönül atlasıma misafir ederim! Tanrı hiç bir kulunu ayrıcalıklı yaratmamıştır. Çünkü bu Tanrı’nın sünnetullah yasalarına aykırıdır.
Mamafih, naturalist ve materyalist bilim de insanın ontolojik yasalarına bu zaviyede bakar. Yani; hem bilim hemde İslam teoloji bilimi insanların putlaştırılmasını büyük bir felaket olarak görür! Dolayısıyla, bilimin ve teolojinin determinist yasalarına inanıyorsanız, hiç bir insana ve hiç bir yaratığa akılsız ve kontrolsüz, bir sevgi ve saygı türünü armağan edemezsiniz, onu putlaştıramazsınız.
Bunu yaptığınız taktirde, toplumunuzu bilimden, ilimden uzaklaştırıp, putperest ve cahil bir topluma sürüklemiş olursunuz! Örnek: (Arabistan, Katar, Dubai, İran, Irak, Pakistan, Afganistan, Fas, Suriye, Sudan, Keşmir vb bakınız) Bu mahfilde benim hiç bir namazım, hiç bir orucum ve hiç bir ibadetim bu yukezibun fırkanın hiç bir namazına , hiç bir orucuna ve hiç bir ibadetine benzemiyor.
Çünkü benim Rahman’a yaptığım namaz, oruç ve diğer ibadet eylemlerim, sevgi ve teşekkür amaçlıdır. Onlarınki ise, Siyasetlerini namaz ve oruçla gerçekleştiriyorlar. Rızıklarını Kuran’ı sömürerek kazanıyorlar ve işledikleri pisliklerini Kuran’la temizliyorlar.
Bu anlamda bana göre İki çeşit İslam vardır:
1-İnsanı eşekleştiren ve köleleştiren İslam: Bu İslam’ın sahipleri, Saray, hilafet, velayet ve mezheplerdir. İşte bu tahrif olmuş İslam, özelde Kürt milletini genelde Müslüman milletleri İslam'ın silahıyla teslim almış, ruhlarına eroin ve esrar akidesini üflemiştir.
2- İnsanı özgürleştiren ve mutekamilleştiren İslam: Bu İslam; sevgi, estetik, hikmet, ilim ve irfan karargahlarıyla insanı “Esfel-i sâfilîn” noktasından alıp, “Ahsen-i takvîm” mertebesine taşır.
Bundan dolayı yalınayaklı dindar halkımızın bu din hırsızlarını iyi tanıması gerekiyor. Sevgili dindar halkımız; İmam Ali’nın dediği gibi “Kuran konuşmaz, sorduğunda konuşur” ilkesiyle hareket etmeli ve kendisine zulüm eden Türk-Arap-Fars devletlerini ve bu devletlerin zulmüne karşı sesiz kalan Müslümanları Kuran’a şöyle şikayet etmelidir:
Ey! sevgili Kuran, senin Kürt ve Kürdistan meselesine bakış acın nedir? İslam adına, Memleketler ve kıtalar işgal eden ve oranın yerli milletlerini vahşice katl eden, Türk-Arap-fars devletini darül Insaniyet mi, darül İslamiyet mi Yoksa darül zulümàt mı görüyorsun? İhvan, El-Kaide, Taliban, Hamas, IŞİD, Hizbul-domuz ve benzeri siyasal İslamcı bağilerin ve şakilerin Mahabad, Amed, Şengal ve Kobané’de gerçekleştirdikleri çirkin amelleri hakkında hükmün nedir? İkincisi, bu günah ve cehalet fırkası, Allah’ın askeri, Allah’ın ordusu, Allah’ın devleti ve Allah’ın partisi ve Allah’ın sevgili dostları olduğunu ısrarla idia ediyor ve bu sloganlarla dindar Kürt milletini çarmıha geriyor.
Ey! sevgili Kuran, şimdi de bu şakiler ve haramiler çetesinin son ardılı olan İslamcı hareketler ülkesi işgal edilen, dili yasaklanan, siyasal egemenliği elinden alınan ve nazık civan bedenleri çarmıha gerilen mustazaf Kürt milletine “içki dinimizde haramsa bizde Hiristiyan dinine göre içeriz” diyen Yezid ‘in bu “seddü zerai” (usulü Fıkıh) sözünü referans alarak, dindar Kürt miletine, helal ve haram sınırlarını tayın ediyor.
Ve en önemlisi bu sapkın fırka İspanyol falanşistleri gibi, gittikleri her yerde Kürt siyasetçilerine Vivala Muerte! (“yaşasın Ölüm!”) diyor.
1936 yılında İspanyol düşünür Miguel de Unamuno, Salamanca Üniversitesi’inde insaniyet, adalet, barış ve özgürlükle ilgili yaptığı bir konuşma üzerine, konferans salonun arka sıralarında oturan general Millàn Astray ve yanındaki bir grup falanşist ayağa kalkarak; Vivala Muerte! (“yaşasın Ölüm!”) Ardından Unamuno, konuşmasına kaldığı yerden şöyle devam etti: “Daha demin, ölümsever ve saçma sapan bir haykırma işittim:
Bu yakışıksız ve çirkin sözleriniz huzurumu kaçırdı ve bana tiksinti verdiğini söylemek zorundayım.” Dedi. Bunun üzerine, ırkçı Millàn Astray kendisini tutamayıp ayağı kalktı ve şu iğrenç sloganı attı: “ Abajo la inteligencia” (“Kahr olsun zekà!”)
Evet, siyasal İslam tıpkı İspanyol genaral Millan Astray’ ve falanşist arkadaşları gibi, ölümsever ve ırkçıdır. Kanlı ellerinde taşıdıkları Kuran’la dindar halkımızın ve insanlık ailesinin huzurunu kaçırıyorlar; sevimli değiller, cansıkıcıdırlar. Fikirleri çöplük, inançları şirk, yüzleri timsah, amelleri kandır. Bunlardan ne insan olur ne kardeş olur ne İslam olur nede bilim olur!
Çünkü elinde taşıdıkları Kuran şöyle diyor: insanları ülkelerinden çıkarıp katl etmeyin, dillerini inkar ve renklerini aşağılamayın. Lakin onlar Rahman’ı dinlemiyor! öldürüyor, tek dil, tek renk, tek egemenlik diyor. Keza Kuran, yiyin, için fakat israf etmeyin diyor; ama bunlar aşağılık hayvanlar gibi, tıka basa yiyiyor, içiyor. Kuran son olarak bu hümeze ehline, altın ve gümüş biriktirmeyin diyor; ama onlar inadına deste-deste, dolar ve Euro biriktiriyor.
Sonuç olarak siyasal İslamcı unsurlara şunu diyoruz: sizin inandıklarınız size, bizim inandıklarımız bize. Sizin düşündükleriniz size, bizim düşündüklerimiz bize. Sizin sevdikleriniz size, bizim sevdiklerimiz bize. Sizin günahlarınız size, bizim günahlarımız bize. Sizin hayırlarınız size, bizim hayırlarımız bize.
Kadir Amaç
Son Haberler
Sayfalar

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler
Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!
Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)
Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet
İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.
Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.
Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?
Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?
Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?
Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.
Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?
Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.
Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun!

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)
Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.
İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir
Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.