Salı Nisan 22, 2025

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Komutan Martager’i, ne kapitalist sistem teslim alabildi ne de Türk faşizmi yenebildi. Avrupa’nın merkezinde Fransa’da herkesin görmek, yaşamak istediği Paris’te ne gözünü sistem içi yaşama dikti ne de mülteci yaşamın kültürüne teslim oldu.

Gençlik yıllarında spor yaşamının zirvesine tırmandı. Türkiye vücut geliştirmede birinci, dünya sıralamasında beşinci seçildi. Spor yaşamının en üst zirvesine tırmanıp alkışlar alırken bile bir an olsun mütevaziliğinden vazgeçmedi. İdeallerinden taviz vermedi. Spor ve gerilla mücadelesinde yükseldiği her zirveye, nasırlı elleri ve çıplak ayaklarıyla tırmandı. Ne Paris’te Yılmaz Güney’in yakın koruması olurken ne de DAİŞ faşistlerine kök söktürürken gösteriş düşkünlüğüne kapılmadı. Görünmezlik içinde hep Fakir yaşadı. Ve Martager gibi kahramanca savaştı.

Ele avuca sığmayan, sisteme pabuç olmayan komutan Martager, Hayastan’da- Karabağ’da mücadele yürütürken Kurdistan halkının özgürlük ve onur davasından kendini ayırmadı. Tıpkı Monte Melkonyan gibi “Eğer Ermeni soykırımına gerçek anlamda son vermek, Hayastan’da özgürce yaşamak istiyorsak, mutlaka Kürtlerin özgürlük savaşımında aktif olarak yer almalı saf tutmalıyız” derdi. Halkının özgürlük ve kurtuluşunu Kürtlerin, işçilerin, kadınların, Alevilerin ortak kurtuluş savaşımında gördü. Sadece görmekle, anlamakla yetinmedi aynı zamanda yürekten hissedip, savaşımın en ön sıralarında saf tuttu.

Komutan Nubar Ozanyan dediklerini yapan, yaptıklarını savunan, devrime yürekten inanan dürüst bir devrimcilik yaptı. Bundandır ki Kurdistan topraklarında TC ve DAİŞ faşizmine karşı savaşmak onun için onur oldu. Onun en anlamlı yaşam felsefesi özgürlük için savaşmak oldu. Ne yaşamın zorlukları altında ezildi. Ne de savaşın engellerinden yıldı. Ermeni soykırım hikayeleri ve anılarıyla ayakkabısız ve ceketsiz büyümüş bir genç, zorluklar karşısında pes eder mi? Engeller önünde teslim olur mu? Zirvelere tırmanırken silahının kabzasını asla bırakmadı. İstanbul-Kumkapı’da çöktü çökecek yoksul evini, dedesinin anlattığı soykırım hikayelerini asla unutmadı. Bundandır ki herkesten ve her şeyden daha fazla bağlandı özgürlük ve kurtuluş ideallerine. Bundandır ki herkesten güçlü sarıldı silaha ve gerilla savaşına.

Halkların acılarını yüreğinde hisseden, sevdalarına bağlı kalan Komutan, kurtuluşa giden yolun gerilla savaşı olduğunu asla aklından çıkarmadı. Ne İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ne Misak Manuşyan’ı, Maryam Çilingiryan’ı ne de Mazlum Doğan ve Komutan Kemal Pir’i unuttu. Kemal Pir’in “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar sevdik” sözünü yıllar önce Paris zindanlarında göğsünü Alman faşizmin kurşunlarına siper eden Misak Manuşyan tarafından da haykırıldığını öğrenirken büyük bir mutluluk duymuştu. Soykırımı, sürgün acılarını yaşamış yetim bir Ermeni gencin haykırışlarıyla Kurdistan’ın özgürlüğü için canını feda eden Türkiyeli bir devrimcinin sözlerinin birbirinden haberleri olmadan dokunmasının ne kadar anlamlı olduğunu öğrenince yürüdüğü devrim yoluna daha fazla tutundu.

Komutan Nubar Ozanyan Hayastan’da, Dersim’de, Amed’de, Kamışlo’da, Serekaniye’de sayısız anı bırakarak ayrıldı devrimci dünyamızdan.

Nerede bir demir, nerede bir patlayıcı, savaş anısı varsa, nerede ele avuca sığmayan çocukluk ve gerilla pratikleri varsa oralardan mutlaka Nubar Ozanyan geçmiştir. Mutlaka düşmana öfkenin, halka sevginin, yoldaşına bağlılığın ve devrime hesapsız hizmetin adı yazılmıştır.

Komutan MARTAGER, Ermeni halkı içinde fedai ruhunu canlandıran, büyüten bir gerilla duruşudur. Hayastan’dan Kurdistan’a dek hayalleri peşinden soluksuz koşmanın ismidir. Kardeşlik köprüsünde yaptıkları kadar yaşattıklarıyla özgürlüğü hissettirendir. Güneş batarken, özgürlük için ölmeye yemin edenler sabahın ilk şafağında özgür olur. Özgürlük için yemin eden Martager, sabahın şafağında özgür oldu. Devrim, kafa tutup genç bir dünya yaratmaksa, bunu en iyi yapan Martager oldu. Anısına büyük saygıyla…

5360

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar