Perşembe Nisan 24, 2025

Marx’tan Mao’ya Marksist Düşünce Diyalektiği

Bu kitap, polemiksel bir üslupla, esas olarak düşüncenin diyalektiğini ele almaktadır. Bu bağlamda, proletaryanın sınıf mücadelesinde teorinin maddi bir güç halini alması ve maddenin düşünceye, düşüncenin ise maddeye dünüşmesi nesnel gerçekliği tartışmasını devam ettirmektedir.

Düşüncenin nereden geldiği, ne olduğu ve maddeyle ilişkisinin nasıl olduğu gibi sorular, ilk filozoflardan bu yana tartışılan ve üzerinde düşünce üretilen bir konudur. Ozellikle

Yunanlı filozoflar bu konuya oldukca fazla kafa yormuşlardır.Ancak, Hegel’e gelene kadar diyalektiğin düşünme bilimine uygulanması, “ilkel” bir biçimde kalmıştır. Hegel ile birlikte diyalektik, düşünmenin en yüksek biçimi haline gelebilmiştir.

“Bir nehirde iki defa yıkanılmaz, her şey vardır ve yoktur,her şey akıcıdır, durmadan değişmektedir, durmadan yok olmaktadır”diyen Heraklitos’dan sonra, diyalektiği düşünceye gerçek anlamda uygulayan Hegel oldu. Ancak o da, onu kendi nesnelliğinden, esas olarak maddi kaynağından kopararak “İDE”ye, kainatta önceden var olan bir yaratıcı düşünceye bağlayarak, diyalektiğin ayaklarını havada, başını yerde bıraktı.

Düşünce diyalektiğindeki bu tersliği düzelten ve onu ayakları üsüune diken Marx oldu. Boylece, düşünce diyalektiğini tarihinde ilk kez niteliksel bir değişim meydana geldi.

Marx, düşünce diyalektiğine nesnel bir akış kazandırarak,Hegel’in idealist diyalektiğine materyalist bir öz vermiş oldu.Marx ve Engels’le başlayan diyalektiğin geliştirilmesi,

Lenin, Stalin ve Mao ile devam ettirildi.Bilimin geliştirilmesi ve ozellikle proletarya ile burjuvazi arasındaki sınıf savaşımın kesintisiz sürmesi, proletaryanın sınıf savaşımından edindiği deneyimlerin artması ve bunun teorileştirilmesi, materyalist diyalektiğin, bir başka söylemle, marksist düşünce diyalektiğinin geliştirilmesini de beraberinde getirdi.

Modern bilimlerin gelişmesi kapitalizmle ortaya çıktı. Toplumsal gelişmeleri, toplumun sahip olduğu maddi üretimden kaynaklı daha ileri götürecek düşüncelerin ortaya

çıkması ise proletaryanın burjuvaziye karşı verdiği sınıf savaşımının ürünu olarak doğdu.

“Bilinç maddeye, madde bilince dönüşebilir” önermesiyle,Mao, marksist düşünce diyalektiğini gelişmesini sağlayan ve marksist bilgi teorisini salt maddecilikle sınırlayan anlayışlara karşı da bir panzehir oluşturmuş oldu.

Bu kitap, Mao’ya getirilen bazı eleştiriler temelinde, Marx’tan Mao’ya, proletaryanın büyük öğretmenlerinin görüşlerine de başvurarak, ozellikle marksist düşünce diyalektiğinin incelenmesini içermektedir. Tartışma zemini uzerinde yükselen ve süren bu çalışmanın, Marksist felsefeyi ve marksist bilgi kuramını oğrenmek isteyen herkes için olduğu kadar, özellikle sınıf bilincli proletaryanın militan savaşcıları için yararlı olacağını umuyorum. Çünkü sınıf savaşımında ilerlemenin ve burjuvaziden siyasal iktidarı almanın yolu; marksist düşünce diyalektiğine sahip olmaktan geçiyor.

Son olarak, kitabın hazırlık aşamasında eleştiri ve önerileriyle katkıda bulunan yoldaşlarıma teşekkür ediyorum.

Şubat 2015

İÇİNDEKİLER

Önsöz ................................................................................... 9

I.                   BOLUM

DÜŞÜNCENİN MATERYALİST DİYALEKTİĞİ

Giriş ...............................................................................

Felsefenin Temel Sorusu Karşısında Marx’tan Mao’ya

Marksistler ........................................................

Marx’tan Mao’ya Düşüncenin Diyalektiği ..................

Çelişmeli Yönlerin Yer Değiştirmesi ...........................

Diyalektik Materyalist Felsefede Karşıtların Özdeşliği

Toplumsal Varlık ve Toplumsal Bilinç .........................

Doğru Fikirler Nereden Gelir ......................................

Uzlaşır Olan ve Uzlaşmaz Olan Çelişmeler ...............

Maoizmin Tarihsel Gelişiminin Ana Halkaları ........

II.                BOLUM

MATERYALİST YÖNTEMLE TEORİK ATILIM

Sınıflar ve Çelişmeler ....................................................

Marksizmin Sınıf Karakteri ........................................

Teori ve Komünist Partisi ............................................

İşçi Sınıfının Örgütlenme Zorunluluğu .....................

Teorinin Maddi Guç Olma Hali .................................

Dipnotlar ......................................................................

Kaynaklar ......................................................................

Dizin ...............................................................................

 

59757

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Zemherinin Kızıl Gülü‏

Bugün 24 Ocak 2011..

Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..

İçimde tarifi zor  duygular..

Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..

"…gider,

  …gider, nice koç yiğitler gider

Senin de içinde  bir oğlun varsa çok değildir,

Ey mavi gök! 

Ermeni Meselesi hallolunmuştur Talat Pasa 29 Agustos 1915

Ermeni Soykırımı , İttihat ve Terakki Partisi hükümeti idaresinde ama tüm devlet kurumları ile gerçekleşmiş bir olaydır.Hükümet ve devlet uyum içerisinde artık Ermeni'lerin varlığını or tadan kaldırdıktan sonra Ermeni sorunu'' hallolunmuştur ''  diyerek '' kurtulduklarını '' zannetmişlerdir.Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni sorunu güncelliğini olduğu gibi korumaktadır. 100.yıl yaklaşırken Türkiye, yeniden dünya gündeminde tartışılır ülke konumu ile dikkatleri üzerinde toplayacaktır.

24 Ocak Vartinik Baskını ve Ali Haydar Yıldız.. / Muzaffer Oruçoğlu

 

 Hayatımın unutulmaz anı. Menzil ve yaşam hakkı vermeyen haşin bir kış. Geyiklerini mağaralarına kapatan sisli, boranlı yüce zirveler. Yarı yıkık bir ev ve halkın korkarak, ‘sizi öldürecekler, gidin buralardan,’ diye mırıldana mırıldana acıdığı, destek vermeye çalıştığı bir avuç silahsız gerilla. Ve seher öncesinin toz karı hafif hafif ırgalayan ruzigarı ve tüfek şakırtıları.

Karışık

Yeni yılın ilk ayını epey aşarak yazıyorum ilk yazımı, belki korktum, belki panik yaptım, belki bir şey bekledim, ya da kimsenin aklına gelmeyecek hesaplar yaptım, yani derine daldım. “derin” kelimesi nasıl bir algı yaratır, nereden yakalar adamı, nasıl eğer, nerede büker, ne hale sokar, bilemem. Ama içimde tedirgin, kuşkucu, rahatsız ve hasta bir yer etti. Nerede bir erk, kurum, parti, örgüt, hele hele devlet varsa derini mevcuttur. Başka bir gücün olduğu ve derinlerden zelzele kudretine sahip bir şey bu…

Gaz kullanımı - ya da halkın zehirlenmesi üzerine (*)

“Zulüm bizdense; ben bizden değilim!”[1]

En net hâliyle Adolf Hitler’den biliriz “Gazlamak filli”nin ne olduğunu; elbette onun öncesinde I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda veya İngilizlerin Kürtlere karşı kullandığını; sonrası da bunun Şeyh Wassan ile Doli Smakoli’den Halepçe’ye uzandığını “es” geçmeden…

“Kimyasal gazdır” bunun adı; farklı versiyonlarıyla…

Kimyasal gazların, “biber”, “portakal”, “Brezilya” vb. versiyonlarıyla IMF İstanbul, KCK Diyarbakır, 1 Mayıs Taksim’inde ve bir alay itiraz eyleminde tanıştık…

"Özerlikçi"Anayasa sonrasında Bolivya dersleri (1)

“Anayasacıların öncelikle önemsedikleri şey, otorite ve gücün sınırlandırılması ve dağıtılmasıdır. Bu sınırlamalar felsefe ve ahlâki tartışmaların geniş alanından beslenir...”[2]

“Şangay Komünü” Hikayeleri

MKP ve Marksizmin En Temel İlkeleri 

Eleştirilerime aşağıdaki başlıklar altında devam ediyorum:

1-    “Şangay Komünü” Hikayeleri

2-      Parti Diktatörlüğü Mü?  Proletarya Diktatörlüğü Mü?

3-      MKP ve  Kaypakkaya

1-     “Şangay Komünü” Hikayeleri

Sınırlı bir yaşamı sınırsız bir davaya adayanlara bin selam!

 

“ YÜKSEKLER ASLA FETHEDİLEMEZ ETEKLERİNDE MEZARLAR YOK İSE”  

Mille salutations a ceux

 

QUI ONT PRÉCONISÉS UNE VIE LIMITÉE POUR LA LUTTE !

"Rien ne s’obtient sans effort et sacrifice"

La lutte des classes continue sans cesse à travers le globe.

 

Yarım Fokoculuktan Tam Fokoculuğa Geçişin Teorisi

MKP 3. Kongresini yaptı ve Kongre belgelerini yayınladı. Kongrelerini başarıyla sonuçlandırdıkları için devrimci mücadelelerinde başarılar diliyor ve kutluyorum.

 

Kendini Kaf dagında zanneden bir çeyrek "aydın"Haydar Karataş

Bazen zorunluluklarla, bazen tesadüflerle, bazen daha iyi bilen birisinin yönlendirmesiyle bazı kişiler bilgilenme anlamında yaşadığı toplumun gelişmişlik düzeyinden kendilerini daha ileriye taşırlar, gerek bilgiyi fethetmenin verdiği haz(“mutluluk fethetmektir.” Engels) gerekse de öğrendikçe doğa ve toplum karşısında özgürlük duygusunun güçlenmesi,  bu bazı kişilerde,  bilgilenmeyi bilinçli bir eyleme dönüştürür.( “insan bilmediklerinin esiridir, öğrendikçe özgürleşir” spinoza)  ve düşün dünyasının büyümesiyle, olgulara, olaylara, nesneye diğerlerinden farklı olarak daha geniş açılardan ba

Sayfalar