“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)
Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.
Fransa’nın Nanterre kentinde polisin 17 yaşındaki göçmen kökenli Fransız vatandaşı bir genci öldürmesinin ardından başlayan isyan; Paris, Marsilya, Touluse, Nice, Lyon’un varoşlarını tutuşturdu. Yaklaşık 3 binin üzerinde gözaltı ve 45 bine yakın polisin isyan bölgelerini ablukaya almasına karşı ateş söndürülemiyor. Sistematik ırkçılık ve ayrımcılığa, polis şiddetine karşı direniş bazen düşme eğilimi gösterse de sürmeye devam ediyor. Fransa’nın kendi haline terk ettiği banliyölerinin esmer ve siyahi çocukları, gerçek öncülerini bulamasalar da isyandalar.
Esmer öfke dinmek bilmiyor. Gençlerin öfke ve direnişine halkın farklı kesimleri de katıldı. Cadde ve sokaklarda barikatlar kuruldu. Polisin saldırısına havai fişekle karşılık verildi. Yakılan kamu binaları, polis karakolları ve araçların ortaya çıkardığı “zarar”, milyonlara ulaştı. Fransız polisiyle bu göçmen kökenli gençler arasında patlak veren bu ve bunun gibi her olayın arkasında tarihsel, toplumsal ve ekonomik nedenler var. İsyanı tetikleyen, yaratan kolonyal ırkçı koşullar anlaşılmadan taş atan esmer tenli gençlerin de öfkesi görülemez.
Bu direniş, Fransız gericiliğini de harekete geçirdi. Fransız sağı olarak tanımlanan çeşitli çevreler, katil polis için bir kampanya başlatarak bir milyon Euro’ya yakın para topladı.
İsyan edenler üçüncü ve dördüncü kuşak göçmen çocuklardır. Güne ve yaşananlara itirazlarının arkasında Fransız sömürgeciliğinin geçmiş yıkım ve işgali vardır. Bıraktığı kölelik hatıraları vardır. Eski tipte sömürgecilik yerini yeni tipte sömürgeciliğe bırakarak yıkımını devam ettiriyor. Fransız burjuvazisi, sömürgeci geçmişiyle ve uyguladığı sömürü politikasıyla yüzleşmiyor ve ayrımcılık ve ırkçılık politikası, esmer ve siyah tenli gençlerin karşısına her yerde çıkıyor.
Irkçılık, renk ve hakikat körlüğüdür. Ve egemenlerin elinde ezilen emekçi halkı bölüp parçalayarak kendi sınıf çıkarları arkasında yedeklemenin aracı olarak kullanılır.
Fransa dünyanın refah oranı en yüksek ülkelerinden biri olarak bilinir. Diğer yüzünde ise yoksul banliyöler, metrolarda kalan evsiz kimsesiz insanlar vardır. Göçmen ve yoksul halkın yaşadığı banliyölerde işsizlik, sosyal eşitsizlik, adaletsizlik kol gezmektedir. Arada kalmışlık duygusu içinde dışlanan gençlerin yanıbaşında sömürülme, yaygın uyuşturucu ticareti ve kullanımı ve de bitmek bilmeyen polis baskısı vardır.
İslam’ın her dönem fazlasıyla tartışıldığı, en fazla Müslüman nüfusa sahip ülkelerden olan Fransa “mutlu” ve “huzurlu” değildir. İyi bir eğitim alamayan, geleceğini göremeyen, horlanan gençler, sisteme karşı bilinçsiz ve adı konmamış öfke biriktiriyor. Öncüsüzlük ve bunun yarattığı bilinçsizlik, bedeli ağır olsa da “özgür yaşa ya da öl’’ şiarını yazıyor banliyölerin bakımsız ve soluk duvarlarına. İki büyük toplumsal alt üst oluş gerçekleştiren Fransa, bir kez daha gerçek kimliğini arıyor.
1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!
1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.
"Legal parti sorunu" Üzerine
Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.
Emperyalizm Üzerine Notlar -2
“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”
Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)
TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!
Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var
TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!
“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!
Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!
Emperyalizm Üzerine Notlar
Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.
Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.
Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..
"Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin"
Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi"
Marifet solun sağıyla başarılı olmak değil ki.
Afyon, antalya, istanbul, ankara...
İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.
Sanki seçimleri kaybettiren sol gibiymiş gibi
Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi
Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.
Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.
Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*
Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.
Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim
Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.
TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!
İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı
İsyan, Direniş, Serhildan!
Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.