Partizan’ların Yolundan Gideceğiz – Umut Keçer
Partizan Amed enternasyonalist bir devrimci olarak Haseke’de IŞİD çetelerine karşı mücadelede ölümsüzleşti. Partizan’ın hikayesi aynı zamanda Bakur Devrimi ile Rojava Devrimi’nin ve Türkiye devriminin nasıl bir kader birliği içerisinde olduğunun hikayesidir. Partizan Amed şahsında, enternasyonalist bir devrimci olarak, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrim mücadelesi somutlaşmış oldu. Onun mücadelesi ve kararlılığı, onun mücadelesinin takipçisi olanlara örnek olacaktır.
Faşist Erdoğan rejimi Suruç’ta, Adana’da, 10 Ekim’de Ankara Gar’ında Partizan’ın katillerini Türkiye işçi sınıfının ve emekçi halklarının üzerine saldı. Bu saldırılarla Türkiye ve Kürdistan halkları teslim alınmak istendi. IŞİD çeteleri Haseke saldırısında başarılı olsaydı yukarıda sıralanan katliamlara yenileri eklenecekti. IŞİD karanlığı yeniden acımasız bir şekilde Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarını hedef alabilecekti.
Devrimcilik tarihsel anda mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verebilmekten geçmektedir. Bu yönüyle Partizan Amed kendi geleceğini ezilenlerin geleceğiyle birleştiren örnek bir devrimci eylem gerçekleştirmiştir. An’da mücadelenin ihtiyacı olana cevap vermiştir.
Partizan 2018 yılında devrimci siyaset saflarına katıldı. Onun eylem kararlılığı ve mücadele azmi devrimci siyaset saflarında bir mücadele çizgisinde sürekliliğin oluştuğunun ispatıdır. Enternasyonalist bir devrimci olarak ‘Kasım Atılımı’ sonrası inşa edilen bir devrimci çizgiye örgütlenmiş oldu. Bu çizgi onun şahsında doğrulanmış, kendisini Rojava topraklarında yeniden örgütleyebilmiştir.
Mücadele içerisinde gelişen ve özgürleşen bir devrimcilik yaratmak, devrimciliğin ortak idealidir. Partizan an’da devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına cevap vererek devrimci bir pozisyon almıştır. Aldığı pozisyon devrimcileşme ve özgürleşme eylemini içermektedir. Daha önceki hayatında yaşadığı bütün birikimi ileriye taşımış ve devrimci bir eylemle niteliksel bir aşamaya taşımıştır. Bu yönüyle onun devrimci eylemi an’da kesintisiz devrimci taarruzun pratikleşmesidir. Ulaş Bayraktaroğlu’nun çizgisini takipçi olmaktır. Rojava Devrimi toprakları, IŞİD çetelerinin saldırısına hedef olduğunda tereddüt etmeden kavgaya atılmak ve devrimci savaş pratiği içerisinde olarak devrimcilik açısından büyük bir değer yaratmıştır.
Sınıf mücadelesi içerisinde an’da mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt olabilmek o an geldiğinde tereddütsüz bir şekilde tarihsel görevi yerine getirmek ve kararlılık, bilinç ve fedakârlık gerektiren bir eylemi gerçekleştirmek anlamına gelir. Partizan’ın gerçekleştirdiği bu fedakârlık bizler açısından yol gösterici olacaktır. Türkiye faşist rejimine karşı yürüttüğümüz mücadelede örnek olacaktır. Öfkemiz, bilincimiz ve kinimiz artacak, Partizan’ın yolundan yürüyen ve yürüyeceklerin hafızasında taşınacaktır.
An’da gösterilen devrimci tutum, sınıf mücadelesinin uzun tarihsel geçmişi içerisinde belki de bir damladır. Ancak suyu güçlü kılan ve taşı delecek olan damlaların sürekliliğidir. Bu bilinçle yaşamın her alanında Partizan’ı yaşatmak ve onu sahiplenmek devrimci siyasetin sorumluluğudur. Şimdi Partizan’ın hiç eskimeyen bir gülüşü ve yaşlanmayacak bir resmi var. Bu resim duvarlarda ve mücadelemiz içerisinde bizlere gülümsemeye devam edecektir.
Türkiye coğrafyasında sınıf mücadelesinin yükseldiği bir dönem içerisine giriyoruz. İşçi sınıfı sokaklarda kendisinin hakları için mücadele ediyor. Faşist rejimin bütün baskıları ve engellemeleri Türkiye coğrafyasında işçi sınıfı ve ezilenlerin politik etkinliğini sindirememektedir. Türkiye işçi sınıfının mücadelesi ve ezilenlerin örgütlülüğü mücadelesinde de tarihsel sorumluluk Partizanca, anda sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına yanıt olmaktır. Bu yönüyle sınıf mücadelesinin güncel ihtiyacı temelinde örgütlenme, eyleme geçme ve mücadele etme gerçekliği kendi ihtiyacını daha güçlü bir şekilde hissettirmektedir.
Onun mücadele kararlılığı ve mirası Türkiye coğrafyasına onun ayak izlerini takip edenler ve onun yolundan yürüyenler tarafından devrimci eylem temelinde taşınacaktır.
Gün; Partizanlaşma ve onun yolunda yürüme günüdür.
Son Haberler
Sayfalar
Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...
Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.
Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.
Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.
Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?
Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.
Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.
Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.
Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...
Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.
Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.