Savaş hali (Nubar OZANYAN)

Rojava halkı, hemen hergün Türk devletinin yeni bir saldırı ve tehdit haberiyle uyanıyor. Hemen hergün bu saldırılarda insanlar ya katlediliyor ya da ağır bir şekilde yaralanıyor, sakat kalıyor.
Doğduğu topraklarda özgürce yaşamaktan başka bir amaçları olmayan halklar, beklemedikleri bir an ve "nereden geldiği tam tespit edilemeyen" bombalı saldırılara maruz kalıyorlar.
Diktatör Erdoğan, tehdit ve ölüm saçan İHA-SİHAlarıyla halkı katletmeye devam ediyor. Amûde-Kobanê-Hesekê-Qamişlo-Derîk-Şêngal-Mexmur'da hemen her gün yeni katliamlar işliyor.
Sina Hapishanesi’ne yönelik çetelerin başarısız saldırısından sonra "başka yol ve yöntem" dediği suçlarını artırmaya çalışıyor.
Bölgede adı konmamış bir savaş hali hüküm sürüyor. Diğer yandan ise halklar topraklarına ve öz savunma güçlerine daha fazla sarılarak, şehitlerine daha fazla sahip çıkarak Erdoğan'a hak ettiği yanıtı veriyorlar.
Komşularına da işgal ve ölümle diz çöktürmeye çalışan diktatör Erdoğan, yıllardır zorbalıkla yönettiği topraklarda ise halkı açlık, sefalet ve karanlığa mahkum etmeye çalışıyor.
Sadece 2022 yılının başında ülkenin farklı bölgelerinde 33 işyerinde binlerce işçi direnişte. Bu eylemler ne sendikaların ne de sendikalaşmak isteyen işçilerin hareketinden ibaret.
Güvencesiz, sendikasız, ağır çalışma koşulları altında, çok düşük kölelik ücretiyle sömürülen işçiler, öfkelerini eyleme dönüştürmekten geri durmuyorlar.
Direnmekten ve mücadele etmekten başka yolu olmayan emekçiler, tohum halindeki isyan bilinçlerini bilince ve örgütlenmeye dönüştürmeye çalışıyorlar.
Cesaret ve umut veren bu işçi eylemleri, zorluklara, ağır bedeller ödeme pahasına sürüyor. Çalışma ve yaşam koşullarına isyan eden kitlelerin bu öfkesi tohum halinde bile olsa paranın ve zulmün efendilerini korkutuyor.
İşçiler kendi mücadele pratik ve deneyimlerden öğreniyorlar. Bu süreci daha da hızlandıracak ve ileri bir örgütlülüğe çevirecek olan sınıf bilinçli işçilerdir.
Buluşma ve örgütlenmenin yolları her zamandan daha fazla açık ve müsaittir. Koşullar oldukça elverişlidir. Eksik olan sınıf bilinçli işçilerin, akıl ve ellerinin eylemdeki işçilere uzanmasıdır.
Sabır ve azimle, ısrarlı çaba ve emekle yürünecek yol kısaltılabilir. Ancak o zaman, kazanımlarımız kalıcı ve sağlam hale gelebilir. İşçi damarına yaslananlar, buradan beslenerek yürüyenler AKP-MHP faşizmine hak ettiği dersi verebilirler.
Yoksulluğun nedenlerini bilmek
Ancak unutulmaması ve dikkate alınması gereken bir şey var: Halkın yaşamak zorunda bırakıldığı yoksulluk, fahiş zamlarla gelen yüksek faturalar, işçi sınıfına dayatılan kölece çalışma ve yaşam koşulları ve en nihayetinde açlık sınırının altında sefalet ücretinin nedeni TC devletinin içerde ve dışarda yürüttüğü, işgal ve ilhak politikalarından bağımsız değildir.
Amed’den kalkan ve Kürt halkının üzerine bomba yağdıran uçağın maliyeti işçi sınıfı ve emekçi halka fatura edilmektedir.
Hatırlanırsa, bizzat Erdoğan tarafından fiyat artışlarını eleştiren, sebze ve meyve fiyatlarındaki pahalılıktan yakınanlara Kürt halkına yönelik sürdürülen savaş örneğiyle yanıt verilmişti: "Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Kandil’de… Biz bunu yaparken, birileri, bizi farklı yerlerden vurmaya çalışıyor. Ne diyorlar? ‘Domates, biber, patlıcan, sivri biber’. Yahu düşünün, bir merminin fiyatı nedir? Düşünün. Benim Mehmet’imin giyinip kuşanması, bu teröre karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir? Düşünün. Bunları bu iktidar yapıyor, başarıyorsa hala kalkıyor; patates, soğan, sivri biber bunları konuşuyorlar."
Ve Efrîn işgaliyle devam etmekteydi: "Afrin’de olanları gördünüz. 2 ay leblebi, çekirdek mi kullandık? Mermi kullandık, bomba kullandık. Silahlı, silahsız bütün o insansız hava araçları ile bu teröristleri yok ettik. Bu ne domatese benzer ne patlıcana benzer ne sivri bibere benzer. … Biz 3-5 kuruş gerekirse fazla veririz…" (8 Şubat 2019)
Kısacası AKP-MHP iktidarının Rojava’da, Başûr Kürdistan’da, Libya’da, Karabağ’da yürüttüğü işgal ve savaş saldırıları, operasyonlar halkları daha da yoksullaştırmakta, işçi sınıfı ve emekçiler açlıkla terbiye edilmektedir. Dolayısıyla işçi ve emekçiler yaşamış oldukları durumun gerçek nedenini bilmelidirler.
Farklı kollardan akan işçi eylemlikleri Cizre'de-Kızıltepe'de-Ağrı'da elektrik zamlarına karşı gelişen kitle eylemlikleriyle birleşip yüzünü birleşik mücadeleye çevirdiğinde, Kürt halkının özgürlük nehriyle buluştuğunda zalimlerin saltanatları son bulur ve sarayları yıkılır.
Son Haberler
Sayfalar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-
Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.
Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)
İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…
Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor.

Fakir (Nubar Ozanyan)
Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı
Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!
Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama
Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.
6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”
Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR.

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!
Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-
Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.