Cumartesi Eylül 21, 2024

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9. Yargı Paketi” içine yerleştirilen “tedbir kararlarına itiraz yolunun açılması”nın sağlanmaya çalışılması ve “Kadın ve Aile” yaklaşımlarıyla kadını eve, erkek hizmetine ve çocuk doğurup büyütmeye yönlendirmesiyle ve en son olarak da “Türkiye Yüz Yılı Maarif Modeli” hamlesini de yaparak, önemli oranda gerçekleştirmiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Dikkat edilirse, hangi versiyonu olursa olsun, İran modelinden tutun da Suudi Arabistan, Pakistan, Endonezya, Malezya, Afganistan vs. vs. modellerine ve İŞİD’ine kadar, siyasal İslam’a yönelen tüm uygulama örneklerinin baş ve ilk hedefi daima kadınlar olmaktadır

Dolayısıyla da aynı ideolojik doku ve amaca sahip AKP ve Erdoğan iktidarının da “modernize” İslami esaslara dayalı yeni toplumsal yaşam inşasında, yukarıda sıralanan başlıklar temelinde işe kadının “hizaya” sokulmak istenmesiyle başlamasında şaşılacak herhangi bir yön de yok aslında.

“Türkiye Yüz Yılı Maarif Modeli”nin temel amacının, toplumu ve özellikle de yeni nesli, “manevi değerlerimiz” dedikleri ve ama tamamen siyasal İslamcıların hedefledikleri şeriat kurallarına göre yaşama kalıbına oturmak olduğu göz önünde bulundurulacak olursa; işe neden kadınlarla başlamak istedikleri, belki de daha kolay anlaşılabilecektir.

Kadın üzerinde erkek tahakküm ve egemenliğinin ve keza soyun ve de mülkiyetin erkek üzerinden kaydedilmesinin ifadesi olan ataerkillik, tüm semavi dinlerin ve ama özellikle de İslam dininin başta gelen temel özelliklerindendir. İslam dini ve İslam hukuku, bir bakıma, işte tamamen bu ataerkil nizamın kendisini üzerinden var ettiği soyun ve mülkün korunup, sürdürülmesinin güvencesi olan kurallar silsilesinden ibarettir. 

Sofistike bu hukuk içerisinde kadının kendisi de zaten en özel ve hatta; “erkeğin namusu” addedilerek en vazgeçilmez kılınan “mülk” statüsündedir. İşte siyasal İslamcıların tüm davasının kadın olmasının temel nedeni de aslı astarı da bu sorunun ta kendisidir

Hangi versiyonuna bakarsanız bakın, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamda şeriat adına yapılanların neredeyse tamamı kadın eksenlidir. Bunu dışta tuttuğunuzda, şeriat adına kayda değer hiçbir şeyin kalmadığını göreceksiniz.

Yani özetle şeriat demek, kaskatı, vahşi ataerkillik demektir. Bunun dışında kayda değer hiçbir anlam ve öneminin olmadığı, rahatlıkla ileri sürülebilir. Böyle olduğunu, bu sistem altında yaşayan kadınların cüretli isyanlarından ve keza şeriatın en fanatik isteyici ve uygulayıcılarının erkekler olmasından anlamak da pekâlâ mümkün aslında.   

 

1255

Halil Gündoğan

Halil Gündoğan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Halil Gündoğan

Sazansın be kardeşim! (İsmail Cem Özkan)

Her canlının hafızası vardır ama elde ettiği tecrübeyi bir başka kuşağa aktaracak hafıza sadece insanda var olduğu söyleniyor, çünkü henüz evrenimizde ki evrim devam ediyor bir bakmışsınız bizim gibi tecrübesini kendisinden sonra ki kuşağa aktaran bir canlı bulunur. Var olan bilgi ile sadece insan vardır elde ettiği tecrübelerini aktaran. İnsan zaman içinde kendi hayatı içinde biriktirdiği bilgileri kendisinden sonra ki kuşağa aktararak bir itici güç konumundadır. İnsanlık sürekli ilerleyecektir her ne kadar görünümde öyle gibi gözükmese de!

Yerel seçimlerde ‘’ Ecolo ‘’ ile ‘’ sol ‘’ dalgası esiyor...

14 Ekim 2018 tarihinde ,altı yılda bir yapılmakta olan Belediye seçimlerinde kazananlar ‘’Ecolo’’ ile ‘’sol’’ parti oldu.Ertesi gün çıkan gazetelerde ve televizyon yorumlarında ‘’Ecolo ile PTB dalgası ‘’ diye verildi.Altı yıldır yerel yönetimlerin birikmiş sorunlar karşısında bir varlık gösterememeleri kendi sonlarını hazırladı.Değişen acil çözüm bekleyen,dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmayan sorunlar karşısında politika üretemeyen iktidarları,kitleler seçimlerde al aşağı etti.Cezalandırdı.Aynı zamanda 2019 mayıs ayında yapılacak milletvekili seçimleri için Charles Michel iktidarına bir

Yağmur yağıyor dışarıda

Yağmur yağıyor dışarıda

Şehir griye düştü

Aklımda deli düşler ve sonunda gerçekliğimiz

O kadar acı olsa da umut dağlara çekilmiş kar altındadır

Şehir bir hengâme içinde seksenli filmlerde ki gibi

Duraklar pazara insan taşıyor

Pazar insan satıyor ve alıyor

Dostlar birbirine küskün

Düşman sarayında keyif çatıyor

Üzerime bir çağ yapılırken

Logar kapağının altında üç gündür ölü bedenim

Tam üç gündür yatmakta

Öğretmenim ben

Cebimde on lira ile astım bedenimi o ağaca

Öğrendiniz mi bari

Çin Devrimi ve Maoizm -2-

Sosyalist Dönüşümde Kitlelerin Enerjisine Dayanma         

Mao devrimden hemen sonra gittiği SSCB’nin, “gerçek bir devrim değil” diyerek işbirliği yapmaya yanaşmadığını ancak Kore Savaşı’nın bütün yükünü omuzladıklarında işbirliğini kabul ettiklerini açıklamıştır. (Sabah Tufanı-2, Sayfa 174)

Dogmatizmin Eksensiz Çukurunda Yön Aramak-2

MA’nin “ahlaklı” Düşman Ajanı NT’sinin Rolü Neydi?

Düşman, özellikle komünist ve devrimci örgütlenmelerin içine ajan sızdırmak için özel bir çaba harcar. Düşmanın bu davranış biçimi devrimci ve komünist örgütlenmeler için yadırganacak bir durum değildir. Düşman, “içeriye sızdırma” işini çok yönlü olarak yapar. Birincisi içerden kazanmak yoluna özel bir önem verir. İkincisi korkutarak, tehdit ederek ya da satın alarak yapar. Üçüncüsü ise kendi adamlarını örgütten birisiymiş gibi örgüte sızması yoluna gider. Teknik dinlemeler bunların dışındadır.

Alman İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermeyecektir

Bir kere daha yazmalıyım. 25 Eylül 2017 Almanya Genel Seçimleri sonuçları üzerine yazdığım yazıda, “Almanya’da artık her şey farklı olacaktır” demiştim. Bu değerlendirme; Federal Alman Parlementosu’na 94 millet vekili sokan ırkçı-faşist AfD’nin (Almanya İçin Alternatif) seçim “zaferi” üzerine yapılmıştı. Ve son gelişmeler, işçi sınıfı ve emekçilerin sokaklarda olması, buna karşı Alman tekelci burjuva hükümetinin gerici yasaları sürekli gündeme getirmesi bu görüşümü doğrulamıştır.

Yeniyi inşa etmenin dinamiği! Tarihi yazan kitlelerdir!

“Nesnel dünyanın yanı sıra öznel dünyayı değiştirmek”; yani “dünyayı değiştirirken kendini de değiştirmek”… Proletarya ve kitleler kadar, tek tek bireyler açısından da devrimci mücadeleyi kavramada temel yaklaşım bu olmak zorundadır.

“.. Birincisi bağımsızdır ve temel doğası kendi için olmaktır; öteki bağımlıdır ve özü başkası için yaşamak veya var olmaktır. İlki efendidir; ikincisi ise kul”… Hegel’in bir egemenlik ilişkisi içinde “efendi” ve “kul”un konumuna ilişkin bu saptamaları sınıflı toplumlarda sömüren ve sömürülenler arasındaki ilişkide de geçerli değil midir

Aşkımın Büyük Yanılgısı

Ve geldik şu aşkımın diline.

Aşkımın dilinin hiç kaygısı yok devrimlilerdeki işçilerin ücretlerine vede devrimlerin değişik renkteki ülkelerle gerçekleştirdiği siyasi ekonomik ilişkilere bakarken.

Hemen suçluyor veriyor devrimlerde geriye dönüşler gerçekleşmiştir diye.

Ne yani devrimin ilk hallerinde ölen devrimciler gibi mi ölmeliyim?

Sadece fransız devriminin sonuçlarıyla karşı karşıya kalmamış devrimciler parti gereksinimiyle ilgilenmemişlerdir de ondan.

Sovyet devriminin sorunlarıyla karşı karşıya kalan devrimcilerden bana kalan mirasta...

Dogmatizmin Eksensiz Çukurunda Yön Aramak-1

Bazıları tarihin önünde yürür, bazıları ise onu yazar. Bazıları ise ilerleyen tarihin ne tarafında yer alacaklarında kararsızdırlar.

Giriş:

Devrimci mücadelenin ve bu mücadele içinde yer alan örgütlerin tarihini yazmak, sınıf mücadelesini ilerletmek ve gelecek kuşaklara deneyimler aktarmak açısından, hiç kuşkusuz büyük bir önem taşımaktadır.

Tarih yazımında, burjuva sınıfı adına tarih yazıcılarıyla işçi sınıfı adına tarih yazıcıları arasında niteliksel bir sınıf varkı vardır ve bu eşyanın tabiyatına da uygundur.

Kandil-Yerevan Yürüşümüz(4)- Kandil-Yerevan ve Şimdiki Duruşum(5)Dursun Ali Küçük

Kandil-Yerevan Yürüşümüz(4)-Dursun Ali Küçük

*Şendinli- Xaxurke boğazından yolculuğa ve uzun yürüşüşe başlıyoruz.

Nasıl yaşayacağına karar verenler nasıl savaşacağına karar vermişlerdir!

Sınıf savaşımında devrimci yaşamın rolü ve yeri tartışılmaz düzeyde önemlidir. Ancak bu gerçeklik her zaman yeterince anlaşılmaz. Üzerinde yeterince düşünülmeyen, ciddiyetle durulmayan konuların başında devrimci yaşam gelir. En az dikkat ve ilginin olduğu, en az duyarlılığın gösterildiği, en az sorgulanan yerdir yaşam. Oysa en fazla hata ve zaafların, yanılgı ve yenilgilerin yaşandığı, kendisini gizleyip sakladığı yerdir yaşam. Deşifre edilip sorgulandığında bunun böyle olduğu görülüp anlaşılacaktır.

Sayfalar