TKP-ML KKB: Kurtuluşumuzun adresi olan TKP-ML’nin 50. kuruluş yıldönümünü selamlıyoruz!

Ülkemiz sınıf mücadelesinin tarihinin son 50 yılında, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yolunda Demokratik Halk Devrimi ve komünizm için can bedeli mücadele veren, tarihin tüm zikzaklı yollarında yenilgi ve zaferleriyle, ödediği ve ödettiği bedelleriyle, yarattığı köklü gelenekle ve hep ileri bakan gözleriyle, halkımızın umudu olan TKP-ML’nin kuruluş yıldönümünü komünizme olan inanç ve güvenimizle selamlıyoruz.
Partimizin 50 yıllık mücadelesi, boş bir inadın, bir ütopyanın, hırs ya da intikam duygularının değil, bilimsel temellere oturan ideolojisinin ve kadın, erkek, LGBTİ+ tüm yoldaşlarımızın emeği, haklılığımıza olan güveni, halka olan sevgisi, çelikten iradesi ve elbette ki canı ile sürdürülmüştür. Bu yüzden yürüyüş ritmimizi bozan, ülkemiz halkının hak ettiği devrimi başarıya ulaştırmamızı geciktiren tarihin yollarının tüm büküntülerine karşın elli yıllık bir mücadelenin sahibidir TKP-ML.
Biz kadın ve LGBTİ+’lar bu partinin saflarında mücadele etmekten gurur duyuyoruz. Zira kurtuluşumuzu ve özgürlüğümüzü ancak komünizmle elde edebileceğimizi ve bunu sağlayacak olan gücün de TKP-ML olduğunu biliyoruz.
Diğer yandan Partimizin 1. Kongresi’nde kuruluş kararı aldığı örgütümüz Komünist Kadınlar Birliği olarak, devrim ve komünizm yolunda istikrarlı ve sağlam adımlarla yürümeksizin, soluksuz bir çaba olmaksızın kazanılamayacağını da biliyoruz. Bunu en çok da Partimizin sınıf mücadelesindeki ısrarının, silahlı mücadelede gösterdiği azim ve kararlılığının en değerli parçaları olan şehitlerimizden biliyoruz.
Yaşadığımız toprakların komünizm yolculuğunda bildiğimiz ilk kadın şehidimiz Maria Suphi’den Partimizin ve TDH’nin ilk şehidi olan Meral Yakar ve onlarca kadın yoldaşımız, ölümsüzlerimiz bizlere yol göstermeye devam ediyor. Onlar, kurtuluşun sadece ve sadece komünizmle mümkün olduğunu görüp, mücadeleye adım attıkları andan itibaren de zincirlerini kırmanın verdiği gücü katmışlardır devrime. Çünkü onlar da biliyorlardı ki, bizim katılmadığımız devrimin başarı şansı yoktur ve bizler devrim başarıya ulaşmadan gerçek anlamda özgürleşmeyeceğiz. Özgürlüğümüze giden yolun taşlarını dizerken devletin sivil faşist örgütlenmesi tarafından katledilen Sırma Boyoğlu, işkencehanelerde cinsel saldırılara karşı yanıtı direnişleriyle veren Kamile Öztürk ve Cahide Karakaş, TİKKO saflarında ölümsüzleşen Suna Yıldırım, Fecire Yıldırım, Dersim köylülerinin Berivan’ı Perihan Çolak, Kumriye Cihan, Huriye Çıtak, Gülseren Ağgül, Yıldız Ayrıç, Nurgül Bölükbaş, Fethiye Batmaz, Nilüfer Atav, Kader Özgül Kılıç, Özlem Sürgeç, Süheyla Dağdeviren, Dilek Konuk, Leyla Karakoç, Münire Sağdıç, Fehiman Bozgurt, Emel Kılıç, Sevda Yıldız, Dilek Polat, Mehtap Kara, Çiğdem Yılmaz, Gülizar Özkan, Derya Aras, Fatma Acar, Gamzegül Kaya, Esrin Güngör, Hatayi Balcı… Halk Ordusunun komutanları Yıldız Çiçek, Ayfer Celep, Nurşen Aslan… Enternasyonalizmi yaşamıyla bütünleştiren kızıl karanfilimiz Barbara Anna Kistler… Partimizin ölüm orucundaki ilk şehidi Nergiz Gülmez… Gerçeklerin yılmaz sesi Suzan Zengin… Yargısız infazla devlet tarafından alçakça katledilen Bahar Yıldız, Hatice Dilek, Nurgüzel Yaşar… Önce çocuklarını, sonra onların mücadelesini sahiplenen ve kendileri de birer Parti militanı olan Elif Külekçi, Güzel Şahin, Nesibe Kaş… Devrim ateşiyle yanan Elif Ataklı, Besime Doğan, Nurhayat Teke ve Zühre Dersim… Mücadelenin sadece neferi değil aynı zamanda önderi olmamız gerektiğini gösteren Sefagül Kesgin…
Onlar nasıl ki, ataerkil sömürü sistemi ve toplumun kadını kat kat saran zincirlerini ve kadının kendi bilincindeki duvarları tek tek nasıl yıkarak örgütlendiler, önderleştiler ve savaştılarsa, bizler de Partimiz TKP-ML öncülüğünde onların ayak izlerini takip ederek savaşı zafere ulaştırmanın yolunda yürüyoruz, yürüyeceğiz. Partiyle bütünleştiğimizde, Partiyle yürüdüğümüzde, Partiye güvendiğimizde ve cüreti kuşanıp bir adım öne çıktığımızda küllerimizden nasıl da yeniden doğduğumuzu göreceğiz. Özgürlüğümüzü Partimizin önderliğinde Halk Savaşıyla kazanacağız!
Selam olsun, Partimizin 50. Kuruluş Yıldönümüne!
Vardık, Varız, Partimizle Var Olacağız!
TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği 23 Nisan 2022
Son Haberler
Sayfalar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-
Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.
Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)
İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…
Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor.

Fakir (Nubar Ozanyan)
Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı
Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!
Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama
Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.
6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”
Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR.

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!
Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-
Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.