TKP-ML MK: 50 Yıllık Mücadelemiz, Geleceği Kazanma İrademizdir!

YAŞASIN PARTİMİZİN 50. KURULUŞ YILI!
Partimiz 50 yaşında! 24 Nisan 1972’de İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadro ve militan tarafından kurulan partimiz, bugün 50. yaşını kutluyor. Bir insan için uzun ancak sınıflar mücadelesi ve toplumlar tarihi açısından kısa bir süre olan bu zaman diliminde Partimiz, önemli başarı ve zaferler kazandı. Yenilgiler aldı ve gerilemeler de yaşadı. Ancak hiçbir zaman devrim iddiasından ve Halk Savaşı ısrarından, silahlı mücadelenin gerekliliği-zorunluluğu bilincinden kopmadı.
Sınıf düşmanlarımız ve onların faşist baskı aygıtı olan TC faşizmi karşısında bedel ödedi/bedel ödetti. Yüzlerce ölümsüzünün yanında, on binlerce tutsağın zindanlarda direnişi ve yüz binlerce taraftara ulaşan komünist bir geleneğin yaratıcısı oldu. Bu geleneğin yaratılmasına kan ve canlarını veren başta ölümsüzlerimiz olmak üzere, kuruluşumuzdan günümüze kadar partimizle ilişkilenenlerin, yoldaş olmayı başaranların, emek verenlerin haklı onurunu paylaşıyoruz.
Kavga siperlerinde, dağlarda, köylerde, şehirlerde, fabrikalarda, okullarda, hapishanelerde, sürgün koşullarında kısacası parti faaliyetimizin olduğu her yerde, taraftarlarımızdan militanlarımıza, üyelerimizden kadrolarımıza kadar bu haklı gururu yaşayalım ve partimizi onurlandıralım.
Partimizin bütün özerk örgütlenmeleri, Halk ordumuz TİKKO gerillaları ve milislerini, Komünist Kadınlar Birliği’nden (KKB) kadın ve LGBTİ+ yoldaşlarımızı; halk gençliğinin komünist öncüsü, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği’mizin (TMLGB) önder ve militanlarını ve mücadelelerini selamlıyoruz.
Bütün yoldaşlarımızın partimizin 50. kuruluş yıldönümü coşkusunu paylaşıyoruz!
Yoldaşlar;
Partimizin Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında enternasyonal proletaryanın temsilcisi olarak kurulmuş olması asla bir tesadüf değildir. Partimiz, kuruluşunu ilan ettiği tarihsel koşullarda, uluslararası alanda ve coğrafyamızda sınıf mücadelesinin, yükselen kitle hareketlerinin ürünüdür.
Partimiz, Çin Devrimi’nin önderi Başkan Mao’nun “revizyonist karargahları bombalayın” çağrısıyla harekete geçen, proletarya diktatörlüğü ve sosyalizm koşulları altında sınıf mücadelesi vermenin, devrimi sürdürmenin muhteşem bir örneği olan Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin alevlerinin dünyayı sardığı koşullarda, bu yangını Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında başlatmanın adı oldu.
Partimiz, Başkan Mao’nun “yangını ben başlattım” çağrısına uydu. 50 yıllık mücadele tarihinde gün geldi yangını büyüttü, gün geldi geriye çekildi. Ancak ateşin koru her zaman yandı ve yanmaya devam ediyor.
Partimiz, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nda işçi sınıfının, köylülerin, başta öğrenci gençlik olmak üzere halk gençliğinin emperyalizme, kapitalizme, feodalizme, faşizme, ataerkiye ve her türden gericiliğe karşı yükselen mücadelesi içinde doğdu. İşçi sınıfının işgal ve grevleri, köylülerin toprak işgalleri, öğrenci gençliğin anti-emperyalist mücadelesinin toplamda sınıf mücadelesinin artan ivmesi, partimizin kuruluşuna zemin oldu.
Kurucu önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın, “pratikte devrimci olma” ilkesine sıkı sıkıya bağlı olması, teorisini doğrudan devrimci pratikten çıkarması beraberinde partimizin sağlam bir temel üzerinde kurulmasına neden oldu. Böyle olduğu içindir ki partimiz TKP-ML, 50 yıllık mücadele tarihinde, sınıf düşmanlarımızın içerden ve dışarıdan bütün saldırılarına karşı durabilmiş, Yeni Demokratik Devrim iddiasını kararlılıkla sürdürmüştür.
Yoldaşlar,
Sözümüzü söylüyor, ısrar ve iddiamızı sürdürüyoruz!
Partimizin 50. yılını kutladığı koşullarda, sınıf düşmanlarımızın devlet aygıtı TC faşizmi 100 yılını kutlamaktadır. Ancak gelinen aşamada AKP-MHP faşist iktidarı, işçi sınıfı ve ezilen halkımıza büyük bir ekonomik kriz dayatmış durumdadır. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi ve buna paralel olarak, bununla bağlantılı büyük çaplı bir servet transferi söz konusudur.
Geniş kitleler yaygın bir işsizlik, yoksulluk ve dahası açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunun yanında bir avuç asalak daha da zenginleşmiştir. Döviz kuruna yapılan müdahalelerle halk bir gecede soyulmuş, servet transferi yapılmıştır. Merkez Bankası’ndaki dolar rezervi yağmalanmış, devlet ihaleleri yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Bir avuç yandaşa verilen ihalelerle gerçekleştirildiği söylenen yatırımlara verilen “devlet güvencesiyle” soygun devam ettirilmektedir. Faşizm adeta bir “Narko Cumhuriyet”e dönüştürülmüştür. Sınır içinde ve dışında askeri saldırganlığını sürdürmek için doğrudan devletin bürokrasisini kullanarak uyuşturucu ticareti yapmaktadır.
Halk kitlelerine dayattığı yoksulluk ve açlığı gizlemek için şovenizmi körüklemekte, Rojava topraklarına gün aşırı saldırı düzenlemekte ve Irak Kürdistanı’na yönelik geniş kapsamlı bir işgal saldırısı başlatmıştır. Kürt ulusuna yönelik saldırılar artarak sürmektedir. Her gün gözaltı ve tutuklamalar yapılmaktadır. Hapishaneler tutsaklarla doldurulmuş; dahası tutsaklar işkenceyle katledilmektedir. Kadın ve LGBTİ+’lara yönelik katliam saldırıları devam etmektedir. Doğaya ve çevreye yönelik kapitalist yağma ve rant saldırıları arttırılmış durumdadır. Başta Alevi inancı olmak üzere ezilen inançlara yönelik baskılar sürmektedir. Mültecilere yönelik şovenizm ve ırkçılık körüklenmekte, saldırılar örgütlenmektedir.
İşçi sınıfının güvencesiz sendikasız çalışanları, kendilerine dayatılan ücret, çalışma koşulları ve iş cinayetleri karşında fiili işgal, grev ve direniş içindedir. Sınıfın geniş kesimleri henüz harekete geçmemiş olsa da derinden bir öfke biriktirmektedir. İktidar sahipleri bu nedenle her ağzını açtıklarında “Gezi”den bahsetmektedir. Muhalif burjuva klik sözcüleri bile sokağı değil sandığı önermekte, “az kaldı gidecekler” diyerek, halka yalan söylemeye devam etmektedirler.
Bu koşullar altında, Türk-Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan işçi sınıfına, ezilen emekçi halk kitlelerine verdiğimiz sözü bir kez daha yeniliyoruz: Biz kazanacağız, proletarya ve ezilen halklar kazanacak!
50. Yılında Yol Göstericimiz, İlham ve Güç Kaynağımızdır Partimiz!
Yaşasın Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist!
Yaşasın Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu!
Yaşasın Komünist Kadınlar Birliği!
Yaşasın Marksist Leninist Gençlik Birliği!
Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist (TKP-ML)
Merkez Komitesi Nisan 2022
Son Haberler
Sayfalar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.