TKP-ML MK SB: Paris Komünü ışığında 49.kuruluş yılımız kutlu olsun!Bugünden yarına;Daha azimli,Daha kararlı,daha ısrarlı!

TKP-ML, 24 Nisan 1972 tarihinde İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadroyla sınıf mücadelesinin pratiği içinde kuruldu. Partimizin 49. kuruluş yıldönümünü kutladığımız bu yıl, aynı zamanda K. Marks’ın ifadeleriyle “cennetin zaptına çıkan” Komüncülerin ve Paris Komünü’nün 150. yıldönümüne denk gelmektedir.
Partimiz çeşitli milliyet ve inançlardan Türkiye proletaryasının, Marksizm-Leninizm-Maoizm teorisini rehber edinmiş öncü ve önder siyasi partisi olarak; 150 yıl önceki Komün deneyiminin izinde, Sovyet ve Çin devrimi pratikleri ve Büyük Proleter Kültür Devrimi derslerinin ışığında kuruldu. Anti-emperyalist gençlik eylemlerinin, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin, köylü/toprak işgal ve direnişlerinin bileşkesi ve dönemsel olarak halk savaşlarının ürünü olarak doğdu. Coğrafyamızda ezilen, sömürülen, katledilen Türk, Kürt, Ermeni, Rum vd. halkın, başkaldırı ve örgütlenme birikiminin mirasçısı olarak tarih sahnesine çıktı ve sınıf mücadelesine atıldığı andan itibaren çok çetin muharebelerden geçerek bugünlere geldi.
Partimizin kuruluşu, ezilen halkların Osmanlı despotluğuna karşı mücadelesinin devamcısı olarak, Mustafa Suphi önderliğinde kurulan komünist partisinin kadrolarının Kemalistler tarafından Karadeniz’in soğuk sularına gömülmesinden sonraki yaklaşık 50 yıllık zaman diliminin sessizliğini paramparça etti. İbrahim Kaypakkaya’nın ileri sürdüğü tezler, onun ideolojik ve siyasi çıkışı Türkiye devrimci hareketi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de devrimin yolu ve ittifaklar meselesinde ve özellikle de sınıfların durumu, buna bağlı olarak egemen sınıflara damgasını vuran Kemalizm ve ulusal sorunla ilgili olarak yaptığı çözümlemeler kritik bir yerde durmaktadır. Onun tezleri, egemen ulus anlayışı ve resmi ideolojiden kesin kopuş anlamına gelmektedir. O, Türkiye’de “sol” adına hareket eden, Kemalizm’i ilerici gören reformist, parlamentarist, revizyonist tüm görüşleri yerle bir etmiştir. Nitekim başta ulusal sorun -özel olarak da Kürt ulusal sorunu- bağlamındaki tezleri olmak üzere Kaypakkaya’nın çizgisi halen yakıcı biçimde güncelliğini korumaktadır.
Partimizin bir başka özelliği de daha kuruluş aşamasındayken sergilediği devrimci dayanışma pratiğidir. ’71 devrimci çıkışının önderlerinden Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının faşist TC tarafından katledilmesi gündeme geldiğinde, bizzat İbrahim Kaypakkaya önderliğinde Türkiye’deki faşist güçler ile Latin Amerika’daki eski Nazilerin ilişkisini sağlayan kontra gerilla elemanına yönelinmiştir. Benzer durum, 31 Mayıs 1971 tarihinde Nurhak Dağları’nda katledilen Sinan Cemgil komutasındaki THKO savaşçılarını ihbar eden köy muhtarının, İbrahim Kaypakkaya tarafından cezalandırılması pratiğinde de yaşanmıştır. Bu pratiklerde devrimci dayanışmanın, ortak düşmana karşı birlikte mücadele etmenin örnekleri vardır.
Enternasyonalizmi kurulduğu günden bu yana temel çizgisi olarak belirleyen, her pratiğini de bu çizgiye uygun örgütleyen gerek ülkede gerekse de uluslararası alanda komünist, devrimci, anti-emperyalist güçlerle birlikte hareket etmeyi, ortak paydayı genişleterek birleşik mücadeleyi savunan partimiz TKP-ML, bu alanlarda yeni değerler yaratmak, bu değerleri geleceğe taşımak konusunda da iddia sahibidir.
49 yıllık tarihimiz, Türkiye devrimci hareketi ve de uluslararası komünist hareket açısından paha biçilmez derslerle doludur. Yüzlerce şehit yoldaşımız başta olmak üzere binlerce yoldaşımızın, devrim emekçisinin büyük bedel ödeyerek canı pahasına katkı sunduğu, kuşaktan kuşağa yayılan tarihi bir mücadele söz konusudur. Partimiz önder kadrolarını, yüzlerce üye, militan ve savaşçısını şehit vererek değerlerini korumayı başarmış ve devrim iddiasını sürdürmüştür. MLM ideolojinin güzergahında yol alarak büyük bir deneyim ve birikim yaratmış ve aynı kararlılıkla yoluna devam etmektedir.
Bu mücadelenin, boyutları giderek genişleyen bir savaşla zafere taşınacağının bilincindeyiz. 49 yıllık mücadelenin çok önemli kazanımları vardır. Bu kazanımlar, her alanda yaratılan birikim ve deneyim üzerinden sınıf savaşımına yön verme işlevine sahip olacaktır.
İlham ve Güç Kaynağımız 24 Nisan Güneşidir!
İbrahim Kaypakkaya’nın Türkiye devrimine ilişkin tezlerinin aradan geçen zamana meydan okurcasına çözümleyici olmaya devam ettiğini ve yol gösterici olarak ışık saçtığını söylemek yanlış ya da abartı değildir.
Onun partisi, yoldaşları ve ardılları, devraldıkları kızıl bayrağı taşımaya devam ediyorlar. Bu elbette bir başarıdır. Ama İbrahim’in çıkışı ve atılımı yanında hiçbir şeydir. Komünistler, hep daha iyisini yapmak ve daha ileriye gitmek felsefesiyle, mevcut an ve durumlarıyla asla yetinmezler/yetinmemelidirler. Yüzleri sürekli geleceğe dönük olmalıdır. Bugün her cephede yürüttüğümüz faaliyette karşılaştığımız-karşılaşacağımız sorunlar, eksik ve yetmezliklerimiz mutlaka vardır/olacaktır. Bunların alt edilmesinde hem yol göstericimiz hem de ilham ve güç kaynağımız 24 Nisan’dır.
Newroz’la başlayan ve 24 Nisan’ı, 1 Mayıs’a bağlayan süreci; politik atmosferi giderek ısınan dünyada ve bölgemizdeki gelişmelerle birlikte ülkemizde de artan saldırı ve direniş dalgası ile karşılıyoruz. TC faşizmi başta işçi sınıfının çeşitli bölük ve katmanlarının direnişi olmak üzere, Kürt ulusu ve çeşitli milliyetlerin isyanına, Aleviler başta olmak üzere ezilen inançlara mensup halkın mücadelesine, kadın ve LGBTİ+ hareketine, gençliğin kayyımlara ve anti-demokratik uygulamalara karşı başeğmez direnişine, doğa talanına karşı mücadele eden kitlelere azgınca saldırmaktadır. Saldırmaktan başka çaresi de yoktur! Geliştirdiği bütün manevralar-planlar, yaptıkları siyaset bu gerçek üzerine kuruludur. Uyguladıkları şiddet ve terörün, engelleme ve yasaklamanın, her türden demagojinin tek bir amacı vardır, o da; halk kitlelerinin öfkesini biriktirmemek ve dağıtmaktır. Ancak faşizm ne kadar saldırganlaşırsa saldırganlaşsın öfkenin, direngenliğin, birlikteliğin ve kitleselliğin sokakları doldurmasına engel olamamakta; sınıf mücadelesinin ateşi harlanmaya devam etmektedir.
Bu güncel tablonun yüklediği görevlerin yerine getirilmesi tarihimizden aldığımız güç ve sonsuz bir enerji ile yangını büyütmekten geçmektedir. Partimiz 49. mücadele yılında şehitlerden devraldığı bayrağı dalgalandırmaya devam etmekte ve kavgayı daha ileri taşımakta kararlıdır.
Paris Komünü’nde göklere çekilen, Sovyet ve Çin devrimlerinde dalgalandırılan, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nde savunulan enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağı, Türkiye’de ve bölgemizde, sınıf mücadelesinin denizinde, kitle mücadelelerinde 49 yıldır savunulmaya devam etmektedir/edecektir.
- Yıldönümünde Yaşasın Paris Komünü!
Vive la Commune de Paris à l’occasion de son 150e anniversaire!
Şan Olsun Partimizin 49. Mücadele Yılına!
Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!
Yaşasın Partimiz TKP-ML, TİKKO, KKB ve TMLGB!
TKP-ML MK SB
Nisan 2021
Son Haberler
Sayfalar

Devrimci Pratik ve Militanlaşma
Günlük, üretkenlikten yoksun, kendini tekrarlayan faaliyetler militanlaşma anlamında bir gelişmeyi tetiklemez. Yine devrimci pratiği zayıf bir özne, her şeyden önce geçmiş olumsuz alışkanlıklarıyla devrimci bir tarzda hesaplaşmaya girmez. Yani düşünsel ve pratik olarak küçük burjuva düşünüş ve yaşam tarzından militanca bir kopuş sürecine yönelmez. Çünkü devrimci militanlaşma proleter düşünüş tarzına aykırı olan her türlü burjuva anlayışla hesaplaşma düzeyine bağlıdır. Sade bir dille ifade edecek olursak; köklü bir kopuş, çok yönlü ve kapsamlı bir hesaplaşmayla mümkündür.

“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - I
Toplumda ve doğada yaşanan her değişim, dönüşüm ve gelişmeye koşut olarak, her olgu ve kavram gibi, CHP de elbette ki tartışmalar konusu olabilir, olmalıdır da. Bunda herhangi bir anormallik olmasa gerek. Hayatta, ortaya çıktığı o ilk andaki haliyle, değişmeden kalan/kalabilen hiçbir şey olamayacağına göre; CHP’de de bu kural gereği, el mecbur, bazı değişim ve dönüşümler yaşanacaktır. Bunu yadsımak, hayatın diyalektiğini yadsımakla eşanlamlıdır.

Tutuculuk,dogmatizm ve tabela devrimciliği devrime vardırmaz!
Kısa bir süre önce, “Bu Kendi Kendimizi Kandırmamız Daha Ne Zamana Kadar Sürecek Acaba?” başlıklı, kısa-özlü bir yazı kaleme alıp, bloğumda paylaşmıştım.
Yazıda Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketinin içinde bulunduğu olumsuz durum ve açmazları özetlenmiş, kendi kendine yapageldiği ajitasyona ve kafasını kuma gömme hallerine dikkat çekilmiş ve son paragraf olarak da şu soru sorulmuştu:

Tehlikenin farkında mıyız?
"Türkiye yüzyılı maarif modeli" ile hedeflenen şey; Devlet eliyle "dindar ve kindar nesil" yetiştirmek ve tedrici geçişle din esaslı bir rejim inşa etmektir,
Öncelikle ve de tereddütsüzce idrakinde olunmalı ki bu konuda yapılmak istenenin tümü, ‘toplumsal mühendislik’ yöntemleriyle, zamana yayılı olarak tamamen Erdoğan’ın ‘gizli ajandasının’ şu son derece aleni ideolojik tercihlerini hayata geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Yani asla ‘masumane’ ve de spontane şeyler değil bunlar. Örneğin şöyle diyordu fiiliyatta kendisine İslâm halifesi misyonu yüklemiş olan Erdoğan:

Bugün Galatasaray Meydanında bariyerler bir genişledi ve arkasından geri daraldı.
Meydana gelmeden meydana açılan her yol denetim altına alınmış, polis denetiminden ve üst aramasından sonra meydana girdik... Arkasından heykelin olduğu yere geldim, orası da bariyer ile çevrilmişti, ön taraftan giriş yerine yan taraftan giriş açılmıştı, oradan da üst aramasından geçip oturma eyleminin olacağı heykel çevresine geldik. Heykel, cumhuriyetin 50. Yıl heykeli. 100. Yıl heykeli yapıldı mı bir yerlerde bilmiyorum...
Bariyer içinde bariyer ve onun içinde izin verilen sınırlar içinde acılarımızı haykırmak!

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – II
II.Bölüm:
Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler…

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – I
Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!
Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...
"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"
Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.
Yıllardır tanırım seni.
Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.
Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.
Akraba desem, değil.
Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”
” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”
– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi
Ah... kuzucuğum ah...
Ne oldu bize böyle.
Ne oldu.
Her şey tıkırında giderken...
Neler yaşadık böyle.
Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne
Veyahut da.... veyahut da...
"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.
Yoksa... yoksa...
Daha dün bir; bu gün iki