TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!
Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C. faşizmine, yerel molla ve gerici diktatör rejimlerine karşı yarım asırdır onurlu duruşundan taviz vermeden devam ediyor.
Kürdistan’da yürütülen mücadele Rojava devrim gerçekliği ile demokratik bir kazanım aşamasına evrilmiş; IŞİD gericiliğine, faşist ve soykırımcı TC’nin Ortadoğu’daki yayılmacı hamlelerine büyük darbe vurulmuştu. Rojava Devrimi’nin bu kazanımlarına tahammül edemeyen T.C. egemenleri, belli zaman aralıkları ile askeri, siyasi, ekonomik ve deyim yerindeyse her alanda saldırılarına devam ettiler. Bu saldırılar, HPG gerillalarının Ankara eyleminden sonra askeri alanda daha kapsamlı fiili saldırıya dönüştü. Kendi kalbinden vurulmuş olmanın acizliği ile saldırganlaşan Erdoğan ve şurekası, azılı faşist Hakan Fidan’ın ağzından her türlü savaş suçunu işleyerek, Rojava halkının kazanımlarına saldıracağını dillendirdi.
5 Ekim’den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim alanında bulunan hastaneler, elektrik üretim santralleri, su istasyonları, sivil halkın evleri/köyleri, petrol ve benzin istasyonları, silolar ve birçok üretim alanı vuruldu. Rojava bu saldırılara karşı direnişini sürdürmeye devam ediyor. Şu ana kadar 110 bölge hava saldırılarına maruz kaldı ve saldırılar hala devam ediyor. T.C. bu saldırılarla ekonomik olarak tahribat yaratmak ve gerici unsurları kışkırtmak suretiyle Rojava devrim kazanımlarını yıpratma amacındadır.
Der Zor bölgesinde olduğu gibi gerici unsurların kışkırtılması TC’nin yıllardır denemekten bıkmadığı bir taktik olagelmiştir. AKP-MHP kliği, içinde bulunduğu krizi örtmek için de savaşı bir araç olarak kullanmaktadır. Ancak TC’nin bu hamleleri karşılık bulmadığı gibi gerillanın faşizmin merkezine vurduğu darbe ile acizliği iyiden iyiye artmıştır. Son saldırılar buna örnektir.
TC faşizmi saldırıların dozunu artırmakta, suç üstüne suç işlemektedir. TC’nin bu saldırılarına karşı, Özerk Yönetimin öz gücü Suriye Demokratik Güçleri karşı saldırılarla faşist TC ordusuna kayıplar verdirmiştir.
Rojava’nın direnişi sürerken, İsrail siyonizmine karşı mücadelesini sürdüren Filistin halkının öz güçleri, “Aksa Tufanı Operasyonu” ile işgal altındaki topraklara yönelik bir hamle başlatmış, işgalci Siyonist İsrail güçlerine ağır kayıplar verdirmiş, birçok İsrail askerini tutuklamıştır. Bu operasyon ile “anlı şanlı” ve teknolojik üstünlüğüne güvenen İsrail ordusuna büyük bir darbe vurulmuştur. Naqba’dan bu yana Siyonist İsrail devletinin zulmüne karşı direnen Filistin halkı, mücadele kararlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Filistin ulusal mücadelesi haklı ve son derece meşrudur. Filistin ulusal direnişinde, -her ulusal harekette olduğu gibi kendi içinde kimi gerici yanları barındırmakla birlikte-, temel olan ezilen bir halkın ezen ulusa karşı mücadelesinin demokratik yanıdır. Zulme, sömürüye, katliamlara, aşağılanmaya başkaldırısıdır.
Kürt halkının içinden çıkan Barzani ihaneti gibi Arap devletlerinin ve faşist T.C. devletinin ihanetleri, Filistin halkının mücadelesini söndürememiştir. Ezilen ve sömürülen Arap halkının en büyük düşmanları, Arap devletlerinin başına çöreklenmiş olan uşak şeyhler, emirler, diktatörler ve krallardır. Onların Siyonizm ile attıkları “normalleşme” adımları, sınıfsal karakterlerini yansıtmaktadır. Ancak ezilen halkın karakteristik özelliği direnmesi ve günü geldiğinde kendi ihanet güruhlarını tarihin çöplüğüne atmasıdır.
Tarihin bu gelişim seyrinden Ortadoğu’nun ezilen halkları azade değildir. Asırlardır süren mücadele siyonizmin, faşizmin ve tüm işbirlikçi dikta ve molla rejimleri ile emperyalist-kapitalist sistemin Ortadoğu’da ezilmesine kadar sürecektir. Filistin ve Rojava halklarının direnişleri bu mücadeleye örnek olmaya devam ediyor.
Ortadoğu’nun bütün ezilen halklarına, komünistlere, devrimcilere ve yurtseverlere sesleniyoruz: Rojava ve Filistin özgülünde yükselen direnişi sahiplenelim! Bu direniş ile dayanışma geliştirelim ve olduğumuz her alanda faşizme ve siyonizme karşı mücadeleyi yükseltelim! Ezilenlerin kurtuluş mücadelesi bunu gerektirir.
Selam Olsun Rojava ve Filistin Halklarının Direnişine!
Yaşasın Rojava ve Filistin Halklarının Direnişi!
Kahrolsun TC Faşizmi ve İsrail Siyonizmi!
TC Faşizmi ve İsrail Siyonizmi Döktükleri Kanda Boğulacaklardır!
Biji Berxwedana Gelan!
Yaşasın Özgür Filistin!
TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi
7 Ekim 2023
Son Haberler
Sayfalar
Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...
Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.
Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.
Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.
Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?
Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.
Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.
Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.
Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...
Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.
Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.