Cumartesi Şubat 22, 2025

TKP/ML TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı Basın Birimi ile röportaj

1 Eylül 2014 Tarihinde, Dersim-Ovacık’ta Bulunan Mercan HES’e Yönelik Baskını Gerçekleştiren TKP/ML TİKKO Gerillalarıyla Röportaj

- Bu eylemi neden gerçekleştirdiniz?

- Murat: Özellikle son yıllarda emperyalist talan ve yağmaya hız verilmiş durumda. Sadece Dersim’de değil ülkemizin hemen her yerinde HES’ler, barajlar, madenler, orman kesimleri ve yangınları, baz istasyonları, kalekollar/karakollar, köprüler, oto yolları faaliyete geçmekte. Egemenler bu sayede servetlerini katlarken, halkımızın sömürüsü katmerleşmekte ve suyumuz, toprağımız, havamız, doğamız katledilmekte, geleceğimiz karartılmaktadır. İşte eylemimiz buna yöneliktir ve pratik bir tavırdır. Nerede ve ne şekilde olursa olsun halkımızın çıkarına olmayan bir şey varsa, silahlarımız ve bombalarımızla karşılarındayız. Eylemimiz aynı zamanda halkımıza da bir çağrıdır. Yaşamımızı, doğamızı, geleceğimizi ellerimize almak için TKP/ML-TİKKO saflarında örgütlenelim ve mücadele edelim. Bu saldırılar ancak bu şekilde boşa çıkarılabilir. Örgütlü bir halkın gücünden daha büyük bir güç yoktur.

- Eylemin içeriğini anlatır mısınız?

- Bakış: 1 Eylül günü saat 20.30 sıralarında çevre güvenliğimizi sağlayarak Mercan HES’e baskın düzenledik. İşçileri güvenli bir bölgeye çıkardıktan sonra ana kumanda merkezine, içeride bulunan bir büroya ve türbin bölümlerine üç ayrı bomba yerleştirerek patlattık. Şirkete ait bir küçük telsiz ile bir kameraya da el koyduk. Sonrasında güvenli bir şekilde geri çekildik. Ertesi gün düşman eylemin olduğu bölgeye bir operasyon düzenledi, bazı alanlara havan attı. Ancak herhangi bir sonuç alamadı.

- İlk eyleminizdi, neler hissettiniz? Dersim’li bir kadın ve genç nasıl bir anlamı var sizce?

- Gülizar: Açıkçası eylem anında neler hissettiğimi tarif edebileceğimi pek sanmıyorum. O an sadece eylemi başarılı bir şekilde bitirmeyi düşünüyor insan. Heyecanı, korkuyu, sevinci bir kenara itip soğukkanlılıkla hareket etmek gerekiyor. Ama öncesinde büyük bir heyecan oluyor tabi. Nasıl olacak, nelerle karşılaşacağız vs. Bir taraftan da eylemden sonra halkın sevincini düşünüyorsun ve biran önce eylem anının gelmesini istiyorsun.  Dersim’li olmak kadın olmak ve genç olmak! Dersim’e geçmişten bugüne kadar sayısız ve her türden saldırı, zülüm ve sömürü oldu. Bugün de HES’lerle, barajlarla, kalekollarla, uyuşturucu ve fuhuşla, halkımız yozlaştırılmaya, düşürülmeye çalışılıyor. Bu politikalarla Dersim’i insansızlaştırmak, halkın devrimci yönünü yok etmek, değerlerini öldürmek ve böylelikle sömürüyü arttırmak istediklerini biliyoruz. Ama başaramayacaklar. Kadınlar ve gençler olarak ise sistemin saldırılarına en çok maruz kalanlarız. Yaşamımızın her anına, her alanına müdahale ediliyor. Eğitimden iş yaşamına, giyiminden oturup kalkışına kadar yaşamda hiçbir söz hakkımız yok. Bu erkek egemen zihniyete karşı tek bir yolun olduğunu düşünüyorum: mücadele, mücadele, mücadele! Planlama yapılırken adettendir diye sorulmuştu. Eylemin hangi aşamasında görev almak istiyorsun diye. Elbette eylemin merkezinde olmak, bombayı patlatan olmak istedim ve patlattım. İyi ki gelmişim gerillaya, iyi ki buradayım. Dersim’lilere, kadınlara ve gençlere sesleniyorum. Bizim yerimiz burasıdır. TKP/ML-TİKKO saflarında örgütlenelim. Bilinçlerimizde mücadele, yüreklerimizde kin ve öfke olsun. Halka karşı olanlara karşı tek yürek olup savaşalım.

Bir ay öncede HES’e yönelik eylem gerçekleştirmiştiniz, neden tekrar bu eyleme ihtiyaç duydunuz?

Ayfer: İlk eylemimizde nedenlerini anlayamadığımız bir şekilde bombamız patlamamıştı. Pratik olarak uyarı şeklinde de anlaşılabilecek bu eylem şirket sahibi tarafından böyle anlaşılmamış ve faaliyete devam edilmişti. Ancak bir Mercan köylüsünün de ifade ettiği gibi “işimizi yarım bırakmak olmaz”dı. Uzun süredir üzerinde durduğumuz bu eylemin başarılı bir şekilde sonuçlanması bizim için çok önemliydi. Yani bizim için yarım kalan bir görevdi ve tamamlanması gerekiyordu. Halkımız bunu öğretiyordu, şehit yoldaşlarımız, partimiz bunu emrediyordu. Herkes bilmelidir ki TİKKO’cular işini yarım bırakmaz. Mercan özgür akacak!

Özellikle Ovacık’ta eyleme dair çeşitli dedikodular yapıldı. Buna dair bir diyeceğiniz var mı?

Bakış: Eylemin neden yapıldığını anlattık. Bunun dışında bizim için başka bir neden yoktur. Bahsi geçenler sizin de belirttiğiniz gibi dedikodudan ibarettir ve gerçek dışıdır. HES’ten kaynaklı özellikle Mercan köyleri mağdur olmuş durumda. Eylemin nedeni halkın mağduriyetidir. Zaten mağdur olan halk yıllardır hem hukuksal zeminde ve hem de çeşitli demokratik yollardan mücadelesini sürdürüyordu. Ancak ne HES’in sahibi kompradorlar ve ne de onların taşeronları bütün bu tepkileri önemsedi. Eğer yasal ya da demokratik yollardan gelişen tepkiler kulak arkası edilir de gereği yapılmazsa o halde devreye silahlar ve bombaların girmesi kaçınılmaz olur. Burada yaşanan budur ve devam edildiği sürece devam edecek olan da budur. Bazı kesimlerin eylemin politik içeriğini boşaltmaya yarayan çeşitli dedikodular yaymaları anlaşılırdır ancak halkımız bunlara inanmalıdır. Hiç kimse ile kişisel bir hesabımız yoktur. Olan tüm açıklığı ile ortadadır ve görmek isteyenlerin Mercan bölgesinde kısa bir gezintiye çıkıp köylülerle sohbet etmeleri yeterlidir. Gerçekler oradadır, sorun sadece bu gerçeği görmek isteyip istememekle alakalıdır!    

 Uzun zamandan beri faaliyetini yürüten HES’e, gerilla tarafından gerçekleştirilen ilk eylemdi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Özlem: Tabi ki görevlerimizi yerine getiriyor olmamız hem bizi hem de halkı sevindiriyor. Elbette düşmanın korkusunu büyütüyor. Karakola çok yakın olması –HES’in hemen üstünde Mercan Karakolu var- ve arazinin gerilla için dezavantajlı olması bunun nedenleri arasında sayılabilir. Bununla birlikte yapımına 85’de başlanan Mercan HES’e yönelik gerilla eylemi gerçekleşmemiş olması üzüntü verici. Halkımızın son yıllarda demokratik temelde gerçekleştirdiği eylemler elbette değerlidir. Ancak sorunu çözmeye yetmemiştir. Biz TİKKO gerillaları olarak silahlarımızla ve bombalarımızla halkımızın hizmetindeyiz. Bu bilinmelidir ve unutulmamalıdır. Ancak sadece gerilla eylemleriyle sorunların çözülebileceğini düşünmek de oldukça yanlıştır. Önemli olan halkımızın örgütlü ve militan bir tepki ortaya koyabilmesidir. Şimdiye dek Mercan HES özgülünde bunun yaratılamaması bizim eksikliğimizi gösteriyor. Bu konuda hukuksal zeminde yürütülen mücadeleler var, demokratik temelde yapılan eylemler var ama bunların sorunu çözmesi ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi halkımızın örgütlü ve militan bir mücadele sergileyebilmesi ile mümkündür. İşte eylemimiz geçmişten beri süregelen bu mücadelelerin bir parçası olarak görülmelidir. Önemli olan her iki mücadele biçimini birbirini besleyecek tarzda ve etkili şekilde sürdürebilmektir. Bunu başarabilirsek, işte ancak o zaman Mercan suyunu özgürlüğüne kavuşturma şansımız olacaktır. Biliyoruz ki bu adım adım gerçekleşecek, ancak mutlaka su akacak ve yatağını bulacaktır.

Son olarak halkımıza ileteceğiniz bir mesaj var mı?

Murat: Bu eylemden kaynaklı burjuva-feodal medyanın deyimiyle Ovacık karanlığa gömüldü. Saatlerce elektrik verilemedi. Ancak Ovacık halkının bu mağduriyetin nedenini anlayacağını ve bize hak vereceğini düşünüyoruz. Çünkü gecemizi ve gündüzümü aydınlattığını iddia eden egemenler gerçekte ise geleceğimizi karartmaktadır. Ve biz bu karanlığı parça parça delme, geleceğimizi adım adım aydınlatmayı görev olarak yüklüyoruz kendimize. Nitekim sorunun bizzat ve doğrudan muhatabı olan halkımızın en somut taleplerindendir bu eylem. Halkımızın yarasına bir miktar olsun merhem olabildiysek ne mutlu bize… Son olarak halkımıza partimiz TKP/ML saflarında örgütlenme ve savaşma çağrısı yapıyorum.

Gülizar: Bildiğiniz gibi bugünlerde dünya barış günü kutlamaları var. Yanı başımızda Irak’ta, Suriye’de katliamların olduğu bir süreçte halkların barış talebini haykırması elbette değerlidir bizim için. Fakat gerçek barışın ancak savaşla, sömürücü, katliamcı, ikiyüzlü ve yalancı düzenin yıkılması ve yerine demokratik halk iktidarının kurulmasıyla mümkün olabileceğini tekrar tekrar belirtiyoruz. Savaşların ortadan kalkması için savaşı yaratan sisteme karşı savaşmaktan başka çaremiz yoktur. Tek yol Halk Savaşı’dır. Tüm halkımızı yaşamımızı karanlığa gömen bu sisteme karşı TKP/ML TİKKO saflarında örgütlenmeye ve savaşmaya çağırıyorum!

TKP/ML TİKKO

Dersim Bölge Komutanlığı 

Basın Birimi

3 Eylül 2014

94654

Son Haberler

Sayfalar

TKP/ML TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı Basın Birimi ile röportaj

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-

Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.

Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)

İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…

Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor. 

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Sayfalar