Yaralı Hayastan (Nubar OZANYAN )

Hayastan’da Karabağ işgalinden bu yana sular durulmuyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki “İskender Füzeleri” krizinin ardından Ermenistan ordusu, Paşinyan’ın istifasını talep eden bir bildiri yayımladı. Başbakan Paşinyan, füzelerin kullanılamaz durumda olduğunu ima edince Putin yönetiminden sert tepki geldi. Paşinyan’ın özür dilemesi gerektiği söylendi. Ve hemen ardından her iki tarafın taraftarları sokağa döküldü.
Hayastan, Karabağ işgalinin ardından ciddi bir siyasal kriz ve duygusal kırılma yaşamaktadır. Karabağ işgali sürecinde düşmanın askeri-teknik üstünlüğüne karşı halkın morali yüksek, fedakarlığı ve kararlılığı ön plandaydı. Hayastan’ın her tarafında yankılanan “Kazanacağız” sloganı, alınan düşman darbesiyle büyük bir hayal kırıklığı ve duygusal kırılmaya yol açtı.
Karabağ’da yaşanan yenilginin yegane sorumlusu siyasi ve askeri yönetimdir. Askeri başarısızlık, siyasal krizin ciddi tetikleyicisi oldu. Karabağ, kanayan ve kapanmayan bir yaraya dönüştü. Tedavisini dışarıda, çözümünü Batı’dan gelecek yardımdan ya da Rusya’dan bekleyen siyasi partiler, yaranın daha da büyümesinden başka bir rol oynamıyorlar. Hayastan’da irili ufaklı sayısız siyasi parti, kaynağını demokrasinin zenginliğinden ve çeşitliliğinden değil, parçalanmışlık bölünmüşlükten alıp besleniyor. Dayanakları sağlam olmayanların çözümleri de sağlam olamaz.
Geçmiş devrimin tarihsel deneyimlerinden beslenmeyen, halkına bağlı ve emeğe saygılı olmayan, özgürlük idealine dayanmayan siyasi partiler ve onların sözcüleri, Batı’dan ve Rusya’dan medet ummaktadırlar. Her biri, bir dış güce bağlı olanların çağrılarıyla Yeravan’ın farklı meydanlarına çıkan halk kitleleri, Karabağ sorununun ve politik krizin çözümünden oldukça uzak olan partilerin henüz farkında değil. Ortalıkta dolaşan irili ufaklı politik partiler ve sözcülerin hiçbirisi halkın özgürlük ve yaşamsal sorunlarına çözüm olacak nitelikte bir programa ve iradeye sahip değildir.
Karabağ işgaline karşı direniş sürecinde yaşanan kayıpların ağır olması, toplumda Paşinyan hükümetine karşı ciddi bir özgüven kırılmasına yol açtı. Zayıf, etkisiz askeri ve politik yönetim ve dış politikadan beklenip gelmeyen destek, yapılan politik hatalar toplumun her kesimi tarafından ciddi tepkiye ve birikmiş bir öfkeye dönüştü.
Her geçen gün artan işsizlik ve yoksulluğun ağırlığı altında halk, soluksuz kalmaktadır. Mevcut hükümete ve muhalefet partilerine güvenleri ciddi şekilde sarsılıp kırılan kitleler, gerçek anlamda öncüsünü aramaktadır. Sadece Paşinyan’ın istifasını isteyerek politika yaptıklarını düşünen politik parti sözcüleri, geçmiş yönetimlerde yer almış rüşvetçi, yozlaşmış, talancı kişilerdir. Dolayısıyla halk aslında kimseye güvenmiyor. Bundan dolayıdır ki, muhalefet partilerinin dönem dönem sokağa çıkma çağrılarına yanıt verseler de çaresizlik ve çözümsüzlük içindedirler.
Ermeni halkının, yönetsel ve yaşamsal sorunlarına yanıt ve çözüm olacak sağlam ideolojik ve politik dayanaklara sahip, vizyon sahibi bir özgürlükçü devrimci partiye ihtiyacı vardır. Ancak henüz özgürlük ve kurtuluş ihtiyacına yanıt verecek politik öncüye sahip değillerdir. Hayastan’da Sovyet Devrimi’ni ve sosyalizm sürecini bütün yönleriyle, olumlu ve olumsuz yanlarıyla analiz edecek, yaşanan ve var olan ekonomik-politik-askeri sorunlara yanıt olacak bir politik öncü yaratılmasına ihtiyaç vardır.
ABD, AB, TC Dış İşleri Bakanlığı’nın hep bir ağızdan Ermenistan ordusunun siyasete karışmaması gerektiği yönlü yaptıkları açıklamalar inandırıcılıktan uzak bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Ermenistan’da sorun ve provokasyon yaratan emperyalist devletler ve onların jandarmalığını yapan soykırımcı İttihatçı Kemalist devlet, Ermeni halkına demokrasi dersi verme haddine sahip değildir. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden, zulümle terbiye etmeye çalışanların, ülkesini kayyumlarla, KHK’larla yönetenlerin demokrasi çağrıları yapması inandırıcı değildir.
Daha dün Garê’yi işgal girişiminde bulunarak kendi askerlerini ve özgürlük gerillalarını kimyasal silahlarla imha edenler, dönüp önce kendi işgalci, soykırımcı, kanlı ellerine bakmalıdırlar!
Ermenistan halkının ne Batı’nın iki yüzlü demokrasi sahtekarlığına ne de işçi, kadın, LGBTİ+, Kürt düşmanı, eli kanlı TC’nin çağrılarına ihtiyacı vardır. Devrimin büyük kılıcına ihtiyacı vardır. Söz olmayan, gerçek olan özgürlüğe ihtiyacı vardır. Devrimci öncüye Istepan Şahumyanlara, Kamolara ihtiyacı vardır.
Son Haberler
Sayfalar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.