Cuma Mart 14, 2025

"Yüzünüzdeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız"

Kaypakkaya yoldaşı andığımız bugünlerde Gezi şehitleri kervanına katılarak ölümsüzleşen Mehmet İstif ve Soma’da katledilen maden işçileri ile öfkemiz daha da büyümektedir.

Gezi İsyanı’nın yıldönümüne az bir zaman kalmışken bir şehit daha vermenin halkımız ve bizler açısından üzüntüsü tartışılmazdır. Ancak öfkemizle kıyaslanamaz. Öfkemizi bileyen, sınıf kinimizi perçinleyen, bu durum Soma maden işçilerinin katledilmesi ile daha da katlanmıştır. Ülkemiz işçi ve emekçilerine kan kusturmakta bir bahis görmeyen, taşeronlaştırmayla ülkenin her yanını işçi ve emekçilere cehenneme dönüştüren faşist devlet, katliamlar tarihine en ağırlarından birini daha eklemiştir.

Manisa’nın Soma ilçesinde Soma AŞ.’ye ait kömür madenlerinde trafo patlaması nedeniyle çıkan yangın sonucu, yüzlerce işçi aşırı kar hırsına kurban edilmiştir.

Taşeronlaştırmanın yaygınlaşması ile son bir yıl içersisinde burjuva basında yer alan bilgilere göre 1235 işçi katledilmiştir. Kayıtsız çalışmanın yaygın olduğu Türkiye’de bu rakamın daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Emperyalist savaş koşullarını aratmayan bu katliamın baş sorumlusu elbette ki aşırı kar hırsıyla yoğrulmuş, taşeronluğu genetiğine işlenmiş faşist Türk devletidir. 

Özellikle maden işçilerinin katledilmesine kader diyen zat-ı muhterem başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Katliamları kader diyerek geçiştirmeye çalışan devlet şurekası Soma’da yüzlerce işçinin birinci elden katili ve sorumlusudur. Yerin 2 bin metre altında kan ter dökerek evine ekmek götürmek isteyen maden işçilerine yer altı mezar edilmiş ve geriye kalan milyonlarca işçiye kaderine boyun eğin denilmiştir. Katliamı haber alan halk kitleleri gezi’de kuşandıkları “Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak”  sloganıyla sokaklara akmaya hazırlanmaktadır ve akmaktadır.

Evlatlarını kaybeden anaların öfkesi, Reyhanlı’da, Roboski’de, Gezi’de ve Soma’da buluşarak katilleri boğacaktır. Babalarını kaybeden gençlerin, çocukların öfkesi gözyaşları ile birlikte sokaklara akacaktır. Ve insanın en değeri olan yaşam bu gün katil devlet tarafından gasp edilirken yaşamlarını kaybeden maden işçilerinin geleceğe dair düşleri düşlerimiz olmalı ve işçi sınıfının umuduyla ve mücadelesiyle topyekun buluşturulmadır.

Yoldaşlar

Kaypakkaya yoldaşın katledilişinin 41. yılında, anmaya hazırlandığımız bu süreçte, Gezi şehidi Mehmet İstif’i anmak ve Soma işçilerinin katledilmesi ile öfkeyi umudu ve isyanı büyütmek Kaypakkaya yoldaşı anarken anmamıza anlam ve yük katacaktır. Çünkü Kaypakkaya yoldaş, hiçbir işçi direnişine duyarsız kalmamış, birebir örgütleyicisi olmaya çalışmıştır. Çünkü Kaypakkaya yoldaş nerede bir direniş ve mücadele varsa orada olmuş, yaşamış ve savaşmıştır.

Biz Kaypakkaya’nın ardıllarına düşen görev; Gezi’de, yolsuzluk eylemlerinde, 1 Mayıs’ta olduğu gibi, daha örgütlü, daha bilinçli ve daha cesaretli bir şekilde; yerin 2000 m altında çalışan işçilerin, geleceğe dair umdu öfkesi ve hesap soruculuğuyla her alanda sokağa çıkmalı ve hesap sormalıyız. Unutmayalım ki Berkin’in yaşında çocuk işçiler burada katledilmiştir. Berkin için sorduğumuz ve soracağımız hesapları bugün Soma vesilesiyle daha öfkeli bir şekilde örgütleyeceğiz. Çocukların yüzündeki maden karasını hâkim sınıfların korkusu geniş halk yığınlarının ise aydınlık gününe dönüştürmeliyiz.

Şimdi Kaypakkaya şiarıyla, Gezi ruhuyla sokağa çıkalım hesap soralım! 

Katil devlet hesap verecek.

Anaların öfkesi katilleri boğacak

Çocukların yüzündeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız

Öfkemiz büyük kavgamız çetin ödeteceğimiz bedeller ağır olacaktır.

 

PARTİZAN 

95672

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-

Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.

Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)

İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…

Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor. 

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Sayfalar