Cuma Eylül 20, 2024

Türkiye’yi Yöneten Habis Lobiler ve Kürt Halkının Liderleri-Roni Margulies

kaypakkaya-partizan
Abdullah Öcalan, Sırrı Sakık, Bese Hozat ve Ayhan Bilgen'in sözleri; Ermeni, Rum ve Yahudilerin "paralel devlet" kurmuş olduğu ve çeşitli habis emeller peşinde koştuğu iddiaları tesadüf değil, yanlışlıkla söylenmiş değil, yanlış anlaşılmış değil. İnanıyorlar buna.

 

Kürt halkı ve Kürt hareketinin öncü kadroları, bu toprakların insanlarıdır. Türkiyelidirler. Her Türkiyeli gibi, bu memleket(ler)in havasından, suyundan ve, daha önemlisi, kültüründen, düşünce dünyasından, ideolojik ortamından etkilenmemiş olmaları mümkün değildir.

Kaçarı yok. Hepimiz aynı eğitim sisteminden geçtik, aynı medyayı okuyup izledik, aynı havayı soluyup aynı tavada piştik.

Sonra bazılarımız ulusal baskıya, bazılarımız başka şeylere isyan ettik; öğrendiklerimizi, farkında bile olmadan içselleştirdiklerimizi sorgulamaya, gözden geçirmeye, reddetmeye başladık. Az veya çok reddettik, ama hiçbirimiz yüzde yüz reddetmiş olamayız.

İnsan, içinde yaşadığı toplumun bin bir yöntemle, görünür ve görünmez sayısız yöntemle aşıladığı düşünme tarzını, düşünceleri, içgüdüleri, önkabulleri, önyargıları tümüyle reddedemez. Bütün bunları bilinç düzeyine çıkarıp eleştiri süzgecinden geçirip reddetmeye insan ömrü yetmez. Sosyalistler, muhalifler, başka bir dünya için mücadele edenler için bu çaba hiç bitmez. Ve bitmemelidir.

Kürt halkı geri kalanlarımızdan biraz daha şanslı bu açıdan. Bir Kürt'e devlet ve kanaat önderleri ve medya çok iyi bildiği bir konuda yalan söyleyip "Sen Kürt değilsin, dağ Türkü'sün" dediğinde, "Bunlar bana yalan söylüyor" diye düşünmesi, sonra da "Acaba başka konularda da mı yalan söylüyorlar?" demesi ve söylenen her şeye kuşkuyla, sorgulayarak yaklaşması nispeten kolaydır.

Bir avantajı daha var Kürt halkının. Otuz yıldır devletin silahlı ve silahsız güçlerine karşı mücadele ediyor olmak doğal olarak o devletin hiçbir dediğine inanmama eğilimini getirir. Dahası, mücadelenin kendisi radikalleştirici bir süreçtir, eleştirelliği, kolay kabullenmemeyi geliştiren bir süreçtir.

Nitekim Kürt illerinde biraz vakit geçiren herkes bunun etkilerini hemen gözlemler. Batı illerine kıyasla siyasete ilgi daha yüksektir; memleketteki ve dünyadaki gelişmeler daha yakından izlenir; sokaklarda, kahvelerde, her yerde sohbetlerin bilgi ve bilinç düzeyi daha gelişkindir. Kürt toplumu Batı'ya kıyasla daha dindar ve ekonomik düzeyi daha geri olmasına rağmen, kadınların toplumdaki ve siyasî hareketteki yeri Batı'da olduğundan daha ileridir. Bunlar hep mücadelenin sonuçlarıdır, egemen ideolojiyi sorgulamanın getirdiği kazanımlardır.

Her an memleketi satabilecek unsurlar

Ama dedim ya, Türkiye toplumunun ideolojik ortamından etkilenmemiş olmak Kürt hareketi için bile mümkün değil.

İstanbul, Manisa, Yozgat ve Kırşehir'de çok kapsamlı, çok bilimsel bir kamuoyu araştırması yapsak. Şu soruları sorsak: "Yahudiler dünyayı kontrol ediyor mu?" "Yahudi lobisi Amerika'yı yönetiyor mu?" "Türkiye'de Ermeni, Rum ve Yahudiler güvenilmez unsurlar, her an memleketi satabilecek unsurlar mıdır?" ve "Ermeni, Rum ve Yahudilerin kendi ayrı çıkarları var mıdır, bir araya gelip Türkiye aleyhine çalışmaları ihtimali var mıdır?"

İlk iki soruya yüzde 98, üçüncü ve dördüncü soruya yüzde 96 oranında "Evet" cevabını alacağımız konusunda emin olabiliriz.

"Yabancı" güçlerin her zaman Türkiye'yi yıkmaya çalıştığı; "birileri" ve "bazıları" gibi meçhul ve karanlık mihrakların her zaman Türkiye hakkında habis planlar yapıp uyguladığı; Ermeni, Rum ve Yahudilerin aslında "yabancı" olduğu ve yurtdışında hazırlanan şeytanî komploları seve seve uygulamaya soktukları inancı bu toprakların sorgusuz sualsiz kabul edilen en yaygın, en derin inançları arasındadır.

Bunun yanlış olduğunu, basitçe ırkçılıktan ibaret olduğunu anlatmak ve okuyucunun zekâsına hakaret etmek istemem.

Bu inancın kaynakları, ilk olarak, Türk-Müslüman ulus devletini kurma sürecinde Türk ve Müslüman olmayan herkesi yabancı/düşman/güvenilmez olarak resmeden/karalayan/şeytanlaştıran Kemalist ideoloji; ikinci olarak Alman faşizminin etkisi altında Batı antisemitizmini aynen benimseyen Türkçü/faşist ideolojidir.

Irkçılığa karşı çıkan liderler

Peki, aynı kamuoyu araştırmasını Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Batman'da yapsak, ne cevap alırız?

Aynı oranlarda aynı cevabı alacağımız, maalesef, kesindir.

Ezilen, hakları ayaklar altına alınan, dış güçlerin maşası olmakla suçlanan bir halkın, başka halkları suçlamadan önce hassasiyetle düşünmesini bekleyenler olabilir. Heyhat, öyle olmuyor. Dedim ya, hepimiz aynı eğitim sisteminden geçtik, aynı medyayı okuyup izledik, aynı havayı soluyup aynı tavada piştik. Önyargılarımız, komplo teorilerimiz, ırkçılığımız hep aynı.

Abdullah Öcalan, Sırrı Sakık, Bese Hozat ve Ayhan Bilgen'in sözleri; Ermeni, Rum ve Yahudilerin "paralel devlet" kurmuş olduğu ve çeşitli habis emeller peşinde koştuğu iddiaları tesadüf değil, yanlışlıkla söylenmiş değil, yanlış anlaşılmış değil. İnanıyorlar buna. Bu iddialar "paralel devlet" tarafından değil, bizzat "paralel olmayan" yüce Türk devleti tarafından her zaman gündemde tutulan iddialar. Ama inanıyorlar bunlara. Adeta doğal olarak, içgüdüsel olarak, sorgulama ihtiyacı hissetmeden inanıyorlar. Resmî ideolojinin zokasını yutmuş tüm Türkiye vatandaşları gibi.

Ben, tanıdığım bazı başka Yahudi, Ermeni ve Rum lobi üyeleriyle birlikte, Kürt halkının tüm haklarını, silahlanma ve ayrılma hakkı dahil, her koşulda desteklemeye devam edeceğim. Ama Kürt halkının her türlü ırkçılığa karşı çıkan liderlere layık olduğunu söyleme hakkımı da muhafaza ederim, izninizle.

Roni Margulies

1907