Cuma Nisan 26, 2024

‘’Babama ne yaptınız? Açıklayın’’Deniz Gülünay

25.ölümsüzlük yılında babam  yoldaşım Hasan Gülünay'ın anısı önünde saygı ile eğiliyor mücadelesini sahipleniyor ve selamlıyorum. 

Düşününki sevdiğiniz insan aniden ortadan kayboluyor. Başvurduğunuz tüm resmi kurumlar size yardımcı olmuyor. Üstelik size uydurma bir kaç cümle ile kaybedilen kişiden umudunuzu kesmenizi peşinden gitmemenizi tavsiye ediyor. Hatta öğreniyorsunuz ki devlette arıyormuş kaybedilen yakınınızı. Arama artık onu diyorlar size. Peki, o kayıp diye unutmaya mı çalışırsınız. Bir güven sorunu ve yitirilmiş adalet duygusuyla nasıl bahsedeceksiniz. 

Sevdiğiniz kişi kaybedilmiştir, öldürülmüştür cesedini dahi bulamamışsınızdır, yâda işkence yapılmış bedenini bir ormanda bulmuşsunuzdur. Ancak yinede faillerin yargılanmasıyla adaletin yerini bulacağına inanmışsınızdır. Adaletin yerini bulduğuna olan inancınızla rahatlamak istemezmisiniz. Ben istemem bu saatten sonra adaletin sağlanması yeterli olmayacak çünkü babam geri gelmeyecek. Peki ya geçen 25 yılın hesabını nasıl soracağım.  Devlet bana 25 yıl borçlu babasız geçirdiğim 25 yılın hesabını vermek zorunda. kim sevdiğinin mezarını ziyaret etmek istemez ki. Bu duygudan mahrum bırakılan milyonlarca kayıp yakını var. 

Yaşadığımız ülke toprakları sadece nefes alıp yaşadığımız bir yer değil. Yeni değerler yaratan ve yaratılan değerlere sahip çıkan güzel insanların destansı direnişlerine de ev sahipliği yapıyor. Bunların yanı sıra bir kemik parçasına razı olup yıllarca çalmadık kapı bırakmayan anneler,  babalar, eşler ve çocuklar var bu ülkede. Bu ülkede insanlar bir kemik parçasından mutlu oluyor. Peki sizler bir kemik parçasından mutlu olabileceğinizi düşündünüz mü hiç. Eğer devlet eki ile öldürülen yakınınızı yıllardır görmemişseniz her gün özleyip onsuzken bile sevmeye devam etmişseniz eğer bir babaya bir oğul’a sarılmış kadar mutlu olursunuz. Devletin en büyük utancı insanları bir kemik parçasına mahkûm etmesi olmalı. 

Bir ülke düşünün ki insanları kimsesizler mezarlığına morglara kuytu köşe ormanları aramaya mahkûm ediyor sizi. Eğer yakınınız kaybolmuşsa yitip giden yalnızca bir beden değildir. Sizde artık bilmediğiniz bir hikâyenin için de özne olmaya başlarsınız ve her şeyden fedakârlık etmeye başlarsınız. 12 yaşında ki Besna babasını götüren o lânet olası beyaz Toros’un peşinden koşarken çocukluğundan vazgeçmiştir.  Ben ve kırmızı kurdelem 55 gün boyunca   babamı beklerken gelmeyeceğini öğrendiğimizde 7 yaşında kurdelemle birlikte çocuk olmaktan vazgeçtik. Hayat bundan sonrasında o kadar hızlı akar ki aklınızdaki tek anınız babanızı kaybettiğiniz son halinizdir.  Besna halen durmayan beyaz toros’un peşinde koşuyor bense kırmızı kurdelemle babamı bekliyorum. 

Kayıp olgusu anlatmakla ifade edilebilecek bir durum olmadığı gibi yaşadığımız travmayı ve duyguyu bir tarifi de yok. Sadece bitmek bilmeyen bir özlem ve devlete duyduğunuz nefrettir. 

Babamı 1992 de kaybedenler dosyamızı zaman aşımına uğratarak bir kez daha kaybetmeye çalıştılar. Hasan Gülünay'ı gözaltında kaybeden zihniyet elbette ki vurguncuları, katliamcıları baş tacı yapacaktı. Babam ömrü boyunca bunu anlattı aslında. Bu düzen kan emicilerin düzenidir. 

Bu gerçeği 25 yıldır yüzümüze kapatılan kapılarla engellemelerle ve yok sayılan dava surecimizle öğrendik  öğrenmeye devam ediyoruz. 

Devlet Hasan Gülünay'ın ve yüzlerce gözaltında kaybedilen kişinin davasını zaman aşımına uğratırken diğer taraftan katilleri serbest bırakarak milyonlarca insana gözdağı vermek istemektedir. Bir asırda geçse asla vazgeçmeyeceğiz. 

25.yılında tekrardan babamım akıbetini soruyorum.1992’de gözaltına aldınız bir daha geri gelmedi.  Babama ne yaptınız açıklayın. 

Sonuna sonsuza sonuncumuza dek asla vazgeçmeyeceğiz. 

 Sevgi ve saygılarımla 

 Deniz Gülünay 

39490

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

Sayfalar