Perşembe Mayıs 9, 2024

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu

 


   Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.


   Ergin Yıldızoğlu bir süre önce Cumhuriyetteki köşesinde  (07 Mart 2022)  '' Kafa Karışıklığı mı, Teslimiyet mi?''  başlığıyla bir makale yayınlamıştı.  Altılı masanın güçlendirilmiş parlamenter sistem açıklamasını şöyle özetlemişti:  ''millet ittifakı'nın güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş belgesi ya bir kafa karışıklığının ürünüdür ya da CHP'nin siyasal İslam’ın 'pasif devrim sürecinde' birbiri ardına verdiği tavizlerin sonunda geldiği noktada bir ''termidor'' (değişim görüntüsü altında sürecin kazanımlarını koruma) projesine teslimiyetin...''


   CHP lideri hiçbir zaman yönünü İşçiye-Emekçiye, Sola, Kürde, Alevi’ye dönmemiştir. Bu kesimleri hep cepte görmüştür. Sol kesim sosyalist bloklara yönelmiştir, Kürt demokratik kamuoyu da HDP'ye yönelmiştir haklı olarak. Alevi toplumu, işçi ve emekçi yığınları artık yeter deyip CHP'nin dayanağı olmaktan kurtulmalıdır.


   CHP lideri, Bozkurt Kemal olabiliyor, Dindar Kemal olabiliyor ama bir türlü  Alevi Kemal, Kürt Kemal olamıyor olamazda. Çünkü  sınıfsal kimliğinde, mayasında yok. CHP'nin tarihine kısaca bir göz atarsak ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.


   Türk Kurtuluş savaşı sürecinde, Türk ticaret burjuvazisinin ve toprak  ağalarının kurduğu bu parti, her zaman Kemalist burjuva devletin, kurucu partisi olarak sınıf pozisyonu almıştır.


   Okuyucunun da bildiği gibi devlet, bir sınıfın diğer sınıflar üzerindeki baskı mekanizmasıdır.
   CHP, Kemalist burjuvaların (komprador burjuvazi, ticaret burjuvazisi, işbirlikçi burjuvazi bürokrat burjuvazi vs.) ve toprak ağalarının (büyük toprak sahipleri, aşiret ağaları, bazı ulema kesimleri vs.) ve askerlerin  kurduğu devlet partisidir. Bu parti kurulduğu günden itibaren, sömürgeci devletin çıkarları doğrultusunda politikalar izlemiş  toplumu dizayn etmiştir.


   1924 anayasasıyla kabul edilen tek bayrak, tek din, tek devlet, tek dil doğrultusunda kurumsallaşan tek devlet, tek parti faşizminin temsilcisidir. Türkçenin dışındaki dilleri yasaklayan, Sünni İslam’ın dışındaki inançları baskı altına alan, Osmanlı döneminde ve 1921 anayasasında kabul edilen Özerk Kürdistan temsiliyet hakkını ortadan kaldıran, şovenizme, ırkçılığa ve asimilasyona bağlı eğitim ve politika izleyerek varlığını sürdürmüştür.


   Alevi inancı ve diğer inançları 1925 yılında çıkardığı yasayla yasaklayan bu partidir. Ve bu yasa 12 Eylül darbesi tarafından anayasal güvenceye alınarak kalıcılaştırılmıştır.


    Anayasal değişiklik olmadan Alevi inanç kurumlarına inanç özgürlüğü statüsü veremezler. AKP-MHP hükümeti ya da altılı masa ittifakının Alevi toplumu için öne sürdükleri vaatler boş vaatlerdir. Alevi toplumu anayasal güvence olmadan bu vaatlere inanmamalıdır.


   CHP tek parti faşizmi, Batı Avrupa emperyalistlerinin çıkarları doğrultusunda yasalar yapmıştır. Tek parti faşizmini gizlemek için parlamento kurmuşlardır. Türk parlamentosunun görevi kurumsal devlet faşizmini maskelemek içindir. Kimi dönemler başka partiler kurdurarak parlamentoya  çok partili görüntü vermiştir. Bu parti içinden, Amerika yanlısı Adnan Menderes ve arkadaşları ayrılarak Demokrat Partiyi kurmuşlardır. Avrupa yanlısı CHP'li klik 27 Mayıs darbesiyle Amerika yanlısı Adnan Menderes ve iki arkadaşını idam ederek tekrar iktidara gelmiştir.


   68 kuşağının dünya genelindeki devrimci dalgası Türkiye'yi de sarmıştır. Amerika’nın 6. filosunu denize dökecek kadar kitleselleşen gençlik hareketi kapitalist-emperyalist sistemlerin korkulu rüyası olmuştur.


   Kemalist burjuvaların meclisteki temsilcisi CHP, 71 darbesini desteklemekle yetinmemiş, darbeci generallerin talebi doğrultusunda kendi Milletvekili Nihat Erim öncülüğünde yeni bir hükümet kurmuşlardır.  Nihat Erim Hükümeti, çoğunluğu CHP  ve Adalet Partisinden birçok milletvekilinin  oylarıyla Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı idam etmiştir.


   Rejim ne zaman sıkışsa CHP  yardım etmiştir.1974 yılında, 1977 yılında ve son olarak 2002 seçimlerinde Bülent Ecevit erken seçim kararlarıyla hükümeti ''muhaliflerine'' bırakmıştır.
   1999 Yerel seçimlerinde Mersin Belediye başkanlığını HADEP kazanmasına rağmen çakma solcu Ecevit bir kez daha MHP ve CHP ile anlaşarak devlet zoruyla belediyeyi kendisi almıştır.


   2002 seçimleri öncesi Amerika’nın Derviş’ini getirip ekonomik düzenlemeleri planlatıp  yaptığı planlamaların sonucunu beklemeden  en zayıf döneminde erken seçim kararı alarak AKP iktidarının yolunu açmıştır.


   AKP döneminde oylanan, yurt içi ve yurt dışı operasyonlarının  birçoğuna  CHP evet demiştir.
   2015 Haziran seçimlerinde %13,5 oy alarak 81 milletvekili çıkaran HDP mecliste üçüncü parti konumuna gelmiştir. Bu durumdan AKP-MHP -CHP rahatsız olmuş ve taban kaptırma korkusu yaşamaya başlamışlardır. AKP hükümet kuramamış, CHP ise süreci  geçiştirme yöntemi izleyerek yeniden seçimlere razı olmuştur. AKP yaptığı katliamlarla, hilelerle Kasım seçimlerini kazanıp böyle muhalefete can gurban demiştir.


   Selahattin Demirtaş öncülüğündeki HDP'yi tehlike olarak gören bu üç parti anlaşarak milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırıp, başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere birçok milletvekilini hapse atmıştır.


   20 milletvekilinin oyuyla Selahattin'i  ve birçok HDP'li milletvekilini hapse gönderen CHP, 20 milletvekili vererek ırkçı, milliyetçi faşist İyi Parti'yi meclise taşımıştır.


   Önlenemez boyutlara ulaşan enflasyon ve hayat pahalılığı, işçi katliamları, kadın cinayetleri, işsizlik intiharları, yurt dışı operasyonları, dezenformasyon yasaları vs. ve bunlara karşı gelişen işçi eylemlerinin olduğu bir dönemde CHP yine iktidara koz vererek gündem değiştirmesine vesile oluyor.


   Özetleyecek olursak;


CHP, devlet ve halk ikileminde, daima devletten yana olmuştur.
CHP, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idama, Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarını hapse göndermiştir.


1.MC, 2.MC ve AKP hükümetleri CHP ve ardılı DSP'nin ''erken seçim'' leri sonucunda olmuştur.
    4.CHP, türbanı anayasal güvenceye almak için AKP'ye göz kırpmıştır.
   
    Sonuç olarak; 50 yıllık tarihimiz boyunca hep doğruları can-kan pahasına söyledik. Küçük-burjuva devrimcilerinin dahi anti-emperyalist ve devrimci gördüğü Mustafa Kemal’in, gerçekte askeri faşist bir diktatör olduğunu, Herkesin Karaoğlan dediği Bülent Ecevit'in, gerçekte bir Karayılan olduğunu, CHP'nin solculukla, demokratlıkla alakasının olmadığını defalarca söyledik, söylemeye devam edeceğiz.


   İşçi sınıfı ve Alevi kitlesi, CHP'de değil, Türkiye coğrafyasında yaşayan çeşitli milliyetlerden tüm işçi ve emekçilerin tek kurtuluşu olan proletarya partisi saflarında örgütlenmelidir.                                                 
   Enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, sömürü, zulüm, baskı, yasaklar, asimilasyon, cinayetler, iş kazaları, çevre ve doğa felaketleri, savaş korkuları, gelecek kaygıları vs. hepsi kapitalist-emperyalist sistemlerin sonucudur.


   Bu düzen ve düzeniçi partilerle, özgür bir düzen kurulamaz. Özel mülkiyet toplumlarının sonu çoktan geldi. Bilimsel iktisadi gelişmeler kollektif yaşamanın ve kollektif toplumların zorunluluğunu muştuluyor.


   Öyleyse hep birlikte, eskiyi yıkıp yeniyi inşa etmeliyiz.
   Öyleyse hep birlikte, saraylara savaş halklara barış diyerek son kanlı kavgada emekten yana saf tutmalıyız.
                                          
                                                           ***

1946

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

Sayfalar