Cuma Mayıs 31, 2024

Farklılıkları ve Renkleri Tanımamak19. ve 20.Yüzyılın Siyaset Anlayışıdır-Dursun Ali Küçük

Yeni yıl vasıtasıyla Gürcistan cezaevinde tutsaklık koşullarında 2005 yılında yazdığım bu yazımı sizlere sunuyorum. Aynı zamanda kendi kendimle hesaplaştığım bir süreçti.

  “ Toplumlar devrimler ve evrimler yaşadılar. Radikalizmin belli zaman ve mekân içinde yararları olmuştur. Günümüzde ise klasik devrimler çağı kapandı, çok fazla radikalizm ya da öyle geçinmek zarar veriyor. Tahrip ederek üstünlük, egemenlik sağlamanın geçici bazı yararları olsa da uzun vadeli düşünüldüğünde zarar verici yanı daha fazladır. Kürtler zihniyet, siyaset olarak tahrip edici, ortadan kaldırıcı bir siyaset izleseler de bunu gerçekleştirme olanağı dışa karşı yoktur. O zaman dışa karşı gerçekleşme imkânı bulamayan bu siyaset tarzı Kürt toplumunun içine yönelerek daha çok Kürtlere, Kürt toplumuna zarar vermektedir.
                     
Kemalizm’in güncelleştirilmesinden yana olanlar, bir dönem kendisinden olanlara niye yaşama ve siyaset yapma hakkı tanımıyor? Eskiden bağımsızlık isteniyordu; özerklik, otonomi vb. İsteyenler işbirlikçi, hain olarak değerlendiriliyordu. Ulus-devlet, bağımsızlık görüş ve siyasetine göre diğer Kürt hareketleri değerlendiriliyordu. Şimdi bağımsızlık istenmiyor; federasyon ve özerklikte istenmiyor. Yani PKK Liderinin savunmalarında ve şimdiki PKK Programında Kürtler için her hangi bir siyasi statü yer almıyor. Kürt kimliği, kültürü tanınsın doğru olsa da bir siyasete oturmuyor. Anayasal vatandaşlık, özgür yurttaşlığa bir statü belirlenmediği sürece Türkiye yönetimi karşı çıkmaz. Programlar siyasi doğrultuyu ve talepleri belirler; taktik yapmaz.
                 
 Siyasette Kürt sorunu ve talepleriyle ilgili muğlâklık yaşanınca, niye eski siyasi kavramlardan vazgeçilmiyor. Tasfiyeciliğin tasfiye edilmesi, yani ortadan kaldırılması, objektif, sübjektif düşman, hain, işbirlikçi, ‘’ilkel milliyetçi’’ vb. Küçümseyici, yaralayıcı kavramlar, zihniyet ve uygulamadan vazgeçilmedikçe, bırakalım demokratik siyaset yapmak, demokrasiye bile giriş yapılamaz.
                   
Doğa renkler ve renkler uyumundan oluşuyor. Her çiçek farklı renkte açar. Bir bahçede bostanda meyve, sebzeler farlı çiçekler, farlı renklerde verirler, çeşitlilik doğal gelişmenin, doğanın bir özelliğidir. Farklı renk ve çiçekleri, verilen yemişleri ortadan kaldırmak ekolojik dengeyi bozar. Toplum ve bireylerde toplum mühendisliği yapılarak geliştirilmez. Toplum mühendisleri demokrasiye yönelmez. Her şeyi ben yaptım, ben kurtardım diyerek toplumun kurtarıcılarını yaratır. Kurtarıcı, kurtarıcıların kurtulmaya ihtiyacı vardır,  hep kurtarıcı geçinenler, halkın sivil toplum hareketlerine izin vermez, önlerini bağlar.
                       
Toplumun farklılıkları ölçüsünde farklı renkleri olmalıdır. Demokratik siyaset, demokratik kriterler, birey, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerden yana olma, evrensel hukuk ve adalet vb. Ortak paydaları olmalıdır. Demokratik tarz, tek çizgi, tek doğru, tek görüş değildir. Farklı siyasetler, görüşler, partiler, örgütler, sivil toplum hareketleri, kadın hakları, sosyal ve ekonomik örgütlenmeler olmalıdır ve gereklidir de. Kendisini ifade etsin, etmesin toplumun renkleri vardır. Bunları bastırmaya çalışmak değil, ortaya çıkmasını sağlayıp demokratik bir yarış ve rekabeti esas almak önem taşıyor.
                  
Bunun için her parti ve örgüt ilkin kendi içinde iç barışı sağlamalı, içine yönelik şiddet tarzı hangi gerekçeyle yaparsa yapsın onaylamamak, desteklememek, hatta sessiz kalmamak gerekir. Partilerde de parti programı ve işleyişine kabul edip belli noktalarda farklı eğilim ve grupların olması günümüz siyasetinin bir gereğidir.
                
 İç barışını sağlamayan parti ve örgütler; Kürt parti ve örgütlerine, çevrelerine karşıda ulusal iç barışı uygulayamaz. Böylesi iddiaları olsa da gerçekleşmez; demagojik söylem olarak kalır.
                 
Kürt toplumunun barışı, hoşgörüyü, demokratik birliktelikleri, her rengin Kürt talepleri ve siyasetini ifade etme, örgütlenme hak ve yaşamlarından yana olmadıkça, egemen uluslu barış ve demokratik çözüm nasıl sağlanır?
                
İlkin Kürtler kendilerini düzeltsin, çağdaş ve demokratik dünyayla günümüz gerçeğine göre bağlar kursun, Ortadoğu’nun cemaatçi, toplumu her şeyin önünde, örgütü bireyin önünde, lideri parti ve örgütlerin önünde gören, sayan zihniyette kurtulsun; Toplumda demokratik tartışma, birbirine karşı saygılı olma, düşmanlıklara son verme ve azda olsa muhalif olanlara yaşam hakkı tanıma sağlansın!
                  
 Teşhir ve karalama yöntemleri son bulsun! Düşünceyi düşünceyle, siyaseti siyasetle eleştirme, tartışma kültürü otursun!
                    
İçine ve dışına yönelik, hangi gerekçeyle olursa olsun- ortadan kaldırma, öldürme, hatta burnunu kanatma yöntem ve uygulamalarına son verilsin!
                 
Karalama, kirli siyaset tarzıdır. Kim yaparsa yapsın hiçbir karalama, hiçleştirme tavırlarına destek verilmesin
               
Düşünce ve örgütlenme, her farklılığın kendisini ifade etme, yayma hakkına hangi biçimde olursa olsun müdahale edilmesin!
               
Farklı parti ve örgütlerin, hatta bireylerin görüş ve siyaseti ne olursa olsun, buna karşı saygılı olunsun. Seviyeli ve düzeyli, hatta pozitif eleştirilerin önde olması tercih edilsin.
               
Renkler ve renklerin toplumda tahrip edici değil, uyumundan yana olunsun.
                
Ötekinin özgürlüğü ve haklarını, kendi hakları ve özgürlüğünden daha fazla savunma esas alınsın!
        
Kürt sorununun çözümünün, tek bir renkle Gerçekleşmeyeceği, Kürt toplumundaki bütün renklerin katılımı ve çabasıyla sağlanılacağı hiçbir zaman gözden kaçırılmasın.
      
Toplum içinde hangi biçimde, kim tarafında yapılırsa yapılsın şiddet uygulamaya karşı olunsun!
        
Avrupa idamı çoktan kaldırdı. Türkiye’de koşular olsa da kaldırdı. Kürtlerde hangi partide olursa olsun idam ve infazların yapılmasına karşı durulsun!
       
Bireylere, vatandaşa karşı devleti savunmak nasıl anti- demokratik bir tutumsa, bireye karşı partileri, örgütleri ve toplumu savunmanında demokratik bir tutum olmadığı bilinsin!
      
Yüz kızartıcı suçlar hariç, düşüncelerinden, görüşlerinden dolayı kişilerin soruşturulması, tutuklanması, ayrıldığından dolayı vurulması, hangi biçimde olursa olsun farklı davranış ve eğilimlerin mahkûm edilmesi sona ersin!
     
Leninist-Stalinist parti-örgüt modelleri, ulusal-devletçi(milliyetçi ya da İslamcı olsun) otoriter- despotik parti ve toplum modellerinden, toplum mühendisliğinden vazgeçilsin veya buna karşı olunsun!
         
Daha çoğaltmak mümkün. Bunlara uyan, saygılı olan, yaşam ilişki ve davranışlarında uygulayan kişi, parti ve örgütler demokratik olurlar ve demokrasiyi geliştirirler. Siyaseti temiz ve açık olur. Siyasetin savunulur bir ahlaki olur o zaman. Bunları tanımayan, tanıyıpta uymayan, söyleyip yapmayan, demokrasi söylemlerini kendilerine uygulamayıp, demokrasiyi zaten uygulamayan despotik rejimlerin eleştirilmesi için salt kullananlar demokratik bir siyaset izleyemez, bunun tarzını ve ilişkilerini geliştiremezler.
         
Kürt toplumu olumlu- olumsuz yanlarıyla bir süreç yaşadı. Şimdi demokratikleşmenin kaçınılmaz yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Bireyler partilere karşı feda edilmemeli. Ortadoğu’nun eskiden beri gelen, kronikleşen bu geleceğine son vermenin zamanı gelmiştir.
        
Avrupa’da özgür birey geliştiği için, reform, Rönesans ve aydınlanma ile eski zihniyet parçalanmıştır. Özgür birey, bireyler geliştiği ölçüde, buna dayalı sivil toplum, bunun parti, örgütlenmeleri geliştiği ölçüde demokratik ölçüler gelişmiştir.
        
Bireylerin partilere karşı kendisini savunma hakkı olmalıdır. Yâda bir partiye nasıl gönüllü katılıyorsa, farklı düşünmeye başladığı zaman, ya da katıldığı partinin daha ileri görüş ve davranışlar seçilemediğini görür ve inanırsa, gönüllü istifa etme, ayrılma hakkı olmalıdır.
      
Kürtlerde demokratik siyaset, katılım, açıklık, demokratik işleyiş ve yönetim tarzı hala ağırlıklı yanı oluşturmuyor. Bunun tartışmaları ve ön zeminleri oluşmuştur. Demokratik siyaset tarzı ve yaklaşımı hala azınlıktadır.
      
Demokrasinin bir evrim süreci vardır, Kürtler demokrasi sürecine girmeye başlamıştır, ama hala önlerinde zahmetli bir yol bulunmak tadır.
     
Kendi adıma siyasal parti ve örgütlere katılmayacağım. Şimdiye kadar Kürtlere hizmetim olmuştur. Gelinen noktada hiçbir partiden değilim. Fırsatım ve imkânlarım olursa bir aydın olarak birey olarak Kürtlere, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüne, Türklere, yakın halklara hizmet ederim. Evrensel değerler ve benzer içinde hizmet eder, çalışırım.
      
Demokratik siyaset, katılım, örgüt ve partilerinin gelişmesinden yana olurum.”

Tiflis cezaevi-Gürcistan-2005
Dursun Ali Küçük

71620

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Sayfalar