Pazartesi Mayıs 6, 2024

Gelecek Sosyalizmdir!

Kapitalizm, en az 400 yıldır bu dünya üzerinde varlığını ve yaklaşık 300 yıldır da egemenliğini sürdürüyor.

Kapitalizmin dünyayı  getirdiği durum önümüzde duruyor. Her haliyle çürümüşlük ve Cehennem!

Burjuvazinin kendi istatistikleri de, kapitalizmin dünyayı uçurumun eşiğine getirdiği gerçeğinin üstünü örtemiyor.

Savaş, yoksulluk, katliam ve bunların artarak devam etmesi ve kapitalist sistem altında insanlık için ufukta herhangi bir umut ışığının görülememesi...

Doğanın bütünüyle tahribi. Yok olmaya doğru hızla giden ekolojik denge ve kendini yeniden yenileyememe olgusu...

Kelimenin tam anlamıyla bir avuç zenginin, dünya nüfusunun %99’nun gelirine el koyduğu ve buna koşut olarak silahlanmanın hızla arttığı gerçeğinin yanında, açlıktan ölenlerin sayısının ikiye katlandığı ve kitlelerin yerlerinden, yurtlarından sürülerek göçmen haline getirildiği...

Önümüzdeki yıl ve daha sonraki yılların, geçmişte kalan yıllardan daha kötü olacağı gerçeği.

Daha büyük savaşların, yoksullaşmanın, kitlesel göçlerin, savaş ve  kapitalist bolluk içindeki kıtlıklardan dolayı ölümlerin artarak devam edeceğinin, kapitalist ekonomi-politiğin önümüzde durması...

Oysa, dünya, 12 milyarı nüfusu doyuracak kadar üretim bolluğuna sahip. Topraklar, sular ve hava, üzerinde yaşayan canlılara yetecek kadar boldur. Her canlı doğal yaşamı içinde, yaşadığı ortamı da yeniden üretir. Kapitalizm, insan da dahil, tüm canlıların kendini yeniden üretmesinin önünde engel duruma gelmiştir. Kapitalizm yıkılmadan bu yıkım durmaycaktır.

Yüzüncü yılını kutlayacağımız 1917 Ekim Sosyalist Devrimi; onca savaşa ve iç savaşın yıkımına karşın,  kısa süre içinde açlığı, yoksulluğu yok etti.

Kadınlar üzerindeki tüm baskıları ortadan kaldırdı. “Eşit işe eşit ücret”i yasallaştırdı ve bütün cinsiyetçi ayrımcılığı son verdi.

Herkesin işi, evi ve aşı oldu. Ne sokak çocukları ne fuhuş ne dilencilik ne de sömürü kaldı.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği; 35 tane ulus ve etnik ulustan işçi sınıfı ve emekçilerin oluşturduğu bir sosyalist cumhuriyetti. Bu kadar ulusal çeşitliliğe rağmen bütün uluslardan halklar kardeşçe bir arada yaşadı. Ne din ne de milliyet kavgası oldu.

1 Ekim 1949 Çin Devrimi, 3 yıl içinde, fuhuş, dilencilik ve sokak çocukları kapitalist gerçekliğini yok etti. Mao’nun, halk üzerinde; “siyasi, klan ve dini otorite” diye tanımladığı, “üç büyük baskı”yı ortadan kaldırdığı gibi, bunlara ek olarak, kadınlar üzerindeki “dördüncü otorite” olarak tanımladığı “koca baskısı” da kısa sürede ortadan kaldırıldı. O dönemin 500 milyonluk Çin’i, İşçi sınıfı önderliğindeki devrimle, kısa süre içinde açlığı ve sömürüyü ortadan kaldırmayı başardı.

İnsanlık, kendi geleceğini karanlıklar zebanisi burjuvaziye teslim edemez. En kısa zamanda bundan kurtulup, toplumsal gelişmelerin doğal diyalektiğini, işçi sınıfı kendi eliyle gerçekleştirmek durmundadır.

Bütün sosyalist ülkelerin yıkılmış olması gerçeği, kapitalizmin caniliğine hak vermez. Sosyalist ülkeler yeni ve tecrübesizdi. Kapitalist haydutların bütün yıkma çabalarına karşı insanlığa büyük kazanımlar kazandırdılar. İşçi sınıfı ve emekçiler, gelecek yıllarda geçmişten öğrenerek, geleceklerini geriye dönüşümsüz kuracaklardır.

Kapitalizmin cehnneminden tek bir çıkış yolu vardır: SOSYALİZM!

2017’de sosyalist bilinç ve mücadelenin geliştirilmesi ve sosyalizmin kızıl bayrağını yaşamın her alanında daha yükseklerde dalgalandırmak umuduyla..! 

46136

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

“Kaypakkaya’yı pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz”

Katledilişinin 44. yıldönümünde, önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’yı onun teorisinin bakış açısında durarak ve pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz!

18 Mayıs 1973!

BOYKOT tavrı üzerine: Taktik hata, stratejik körlük!

15 yıllık iktidarı ile ülkemizdeki faşizmin özgün bir vearsiyonunun temsiliyetine erişen AKP tarihinin en kaotik seçimlerinden birisine hazırlanıyor. Yaklaşan referandum, AKP’nin son yıllarda aldığı darbeler ile açığa çıkan krizinin giderilmesi ya da kalıcılaşması açısından ciddi bir dönemeç anlamına gelmektedir.

Demirdağ’dan öğrenelim: Savaşı savaşarak öğren, öğret, geliştir!

Hem ülkemiz devrimci hareketinin tarihi hem de uluslararası deneyimler halk gençliğinin devrimin motor gücü olduğu gerçeğini birçok kez göstermiştir. Ülkemizde de sınıf mücadelesinin tarihi dönemeçlerine kısa bir bakış, gençliğin üstlendiği rolün tayin edici olduğunun görülmesine yetecektir. Öyle sanıyoruz ki, 68 gençlik hareketinin çıkışına kadar gitmeye gerek yok bu gerçeği görmek için. Kobanê’yi zafere taşıyan direnişin öncülerine bakmak yeterli olacaktır. Coğrafyamızda halk gençliği, Kobanê’den yükselen isyan çığlığına akın akın sınırları aşarak yanıt olmuştur.

Ötekileştirilenlerin Rojavaya Gidenlerle Dedikodusu

"Bu demektir ki, köylünün ...... yok olmadığı ...... yerini tarım gündelikçilerine bırakmadığı yerlerde, şunlar olabilir: ...... Fransa'da olduğu gibi her işçi  /köylü/  devrimini engeller ve yıkar  ......  /proletarya/ onun  /köylünün/ durumunu doğrudan iyileştirecek ve bunun sonucunda, onu devrim saflarına kazanacak önlemler almalıdır."  Marks

De ... babo ... türkiye devrimci hareketi hiç bu kadar birbirine benzeşmemişti.

TKP/ML Kadın Komitesi

 

Kadın Komitesi: “Kadınların öfkesi, isyanı ve örgütlü iradesi karşısında hiçbir diktatör duramayacak!”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Özgürlüğümüzü, geleceğimizi emekçi kadın ellerimizle yaratalım! Buna gücümüz, buna bilincimiz, buna inancımız var! Unutmayalım, öfkemizin, isyanımızın ve örgütlü irademizin karşısında hiçbir diktatör, hiçbir iktidar sahibi duramaz!” dedi.

İki çizgi mücadelesi ve sol içi şiddet üzerine

Sınıf mücadelesi kavramsal olarak sadece karşıt sınıfları hedef alan ve tek başına burjuvaziye ve onun sömürü çarkının ortaklarına yönelen bir pratik alanı değil çok kapsamlı şekilde burjuvazinin uzantısı olan sosyal, siyasal ve kültürel tüm dönüşüm süreçlerini de kapsayan bir olgudur. Bu kapsamdan ötürüdür ki, devrim iddiasına sahip olmak, özü itibari ile devrimciliği bir kimlik olarak sahiplenmeyi ve bu kimliğe uygun şekillenmeyi gerekli kılar.

Kadınların Aleksandra Kollontay'a borcu;Kadının kurtuluşu

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 107. yılı, bugünün gerçekleşmesinde birinci dereceden payı olan ve 9 Mart 1952 yılında ise aramızdan ayrılan Aleksandra Kollontay’ın ise 65. ölüm yıldönümü vesilesiyle...

Altın Eller ile Kanlı Eller

Anadolu'da yaşayan,ama bugün varlıklarınan söz edilemeyen kadim halklardan Ermeni'ler,Süryani'ler,Yahudi'ler,Rum'lar,Ezidi'ler üretken,yaratıcı,sanatkar topluluklardı.Yüz yıl önceden inşa edilen saraylar,kiliseler,yalılar,köşkler,binalar tüm tarihi dokunun gerçek sahipleri olurken,bu zenginliklere tepeden inme bir şekilde el konmuş,bunları inşa eden Altın elleri adım adım tarih sahnesinden silmiştir.Var olanın üstüne aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hiç bir zenginlik-değer inşa edememiş ancak kan akıtmakta maharetli olduğunu göstermiştir.Önce Ermeni'leri,Süryani'leri,Yahudi'leri,Rum'la

İdeolojinin kadrosu olmak

Devrim gerçekleştiren komünist parti tarihleri incelenip araştırıldığında küçük burjuva ideolojisinin yönetim düzeyinde ve kolektifte etkili olmaya çalıştığı, egemen olduğu dönemlerin yaşandığı görülür. Proletarya partisinde silahlı savaşın bir savaş çizgisi olarak egemen olmadığı, burjuva-feodal sistemden ve onun ideolojisinden TAM KOPUŞ sağlanamadığı süreçlerde tasfiyeciliğin kısa süreli de olsa etkili olduğu ve olmaya çalıştığı dönemler yaşanmıştır. Bundan sonra da yaşanma olasılığının mümkün olduğu bilinmelidir.

Yetersiz ve eksikliği itiraf etmekten korkmak!

"Şimdi esas mesele öncünün kendi üzerinde çalışma, kendisini yeniden biçimlendirmede yetersiz hazırlığını, yetersiz becerisini açıkça itiraf etme, görevinden çekinmemesinde yatmaktadır." (Lenin)

Birleşmeyin, Bölünün Ki, Adımlarınızın Sayısı Artsın(!)

Komünistlerin Birliği:

Marx ve Engels. “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” demişlerdi. Mao, “Bütün ülkelerin işçileri ve Ezilen halkları birleşiniz” diyerek, işçi sınıfının birliğinin yanına bir de ezilen halkların ve ezilen ulusların birliğinin ekleyerek, burjuvaziye karşı sınıf savaşımında daha fazla çoğalmamızı önerdi.

İşçi sınıfı ve ezilen halkların bölünerek çoğalmayacağını, proletaryanın bütün büyük öğretmenleri ve marksizmin klasikleri biliyordu ve önermelerinide bu doğrultuda yaptılar. Kendi eylemleri de bu yönde oldu.

Sayfalar